2 Temmuz 2015 Perşembe

SİLLE-SELÇUKLU-KONYA

Konya Merkez Selçuklu ilçesi Sille yerleşmesine yolum düştü. ÇEKÜL akademi eğitim çalışmaları kapsamında Sille ile tanıştım. Önce Sille’de yapılan çalışmaları uzmanlarından dinledik. “Konya Havzasında Tarihsel Derinlik, Kimlik Değerleri ve Selçuklu Uygarlığının Kültür Mirası: Gevela Kalesi” Prof Dr Ahmet Çaycı ve Yrd Doç Dr Zekeriya Şimşir anlatımı ile bilgilendik. “Güçlü Geçmişten Yarınlara; Gelişen Sille’nin Öyküsünü “ anlatan ise Selçuklu Belediye Başkan Yardımcısı A. Hayrettin Yalınız oldu.  Hayrettin Bey iki günlük süreçte bizleri yalnız bırakmadı ve Sille gezisinde de yerinde de bilgilendirendi.”Antik Dönemlerden Günümüze Sille ve Aya Elenia Müzesi”  Yrd. Doç Dr Mete Mirmiroğlu yapılan çalışmaları anlattı. “Somut Olmayan Kültür Mirası Yaşatma Çalışmaları” konulu sunumu Prof. Dr M.Ali Kapar yaptı.”Kaybolan Hafızasını Arayan Kent Sille: Koruma Amaçlı İmar Planı” anlatımında ise Yrd. Doç Dr Nurçin Çelik’i dinledik. İbrahim Divarcı Selçuklu Mirası fotoğrafları ile gördüğümüz yerleri birde gezerek izledik. 


Sille, Konya merkeze 8 kilometre uzaklıkta. Sille, giriş sonrası derenin iki yana ayırdığı yerleşmede yol boyunda tarihe yolculuk eder gibi ilerliyorsunuz. Kurtarma çalışmaları ile önemli ölçüde yenilenen mekanlar ile tarihi doku canlandırılmış, Konya denince akla gelen Meram gibi, Sille de doğal dokusu yeşil ile tarihin izlerinin buluşmasıyla çekici konuma ermiş. Konyalılar ve diğer ziyaretçiler için kahvaltı ve yemek evlerine dönüşen  yapılar önemli restorasyon geçirmiş, Doğal güzellik ve tarihi doku ile insanlar bölgeye dinlenme ve gezme amaçlı gelince Sille önemli konuma  ermiş. Sille Sokak Sağlıklaştırma alanlarını gezdik,Hacı Ali Ağa Hamamı, Hacı Kamber Konağı, Bekmezci evi, Butik Otel, Ak Cami, Çay cami, Sille Geleneksel Mum Yapım atölyesi, Testi Çömlek yapım yeri uğrak  verdiğimiz bazı mekanlar oldu. Zaman Müzesi’ne de uğradık. İlginç bir girişim.  Kilise ise görkemli ve dikkat çekici,   Yamaçlarda tarihi mağaralar o dönemlerdeki yaşamların görünen yüzü. Sille bölgede yapılan araştırmalarda M.Ö 8-7 yy Frig uygarlığına kadar giden izler bulunmuş.  Sylata ya da Sylla adı ile antik dönemde bilinen bölge Roma döneminde iskân gördüğü kalıntılardan saptanmış. Bizans döneminde gerileyen bölge Bölge M.S 7-10 YY arası Arap akınlarına uğramış. 1071 sonrası Selçukluların Konya egemenliği ile yeniden gelişen Sille gayrimüslimlerce merkez seçilmiş, Haçlı ordularının 1072’de bölgeyi talan ettiği biliniyor.


1226 yılında Sultan I.Alâeddin Keykubat Ermenistan seferi dönüşü Hıristiyan Peçenek Türklerini Konya’ya getirip Sille’ye yerleştirdiği de kaynaklarda yer alıyor. Karaman oğulları, Osmanlılar dönemlerini gören bölge 1923 yılında mübadele ile nüfus yapısı değişmiş ve terk edilen yapılar mekânlar yok olma noktasına ermiş. 1989 yılında Selçuklu ilçesine iki mahalle olarak bağlanan Sille, 1995 yılında Konya Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından kilise, manastır ve mezarlıkların bulunduğu güney yamaçlar birinci derece sit alanı ilan edilmiş.  Mübadele öncesi Türk-Rum, Müslüman, Ortodoks-Hıristiyanların yaşam alanı olan Sille’de çok sayıda kurtarılarak güncellenmiş ve görünüm geçmiş ile buluşarak değişime ermiş yer var.  Özünde eski bir resimden yola çıkarak çalışmalar başlamış, Kentsel sit alanı içinde kalan üç dükkân ile bir tarihi evi Selçuklu Belediyesi onarmış, 69 adet evin koruma amaçlı İmar plan notları doğrultusunda cephe onarımları da gerçekleştirilmiş. Sille’de restorasyonlar Sille Kültür evi ve Hacı Ağa Hamamı ile başlamış. Hediyelik eşyaların satış yeri kılınan Hamam Anadolu’da benzer örnekleri olan kubbeli bir yapı.  Ak Cami, Çay Cami, Mormi Cami, orta Cami, Subaşı camilerin de yenileme de yapılmış.   Sille evleri tek yada iki katlı inşa edilmiş, çoğunluğu cumbalı evlerde temel yapı malzemesi Sille taşı olarak bilinen bölgede ki çıkarılan taşlar, Ahşap malzemede yapılarda bolca kullanılmış taş duvarlarda hatıl, bağdadi kısımlarda ise ara malzemesi ahşap.


Dolap, kiriş, sütun, kapı, oda döşemesi gibi yerlerde de ahşaptan yararlanılmış. Eskinin izleri yenilense de  farklı duruyor. Sokak aralarında yaşamın aktığı noktalarda dün bugune taşındıkça Sille yeni bir kimliğe doğru dönüşmüş. Eski sayılacak yada yıkıntı yapılarda var onlarında süreç içinde dönüşümü olağan. Kapılarına baktım çoğunluk değişime uğramış, birde çok yerde rast geldiğimiz simgesel bir şekil bir yapıda var mı diye gözledim ama rast gelmedim. Geze geze bir uçtan bir uca erdik. Yolun sonuna ermeden 327 yılında Bizans Kralı Konstantin annesi Aya Elenia adına yaptırılan restore edilen kiliseden biraz ayrıntı vereyim.. Hagios Mikail ya da Büyük Kilise diye tanımlanan yapı Subaşı Mahallesinde derenin yanında.  Çevre düzenlenmesi yapılan kilise  Dört serbest destekli, kapalı  haç planlı, dört ayağın  taşıdığı yüksek kasnaklı kubbeli, batısında narteks  adı verilen bir giriş ve galerilere geçişi sağlayan merdivenler  bulunuyor. Apsis’in ön tarafında ahşap ustalarının yaptığı görülmeye değer ikonastasis etkileyici.1880 yılında yapılmış freskler ve rokoko üslubunda altın yaldızlı alçı süslemeler ile iç doku oldukça zengin, Giriş kapısı iki yanında ata binmiş Aziz Georgios iel Aziz Minas resimleri var.  Kubbede pantokrator İsa, kasnakta imparator Konstantin ve Annesi Helene ile Aziz figürü pandantiflerde dört İncil yazarı, kuzey, güney ve doğu kemerler üzerinde Meryem, İsa vaftiz edilmesi, melek, Havva’nın cennetten yasak elmayı alması ve Âdem ile Hava’nın cennetten kovulması resmedilmiş. Kilise gibi  Zazadin Han’da onarılan yerlerden. 


Prof Dr Metin Sözen nereye ermiş ise orada değişimde gerçekleşmiştir. Prof Dr. Metin Sözen adı verilen atölyede 22 taş ustası, duvar ustası, sıvacı, demirci ustası ve 10 ahşap ustası yetiştirilmiş ve böylece işini bilenlerle Sille değişim yaşanmış. Sille değişimi yalnız yapılarda yakalamamış tarihsel süreçte bölgedeki el sanatları halk şiirleri, yerel masallar, deyimler, türküler, ninniler, yaşanmış hikâyelerde gündeme taşınmış, Sille Kalkındırma ve Tanıştırma Derneği 5000 yıllık kültür vadisi Sille diye çıkardığı dergi ile de bölgede yaşanmışlıkları yaşananları ve yaşamı kimi olayların canlı tanıkları ile gündeme taşıyarak ayrı bir kültür hizmeti veriyor. Konya özgü yemeklerin sunulduğu işletmelerde yemek yerken, Akşam ise yerel müzik örnekleri bölge sanatçılarını dinlerken ayrı bir keyf alıyorsunuz. Mum üretim atölyesi, çömlek imalatçısı gibi yerleri de ilginç noktalar olarak tasarlamışlar. En azından Sille  yemek ve hediyelik sorununu aşacak planlama yapılmış. Bölge neden yenilendiğinin farkında.. İzmir Ödemiş Birgi evleri ve dokusu buradan çok daha detaylı ve zengin ama sunumda Sille daha dolu dolu, Sille için düşünenler doğru olanı yapmış ve   Konya içinde hafta sonu uğrak yeri olacak bir alan yaratmış, parkları gezi alanları ile Sille  hem tarihi hem günümüzü birlikte yaşatan bir çekim merkezi durumuna ermiş.  Konya’da o kadar çok yer var ki Sille’de notlar arasına alınacak yerlerden. Sille’de çok sayıda resim çektim. Benim olduğum resimlerimi de ÇEKÜL Akademiden Figen Toksöz çekti. Gezi boyunca her sorunla ilgilendi. Bir Akademi eğitimi daha bilgilenme adına da dolu dolu geçti.

ANADOLU’NUN EN GÜZEL LEZZETLERİ KİVA’NIN İFTAR MENÜSÜNDE GÜN YÜZÜNE ÇIKIYOR

 “Anadolu’nun sır lezzetleri” sloganıyla farklı lezzetleri misafirleri ile buluşturan Kiva, Ramazan ayına özel olarak hazırladığı menüsüyle misafirlerini ağırlamaya hazırlanıyor.Yöresel yemeklerin en seçkin adresi olan Kiva, Anadolu’nun muhteşem zenginliğini bu sefer de Ramazan ayına özel hazırladığı menüsü ile misafirlerine sunuyor.


Anadolu’ya özgü sayısız yemek reçetelerini gün yüzüne çıkaran Kiva, Ramazan menüsünün başlangıcında “Hurma”, “Manda Tereyağı”, “Ovit Balı” gibi hafif lezzetler sunuyor. “Yoğurtlu Dövme Çorbası” ile devam eden Ramazan menüsü “Ilık İmam Bayıldı”, “Alıç Sirkesi ile Zeytinyağlı Enginar Bademli Fava eşliğinde”, “Patlıcan Fesinde Cevizli Yayım ve Tulum Peyniri”, “Gaygana Badıncanlı, Safran ve Yaban otları ile tatlandırılmış, Soğan, Sarımsak Karıştırması, Nar ekşisi çektirmesi ile” gibi farklı lezzet seçenekleriyle damaklarda unutulmaz tatlar bırakıyor.


İftar yemeğini tatlı bir sonla bitirmek, Ramazan ayının olmazsa olmazlarındandır. Kiva da iftar menüsünde “Güllaç Yaprakları arasında Vişne Taneli Sakızlı Muhallebi” ve “Güllaç” gibi Ramazan’ın geleneksel tatları ile misafirlerine hem hafif hem lezzetli seçenekler sunuyor. Anadolu mutfak kültürünün en iyi temsilcisi Kiva, mevsimsel ürünleri kullanarak hazırladığı iftar menüsüyle misafirlerine en taze lezzetleri sunuyor. Kiva, Galata ve Kanyon’daki şubelerinde servis edeceği bu özel iftar menüsü ile misafirlerini bekliyor. Ankara Next Level AVM’nin içinde yer alan Kiva şubesi ise farklı bir iftar menüsü ile misafirlerini ağırlamaya hazırlanıyor.




KİVA İFTAR MENÜSÜ
Tuz
*
Hurma
*
Manda Tereyağı, Ovit Balı, Çayeli Golot Peyniri, Konya Küflü Peynir, Kars Kaşarı, Kuzu Söğüş
*
Yoğurtlu Dövme Çorbası
*
Ilık İmam Bayıldı
*
Alıç Sirkesi ile lezzetlendirilmiş Zeytinyağlı Enginar Bademli Fava eşliğinde
*
Patlıcan Fesinde Cevizli Yayım ve Tulum Peyniri 
veya
Gaygana Badıncanlı, Safran ve Yaban Otları ile Tatlandırılmış, Soğan, Sarımsak karıştırması, Nar ekşisi çektirmesi ile
*
Karışık Hoşaf 
*
Dane-Yü Hünkar ve Erikli Kuzu 
veya
Kayısılı Tavuk Yahnisi 
Misk ve Gülsuyu ile tatlandırılmış, Badem ve Gün kurusu Kayısı ile
*
Güllaç Yaprakları Arasında Vişne Taneli Sakızlı Muhallebi
veya
Güllaç

Avantgarde Colleciton’a Yeni Satış Müdürü

Turizm sektörünün deneyimli ve genç isimlerinden Aslı Kulu Avantgarde Collection’da Satış Müdürü olarak göreve başladı.1981 İstanbul doğumlu olan Aslı Kulu, Etiler Turizm ve Otelcilik Meslek Lisesi ve sonrasında Eskişehir Anadolu Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliğinde mesleki eğitimini tamamladı.2004 yılında Lares Park Otel’de Rezervasyon Sorumlusu olarak kariyerine başlayan Aslı Kulu daha sonra Richmond Nua Wellness Spa’da Corporate Sales Excutive olarak 2 sene çalıştı. NG Sapanca’ya Sales & Marketing Manager olarak geçtikten sonra sırasıyla Lykia World, Ayasofya Hürrem Sultan Hamamı ve Tüyap Palas’da kariyerine devam etti. 2015 Ocak ayından bu yana Avantgarde Collection’da Satış Müdürü olarak görevini yürütmekte.

30 Haziran 2015 Salı

KASPARS KAMBALA OLİMPOS TERRACE RESTAURANT’TA

Halil ÖNCÜ-KEMER
2001-2013 yılları arasında Fenerbahçe Ülker ,Efes Pilsen SK, Real Madrid, Unics Kazan  gibi takımlarda oynayan  Leton basketbolcu Kaspars Kambala Kemer’de. Efes Pilsen'deyken Avrupa'nın en iyi pivotlarından biri seçilen ve Euroleague'in sayı kralı olan 2.06 lık Kambala Kemer’de Olimpos Terrace Restaurant’ta yemek yedi.  


Yemeğe Mira Otelleri Sahibi Özhan Erkal ile Mira Otelleri Satış ve Pazarlama Müdürü Haktan Ekinci katıldı. Kemer’i çok sevdiğini belirten Kambala, güzel bir gecenin ardından Olimpos Terrace Restauranttan ayrıldı. Genç basketbolcular için FIBA sertifikalı menajer Ali Güney tarafından Kemer’de 2 hafta olarak düzenlenen bir geliştirme programı için Kemer’de bulunan Kaspars Kambala tüm bilgi ve birikimlerini, tecrübesini organizasyona katılan sporcular ile paylaşmanın yanında haftanın 6 günü sporcular ile antrenmanlara katılıp, genç basketbolcuları birebir çalıştırıyor.  Antrenmanlar Kemer Spor salonunda veriliyor.

Anı Tur ile Tek Bir Turla İki Ülke Gezin

Anı Tur, Tek Bir Turla İki Ülkeyi Gezip Görme Fırsatı Sunuyor
Rodoslu Grand Likya (Fethiye) Turu ilk kez ve sadece Anı Tur tarafından 2014 yılında düzenlendi. Hem Türkiye’de hem de Yunanistan’da bulunmayı sağlayan bu gezi büyük beğeni topladı. 





Benzer özelliklere sahip bu ülkeler arasındaki kültürel bağı daha da kuvvetlendirmek ve turizme katkı sağlamak amacıyla Rodos turunu düzenleyen Anı Tur, Likya gezisini de bu turla birleştirerek sektörde bir ilki gerçekleştirdi. 


Rodos turunun en önemli özelliği hem yurt içi hem de yurt dışında gerçekleştiriliyor olmasıdır. Tek bir turla iki ülkeyi gezip görme fırsatı sunan Rodos turu bu yönüyle birçok tur operatörü tarafından da örnek alınarak benzer programlar oluşturulmuştur.


Anı Tur “ BİR TUR İKİ ÜLKE, İKİ ÜLKE TEK DENİZ ” sloganıyla düzenlediği Rodos turu ile Yunanistan’ın ve Türkiye’nin birçok güzel yerini keşfe çıkmanıza imkan tanımaktadır. Her hafta Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri düzenlenen tur, İstanbul, İzmir ve Bursa çıkışlı olarak gerçekleştirilmektedir. Yaklaşık bir hafta süren gezide ulaşım otobüslerle yapılmaktadır. Deneyimli rehberler eşliğinde yapılan gezide Rodos, Fethiye, Dalyan, Ölüdeniz, On İki Adalar, Simi Adası, Lindos, Azmak Çayı ve Gökova Körfezi görülmektedir. Ayrıca yapılacak tekne turlarıyla da büyülü bir mavi yolculuk geçirmenizi sağlamaktadır.


Hem tarihsel bir şölen sunan Likya Rodos turu, hem de keyifli bir deniz tatili yapmanızı sağlar. Yunanistan’daki on iki adaların en büyüğü olan Rodos’un masmavi denizi ve altın kumu plajları mükemmel bir deniz keyfi yaşamanıza olanak tanıyacaktır. Rodos’un doğusunda yer alan ve oldukça popüler olan Lindos’un tarihi yapısı sizi geçmişe götürecek ve kendisine hayran bırakacaktır.

ABD’nin seyahat bloğu yazarlarını Türk Hava Yolları Türkiye’de ağırladı

Türk Hava Yolları, ABD’nin en ünlü seyahat bloğu yazarlarını ev sahibi olduğu benzersiz coğrafyanın birbirinden büyüleyici köşelerinde ağırladı.Konukların bu ziyaretiyle ‘Seyahat Bloğu Yazarları Zirvesi’nin 2.si Beyaz Saray’ın akabinde Türkiye’de gerçekleştirilmiş oldu.Hava ulaşımında dünya yolcularının öncelikli tercihlerinden biri olan Türk Hava Yolları, ABD’nin en çok takip edilen seyahat bloğu yazarlarını geçtiğimiz günlerde Türkiye’de ağırladı. 


Türk Hava Yolları’nın organize ettiği etkinliğin ilki, geçtiğimiz yıl Beyaz Saray’da düzenlenmişti. Bu yılki organizasyon kapsamında, iki gün boyunca İstanbul’un tarihi ve kültürel mekânlarını ziyaret eden 29 blog yazarı, Türk mutfağının yanı sıra, Türk sanatları ve kültürünün zenginliğini de yerinde gözlemleme imkânı buldu. Türk Hava Yolları Uçuş Eğitim Merkezi, Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. ve Turkish DO&CO’nun üretim tesislerini de ziyaret eden misafirlere ayrıca havayolunun ödüllü ikram servisi, genç filosu ve sürekli büyüyen uçuş ağı tanıtıldı.


Türk Hava Yolları, bu gezilerin yanı sıra Amerikalı ünlü blog yazarları için kapsamlı bir tur programı da hazırladı. 4 ayrı grup oluşturan konuklar, 2 günlük İstanbul gezisi sonrasında, Urfa-Mardin, Konya-Kapadokya, Trabzon-Rize ve Efes-Pamukkale bölgelerini de ziyaret ettiler. Yazarlar daha sonra bu ziyaretlerden edindikleri Türkiye deneyimlerini, #LoveFromTurkey ve Türk Hava Yolları mottosu; #WidenYourWorld hashtaglarini kullanarak takipçileriyle paylaştılar.Amerika ve Kuzey Avrupa  Pazarlama ve Satış Başkan Yardımcısı Mustafa Doğan, zirveyle ilgili; ‘Türk Hava Yolları konforuyla hayata geçirdiğimiz, ‘Dünyayı Keşfet’ temalı, 4 günlük tur kapsamında tematik turizme vurgu yaparak misafirlerimizi farklı destinasyonlarda ağırlamayı tercih ettik. Amerika’nın en etkili seyahat bloğu yazarlarına, İstanbul, Kapadokya, Mardin, Pamukkale gibi gözde noktalarımıza düzenlediğimiz geziler sayesinde doğal ve kültürel değerlerimizi, zengin mutfağımızı, eşsiz coğrafyamızı ve tarihimizi birebir tanıtma imkânı bulduk. Bu önemli çalışma ile Türkiye’nin çok yönlü turizm potansiyeline  destek vermiş olmak bizler için son derece mutluluk verici.” açıklamasında bulundu.Türk Hava Yolları’nın ‘ABD Seyahat Bloğu Yazarları Zirvesi’ne ait video https://youtu.be/YfkpkSIrD4k, üzerinden, fotoğraflar www.lovefromturkey.com web sitesinden, etkinlik ile ilgili tüm paylaşımlar ise sosyal medya mecralarındaki #LovefromTurkey ve #WidenYourWorld hashtaglerinden ve ayrıca Türk Hava Yolları’na ait sosyal medya sayfalarından takip edilebilir.




KKTC Turizmine Büyük Destek

Amadeus Bilgi Teknolojileri Grubu, ürün ağına Kuzey Kıbrıs’ı eklemeye hazırlanıyor
Turizm ve seyahat endüstrisine teknoloji çözümleri sağlayan Amadeus Bilgi Teknolojileri Grubu, ürün ağına Kuzey Kıbrıs’ı eklemeye hazırlanıyor.


Başarılı teknoloji firması, 22-26 haziran tarihlerinde’’Orta  Asya Yerel Ürünler  ve e-Ticaret Çözümleri Forumu’’ adı altında Acapulco Hotel’de Kuzey Kıbrıs’ta ki  stratejik partneri  olan TourPlus ile görkemli bir organizasyona imza attı.


Kuzey Kıbrıs turizmi için büyük önem taşıyan ve yoğun katılımın olduğu gözlemlenen forumda, Amadeus CIS ülkeleri kıta direktörü Emre Bitik ve üst düzey yöneticileri hazır bulundu. 4 gün boyunca süren forumda yakın coğrafya içinde faaliyet gösteren ve Kuzey Kıbrıs pazarına ilgi duyan Kazakistan, Azerbaycan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan ve Türkmenistan’ı temsilen yaklaşık 100 kadar yabancı Uçak şirketi, tur operatörü ve turizm acente yetkilileri yoğun ilgi gösterdi.Büyük Organizasyona ev sahipliği yapan DMG Cyprus Group şirketi TourPlus'ı temsilen Genel Koordinatör Bora Özgen, Genel Müdür Fikret Yeterli,  Genel Müdür Yrd. Serdal Terkan, ARS Genel Müdürü Fatih Arıdağ, TourPlus Operasyon Müdürü Halil Bozkurt ve CIS Satış Müdürü Irmak Yalaz hazır bulundu. http://www.turizminsesi.com/

Olimpiyat Oyunları'nın Avrupa Yayın Hakları Discovery ve Eurosport'a verildi

Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC), 2018-2024 arası dönemde gerçekleşecek dört Olimpiyat Oyunları’nın Avrupa’daki tüm televizyon ve multi-platform yayın haklarını Eurosport’un ana şirketi olan Discovery Communications’a verdiğini duyurdu.  


Bugün yapılan bu duyuru dünyanın en büyük spor etkinliği olan Olimpiyat Oyunları ile dünyanın lider medya şirketi Discovery Communications arasındaki işbirliğinin de başlangıcı oldu. Her pazarda ortalama 10 kanalı bulunan ve Avrupa’nın bir numaralı online ve OTT spor içeriğine sahip Discovery ve Eurosport, daha fazla platformda daha fazla ekran ile daha önce örneği görülmemiş bir yayın portföyü sunacak ve Avrupa çapında 700 milyondan fazla izleyiciye ulaşacak. Discovery ve Eurosport, güçlü ücretsiz yayına erişim olsun, yayıncı kuruluşlar ve dağıtımcılarla yapılan yenilikçi ortaklıklar olsun, gün geçtikçe büyüyecek ve Olimpiyat Oyunları’na daha önce görülmemiş bir şekilde hayat verecek. Her geçen gün artarak “herhangi bir zaman, herhangi bir yerde” mantığı ile yayın yapılan bir dünyada Olimpiyat Oyunları; pazarlamacılar, dağıtım şirketleri ve hayranlar açısından gittikçe daha değerli hale gelen benzersiz canlı etkinlikler sunarak geniş çapta seyirciyi bir araya getirerek dünyanın ilgisini çekiyor. 

IOC Başkanı Thomas Bach, “Bu, Discovery ve IOC için önemli bir anlaşma ve Olimpik sporlarda tüm Avrupa’nın evi olan Eurosport’u ortak olarak görmekten büyük heyecan duyuyoruz. Bu anlaşma ile Olimpiyat Oyunları’nın, Avrupa çapında kapsamlı bir şekilde ve her bölgede geniş çaplı ücretsiz bir biçimde yayınlanacağını garanti altına almış oluyoruz. Discovery ve Eurosport Olimpiyat Oyunları’na, Olimpiyat sporlarına ve Olimpik Hareket’in geleceğine büyük bir bağlılık gösterdiler. Bu uzun süreli ortaklıktan elde edilecek gelir, IOC tarafından Olimpik Hareket bünyesinde dünyanın her yerinde sporun gelişmesi için kullanılacak. Discovery ve Eurosport ayrıca IOC ile Avrupa’da Olimpik Kanalı’nın kurulması için de heyecan verici bir ortaklığa adım attı. Her şeyden önemlisi ise bu anlaşma sayesinde Avrupa’daki spor hayranları, Olimpiyat Oyunları’nın ve Olimpik sporların tadını kapsamlı ve geniş bir yayın anlayışı ile gerek oyun saatleri içinde gerekse de dışında kendi seçtikleri platformda çıkarma imkanına sahip olacak” dedi.  

Discovery Communications Başkanı ve CEO’su David Zaslav, “Bugün tarihi bir gün. Olimpiyat halkalarını Discovery Communications portföyüne gururla ekliyoruz. Başkan Bach ve IOC ile yaptığımız uzun süreli anlaşma, Eurosport’un Avrupa’nın lider spor platformu konumunu güçlendirirken, tüm platformlardaki varlığını da önemli ölçüde geliştirmiş oluyor. Eurosport’un uzun süredir devam eden ve gurur duyduğu, Olimpiyatlar süresince sergilenen kış ve yaz sporlarını yayınlama geleneğine, dünyanın en büyük canlı etkinliği olan Olimpiyat Oyunları’nı eklemek hem editoryal hem de stratejik açıdan mükemmel bir seçim.  Ancak bu anlaşmanın asıl önemi, Avrupalı sporseverlere kazandıracakları, çünkü rekor sayıda içeriği değişik platformlarda sunacak ve Olimpiyat ateşinin tüm yıl boyunca yanmasını sağlayacağız” dedi. 

Discovery, 1.3 milyar Avro değerindeki bu anlaşma ile ücretsiz yayın yapan televizyon kanalları, ücretli abonelikle yayın yapan kanallar, internet ve mobil telefonlar da dahil olmak üzere Avrupa kıtasında yer alan 50 ülke ve bölgedeki tüm dilleri içeren tüm özel yayın haklarını aldı. IOC ve yerel pazar ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak Discovery; oyunlar süresince, Olimpiyat Oyunları için minimum 200, Kış Olimpiyatları için ise 100 saat, ücretsiz televizyonlarda yayın yapacak. Discovery, pek çok pazarda bu hakların bir bölümünü alt lisans olarak sunacak. 

Discovery’nin gerçeğe dayalı içerikte küresel lider konumunun 30 yıllık tarihi, şirketi oyunlarla özdeşleşen dikkat çekici hikayeler ve karakterleri, yalnızca iki yılda bir değil, her yıl tüm yıl boyunca yakalama ve sunma konusunda eşsiz bir konuma yerleştiriyor. Eurosport’un var olan programlarının neredeyse yarısının Olimpik sporlardan oluşması ile kış sporları, bisiklet, tenis ve atletizm ile şimdi de Olimpiyat Oyunları’nın eklenmesi Discovery ve Eurosport’un bu sporların tutkulu hayranları ile 365 gün buluşmasını sağlayacak. Discovery ve Eurosport’un Olimpik amblemlere ve zengin Olimpik video arşivine erişimi olacak, böylece Eurosport’un Olimpik sporlarda Avrupa’nın evi pozisyonu da sağlamlaşmış olacak. Ortaklar ayrıca IOC’nin Olimpik Kanalı’nın kurulumunda da işbirliği yapmak ve Eurosport’un lider spor destinasyonu, eurosport.com ve lider OTT servisi “Eurosport Player”dan faydalanma konusunda da anlaştılar. 

IOC Kıdemli Yönetim Kurulu Üyesi ve Avrupa Yayın Hakları yetkili IOC üyesi Juan Antonio Samaranch, “Olimpiyat Oyunları’nın ve Olimpik değerlerin tüm platformlar üzerinden Avrupa’da en fazla seyirciye ulaşmasını sağlayacak eşsiz yayın imkanı sunan bu anlaşmanın imzalanmasında büyük mutluluk duyuyoruz. Discovery ve Eurosport, kendi televizyon kanalları ve medya platformları ve gerekli yerlerde başka yayın kuruluşları ile yapılan alt-lisans anlaşmaları ile Olimpiyat Oyunları’nın en kapsamlı ve geniş şekilde yayınlanmasını sağlayacak. Olimpiyat hayranları ayrıca Eurosport’un Avrupa çapındaki dijital platformlarındaki engin dijital yayınında da faydalanacak” diye konuştu. 
Discovery Networks International Başkanı JB Perette, “Bir sene önce Eurosport’un kontrolünü aldık, markayı ve networkü yeniden canlandırmak için uzun soluklu bir yolculuğa çıktık. Bugün yapılan duyuru bu yolculuk için çok önemli bir adım. Eurosport’un, Olimpiyat Oyunları’nı 50 ülkede 20 farklı dilde çoklu platformlarda sunabilmesini sağlayan benzersiz teknik deneyim ve kabiliyeti, sporseverler için büyük bir kazanç. Yalnızca dünyanın en büyük küresel etkinliğini sunmakla kalmayıp şirketimizin insanları eğlendirmenin yanı sıra heyecanlandıran ve ilham veren DNA’sını paylaşan dünyanın en güçlü ve en tanınmış markaları ile ortaklık kurmaktan büyük heyecan ve onur duyuyoruz” dedi. 

Anlaşma 2018 yılında PyeongChang’de gerçekleştirilecek XXIII. Kış Olimpiyat Oyunlarını, 2020 yılında Tokyo’da gerçekleştirilecek XXXII. Olimpiyat Oyunlarını ve henüz ev sahipleri belirlenmemiş olan 2022 ve 2024 Olimpiyat Oyunları’nın kapsayacak. 

Discovery ve Eurosport, eşsiz varlık ve kabiliyetler sayesinde Olimpiyat Oyunları’nı bugüne kadar olandan daha fazla kanala ve seyirciye ulaştıracak. Her pazarda ortalama 10 TV kanalı, tüm bölgelerde yerel altyapısı ve takımıyla, büyük hikaye ve karakterler oluşturan 30 yıllık mirasıyla Discovery ve Eurosport, dünyanın en büyük spor etkinliğini daha öncekilerden çok farklı şekilde ekranlara getirecek. Ücretsiz kanallarının yanında ücretli kanalları, Eurosport Player, DPlay, Eurosport.com ve Eurosport 360, tüm dünyadaki heyecanlı izleyicilerine daha kapsamlı yayın ve izleyiciyi içine alan bir deneyim sunacak.  

Discovery, Rusya Federasyonu dışındaki tüm Avrupa’nın haklarını satın almıştır. 

Hakları alınan bölgeler: 
Arnavutluk, Andora, Ermenistan, Avusturya, Azerbaycan, Beyaz Rusya, Belçika, Bosna Hersek, Bulgaristan, Hırvatistan, Kıbrıs, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa**, Gürcistan, Almanya, Yunanistan, Macaristan, İzlanda, İrlanda, İsrail, İtalya, Kosova, Letonya, Lihtenştayn, Litvanya, Lüksemburg, Makedonya, Malta, Moldovya, Monako, Karadağ, Hollanda, Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, San Marino, Sırbistan, Slovakya, Slovenya, İspanya, İsveç, İsviçre, Türkiye, Ukrayna, Birleşik Krallık**, Vatikan Şehir Devleti

** Sadece 2022-2024 (Fransa ve Birleşik Krallık için geçerlidir). 2018 ve 2020 Olimpiyat Oyunları’nın bu bölgelerdeki yayın hakları daha önceden alınmıştır. 



Uluslararası Olimpiyat Komitesi spor alanında daha iyi bir dünya kurmaya çalışan kar amacı gütmeyen gönüllülerden oluşan uluslararası bağımsız bir organizasyondur. Elde ettiği gelirin %90’ını spor çalışmalarına aktarmaktadır. Bu da günde 3.25 Milyon Dolarlık gelirin tüm dünyada her seviyedeki atletlere ve spor etkinliklerine aktarılması anlamına gelmektedir. 

Dedeman Grubu’nun yeni oteli Park Dedeman Levent açıldı

Dedeman Grubu’nun yeni oteli Park Dedeman Levent, 30 Haziran itibarıyla misafirlerini ağırlamaya başladı. İstanbul’un iş ve alışveriş hayatının kalbinde konumlanan Dedeman İstanbul’un yanı sıra, şehre yeni bir soluk getirecek olan Park Dedeman Levent de iş ve tatil amaçlı ziyaretlerin yeni merkezi olmaya aday.


Dedeman Grubu’nun yeni oteli Park Dedeman Levent, 30 Haziran’da kapılarını açtı. Grup, Dedeman İstanbul’dan sonra bu kez de Park Dedeman konsepti ve Dedeman konukseverliği ile İstanbul’un merkezinde, Levent’te hizmet vermeye başladı.  Park Dedeman Levent, iş ve tatil amaçlı ziyaretler, toplantı ve davetler için şehrin kalbindeki otel alternatifi oluyor.

Park Dedeman Levent, şehrin eğlence ve sanat mekanlarıyla, kültürel miras ve zenginliklerinin bulunduğu tarihi yarımadaya kolaylıkla ulaşılabilecek ideal bir noktada yer alıyor. Uluslararası Atatürk ve Sabiha Gökçen Havaalanları ile Anadolu yakasına bağlanan köprü ve otoyolların üzerindeki merkezi konumunun yanı sıra kentin en önemli ulaşım ağı olan metroya da yalnızca birkaç dakika yürüme mesafesinde.

Otel, seçkin AVM’lere, farklı mutfaklara sahip şık restoranlara ve önemli etkinlik mekânlarına ev sahipliği yapan Levent semtinde çevre dostu yapısıyla öne çıkıyor. LEED Silver sertifikalı çevre dostu yapısı ve modern mimarisi, Park Dedeman Levent’i şehir otelciliğinin örnek yapılarından biri olarak öne çıkarıyor.

Otel açılışıyla ilgili konuşan Dedeman Turizm Yönetimi A.Ş. Genel Müdürü Emrullah Akçakaya, “Park Dedeman Levent, iş dünyasının konaklama ihtiyaçlarına çok hızlı ve eksiksiz bir şekilde cevap veren Park Dedeman markasının İstanbul’da açılan ilk oteli. Genç ve dinamik yapısı, lokasyonu ve hizmet kalitesiyle aynı zamanda Park Dedeman zincirine rol modeli olma özelliğini de taşıyor. Yeni otelimiz Dedeman Grubu’nun 17’nci oteli olma özelliğine sahip. Grubumuz ülke ekonomisinde stratejik önem taşıyan turizm sektörüne yatırımlarına devam edecek. Projelerimiz yurtiçi ve yurtdışında sürecek” dedi.



29 Haziran 2015 Pazartesi

Jolly Tur Bodrum’da Ofis Açtı

Jolly Tur, Turizmde yeni bir gelecek yazmaya hazırlanan Bodrum’da ofis açtı
Jolly Tur, 2015 yılı için belirlediği hedefler doğrultusunda Bodrum’daki ofis açılışını gerçekleştirdi.Jolly Tur, bu yatırımla Türkiye’nin turizmdeki en önemli değerlerinden biri olan ve gelecekte yıldızının çok daha parlayacağına inanılan Bodrum’daki etkinliğini daha da artırmış oldu.


Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon’un yanı sıra Jolly Tur’un Türkiye çapındaki 200 partnerinin katıldığı açılışta tüm Jolly Tur yönetimi de yer aldı. Bodrum Ofisi açılışına Jolly Tur Onursal Başkanı Sinan Vardar, Jolly Tur Yönetim Kurulu Başkanı Mete Vardar, Jolly Tur Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mert Vardar, Jolly Tur Genel Müdürü Figen Erkan ve tüm departman müdürleri katıldı.



 “Tüm Türkiye Jolly Tur İle Tatile” misyonu çerçevesinde yeni ofis yatırımlarına devam edeceklerini belirten Jolly Tur Yönetim Kurulu Başkanı Mete Vardar, şöyle konuştu: “Ana misyonumuz çerçevesinde yeni yatırımlarımıza devam edeceğiz. Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en önemli turizm destinasyonlarından biri olma iddiasını giderek yükselten Bodrum’da Jolly Tur olarak ofis açmamızı; ilçenin bu gelişme kararlılığına destek vermemiz şeklinde de okumak gerekir.”


Jolly Tur Genel Müdürü Figen Erkan ise, turizmin öncü ismi olarak sektörde trend yaratacak kadar güçlü yenilikleri ve yatırımları yapmaya devam edeceklerini belirterek şöyle devam etti: “Jolly Tur, 2015 yılı için belirlediği yenilik ve yatırım planlarının tümüne ulaştı. Bodrum’da ofis açılışı da 2015 planlarımız arasında yer alıyordu. Bu ofisi açarken 2 hedefimiz var.  1’incisi Bodrum’a gelen tatilciye aradığı hizmeti en kolay ve en avantajlı şekilde sunmak. İkincisi ise son yıllarda Bodrum yaz-kış yaşanan ciddi nüfusa sahip bir ölçe özelliğine kavuşmuş durumda. Bodrumluların yurtdışı, kültür turları, gemi ve Kıbrıs turları için 1 adım yakınında olarak seyahatle ilgili tüm hizmetlerini Jolly Tur Bodrum Ofisi aracılığıyla sağlamak…”

Otelcilerden Tunus Saldırısına Kınama

TUROB, Tunus’ta Meydana Gelen Terör Saldırısını Şiddetle Kınadı
Tunus’ta önceki gün gerçekleşen terör saldırısına her kesimden olduğu gibi turizmcilerden de büyük tepki gelirken, Turistik Otelciler, İşletmeciler ve Yatırımcılar Birliği (TUROB) bir kınama mesajı yayınladı.

Mesajda TUROB Yönetim Kurulu Başkanı Timur Bayındır, Tunus'ta gerçekleşen terör saldırılarını şiddetle kınadıklarını belirtti. Bayındır, “Tunus’un Sousse şehrinde 26 Haziran’da meydana gelen ve çok sayıda kişinin hayatını kaybetmesine sebep olan terör saldırısını şiddetle kınıyoruz. Bu üzücü olayda yaşamını yitirenlerin ailelerine, Tunus halkına ve tüm milletlere başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz” dedi. Bayındır, “Global dünyanın vatandaşları olarak bu gibi korkunç saldırılar karşısında derin üzüntü duymaktayız ve saldırıya maruz kalan ülkeler ile her zaman dayanışma içerisinde olacağız” ifadelerini kullandı. 

27 Haziran 2015 Cumartesi

E-tebligat dönemi başlıyor Tek tıkla tebligat yapılabilecek

Adalet Bakanlığı tarafından yapılan duyuruyla birlikte 29 Haziran 2015 tarihinden itibaren elektronik tebligat dönemi başlıyor. Bu tarihten itibaren eskiden kâğıt ortamında gönderilen tebliğler, Kayıtlı Elektronik Posta (KEP) ile gönderilip alınabilecek, tebligatın durumu anlık sorgulanabilecek. E-tebligat uygulaması ile birlikte yargı sürecinin hızlanarak davaların daha kısa sürmesi ve hak kayıplarının önemli oranda azalması bekleniyor. Fiziki gönderilere göre yüzde 50’nin üstünde maliyet avantajı sağlayan e-tebligat, binlerce ağacı kesilmekten kurtaracak

Adalet Bakanlığı tarafından yapılan duyuruyla; anonim, limitet ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunlu hale geliyor. Gerçek ve diğer tüzel kişiler ise e-tebligattan isteğe bağlı olarak yararlanabilecek. Böylece çoğu kez haftaları bulan tebligat süreleri saniyeler mertebesinde gerçekleşecek. E-tebligat uygulaması sayesinde kâğıt, postalama, işçilik, lojistik işgücü ve saklama gibi maliyetlerde kayda değer oranlarda tasarruf sağlanılacak.

Saniyeler içinde tebligat yapılabilecek
Eski sistemde haftaları bulan tebligat süreleri yerine saniyeler içinde tebligat yapılabilecek. İlgili yere ulaştığına dair delil okunabilecek. Dolayısıyla e-tebligat ile çok daha hızlı bir sisteme geçilmiş olacak. Aynı zamanda maliyet olarak %50’yi aşan oranda avantaj sağlayan KEP sistemi, kâğıt israfını engelleyeceği için de doğayla dost bir çözüm. Yükümlülerin e-tebligat alabilmeleri ve gönderebilmeleri için KEP adresi edinmeleri gerekiyor. KEP sistemi; resmi, hukuki ve ticari yazışmaların ve e-belge paylaşımlarının yasal geçerli, güvenli şekilde zamandan ve mekândan bağımsız olarak her an ve her yerden yapılabilmesini mümkün kılıyor.

Yargı süreci hızlanacak, davalar daha kısa sürede sonuçlanacak
KEP üzerinden birçok belgenin kolay, hızlı, düşük maliyetle gönderilip alınabildiğine değinen TÜRKKEP Genel Müdürü Yüksel Samast, “E-tebligat uygulaması, garantili, kesin teslim olanağı sunan KEP sistemi ile yargı sürecini hızlandırarak davaların daha kısa sürmesini sağlayacak. Ayrıca hak kayıplarının önemli oranda azalmasına katkı sunarak tebligat çıkaran merciler ve çok fazla sayıda tebligat alan kurumlar için kâğıt, postalama, işçilik, saklama gibi maliyetlerde yüksek oranda tasarruf sağlayacak.” dedi. Samast, KEP sisteminin kurumlar ve bireyler açısından zaman, maliyet, insan gücü vb. birçok açıdan ekonomik fayda sunduğunu ve işlemlerin hızlı ve kolay yapılmasına imkân sağlamasının yanı sıra çevrenin korunmasına da büyük katkı sağladığını belirtti. Türkiye’nin önde gelen güven kurumu TÜRKKEP olarak KEP, E-Fatura, E-Defter, E-İmza, E-Tebligat ve E-Arşiv Fatura hizmetleri ile e-dönüşüme öncülük etmeye devam edeceklerini aktardı.

Alıcı ve gönderici kimliği için e-imza şart
KEP sisteminde kullanıcı olan özel veya tüzel kişilerin gönderi yapabilmeleri, gelen tebligatlara aynı yolla cevap yazabilmeleri için e-imza kullanmaları gerekiyor. KEP sisteminde hiçbir KEP iletisi e-imza olmaksızın gönderilemiyor. Alıcı ve gönderici kimliğinin tanımlanabilmesi için KEP sisteminde e-imza kullanılması gerekiyor. 

MOSKOVA’DAN TÜRKİYE GEÇTİ

37. Uluslararası Moskova Film Festivali “Türkiye” bölümü, düzenlenen basın toplantısıyla sona erdi. “Annemin Şarkısı”yla başlayıp, “Kelebeğin Rüyası” filminin gösterimi ardından gerçekleşen basın toplantısıyla sona eren sekiz günlük festival maratonu, Rus izleyicilerin yoğun ilgisiyle karşılaştı. Ayrıca festival sırasında iki ülke sineması temsilcileri, uzun vadede ileriye dönük çalışmalar yapma kararı aldı. 



Festivalin tüm basın toplantılarının gerçekleştiği, tarihi Kinoaktera tiyatro salonundaki “Kelebeğin Rüyası” filminin özel gösterimi ardından düzenlenen basın toplantısına; Cinema of Turkey kurucusu ve direktörü Yapımcı Elif Dağdeviren, FIPRESCI (Uluslararası Sinema Yazarları Derneği) Başkanı Alin Taşçıyan ile Kelebeğin Rüyası filminin başrol oyuncuları Mert Fırat ve Ahmet Mümtaz Taylan katıldı. Rus basını ve izleyiciler, festival süresince gösterilen “CINEMA OF TURKEY - YESTERDAY AND TODAY” bölümündeki tüm filmlere olduğu gibi Yılmaz Erdoğan’ın yazıp yönettiği “Kelebeğin Rüyası” ve sonrasında düzenlenen basın toplantısına yoğun ilgi gösterdiler.  Türkiye sineması hakkında daha detaylı bilgiler öğrenmek için sorular sordular. 


Mert Fırat; filmle ilgili olarak gelen soru üzerine; “Rus kültürü, Türkiye’ye çok yakın… Az önce bir seyirci yanıma gelip filmde dedesini ve anneannesini görmüş gibi hissettiğini söyledi. Bizler de anneanne ve dedelerimizi gördük senaryoyu okuduğumuz ilk andan itibaren. Cumhuriyetin ilk yıllarının atmosferini özellikle… Benim için en zor kısmı neyin onlara şiir yazdırdığını ve şiiri nasıl yazdıklarını anlamak oldu. Ölümle kurdukları ilişkiyi anlamak ve buna Çehov gibi, Puşkin gibi mesafeyle bakıyor olabilmeleri. Karakterlerin ikisi 13 yaşında verem oldu ve 21 yaşına kadar her gün ölebilme ihtimali ile yaşadılar. Bu ihtimali şaka konusu haline getirip ironi olarak bakarak, şiir yazmaya başladılar.” dedi.  


Filmin bir diğer başrol oyuncusu Ahmet Mümtaz Taylan ise basın toplantısı sırasında Yönetmen Yılmaz Erdoğan’a gönderme yaparak; “Bu iki şair yirmili yaşlarının başında öldüler; Puşkin’den daha genç yaşta... Onların düellosu ölümleydi. Ancak Puşkin kadar tanınmıyorlardı kendi ülkelerinde. Bu filmden sonra çok daha fazla kişi tanıyor artık onları ve bu filmin yönetmeni de gerçekten iyi bir şairdir.  Bu filmle şiire olan borcunu ödemesine yardımcı olduğumuz için çok mutluyuz” dedi. 


“Rusya seyircisi Türkiye sinemasını anladı, sevdi ve alkışladı”
Basın toplantısındaki kapanış konuşmasına 37. Moskova Uluslararası Film Komitesi, TC Başbakanlık ve TC Kültür ve Turizm Bakanlığı’na teşekkür ederek başlayan Elif Dağdeviren; “Türkiye Sineması olarak bizim için değerli ve geleceğe dair umut verici bir buluşma oldu. Kasım 2014’te Moskova’da öğrenci festivalinde yine bir bölüm açmıştık. O festival sırasında Rus ve yabancı öğrencilerden gelen olumlu tepkiler bizi çok heyecanlandırmıştı. Bunun üzerine Moskova Uluslararası Film Festivali ile iletişime geçildi ve bugüne geldik. Üç ayda çok güzel bir program ve çalışma geliştirdik ve bir kez daha fark ettik ki gerçekten de Rus edebiyatı ve sineması Türkiye sineması üzerinde etkiler bırakmış. Ayrıca Rusya ile Türkiye’nin iş ve sosyal kültürleri de birbirine çok benziyor.” dedi. 


Festivalde gösterilmek üzere filmleri seçerlerken programı ikiye ayırdıklarını söyleyen Elif Dağdeviren; “Nedeni ise geçen yıl Türkiye Sinemasının 100. yılını kutladık. On filmin beşini bu yüzyıla uluslararası damgasını vurmuş filmler arasından seçtik. Diğer beş filmi de geçen yıl uluslararası başarılar kazanmış eserlerden oluşturduk. Seyirciden gelen olumlu tepki ve müthiş sorular sadece bizi değil katılan tüm yönetmen ve oyuncuları da çok mutlu etti. Rusya seyircisi Türkiye sinemasını anladı, sevdi ve alkışladı” dedi.

“Türk Filmleri Moskova’da Düzenli Olarak Gösterilecek” 
Festival sırasında iki ülke sineması temsilcileri ileriye dönük ortak çalışmalar yapma kararı alırken yakın gelecekte hayat bulacak faaliyetlerden ilki; Türkiye sinemasının en yeni örneklerinin düzenli olarak Moskova’da gösterime girmesi. 

Stalin zamanında, Sovyetler Birliği’nin ekonomik başarılarını halka göstermek için kurulan devasa fuar ve eğlence merkezi; VDNH Park'ta yer alan son sistem teknolojiyle donatılmış sinema salonunda ülkemiz sinemasının gösterimleri ve karşılıklı film değişimleri ile kültürel faaliyetler konusunda teklif geldi.  Konuyla ilgili çalışmaların bu yıl sonuna kadar tamamlanması planlanıyor.

Cinema of Turkey platformu ile T.C. Başbakanlık Tanıtma Fonu ve T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı katkılarıyla bu yıl ilk kez Uluslararası Moskova Film Festivali içinde Türkiye bölümü için seçilen filmler şöyleydi.  Yavuz Turgul’un yazıp yönettiği “MUHSİN BEY”. Uğur Yücel’in senaryosunu yazıp yönettiği “SOĞUK”.  Nuri Bilge Ceylan’ın yönetmenliğini yaptığı “UZAK”. Tolga Karaçelik’in yönetmenliğini üstlendiği “GİŞE MEMURU”. Ayrıca Yılmaz Erdoğan’ın yazıp yönettiği “KELEBEĞİN RÜYASI”. Kaan Müjdeci’nin yönettiği  “SİVAS”. Erol Mintaş’ın yönettiği “ANNEMİN ŞARKISI”. Tayfun Pirselimoğlu’nun yönettiği “BEN O DEĞİLİM” ve Derviş Zaim imzasını taşıyan   “BALIK” .


Genç Yetenekler Ödüllendirildi

Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası Ulusal Keman Yarışması 2015 Finali 26 Haziran Cuma akşamı gerçekleşti. İlk 3'e kalan Gamze Erengönül, Simge İster ve Asaf Öksüz finalde karşılaştılar. Şefliğini Gürer Aykal'ın üstlendiği yarışmada, finalistler Mozart'ın 5 nolu keman konçertosunu orkestra eşliğinde sundu. 


Cihat Aşkın, Gürer Aykal, Ayla Erduran, Çiğdem İyicil, Suna Kan, Ayşegül Sarıca ve Özcan Ulucan'dan oluşan jürinin değerlendirmesi sonunda yarışmanın birincisi Gamze Erengönül, ikincisi Simge İster, üçüncüsü ise Asaf Öksüz oldu. Yarışmada ikinci tur sonunda Gizem Başak Tatlıcı mansiyon ödülüne layık görüldü. Yarışmanın birincisine ödülünü Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu verdi.

26 Haziran 2015 Cuma

Uyuşturucuyla mücadele için halk sokağa iniyor

Risk giderek artıyor!
Uyuşturucu kullanımının gün geçtikçe arttığı günümüzde, toplum içinde risk giderek artıyor. 26 Haziran Dünya Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığıyla Mücadele Günü’nde farkındalık oluşturmak, gençleri bilgilendirmek ve bu konudaki duyarlılığı artırmak için halk meydanlarda “Uyuşturucuya Hayır” diyerek Yeşilay’la el ele veriyor. Dev bir yürüyüş ve Genç Yeşilaycıların eylemlerinin gerçekleştirileceği 26 Haziran Cuma günü bağımlılıklarla mücadele ve farkındalık kitlesel boyuta ulaşacak.  

Birleşmiş Milletler (BM), 1987 yılında uyuşturucu bağımlılığı ve kaçakçılığına dikkat çekmek amacıyla 26 Haziran’ı “Dünya Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığıyla Mücadele Günü” ilan etti. Her yıl, 26 Haziran gününde ülkeler uyuşturucu bağımlılığına karşı farkındalık uyandırmak için çeşitli eylemler düzenliyor. Bağımlılıkla mücadelede öncü kuruluş Yeşilay da 26 Haziran Dünya Uyuşturucuyla Mücadele Günü’nde dev bir yürüyüş gerçekleştirerek kamuoyunun dikkatini uyuşturucu madde sorununa çekecek.

Halk “uyuşturucuya dur!” diyecek!
İstanbul Valiliği, İstanbul Halk Sağlığı Müdürlüğü ve İstanbul Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü işbirliğiyle yapılacak olan yürüyüş 11.00’da Şişli Camii önünden başlayıp Mecidiyeköy Cevahir AVM önünde basın açıklaması ile sona erecek. Genç Yeşilaycılar, halkı uyuşturucu bağımlılığına karşı bilgilendirmenin yanı sıra trafikte uyuşturucu bağımlılığına karşı sürücülere uyarı mesajları verecek, bu güne özel 26 Haziran Gazetesi’ni vatandaşlara hediye edecek. Yeşilay aynı zamanda sosyal medyada bilgilendirmek ve farkındalık kazandırmak amacıyla #UyuşturucuDUR etiketiyle de bu önemli sorunun konuşulmasını sağlayacak.

İskelelerde ve vapurlarda eylem zilleri çalıyor!
Uyuşturucuyla Mücadele Günü’nde dikkatleri çekmeyi ve farkındalığı artırmayı amaçlayan Yeşilay, 25 Haziran Perşembe günü (bugün) Beşiktaş-Kadıköy iskelelerinde “Vapur Sefası Eylemi” yapacak. Vapur ve iskelelere çalar saatler yerleştiren Genç Yeşilaycılar, belirlenen dakikalarda saatlerin zillerini aynı anda çalarak “Uyuşturucuya DUR de!” diyecek. Genç Yeşilaycılar, yolcuları bağımlılıkla mücadele konusunda bilgilendirecek ve 26 Haziran Gazetesi’ni dağıtacak.