14 Şubat 2017 Salı

POWER TV’nin canlı yayınladığı Grammy Müzik Ödülleri sahiplerini buldu

Dünyanın en prestijli müzik ödülleri olan ve bu sene 59.’su gerçekleştirilen Grammy Müzik Ödülleri, ABD'nin Los Angeles kentinde birbirinden ünlü isimlerin sahne aldığı törenle sahiplerini buldu. Staples Center'da düzenlenen ödül törenine 5 dalda ödül kazanan 28 yaşındaki İngiliz şarkıcı Adele damgasını vurdu. 

V2K Designers’ın sponsorluğunda Türkiye’nin en genç müzik kanalı Power TV’ den canlı verilen görkemli törende kazananlar bu sabaha karşı belli oldu. 3 yıldır Türk müzikseverlerle Power TV aracılığıyla buluşan Grammy Müzik Ödülleri Töreni, bu sene de dünya ile eşzamanlı olarak canlı yayınla 13 Şubat 04.00’te Power TV’de ekrana geldi.Dünya Starları, Power TV canlı yayınında Grammy Ödüllerini aldı…Tüm dünyada büyük ilgi gören ve müziğin Oscar’ı sayılan Grammy Müzik Ödül töreni bu yıl ilk kez Emmy ve Tony ödüllerinin sahibi The Late Late Show’un sunucusu James Corden tarafından sunuldu. Power Tv’de canlı yayınlanan ve Rap, Pop, Rock, Metal, Klasik, Dance, Elektronik gibi bir çok farklı müzik kategorilerinde en iyilerin ödül aldığı Grammy Müzik Ödüllerinde geceye '25' adlı albümüyle "yılın albümü" ve ‘Hello' adlı parçasıyla "yılın şarkısı" ödülleri dahil 5 ödül alan Adele damgasını vurdu. Adele, sahnede aralık ayında yaşamını yitiren İngiliz şarkıcı George Michael'ın anısına "Fast Love" şarkısını seslendirdi.  


Ödülünü ikiye bölüp yarısını BEYONCE’ye verdi
Konuşmasında 'Yılın Albümü' dalının bir diğer adayı olan 'Lemonade'in sahibi Beyonce'a atıfta bulunan Adele gözyaşlarına hakim olamayarak, "Beyonce, Lemonade albümü muazzamdı Tüm sanatçılar olarak sana hayranız diyerek ödülünü ikiye böldü. Sanatçının, ödülün bir diğer parçasını Beyonce'ye verdi.POWER TV’de BEYONCE fırtınası esti!Birbirinden ünlü isimlerin damga vurduğu geceyi dünya ile eş zamanlı olarak ekrana taşıyan Power TV’de Beyonce Fırtınası esti!



Grammy performansı için dört gün boyunca prova yapan ve gösterisinde çiçekler arasında 20’nin üzerinde dansçıyla yaklaşık dokuz dakikalık performans sergileyen ABD’li şarkıcı Beyonce, ekran başında izleyenleri büyüledi. İkiz bebeklere hamile olduğunu kısa süre önce açıklayan Beyonce’nin altın rengi cesur kraliçe kıyafeti göz kamaştırdı. Şarkıcı, sandalye üzerinde akrobatik hareketler eşliğinde sergilediği showunda Lemonade albümünden Love Drought ve Sandcastles şarkılarını seslendirdi.
Müziğin dev isimleri, Power TV canlı yayınında Grammy Ödüllerini kucakladı…Grammy adayları açıklandığında ödüller için en büyük çekişmenin Adele ve Beyonce arasında yaşanması bekleniyordu. Beyonce, geceden iki ödülle döndü. Rap şarkıcısı "Chance The Rapper", ilk Grammy ödülünü kazandı. 23 yaşındaki Chicagolu müzisyen, "En İyi Sanatçı" dahil 3 dalda ödülün sahibi oldu. Ocak 2016'da hayata veda eden David Bowie'ye de ‘En İyi Rock Şarkısı' ve ‘En İyi Alternatif Müzik Albümü' ödülüne layık görüldü. 2016'da ölen Prince'in anıldığı gecede Katy Perry, Metallica, John Legend, Lady Gaga, Alicia Keys, Keith Urban, the Weekend, Daft Punk ve Bruno Mars da sahneye çıkan ünlü isimler arasında yer aldı. 59.Grammy Müzik Ödüllerini kaçıranlar için tekrar yayınlar yine Power TV’de 

Grammy Ödül Töreni’ni kaçıranlar için tekrarı Power TV’de 13 Şubat 21:00, 14 Şubat 12:00, 15 Şubat 21:00, 18 Şubat 12:00 ve 19 Şubat 21:00’de yayınlanacak.

2017 GRAMMY MÜZİK ÖDÜLLERİ KAZANANLARI
Yılın albümü Adele – 25
Yılın Kaydı Adele – Hello
 Yılın Şarkısı Adele – Hello
En İyi Yeni Sanatçı Chance the Rapper
Pop
En iyi solo pop performansı Adele – Hello
 En İyi Grup Pop Performansı Twenty One Pilots – Stressed Out
 En İyi Vokal Pop Albümü Adele – 25
En İyi Geleneksel Vokal Pop Albümü Willie Nelson – Summertime: Willie Nelson Sings Gershwin
 Rap
En İyi Rap Performansı Chance the Rapper – No Problem [ft. 2 Chainz and Lil Wayne]
En İyi Rap İş Birliği Drake – Hotline Bling
 En İyi Rap Şarkısı Drake – Hotline Bling
 En İyi Rap Albümü Chance the Rapper – Coloring Book
R&B
En İyi R&B Performansı   Solange – Cranes in the Sky
 En İyi Geleneksel R&B Performansı Lalah Hathaway – Angel
En İyi R&B Şarkısı   Maxwell – Lake by the Ocean 
En İyi R&B Albümü Lalah Hathaway – Lalah Hathaway Live
Rock
En İyi Rock Performansı David Bowie – Blackstar
 En İyi Metal Performansı Megadeth – Dystopia
 En İyi Rock Şarkısı David Bowie – Blackstar
 En İyi Rock Albümü Cage the Elephant – Tell Me I’m Pretty
 Alternatif
En İyi Alternatif Müzik Albümü David Bowie – Blackstar
 En İyi Çağdaş Albüm Beyoncé – Lemonade
Dans
En İyi Dans Kaydı The Chainsmokers – Don’t Let Me Down [ft. Daya]
 En İyi Dans/Elektronik Müzik Albümü Flume – Skin
 Komedi
En İyi Komedi Albümü Patton Oswalt – Talking for Clapping
 Remix
En İyi Remix Kayıt Bob Moses – Tearing Me Up (RAC Remix)
Görsel Medya Müzik
En İyi Toplama Soundtrack Miles Davis & Various Artists – Miles Ahead
 En İyi Özgün Soundtrack John Williams – Star Wars: The Force Awakens
 Albüm Kapağı
En İyi Albüm Kapağı Jonathan Barnbrook – David Bowie – Blackstar
En İyi Boxset ve Limited Edition Albüm Kapağı Gérard Lo Monaco – Edith Piaf – Edith Piaf 1915-2015
Yapımcı
Yılın Yapımcısı Greg Kurstin
Müzik Videosu
En İyi Müzik Videosu Beyoncé – Formation
 En İyi Film Müziği The Beatles – The Beatles: Eight Days a Week – The Touring Years
 Klasik Müzik
En İyi Orkestra Performansı Shostakovich: Under Stalin's Shadow– Symphonies Nos. 5, 8 & 9 
 En İyi Opera Kaydı Corigliano: The Ghosts of Versailles 
James Conlon, kondüktör; Joshua Guerrero, Christopher Maltman, Lucas Meachem, Patricia Racette, Lucy Schaufer & Guanqun Yu; Blanton Alspaugh, yapımcı (LA Opera Orchestra; LA Opera Chorus)
En İyi Küçük Topluluk Spektral Quartet
 En İyi Klasik Enstrümantal Solo Daugherty: Tales Of Hemingway 

GÖKHAN SEZEN Gayrettepe KATS Sahne’de

GÖKHAN SEZEN ile “Yeni Gazino” Gecesinde Türk Sanat Müziğine Doyacaksınız!
Türk sanat müziğinin en etkileyici seslerinden Gökhan Sezen, 25 Şubat Cumartesi akşamı Gayrettepe KATS Sahne’nin “Yeni Gazino” gecesine konuk oluyor. Ayakta ya da masalı düzende izleme alternatifi bulunan konserde Sezen, özenle seçilmiş şarkılardan oluşan muhteşem bir repertuarla dinleyenleri mest edecek.


İTÜ Türk Müziği Devlet konservatuarı Ses Eğitimi Bölümü Mezunu olan Gökhan Sezen, master eğitimi aldığı yıllarda TRT’ye dahil oldu. Sanatçı, radyo ve televizyonda birçok programın yanı sıra, yurt içi ve yurt dışında verdiği birçok konserde de alaturka müzik dinleyicisinin beğenisini topladı. TRT’de 20 yılı geride bırakan Gökhan Sezen’in ayrıca “Aşk Masalından Şarkılar”, “Yorumcu”, “Asalet” isimli albümleri de yayınlandı.




Gökhan Sezen, şehrin kültür ve sanat mekanı Gayrettepe KATS Sahne’nin “Yeni Gazino” geceleri kapsamında sevenleriyle buluşacak. Sezen’in konserini ayakta izlemek isteyenlerin yanı sıra oturarak izlemeyi tercih edenler için de yemekli masa düzeni seçeneği bulunuyor. Giriş katındaki restoranıyla etkinlik öncesi ve sonrasında, konuklarına keyifli bir ortam da sunan Gayrettepe KATS Sahne, merkezi konumu ve toplu taşımaya ulaşım kolaylığıyla müzikseverlerin yeni mekan arayışına bir alternatif olarak öne çıkıyor.

Gökhan Sezen’in 25 Şubat 2017, Cumartesi akşamı saat 21:30’da başlayacak konserinin biletleri Biletix’ten ve Gayrettepe KATS Sahne’den temin edilebilir.


Adres: Müselles Sok No:3 Gayrettepe/İstanbul
       (Gayrettepe Metro ve Zincirlikuyu Metrobüs Durağı Yakını)
               Tel: 0212 263 10 63 – 0539 545 21 21

13 Şubat 2017 Pazartesi

Bodrum Dünyaya Tanıtılacak

Bodrum Tanıtım Vakfı,  yaz turizm sezonunu için tanıtım atağında 
Bodrum’da yaz turizm sezonunun canlı ve beklentiler düzeyinde geçmesi için çok sayıda çalışma yürüten Bodrum Tanıtma Vakfı’nın son toplantısında, dünyanın pek çok bölgesinden ülkeye Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon’un da eşliği ile ziyaretler gerçekleştirilmesi kararlaştırıldı. Turizm sektörünün son iki yılda yaşadığı daralmayı aşmak için en çok çaba sarf eden bölgelerin başında gelen Bodrum’da turizm ve belediye yetkilileri çalışmalarını ara vermeden sürdürüyor. Bodrum turizminin beklentiler düzeyine ulaşması için faaliyet gösteren ve başkanlığını Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon’un yürüttüğü Bodrum Tanıtım Vakfı, son toplantısını Bodrum Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü’nde gerçekleştirdi.

Toplantıya Meeting Point Turkey Kontrat Müdürü Hakan Alim’in yanı sıra; Özay Kartal, TAV Havalimanları Holding Pazarlama Koordinatörü Serkan Karahatay, Sundance Resort Genel Müdürü Dr. Yusuf Günaydın, Paloma Hotels adına Kerem Özyurt, Magnific Otel adına Ömer Faruk Dengiz, Turquaz Turizm adına Onursal Özatacan ve İbrahim Atalay katıldı.

Toplantıda söz alan Meeting Point Turkey Bodrum Kontrat Müdürü Hakan Alim, Bodrum’un önde gelen destinasyon yönetim şirketi olarak beldeye büyük önem verdiklerini, Bodrum’un Türkiye’nin parlayan turizm bölgelerinden biri olarak kalmaya devam etmesi için şirket ve vakıf olarak yoğun bir şekilde çalışmaya devam edeceklerini söyledi.

Son derece verimli geçen toplantıda İngiltere, Almanya, Hollanda, Belçika, Polonya, Fransa, Danimarka, Bulgaristan, Rusya, Ukrayna, Baltık ülkeleri, Azerbaycan, İran ve İsrail hedef ülkeler olarak kararlaştırıldı ve bu ülkelere Mehmet Kocadon’un da eşlik edeceği birtakım ziyaretlerin gerçekleştirilmesi üzerinde uzlaşıldı. Aynı zamanda bu ülkelerden seyahat acentelerinin de Bodrum’a davet edilerek beldenin tanıtılması kararı alındı. Toplantıda her ülke için ayrı bir pazarlama stratejisi belirlenmesi ve bu doğrultuda reklam materyallerinin geliştirilmesi konusunda da fikir birliğine varıldı.


12 Şubat 2017 Pazar

Gebelik dönemi obezitesinin 8 tehlikesi

Sağlık Bakanlığı verilerine göre, her üç kişiden birinin obez olduğu ülkemizde obezite özellikle gebelik döneminde de önemsenmemekte ve ihmal edilmekte. Kadınların üreme çağında en sık rastlanan bu sağlık problemi çeşitli tehlikeleri de beraberinde getiriyor.

“Gebelikte kilo fazlası ne kadar çoksa komplikasyon riski o kadar fazladır” diyen Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Betül Görgen, gebelik dönemi obezitesinin sekiz tehlikesine dikkati çekti:Düşük: Normalde 12 haftadan önce düşük olma riski yüzde 20 iken obez gebeler için bu oran yüzde 25’tir. Gestasyonel Diabet: Aşırı kilolu bir gebe normal ağırlıktakilerine göre 3 kat fazla gestasyonel diabet riski taşır.
Yüksek tansiyon ve preeklampsi: Fazla kilolar bu problemleri 2 kat sıklıkta yaşamanıza neden olacaktır.Tüm gebeler tromboz riski taşır. Ancak kilo fazlası arttıkça varis ve pıhtı oluşumu riski yükselir.

Bebeğin omzunun takılması ve güç doğum daha sık olur.

Kan kaybı çok daha fazla olur.

Kilolu bebek doğurma olasılığı artar.

Obez gebelerde 37. gebelik haftasından önce doğum olasılığı artmıştır. Ayrıca ölü doğum ve anomalili doğum riski de artar.

PEKİ NE YAPMALI?
Op. Dr. Betül Görgen şu tavsiyelerde bulunuyor:
“Aşırı kilolu ve gebe kalmayı düşünüyorsanız, en iyi yol gebelik öncesi kiloları vermektir. Sağlıklı kiloya ulaşmak hem gebe kalmanızı kolaylaştırır hem de bebeğinizi kısa ve uzun   dönem risklerden korur.Eğer aşırı kiloyla gebe kaldıysanız artık endişelenmeyi bırakıp, iyi bir bakım ve takip altına girmelisiniz.

Öncelikle gebeyken kilo vermeye çalışmayın. Gebelikte kilo vermek, olası riskleri çok değiştirmez.
Bu nedenle sağlıklı ve dengeli beslenip, fiziksel aktiviteyi de devam ettirmeniz gerekir. Yürüyüş ve yüzme tüp gebeler için uygun sporlardır. Haftada 3 kez ve 30 dakika yapmak doğru olur.Ayrıca gebelik diabeti açısından mutlaka kontrolden geçmeniz gerekir.Kilolu gebelerde doğumun komplikasyonlu ve müdahaleli geçme olasılığı yüksektir.Bu nedenle doğumun tam teşekküllü bir hastanede olması daha da önem taşır.

FETAL ANOMALİ RİSKİ
Bebekte rastlanabilecek pek çok anomali (hidrosefali, spina bifida, uzuv eksikliği vb) obez gebelerde daha sıktır. Bu nedenle ABD de vücut kitle indeksi 30’un üstünde olan gebelerin, rutin ultrasonografiden farklı olarak  daha detaylı bir ultrasonografik incelemeye tabi tutulmaları önerilmektedir. Çünkü kilolu gebelerde bunları yakalayabilmek zordur.

ERKEN GLİKOZ TESTİ
Obez gebelerin çoğu gebe kalmadan önce tanı konmamış şeker hastasıdır. Bu nedenle şeker yükleme testi ilk kontrolde yapılmalıdır. Bunun için normal zamanını beklemek, bebeğin gelişimi açısından riskli olacaktır.

Ayrıca obez gebelerde uyku apnesi de sorgulanmalıdır.
Öncelikle bu gebelere obezitenin olası olumsuz etkilerinden bahsetmek gerekmektedir. Eğer kilo alımını dengeleyemezlerse sezaryen doğum, yüksek tansiyon ve ani bebek ölümlerine rastlanma olasılığı artacaktır.Bu sebeple gebe kalmadan önce mutlaka kilo kaybı sağlanmaya çalışılmalıdır.”


Kar Kazalarına Dikkat!

Kış sporlarında acil müdahale metotlarına dikkat çekti
Vehbi Koç Vakfı Sağlık Kuruluşları Amerikan Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Onur Tetik, her yıl dünyada 50-60 milyon kişinin kış sporlarıyla ilgilendiğini belirterek şu bilgileri aktarıyor.

“Ülkemizde kayak merkezlerinin sayısı ve kalitesinin artmasıyla kış sporlarıyla uğraşanların sayısı son 10 yılda ciddi bir artış kaydetmiştir. Kış aylarında her 1000 kış sporcusundan 3’ü acil yardım ve tedavi gerektiren yaralanmaya maruz kalır. Bu nedenle sahada bulunan yani acil müdahale yapabilecek kişiler, yaralanma tiplerini ve acil müdahale metotlarını iyi bilmelidirler” diyor. Doç. Dr. Onur Tetik, konuyla ilgili yaralanma tipleri ve acil müdahale metotlarını şöyle sıralıyor: 



Kayak Yaralanmaları:
Literatürde kayak sırasında ölümler bildirilmekle birlikte, gerekli tedbirler alındığı takdirde oldukça güvenli bir spordur. Kayak yapan erkeklerde yaralanma oranı her 1000 kayak günü için %4, kadınlarda ise %7,9’dur. Juvenil dönemde yaralanmalar yetişkinlerin 3 katı fazla görülür. Kayak yaralanmalarının üçte biri 16 yaşın altındaki kayakçılarda görülmektedir, en sık kafa ve boyun yaralanmaları 11-13 yaş arası görülür.

Kayakla ilgili yaralanmaları azaltmada tecrübe ve atletik yapı önemli rol oynar. Örneğin yeni başlayan kayakçılarda yaralanma oranı, iyi derecede kayan kişilere göre 2-3 kat daha fazladır. Yeni kayağa başlayan kişiler sadece kendilerinin değil, başka kayakçıların da yaralanmasına sebep olabilir.

Kayak yaralanmalarında çevre koşulları önemli rol oynar. Bol ve ıslak karda kayağın kenarlarının takılmasına bağlı olarak alt ekstremite (bacak) yaralanması çok görülürken, buzlu zeminlerde üst ekstremite (kol) yaralanmaları daha sık görülür. Toz kar ise kayakta en az yaralanmaya açıktır, bunun sebebi ezilmemiş yerlerde daha tecrübeli kayakçıların kayması olabilir.

Yorgunluğun yaralanmalara etkisi büyüktür. Öğleden sonra 1 ile 4 arası yaralanma sıklığı yorgunluk ve açlığa bağlı olarak artmaktadır. Günün son kayışı genellikle yaralanmanın en sık olduğu dönemdir. Bunun sebebi, yorgunluğun yanı sıra son bir kez kaymaya yetişmek için hızlı ve dikkatsiz kayılmasıdır. Korunmada kayakçıların kendi fiziksel sınırlarını iyi bilip nerede durmaları gerektiğini anlamaları önemlidir.

Çarpışmalar:
Çarpışmalar pistteki yaralanmaların %5’i olmasına rağmen, hastaneye başvurmaların %67’sini oluşturmaktadır. Ağaç, bina, direk vb. gibi hareketsiz yapılara yüksek hızda çarpma sonucu künt travmalar ve buna bağlı yaralanmalar görülebilir. Literatürde kayakçıların bu mekanizmayla yaralanmaları ve kafa travması sonucu ölümleri bildirilmiştir.

Düşmeler:
Kayak yaralanmalarının %87’si düşme sonucu ortaya çıkar ve çoğunlukla alt ekstremitede meydana gelir. Sık görülmesi nedeniyle bu yaralanmalara karşı yapılması gereken ilk müdahaleler ve yaralanma tipleri iyi tanımlanmıştır. Sıklığına göre en çok görülen bölgeler; başparmak, diz, yüz ve kafada laserasyonlar, bacakta kontüzyonlar, omuz, ayak bileği, tibia kırıkları, diz kontüzyonları ve omuz çıkıklarıdır.

Dış Rotasyon:
Kayağın iç kenarının buz, taş veya sert bir cisme takılması sonucu ayak bileği, abdüksiyon (yana açılma) ve dış rotasyonuyla başlayan bir kuvvete maruz kalır. Kayak dışa doğru giderken vücut ileriye gitmeye devam eder, yük yavaş yavaş diğer kayağa geçer ve takılan kayak bacağı aşırı abdüksiyon ve dış rostasyona zorlar. Bu zorlanma ayak bileğinde dış malleol kırığına, tibia va fibulada spiral kırığa, diz ve ayak bileğinde yumuşak doku yaralanmalarına neden olur.

İç Rotasyon:
Dış rotasyonun tersi mekanizmayla olur, yeni öğrenenlerde dönüşler sırasında veya yürüyüş kayağı sırasında olur. Anterior talofibuler bağ, medial malleol veya tibia kırığına sebep olur.

Öne Düşme:
Her iki kayağın birlikte bol kara saplanması veya ağaç, bina gibi sabit bir yere çarpması sonucu kayakların sabit kalması ve vücudun ileri hareketine devam etmesiyle bağlamalar atmazsa, ayakkabının üst sınırından tibia kırığı, aşil yırtığı, peroneal tendon sublüksasyonu, hiperekstansiyon tipi ön veya arka çapraz bağ yaralanması gibi diz çevresi bağlarda yaralanmalar olabilir. Bağlamlar atarsa, yüz ve kafayı koruma isteğine bağlı üst ekstremite yaralanmaları görülebilir.

Arkaya Düşme:
Yeni öğrenen kişilerde durma sırasında aşırı dönmeye bağlı veya dururken arkadan çarpma sonucu öne düşmeye benzer tibia kırığı, gastroknemius kontüzyonları, hiperfleksiyon tipi ön veya arka çapraz bağ yaralanması gibi diz çevresi bağlarda yaralanmalar görülebilir.
Varus ve valgus travmalar yana düşmeler sırasında veya çarpışmalarla ortaya çıkabilir. Genellikle iç veya dış yan bağ, travmanın şiddeti büyükse menisküs veya çapraz bağ yaralanması veya kırıklar görülebilir.

Aşırı Kullanmaya Bağlı Yaralanmalar:
Kayakçılarda en sık görülen yaralanmalardır. Genellikle basit gibi göründüğü için göz ardı edilir. En sık görüldüğü bölgeler; kuadriseps femoris, gastrosoleus ve paravertebral kaslardır. Kayak kenarlarının aşırı kullanımına bağlı olarak peroneal tendinitler görülebilir. Tedavide aktivite kısıtlaması veya modifikasyonu, güçlendirme egzersizleri, Nonsteroid Anti İnflamatuar (NSAI) ilaçlar ve buz uygulaması kullanılır. Kullanılan aletlerin iyi kontrol edilmesi ve bakımı önemlidir. Egzersiz modifikasyonu sıklık, süre ve şiddetin değiştirilmesiyle olur. Genellikle erken dönemde aktiviteye tam ara vermek gerekli değildir.

Diz Yaralanmaları:
Kayak yaralanmalarının %20’si dizi ilgilendirir. Kış sporlarında genel yaralanma sayısı son 20 yılda azalmakla birlikte, diz yaralanmaları sayısı artmıştır. Şanslı olunan nokta ise diz yaralanmalarının %90’ının hafif yaralanmalar olmasıdır. Basit ligament zedelenmelerinden diz çıkığına kadar geniş bir spektrum vardır.

Kayağın iç kısmının bir yere takılması sonucu oluşan abdüksiyon ve dış rotasyon ile sıklıkla medial kollateral bağ (iç yan bağ - İYB) zedelenir. Kayakçılarda kayağa bağlı yaralanmaların %60’ını, diz çevresi bağ yaralanmalarının da %83’ünü oluşturur. Gelen kuvvet daha fazla ise ön çapraz bağ ve menisküs yırtıkları da olaya eşlik edebilir.

Fizik muayenede, ligament çevresi hassasiyeti, tam ekstansiyon ve 20-30 derece fleksiyonda karşı tarafa göre eklem aralığında daha fazla açılma görülür. Stres grafilerinde eklem aralığındaki açılma gösterilebilir. Tedavide erken dönemde elastik bandaj, elevasyon, buz tatbiki ve immobilizasyon uygulanır. Ağrı azaldıktan sonra ileri derece olan yaralanmalarda medio-lateral stabiliteyi sağlayan dizliklerle harekete izin verilir, hafif vakalarda elastik bandaj yeterlidir. İzole medial kollateral bağ yaralanmaları genellikle cerrahiye ihtiyaç göstermeden 4-6 haftada iyileşir.

Snowboard Yaralanmaları:
Snowboard 140-190 cm uzunluğunda, 30-40 cm eninde geniş, düz ekipmanlardır. Kişi snowboard’a sıkı olarak bağlıdır ve bağlanmaların kendiliğinden açılması mümkün değildir. Ön ayak board’un uzun aksıyla 45 derece, arka ayak 90 derece açıyla bağlıdır. Teknik, sörf veya paten kayağıyla (kısa, küçük kayakla) benzerlik gösterir. Genelde kayakçının ağırlığı ön bacaktadır, denge vücudun öne arkaya yer değiştirmesiyle yapılır ve arka ayak da dümen gibi kullanılır. Kar sörfü yapanların çoğu genç, ortalama 21 yaş, atletik erkeklerdir. Kayağın tersine, yaralanmalar yeni başlayanlarda daha sıktır, %50’si bu grupta olur. Yaralanma sıklığı 3-4/1000 kayak günüdür. Baş, vertebra, yüz ve abdominal travmalar sık görülür. Çarpışmalar yaralanmanın şiddetinin artmasına sebep olur. Kar sörfünde kırıklar, %38’lik oranla kayakta görülen %15 oranından daha fazladır. En sık görülen mekanizma, kayakçının düşmelere bağlı gelen gücün üst ekstremitelerde yoğunlaşmasıdır. Yaralanmaların %40’ından fazlası üst ekstremiteyle ilgilidir. Alt ekstremite yaralanmalarının %75’i krurisin ön tarafında olur. Ayaklar sabit olduğundan rotasyonel yaralanmalar çok nadirdir. Daha sık olarak laserasyonlar, kalça çevresi, vertebra (omurga) ve distal radius (el bilek kemiği) yaralanmaları görülür. En sık görülen non-kontakt yaralanma, öne düşme sonucu oluşan hiperekstansiyon ile oluşan aşil tendonu veya gastrosoleus kası yaralanmalarıdır. Ayak bilek travmaları ayakkabıların yumuşak olması nedeniyle kayağa göre daha fazladır. Yaralanmalar bağlamalar sabit olduğundan eski tip kayak bağlamalarıyla benzerlik gösterir.

Kuzey Disiplini, Kayak Kros (Nordic Skiing, Cross Country Skiing) Yaralanmaları:
Her yerde yapılabilmesi, bu sporun yaralanmalarını ve problemlerini farklı duruma getirir ve sahanın geniş olması nedeniyle bildirilmeyen yaralanmaların çokluğu, gerçek yaralanma oranlarının tam olarak bilinmemesine sebep olur. Yaralanmalar genellikle daha hafiftir.
Kuzey disiplini kayakçıları çok antrenmanlı ve güçlü sporculardır. Kalori kullanımı düz pistlerde 0.098 Kcal/min/kg iken, yokuş yukarı pistlerde 0.274 Kcal/min/kg’a kadar yükselir. Bu da 70 kg.lık bir erişkinde 446-1244 Kcal/saate karşılık gelir. Bu kadar güçlü ve tecrübeli sporcuların minor yaralanmalarının tedavisini kendilerinin yapması da sayılardaki gerçekliği azaltmaktadır. Yaralanma riski Alp disiplinine göre 1/10 oranındadır. Yamaçların eğimi daha azdır, ayaklar daha serbesttir ama yaralanmaların ağırlığı zaman içinde giderek artmaktadır. Yaralanmaların %88’i eğimden aşağı inerken ortaya çıkar. Kuzey disiplininin eğimlerden aşağı inme şeklinde olan “Telemark skiing” tipinde, eski bağlama ve kısa ayakkabıya bağlı yaralanmalar ortaya çıkarabilir, ama iniş kayağına göre yaralanmaların şiddeti daha hafiftir.

Bildirilen yaralanmalarının %20’si soğukla ilgili olaylardır. En sık görülen ölüm sebebi çığ düşmesi ve hipotermidir (ısı kaybı). Kaybolma vakalarına da sıklıkla rastlanmaktadır ve normal kayakçılara göre bulunma şansları daha az veya geç olur.

Genel olarak kayak sporunda kuvvet ve dayanıklılık ön planda olduğundan, yaralanmalar genellikle aşırı kullanmaya bağlıdır. Bu tür kayakta çapraz adım (Diagonal Stride) ve düz adıma bağlı en sık görülen aşırı kullanma yaralanmaları; Shin splint, aşil tendiniti ve alt bel bölgesi ağrılarıdır. Daha çok kondisyon ve tekniği yetersiz sporcularda görülür.

Paten adımı (Skating Stride), serbest stil, genellikle yarışçıların kullandığı bir tekniktir ve genellikle addüktör ve kalça iç rotator kaslarında, krurisin anterior ve medial kompartmanlarında problem olur. Uzun batonlar el bileği ve karpal tünele aşırı yük bindirerek ekstansör tendinit ve karpal tünel sendromlarına sebep olabilirler. Yürüyüşte topuğun havaya kalkması sırasında fleksör hallusis longusa yük binmesi baş parmakta strese sebep olur, buna “kayakçı ayak baş parmağı” (Skier’s toe) denir. Genellikle yüklenmenin azaltılması, buz, NSAI ilaçlar, germe ve güçlendirme egzersizleriyle tedavi yapılır.

Yürüyüş kayağında diz yaralanmaları %31 oranında görülür. Ayak bileği serbest olduğu için ÖÇB yaralanmaları azdır, ama medial kollateral bağ yaralanmaları daha sıktır. Topuğun sabit olduğu durumlarda rotasyonel yaralanmalar özellikle ayak bileğinde görülür, kırıklar nadirdir.Düşmeler sonucu en sık anteriorda omuz çıkığı gözlenir. Omuz çıkıkları kayak sırasında kolun bir yere takılması veya batonun kayağın altında kalması sonucu olur. Problem bu hastaların merkezlere ulaştırılmasındaki zorluktadır. Tecrübeli bir kişi sahada ilk redüksiyonu deneyebilir, redüksiyon olmazsa hemen tıbbi merkeze ulaşmak gerekir. Akromioklavikuler problemler direkt travmayla olur ve sıklıkta ikinci sıradadır.

Kayakla Atlama:
Kayakla atlama tehlikeli gibi görünmesine rağmen şaşırtıcı olarak düşük bir yaralanma oranına sahiptir. Dünya şampiyonası dışı yarışmalarda %4.3/1000 kayak günü, dünya şampiyonalarında ise 1.2/1000 kayak gündür. Kayakla atlamacılar genellikle genç, iyi antrene olmuş kişilerdir ve buna kesin kurallar da eklenince risk azalmaktadır. Atlamadaki hatalara bağlı olarak kayakçı uzun veya kısa düşerse yaralanmalar ortaya çıkmaktadır. Atlama yaralanmalarının %10’u düşmeye bağlı iç organ yaralanmasıdır. En sık görülen yaralanmalar ise kontüzyonlar, cilt abrazyonları ve dislokasyonlardır ve en sık omuzda görülür. Kırıklar yaralanmaların %15’ini oluşturur ve üst ekstremitede sıktır.

Kızak Yaralanmaları:
Genellikle yaralanma açısından iyi sayılabilen, çocuk ve erişkinler için boş vakitlerini değerlendirmek için yaptıkları bir spordur. Genç kişiler yaralanmaya daha açıktır. Boş zamanları değerlendirmede kullanılan ve kızak sporunda kullanılan kızaklar çok değişiktir. Güneşli günlerin arkasından gelen soğuk gece sonrası oluşan buzlanma, olayı tehlikeli hale getirebilir. Sık görülen yaralanmalar laserasyonlar ve kontüzyonlardır. Kızağı kullanma pozisyonuna bağlı olarak, yüz üstü kullanmada kafa ve boyun travmaları, oturarak kaymalarda alt ekstremite yaralanmaları sıktır. Ciddi yaralanmalar %21 oranında görülür ve bunlar abdominal ve hiperfleksiyon tipi vertebra yaralanmaları şeklindedir. İkili ve dörtlü kızaklar eğer direksiyonlu iseler yaralanma oranları daha azdır ve kask kullanımı korumada önemlidir.

Sonuç olarak kış yaralanmalarında korunmada dikkat edilmesi gerekenler; güneş gözlüğü veya kayak gözlüğü takmak, şartlara uygun giyinmek, kayak yapma sırasında alkol kullanmamak, başlamadan önce iyi ısınmak, zor pistlerden ısındıktan sonra kaymak, kişisel sınırları zorlamamak, kask kullanmak ve günün sonunda son bir kez daha kayarken dikkat etmek veya kaymamaktır. Ancak bu konulara dikkat edilerek daha güvenli ve eğlenceli bir şekilde zaman geçirilebilir. 

Kemeraltı Lezzet Haritası Hazırlandı

Kemeraltı’nın gastronomik değerlerine dikkat çekti
Geçtiğimiz günlerde kurululan Ege Gastronomi Turizmi Derneği ilk icraat olarak Kemeraltı Lezzet Haritasını hazırlatarak, Kemeraltı’nın gastronomik değerlerine dikkat çekti.Kuruluşu çok yeni olmasına karşın, İzmir sivil toplum kuruluşları arasında kuvvetli bir çıkış yapan dernek, Tepekule İş Merkezinde bulunan A7 Şehir Kulübünde basın mensuplarına bir kahvaltı vererek Kemeraltı Lezzet Haritasını tanıttı.

Turizmci Serdar Çelenk’in başkanlığını yaptığı derneğin yönetim kurulunda tanınmış isimler bulunuyor. Başkan yardımcısı iletişim uzmanı Sibel Önbaş, Doç.Dr.Levent Köstem, Yrd.Doç.Dr. Ahmet Uhri, Şef. Binali Yılmaz, köşe yazarı Bircan Turgul Yörümez ve Özlem Yaşayanlar yönetim kurulunu oluşturuyor.Dernek Başkanı Serdar Çelenk, Kemeraltı’nın ne kadar değerli bir hazine olduğunun pek kavranamadığına değinerek şunları söyledi.“Yüzyıllardır İzmir’in alış-veriş ve  sosyal merkezi olan Kemeraltı halen İzmir’in en önemli değeridir. Tarihi ve dini yapılarının yanında, her kesimden insanların, aradıkları her şeyi bulabilecekleri, dolaşırken düşüncelerden sıyrılıp farkılı bir dünya tarafından sarıp sarmalandıkları bir yer. Bir nevi terapi merkezi.

 Amacımız AVM lerdeki yabancı kültürün sahte çekiciliğine kapılmış başta gençlerimizi Kemeraltı’na çekerek, kendi tarihini ve kültürünü tanımalarını sağlamak. İzmirli vatandaşlarımızın yanında yerli ve yabancı konuklarımız için de yeme-içme kültürü üzerinden çekip alanı oluşturmak.” Kemeraltı’na gelenlerin lezzet noktalarına rahatlıkla ulaşabilmeleri için bir harita hazırladık. Minyatür sanatçısı Arya Kamalı’nın özel teknikle hazırladığı bu harita başlı başına bir sanat eseri. Kemeraltı’nın tarihi dokusu ile de çok iyi özdeşleşiyor. Harita üzerinde belli kriterlere uygun olanlar arasından seçtiğimiz lezzet noktalarını işaretledik. Yeni baskılarda da bu lezzet noktalarını güncelleyeceğiz.”Haritaların enformasyon noktaları, havaalanı, oteller, taksi durakları ve üniversitelerin gastronomi bölümü öğrencilerine dağıtılacağına değinen dernek başkanı Serdar Çelenk, yerli ve yabancı konuklar başta olmak üzere, vatandaşlar bu harita ile özel lezzetlere ulaşabileceklerini vurguladı. 

El Ele Fınısh’e Koştular

Sevgililer Gününü koşarak kutladılar!
İstanbullular Sevgililer Gününü erken kutladı. 12 Şubat Pazar sabahı Caddebostan’da gerçekleşen Couple Run ile sevgililer, aileler, çocuklar ve dostlar el ele koştu!

Uzunetap tarafından bu yıl ilk kez gerçekleştirilen Couple Run’da, katılımcılar, partnerleri ile birlikte 4’er km koşarak el ele finish ipini göğüslediler.Bir Dost, Anne- Çocuk, Baba-Çocuk, Biz Ayrılamayız! ve Couple Run olmak üzere 5 farklı kategoride gerçekleşen etkinlikte 210 katılımcı start aldı. 

Kral World Radio, NTVSpor, Under Armour, Acıbadem Mobil, Siberalem, Becel, Tranquini, Aroma, Direk Reklam, Garmin ve Argos sponsorluğunda gerçekleşen etkinlik renkli görüntülere sahne oldu.Etkinlikte 40. evlilik yıldönümlerini kutlayan Savaş ve Saba Arson çifti ilk kez bir koşuda ele eleydi. Adım Adım ile iyilik peşinde koşan Savaş Arson ilk kez Couple Run’da eşiyle birlikte ele ele koştu.

11 yaşındaki kızları Tuna ile ailece yardımseverlik koşularına katılan Soykan ailesi de gören herkese ilham verdi.Etkinliğin en büyük sürprizi ise finish noktasında gelen evlilik teklifi oldu. “Sonsuza kadar benimle koşar mısın?” sorusuyla gelen evlilik teklifi ile tüm katılımcılar Serhat ve Ceren çiftinin bu çok özel anına tanıklık ettiler.İlk kez Caddebostan’da gerçekleşen Couple Run İstanbul yıl boyunca farklı şehirlerde birbirinden keyifli parkurlarda devam edecek.Couple Run ve Uzunetap’ın diğer etkinliklerini takip etmek ve detaylı bilgi için www.uzunetap.com internet sitesini ziyaret edebilirsiniz.



Sortie'den Sonra Etiler'de

Etiler'de yeni nesil meyhane eğlencesi devam ediyor
İstanbul'un gözbebeği eğlence mekanlarından olan Sorti'deki başarılı ivmelerini Etiler'de de devam ettiren ve alışılmışın dışında Etiler'de yeni nesil meyhane eğlencesini kazandıran Etna Alaturqua, dün geceye damga vurdu. 

Sahne başarısıyla adından söz ettiren sanatçı Arif Güngör'ün sahnesine yeşilçamın unutulmaz sultanı Bahar Öztan sanat müziği ziyafetiyle konuk oldu.Sortie'nin çok başarılı mekanlarından olan Etna Alaturqua, Etiler'deki yeni yerini büyük bir çoşkuyla açarak alışılmışın dışında yeni nesil konseptiyle dikkatleri üzerine çekti. Yazın Sortie, kışın Etiler anlayışıyla eğlenceye yeni bir anlam kazandıran mekan dün gece Etiler'e bir kere daha damga vurdu. İstanbul sahnelerinin aranılan solistlerinden Arif Güngör'ü bünyelerine ekleyen Etna'da yeşilçamın dillere destan sultanı Bahar Öztan mikrofunu alıp dinleyicilerine unutulmaz bir sanat müziği ziyafeti verdi., Aralarında sanat, sinema ve iş dünyasından çok özel isimlerin de bulunduğu dinleyiciler arasında ünlü modacı Pınar Bent'te bu gecede dostlarının yanında olup, unutulmaz anlar yaşatan yeşilçam sultanının sahnesindeydi. Kendisi gibi sesi de inanılmaz güzel olan Bahar Öztan kendisine mikrofon uzatan magazin muhabirlerine ''Galiba sahneleri özlemişim her an geri dönebilirim kadim dostum Arif Güngör'e de çok teşekkür ediyorum'' dedi.

Gelecek Turizmde ile Foça 4 mevsim yaşayacak

Foça’da, turizmi dört mevsim sürdürebilmek hedefleniyor
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Anadolu Efes ortaklığında yürütülen Gelecek Turizmde, 4’üncü döneminde İzmir’in Foça ilçesinden “Dört Mevsim Foça” projesine; fon, eğitim, planlama, iletişim, danışmanlık ve teknik destek verecek. Projeyle, temel geçim kaynağı turizm olan ve yazı, kışı ve baharıyla farklı deneyimler vaat eden Foça’da, turizmi dört mevsim sürdürebilmek hedefleniyor.

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Anadolu Efes ortaklığında yürütülen Gelecek Turizmde, 4’üncü yılında İzmir’in Foça ilçesinde turizmin dört mevsime yayılması için çalışacak bir projeye destek veriyor. Her yıl sürdürülebilirlik temelinde sunulan üç turizm fikrine fon desteğinin yanı sıra; eğitim, planlama, teknik destek, iletişim ve danışmanlık desteği veren “Gelecek Turizmde” ile desteklenecek “Dört Mevsim Foça” projesi, Foça Turizmciler Yatırımcılar ve Esnaflar Derneği (TUDER) tarafından Foça Belediyesi ve Foça Kaymakamlığı işbirliğiyle yürütülecek.  

Proje ile mevcut turizm faaliyetlerinin dört mevsime yayılması ve geleneksel bağcılık, meyve-sebze yetiştiriciliği, zeytincilik, kıyı balıkçılığı gibi faaliyetlerin turizmi destekleyecek şekilde geliştirilmesi; sürdürülebilir turizm için doğadan yana üretim ve işletme modellerinin turizm faaliyetlerine kazandırılması hedefleniyor.

Foça Turizmciler Yatırımcılar ve Esnaflar Derneği (TUDER) Başkanı Umut Tutar, projeyle ilgili şu bilgileri verdi: “İlçemizin öncelikli geçim kaynağı turizm. Bu nedenle, Foça'nın ülkemiz için sürdürülebilir turizm destinasyon alanlarından biri olarak tercih edilmesi öncelikli hedefimiz. Tüm proje ortakları olarak amacımız, Foça'nın ismini aldığı Akdeniz foklarını ve ilçeyi kuran Phokaililerden kalan kültürel mirası korumak.  Foça'nın tarım faaliyetleri ile tarihi ve doğal değerlerinin tanıtılması ve bu değerlerin turizme kazandırılarak yaşatılması için uygulamalar geliştirilmesi konusunda Gelecek Turizmde’nin yapacağı katkılardan büyük memnuniyet duyuyoruz.” 

Gelecek Turizmde’nin 4’üncü döneminde desteklediği projeler arasında Foça’nın yanısıra Denizli-Buldan’da “Kuşlar Sizi Çağırıyor” ve Antalya-Demre’de “Likya Yolunda Bir Tarih Molası” projeleri yer alıyor. 

Gelecek Turizmde ile ilk 3 dönemde neler yapıldı?
Gelecek Turizmde’nin ilk döneminde; Bursa’nın 2000 yıllık tarihi Misi Köyü’nde, 15 yıl öncesine kadar yöre halkının en önemli geçim kaynağı olan ipekböcekçiliği zanaatı yeniden canlandırılırken, Mardin’deki İpekyolu Misafir Evi’nin kurulmasıyla 22 yataklı iki pansiyonda kadınlara istihdam olanağı sağlandı. İzmir’in Seferihisar ilçesinde kadınların öncülüğünde yöreye özgü birbirinden farklı tatların marka haline getirilmesi ve tüm Türkiye’ye tanıtılması ile bölge turizminin gelişimine katkıda bulunuldu.

Projenin ikinci döneminde; Şanlıurfa'da, günümüzden 12 bin yıl öncesine dayanan geleneksel taş işçiliğinin gelecek kuşaklara aktarılması ve gençlere yeni iş alanlarının oluşturulması hedefiyle taş işçiliği atölyesi hayata geçirildi. 6’sı kadın 21 kişi taş işçiliği eğitimi aldı. Anadolu’daki ilk şehir devleti olan Malatya Arslantepe Höyüğü’nün tanıtılması ve UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınması için çalışmalar başlatıldı. Safranbolu’nun kültürel mirasını yansıtan ve değerlerini taşıyan hediyelik eşyaların tasarlanması için yerli-yabancı turistlere anketler düzenlendi. Anket sonuçları doğrultusunda Derin Sarıyer danışmanlığında düzenlenen tasarım yarışması sonucunda seçilenler, yerel esnaf tarafından üretilerek raflarda yerini aldı.

Üçüncü dönemde ise; Türkiye’deki lavanta üretiminin %93'ünü oluşturan Isparta’nın Kuyucak Köyü’nde kırsal turizmin canlandırılması ve lavantadan elde edilen  ürün çeşitliliği sağlanarak, yöre halkının turizmden gelir elde etmesi amaçlandı. Yapılan çalışmalar sonucunda bölgeyi sezonda yaklaşık 20 bin turist ziyaret etti. Türkiye’deki 10 önemli kelebek alanı arasında gösterilen Adana’nın Saimbeyli ilçesinde, kelebek gözlemciliği ile ekoturizmin geliştirilmesi ve bölgenin tabiat parkı statüsüne alınması amacıyla çeşitli faaliyetler yürütüldü. Yörede bulunan kelebek türlerine dikkat çekilerek bölgenin bir niş turizm merkezi haline getirilmesi hedeflendi. Balıkesir’in Edremit ilçesinde ise zeytinyağı ile yapılan yöresel lezzetleri marka haline getirerek, gurme turizmine destek olmak ve yöre kadınlarının bu alanda istihdam edilmesini sağlamak amacıyla çalışmalar yürütüldü.  


Likya Yolunda Bir Tarih Molası

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Anadolu Efes ortaklığında yürütülen Gelecek Turizmde, 4’üncü döneminde Antalya’nın Demre ilçesinde yürütülecek “Likya Yolunda Bir Tarih Molası” projesine; fon, eğitim, planlama, iletişim, danışmanlık ve teknik destek verecek. Projeyle, Likya yolunun üç farklı rotasını birleştirerek; yol üzerindeki köylerde yaşayan kadınlarca  yerel üretimin devamlılığının sağlanarak ziyaretçilere dinlenme ve konaklama hizmeti sunmalarına destek olmak hedefleniyor.


T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Anadolu Efes ortaklığında yürütülen Gelecek Turizmde, 4’üncü yılında Antalya’nın Demre ilçesinde Likya yolunun üç farklı yürüyüş rotasının birleştirilerek sürdürülebilir turizme kazandırılmasına destek verecek. Her yıl sürdürülebilirlik temelinde sunulan üç turizm fikrine fon, eğitim, planlama, iletişim, danışmanlık ve teknik destek veren “Gelecek Turizmde” ile çalışmaları başlatılacak olan “Likya Yolunda Bir Tarih Molası” projesi, Kültür Rotaları Derneği tarafından; Demre Belediyesi, Demre Kaymakamlığı ve Kapaklı Muhtarlığı işbirliğiyle yürütülecek.

Türkiye’nin ilk uzun mesafeli yürüyüş rotası olan ve her yıl çok sayıda turist tarafından ziyaret edilen Likya yolunu geliştirmeyi hedefleyen proje; ziyaretçilerin dinlenme, konaklama gibi temel ihtiyaçları göz önüne alınarak hazırlandı. Proje ile bölgede sürdürülebilir turizm konusunda farkındalık yaratılması ve üç farklı yürüyüş rotasının Demre’nin Hoyran mevkii ve Kapaklı köyünde birleştirilmesi hedefleniyor. Böylece bölgenin, ziyaretçilerin dinlenebileceği ve alternatif rota seçebileceği bir merkez haline getirilmesi planlanıyor.

Proje sahibi  Kültür Rotaları Derneği’nden Barış Mehmet Yüksel ve Berhat Onat Alan, şu bilgileri verdi: “Bu proje ile, Likya Yolu üzerinde olan köylerimizde yaşayan kadınların geleneksel üretimlerine devam etmelerini, sosyalleşmelerini ve farklı kültürleri tanımalarını istedik. Diğer yürüyüş yollarında da en büyük sıkıntımız olan köy konaklamasını bu projede köy kadınlarıyla birlikte hayata geçirerek, diğer yürüyüş yollarına da örnek olmayı hedefliyoruz. Yerel yönetimler ve yöre halkı; Anadolu kültürü, doğası ve tarihi için yapılan sürdürülebilir projelere duygusal bağlılık gösteriyor. Anadolu’nun dört bir köşesinde desteklediği projelerle büyük ses getiren Gelecek Turizmde ile işbirliği yapmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz.” 
  
Gelecek Turizmde’nin 4’üncü döneminde desteklediği projeler arasında Demre’nin yanısıra, İzmir-Foça’da yürütülen “Dört Mevsim Foça” ve Denizli-Buldan’da “Kuşlar Sizi Çağırıyor” projeleri de yer alıyor. 
   
Gelecek Turizmde ile ilk 3 dönemde neler yapıldı?
Gelecek Turizmde’nin ilk döneminde; Bursa’nın 2000 yıllık tarihi Misi Köyü’nde, 15 yıl öncesine kadar yöre halkının en önemli geçim kaynağı olan ipekböcekçiliği zanaatı yeniden canlandırılırken, Mardin’deki İpekyolu Misafir Evi’nin kurulmasıyla 22 yataklı iki pansiyonda kadınlara istihdam olanağı sağlandı. İzmir’in Seferihisar ilçesinde kadınların öncülüğünde yöreye özgü birbirinden farklı tatların marka haline getirilmesi ve tüm Türkiye’ye tanıtılması ile bölge turizminin gelişimine katkıda bulunuldu.

Projenin ikinci döneminde; Şanlıurfa'da, günümüzden 12 bin yıl öncesine dayanan geleneksel taş işçiliğinin gelecek kuşaklara aktarılması ve gençlere yeni iş alanlarının oluşturulması hedefiyle taş işçiliği atölyesi hayata geçirildi. 6’sı kadın 21 kişi taş işçiliği eğitimi aldı. Anadolu’daki ilk şehir devleti olan Malatya Arslantepe Höyüğünün tanıtılması ve UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınması için çalışmalar başlatıldı. Safranbolu’nun kültürel mirasını yansıtan ve değerlerini taşıyan hediyelik eşyaların tasarlanması için yerli-yabancı turistlere anketler düzenlendi. Anket sonuçları doğrultusunda Derin Sarıyer danışmanlığında düzenlenen tasarım yarışması sonucunda seçilenler, yerel esnaf tarafından üretilerek raflarda yerini aldı.

Üçüncü dönemde ise Türkiye’deki lavanta üretiminin %93'ünü oluşturan Isparta’nın Kuyucak Köyü’nde kırsal turizmin canlandırılması ve lavantadan elde edilen ürün çeşitliliği sağlanarak, yöre halkının turizmden gelir elde etmesi amaçlandı. Yapılan çalışmalar sonucunda bölgeyi sezonda yaklaşık 20 bin turist ziyaret etti. Türkiye’deki 10 önemli kelebek alanı arasında gösterilen Adana’nın Saimbeyli ilçesinde, kelebek gözlemciliği ile ekoturizmin geliştirilmesi ve bölgenin tabiat parkı statüsüne alınması amacıyla çeşitli faaliyetler yürütüldü ve yörede bulunan kelebek türlerine dikkat çekilerek bölgenin bir niş turizm merkezi haline getirilmesi hedeflendi. Balıkesir’in Edremit ilçesinde ise zeytinyağı ile yapılan yöresel lezzetleri marka haline getirerek, gurme turizmine destek olmak ve yöre kadınlarının bu alanda istihdam edilmesini sağlamak amacıyla çalışmalar yürütüldü. 




Gelecek Turizmde ile Buldan’da “Kuşlar Sizi Çağırıyor”

Denizli’nin Buldan ilçesinde ekoturizmin gelişmesini hedefleniyor
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Anadolu Efes ortaklığında yürütülen Gelecek Turizmde, 4’üncü döneminde Denizli’nin Buldan ilçesinden “Kuşlar Sizi Çağırıyor” projesine; fon, eğitim, planlama, iletişim, danışmanlık ve teknik destek verecek. Projeyle, 200’e yakın kuş türünü barındıran Yayla Gölünü ve çevresindeki ekolojik sistemi koruyarak alanı ekoturizme kazandırmak ve ilçenin turizm gelirini yükseltirken, gelecek nesillere temiz bir çevre ve doğa bırakmak hedefleniyor.

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Anadolu Efes ortaklığında yürütülen Gelecek Turizmde, 4’üncü döneminde Denizli’nin Buldan ilçesinde ekoturizmin gelişmesini hedefleyen “Kuşlar Sizi Çağırıyor” projesine de destek verecek. Her yıl sürdürülebilirlik temelinde sunulan üç turizm fikrine fon, eğitim, planlama, iletişim, danışmanlık ve teknik destek veren “Gelecek Turizmde” ile desteklenecek “Kuşlar Sizi Çağırıyor” projesi; Buldan Hayvanları Koruma ve Yaşatma Derneği tarafından Buldan Belediyesi ve Buldan Kaymakamlığı işbirliği ile yürütülecek.  

Denizli'nin önemli değerleri arasında yer alan Buldan Yayla Gölü’nün sahip olduğu 200’e yakın kuş türü, zengin biyolojik çeşitliliği ve ekoturizm potansiyeline dikkat çeken bu proje ile yöre halkının ve ziyaretçilerin Yayla Gölü ile ilgili bilinçlendirilmesi, biyolojik çeşitliliğin korunması ve bölgenin ekoturizm potansiyelinin canlandırılması sonucunda sürdürülebilir turizme ve yerel ekonomiye katkı sağlamak hedefleniyor.

 “Ülkemizin en saygın, prestijli ve etkili turizm tanıtım ve destek programı olan “Gelecek Turizmde” ile işbirliği yapmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz” diyen Buldan Hayvanları Koruma ve Yaşatma Derneği’nden M.Sait Yalçın, “Kuşlar Sizi Çağırıyor” projesiyle ilgili şu bilgileri verdi: “İlçemiz, tekstilde yöresel ürünümüz Buldan bezi ile tanınıyor ve eski Buldan evlerinin birçoğu koruma altına alınarak tescillenmiş durumda. Oysa bölgemizde henüz çok da bilinmeyen bir değerimiz daha var. Süleymanlı Köyü’nün yakınında yer alan ve halkın yaşamıyla Buldan Yayla Gölü’nün hayvan ve bitki çeşitlerinin harmanlandığı bir ekolojik sisteme sahibiz. Kuşların göç güzergahının üzerinde bulunan gölümüz ve çevresi, aynı zamanda onların barınma, beslenme ve uğrak yeri olarak kullandığı bir alan. Bu nedenle, bölgede yaşayan kuş türlerini tespit ederek sahip çıkacağız. Böylelikle, bu örnek projeyle bizden sonraki nesillere daha temiz bir doğa ve çevre bırakırken; bölgeye gelen ziyaretçi sayısının artırmak ve ilçemizin turizm gelirini yükseltmek için çalışacağız.” 

Gelecek Turizmde’nin 4’üncü döneminde desteklediği projeler arasında Buldan’ın yanısıra, İzmir Foça’da yürütülen “Dört Mevsim Foça” ve Antalya-Demre’de “Likya Yolunda Bir Tarih Molası” projeleri de yer alıyor. 
   
Gelecek Turizmde ile ilk 3 dönemde neler yapıldı?
Gelecek Turizmde’nin ilk döneminde; Bursa’nın 2000 yıllık tarihi Misi Köyü’nde, 15 yıl öncesine kadar yöre halkının en önemli geçim kaynağı olan ipekböcekçiliği zanaatı yeniden canlandırılırken, Mardin’deki İpekyolu Misafir Evi’nin kurulmasıyla 22 yataklı iki pansiyonda kadınlara istihdam olanağı sağlandı. İzmir’in Seferihisar ilçesinde kadınların öncülüğünde yöreye özgü birbirinden farklı tatların marka haline getirilmesi ve tüm Türkiye’ye tanıtılması ile bölge turizminin gelişimine katkıda bulunuldu.

Projenin ikinci döneminde; Şanlıurfa'da, günümüzden 12 bin yıl öncesine dayanan geleneksel taş işçiliğinin gelecek kuşaklara aktarılması ve gençlere yeni iş alanlarının oluşturulması hedefiyle taş işçiliği atölyesi hayata geçirildi. 6’sı kadın 21 kişi taş işçiliği eğitimi aldı. Anadolu’daki ilk şehir devleti olan Malatya Arslantepe Höyüğünün tanıtılması ve UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınması için çalışmalar başlatıldı. Safranbolu’nun kültürel mirasını yansıtan ve değerlerini taşıyan hediyelik eşyaların tasarlanması için yerli-yabancı turistlere anketler düzenlendi. Anket sonuçları doğrultusunda Derin Sarıyer danışmanlığında düzenlenen tasarım yarışması sonucunda seçilenler, yerel esnaf tarafından üretilerek raflarda yerini aldı.

Üçüncü dönemde ise; Türkiye’deki lavanta üretiminin %93'ünü oluşturan Isparta’nın Kuyucak Köyü’nde kırsal turizmin canlandırılması ve lavantadan elde edilen  ürün çeşitliliği sağlanarak, yöre halkının turizmden gelir elde etmesi amaçlandı. Yapılan çalışmalar sonucunda bölgeyi sezonda yaklaşık 20 bin turist ziyaret etti. Türkiye’deki 10 önemli kelebek alanı arasında gösterilen Adana’nın Saimbeyli ilçesinde, kelebek gözlemciliği ile ekoturizmin geliştirilmesi ve bölgenin tabiat parkı statüsüne alınması amacıyla çeşitli faaliyetler yürütüldü ve yörede bulunan kelebek türlerine dikkat çekilerek bölgenin bir niş turizm merkezi haline getirilmesi hedeflendi. Balıkesir’in Edremit ilçesinde ise zeytinyağı ile yapılan yöresel lezzetleri marka haline getirerek, gurme turizmine destek olmak ve yöre kadınlarının bu alanda istihdam edilmesini sağlamak amacıyla çalışmalar yürütüldü. 



MAN, ileri teknolojisi ile denizlerde de fark yaratıyor, öncülük ediyor

MAN, üstün nitelikleri ve ileri teknolojisi ile faaliyet gösterdiği her alanda yeniliklere imza atmaya devam ediyor

Güç, hafiflik ve yakıt kriterlerinde devrim yaratan motor teknolojisi; yeni nesil MAN D 2676 LE 421 . 250 yılı aşkın köklü geçmişi ile dünyanın mühendislik ve üretim devi MAN, ileri teknolojisi ile karada olduğu gibi denizlerde de fark yaratıyor, öncülük ediyor. MAN’ın birçok alanda fark yaratan yeni nesil D 2676 LE 421 (520 hp-1800 rpm) ağır hizmet motorunun Türkiye tanıtımı 11. Uluslararası Deniz Araçları Ekipmanları ve Aksesuarları Fuarı – CNR Avrasya Boat Show 2017’de gerçekleştiriliyor. 
MAN motorlarının kompakt yapı, mükemmel dizayn gibi geleneksel özelliklerinin yanı sıra sahip olduğu ileri teknoloji ve üstün performans nitelikleri ile segmentinde çıtayı en yükseğe taşıyan D 2862 LE 433, 1.900 beygirlik ve ilk defa Türkiyede tanıtımı yapılacak olan D 2676 LE 421 520 beygirlik, ağır hizmet motoru, gücü, dizaynı ve yakıt kriterleriyle de beklentilerin üzerine çıkıyor. 

İlk dizel motorun patentini almasından bu yana öncülük misyonunu koruyan MAN, üstün nitelikleri ve ileri teknolojisi ile faaliyet gösterdiği her alanda yeniliklere imza atmaya devam ediyor. “MAN Engines” çatısı altında 440 – 1.900 beygir aralığındaki güçlerde zengin motor çeşitliliği ile denizlerde de seçkin alternatifler sunan MAN, CNR Avrasya Boat Show 2017’de yine ilginin odağında yer aldı. Fuarda 5. Hall B09 numaralı MAN standında; kulvarında fark yaratan V12–1900’un yanı sıra yine sınıfında iddialı 6 silindirli ağır hizmet motoru D 2676 LE 421’nun (520 hp – 1800 rpm) yeni jenarasyonu Türkiye’de ilk kez görücüye çıktı.

MAN’ın 6 silindirli ağır hizmet tekne motoru D 2676 LE 421 şimdi 520 beygir gücünde…

MAN’ın en son jenerasyon sıra 6 silindirli motoru D 2676 LE 421; 1.800 bar basınçta modern Common Rail enjeksiyon sistemi, geliştirilmiş, performansı kanıtlanmış motor komponentleri ve gösterişli dizaynı ile fark yaratıyor.

Hizmet tekneleri için tasarlanan yeni D 2676 LE 421, pazara sunulduğu 2007 yılından bu yana on-road ve off-road aplikasyonlarında başarı ile test edildi. 12.4 litre hacmindeki yeni D 2676 LE 421, özellikle ağır hizmet sınıfı için D 2676 LE 431 (324 kW/440 HP) ve D 2676 LE 421 (382 kW/520 HP) olmak üzeri iki farklı güç sınıfında üretiliyor.

Eski D 2876 LE 407 (490 hp – 1800 rpm) yerini alan yeni D 2676 LE 421, marin aplikasyonlarına yönelik geliştirildi. 30 hp güçlendirilerek 1.600 bar basınca kadar modern “common rail” enjeksiyon sistemi ile donatıldı. Yeni D 2676 LE 421, optimize edilmiş motor odası yanması sayesinde; bir yandan düşük yakıt tüketimi ile ekonomik ve ekolojik kazanımlar sağlarken, diğer yandan da düşük titreşimi ile de tekne sahiplerine konforlu seyir imkanı sağlıyor. 

Tüm MAN motorlarında olduğu gibi “geniş aralıkta sabit tork” özelliğine de sahip olan yeni D 2676 LE 421; 382 kW gücünde 1.200 ile 1.800 devir aralığında 2.275 Nm sabit tork değeri sağlıyor. Düşük devirlerde yüksek tork değerine ulaşan yeni D 2676 LE 421, güçlü ivmelenmesi ile yüksek hızlara çok daha kısa sürelerde ulaşılabilmesine de olanak sağlıyor.

1.215 kg kuru ağırlığı ile yeni D 2676 LE 421’de, her 1 kg ağırlıktan elde edilen güç değeri daha da geliştirildi. Yenilenen yağ karter dizaynı ile de ön plana çıkan yeni D 2676, son derece kompakt 1.800 mm uzunluk, 922 mm genişlik ve 1.103 mm yüksekliği ile gemi inşa mühendislerinin yaratacağı eserlere ilham kaynağı sağlayacak, alan kazandıracak avantajlar da sunuyor.

MAN, geliştirdiği yeni motorları ile tekne üreticilerine 6 silindirli sıra motorların yanı sıra V8 ve V12 motorları ile 440 HP ile 1900 HP arasında çok geniş bir motor yelpazesi de sunmuş oluyor. MAN, uluslararası emisyon standartlarına uyumu sürekli kılabilmek için Environmental Protection Agency (EPA) ve International Maritime Organization (IMO) ile düzenli olarak bilgi alışverişinde bulunuyor. Tüm yeni jenerasyon common rail MAN motorları, EPA Tier 3 emisyon standartlarına uygun şekilde üretiliyor. 

Yeni nesil MAN motorlarında, altın ya da krom kaplama silindir kapakları da opsiyonel olarak müşterilerin beğenisine sunuluyor. 

Tüm MAN ağır hizmet motorları %100’ü tam yük olmak üzere, sınırsız yıllık çalışma saati esasına göre dizayn ediliyor. MAN montaj sonrası nihai kontrol ve işletmeye alma gibi hizmetleri ile de, müşterilerine ilave katkılar sağlıyor. 

Performansta bonkör yakıtta cimri; MAN’ın yeni jenerasyon V 12-1900 yat motoru D 2862 LE 433
MAN’ın 100 fit üzeri yat aplikasyonları için geliştirilen 12 silindirli yeni V motoru V12–1900; 2.300 devirde 1.900 HP güç üretiyor. Geleneksel kompakt yapısı ve yepyeni tasarımı ile kendi sınıfında benzersiz 4 zamanlı dizel motor, MAN mühendisleri tarafından 30 metre ve üzeri lüks yatlar için özel olarak tasarlandı. Yeni V12–1900 için enjeksiyon ile soğutma sistemi yeniden dizayn edildi, blok parçaları optimize edilerek MAN V12–1800’e göre 100 beygirlik bir güç artışı yakalandı. Bu artış sağlanırken yakıt tüketimi de optimum noktada; küçük kardeşi 1800 HP gibi 190 g/kWh seviyesinde tutuldu.2.139 mm uzunluk, 1,153 mm genişlik ve 1,265 mm yükseklik ile montaj ölçülerinde büyük avantajlar barındıran yeni V12–1900, makine dairesinde daha fazla çalışma alanı ve serbestlik bırakan kompakt dizaynı ile yat üreticileri ve sahiplerinin büyük beğenisini kazanıyor. 

V12–1900’ün bir başka çok avantajlı özelliği ise; 1.900 beygirlik gücüne karşın, toplamda 2.365 kg’lık kuru ağırlık ile sahip olduğu hafifliği… Yeni V12–1900, her 1,24 kg. ağırlıktan 1 HP güç çıkarabilmesi ile de kulvarında rakipsiz konumda.Yeni V12–1900; 1.200 devirde ulaştığı 6.220 Nm’lik sabit maksimum tork değerini 2.100 devre kadar muhafaza ediyor. 24,2 litre hacimli yeni V12–1900, oldukça geniş bir devir aralığında yüksek güç üretme performansına da sahip. Bu sayede V12–1900, bir taraftan güçlü ivmelenmesi ile rakiplerine göre önemli bir avantaj yakalarken diğer taraftan sıra dışı manevralara imkan sağlayarak keyifli sürüş ayrıcalıkları da yaratıyor. 





11 Şubat 2017 Cumartesi

Yılın ilk Webrazzi konferansı E-Ticaret 2017’nin ilk konuşmacıları belli oldu!

Her yıl olduğu gibi, bu yıl da merakla beklenen Webrazzi E-Ticaret konferansı bu yıl 15 Şubat’ta gerçekleşiyor. Türkiye e-ticaret sektöründeki gelişmeleri enine boyuna ele alacağımız konferansta birbirinden önemli isimleri sizlerle buluşturacağız.


Sektörün öne çıkan oyuncularıyla dikey e-ticaret, perakendecilik, sosyal ticaret, tedarik süreçleri gibi konuları paneller ve söyleşilerle ele alıp, ilgiyle takip edilen “Girişim Sunumları” oturumlarında başarılı girişimlerin bugünlere geliş hikayesini dinleyeceğimiz, yine dopdolu geçecek E-Ticaret konferansına hazır olun. Konferansta bizimle birlikte olacak ilk isimler; bavul.com Ülke Yöneticisi Arda İpekçi, Paratika-Asseco SEE Bölge Satış Yöneticisi Borga Akvardar, Paratika-Asseco SEE Grup Yöneticisi Burak Kutlu, Prisync Kurucu Ortağı Burç Tanır, Enuygun.com Kurucu ve CEO’su Çağlar Erol, Turkcell Bireysel Satış Direktörü Kadri Özdal, Insider Kurucu Ortağı Muharrem Derinkök, Startsub.com Kurucu Ortağı Serkan Kocaman, Productsup Chief Revenue Officer görevindeki Volker Schmidt, PayU Türkiye CEO’su Yunus Emre Güzer, oBilet.com Kurucu Ortağı Yiğit Gürocak ve n11.com Strateji ve Planlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Yushik Kim.

Siz de Türkiye’de E-Ticaret sektöründeki gelişmeleri yakından takip etmek istiyorsanız acele edin, konferansta yerinizi garantileyin!


Atıl duran nakit Varlık Fonu ile değerlenebilir

Varlık Fonu’na gayrimenkul portföy yönetimiyle değer katmak mümkün
Varlık Fonu’na devredilen gayrimenkullerin yönetimi için gayrimenkul portföy yönetim şirketlerinin devreye girebileceğini söyleyen Omurga Portföy Genel Müdürü Oğuz Kösebay, “Bu sayede fondaki gayrimenkullerin profesyonel yönetim ve denetim ile verimli hale gelmesi ve atıl duran nakitin değerlenmesi sağlanabilir” dedi.

Kamuya ait çok sayıda büyük şirketlerin Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi'ne devredilmesi ile birlikte başlayan tartışma sürecinde fonun nasıl yönetileceği ve denetleneceği konusu öne çıkıyor. Varlık Fonu’na dahil edilen toplam 20 milyar dolar ödenmiş sermayesi olan şirketlere ait gayrimenkullerin yönetilmesi için profesyonel bir sisteme ihtiyaç olduğuna dikkat çeken Omurga Portföy Genel Müdürü Oğuz Kösebay, “Fondaki gayrimenkullerin nasıl yönetileceğine ve denetleneceğine karar verilmesi büyük önem taşıyor. Bu taşınmazların gayrimenkul yatırım fonları aracılığıyla değerlendirilmesi ile şeffaflık ve hesap verilebilirlik mümkün olacak” dedi.

Son olarak BİST, BOTAŞ, Ziraat Bankası, THY, Halkbank ve Türk Telekom hisselerinin Varlık Fonu’na devredilmesi ile birlikte fon yönetimi daha da fazla önem kazandı. Turizm bölgelerinde ise Antalya, Didim, Kuşadası, Selçuk, Bodrum ve daha birçok önemli bölgedeki Hazine arazileri Varlık Fonu’na geçti. Varlık Fonu’nun bundan sonraki süreçte gayrimenkullerin yönetimi konusunda atacağı adımları beklediklerini ifade eden Kösebay, “Fona aktarılan kaynakların yönetiminde portföy yönetim şirketlerinden de yararlanması sermaye piyasalarının bilgi, tecrübe ve insan kaynağının etkin olarak kullanılması ve bağımsız yönetimi ile şeffaflık ve hesap verilebilirlik açısından tercih edilen bir seçenek olacak. Gayrimenkul dışında likit varlıkların da banka iştiraki veya bağımsız portföy yönetim şirketleri tarafından sermaye piyasaları araçlarıyla değerlendirilmesi ise sermaye piyasalarının derinleşmesini ve atıl duran nakitin değerlenmesini sağlayacak” dedi.

Yılda %14 kazandırıyor
JLL’in Global Gayrimenkul Piyasası Raporu’na göre 2016 yılında global gayrimenkul işlem hacminin 661 milyar dolar olarak gerçekleştiğini belirten Kösebay, Preqin 2016 verilerine göre ise bu işlem hacminin yaklaşık üçte birinin GYF’ler tarafından gerçekleştirildiğini söyledi. Kösebay, “GYF’ler  son 3 sene içerisinde ortalama olarak yatırımcısına dolar bazında yılda yüzde %14,9 kazandırdı. Bu getiri ile GYF’ler diğer varlık sınıflarına ait fonlarla karşılaştırıldığında en üst sıralarda listeleniyor. Türkiye’de de benzer şekilde Fon’daki gayrimenkullerin gayrimenkul portföy yönetim şirketleri tarafından GYF’ler aracılığıyla değerlendirilmesi, etkin ve verimli bir yatırım olacak” diye konuştu.

Yatırımcı Türkiye’yi tercih edecek
Varlığa dayalı fon olması özelliği ile GYF’lerin sermaye piyasalarıyla birlikte gayrimenkul piyasasında da  alternatif yatırım aracı olarak dikkat çekmeye başladığını dile getiren Kösebay, GYF’lerin sermaye piyasaları dışında gayrimenkul piyasasının sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi ve kurumsallaştırılması açısından da önemli olduğunu kaydetti. Kösebay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Varlıkların sermaye piyasaları paydaşlarının geniş katılımıyla konularında uzman portföy yönetim şirketleri ve gayrimenkul portföy yönetim şirketleri tarafından yönetimi, risklerin dağıtılması, finansal enstrümanın niteliğinin geliştirilmesi, çeşitlendirilmesi, kaynakların etkin kullanımını ve ülkeye faydasını artırırken yatırım ortamının iyileştirilmesi ve derinleştirilmesi ile birlikte yatırımcıların Türkiye’yi tercihinde önemli rol oynayacak.”

Akbaba Üreme Alanına Termik Santral

Balkanlar ve Türkiye’nin En Önemli Küçük Akbaba Üreme Alanına Termik Santral
Beypazarı doğası için en önemli üç alan olan Nallıhan Tepeleri, Kirmir Vadisi ve Sarıyar Barajı’nın orta noktasına bir termik santral kurulabilmesi için gerekli imar plan değişiklikleri yapıldı.Santral, nesli dünya ölçeğinde tehlikede küçük akbabaların yuvalama ve beslenme alanının ortasında yer alacak.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Nallıhan’daki Uluköy ile Karaköy köylerinin arasına Çayırhan-B adlı termik santralin kurulabilmesi için gerekli imar plan değişikliğini 6 Ocak tarihinde onayladı. Askıya çıkan karara 360Ankara imecesinin girişimiyle 6 Şubat’a kadar çok sayıda vatandaş tarafından itiraz dilekçesi verildi. Planlanan tesis Yatağan termik santralinden daha büyük ve bölgede zaten bu büyüklükte bir termik santral çalışıyor.Yer seçimi konusunda nesli küresel ölçekte tehlikede küçük akbaba için bütün Avrupa’da daha yanlış bir yer belirlenemeyeceğini belirten Doğa Derneği uzmanları ÇED (Çevre Etki Değerlendirme) dosyasında belirlenen 7.5 km’lik doğrudan etkilenme alanında bile 13 yuvanın varlığını tespit etmiş durumda. 30 km’lik bir çevrede ise 81 ayrı yuva biliniyor. Proje aynı zamanda, Nallıhan Kuş Cenneti’nde üreyen veya kışlayan kuş türlerini doğrudan tehlike altına sokuyor.

Akbaba cennetinin ortasında termik santral
Termik santralin yapılması planlanan alan çok sayıda nesli tehlikedeki kuş türünün yaşadığı ve bu nedenle bir kısmı koruma alanı olan bölge, küçük akbabaların Doğu Avrupa, Balkanlar ve Türkiye’de bilinen en önemli üreme alanı. Sadece Beypazarı ve Nallıhan’da, bütün Balkanlar’dan daha fazla küçük akbaba yaşıyor. Burada yuva kuran akbabalar Avrupa’ya geri dönüyor. Bu yüzden santralin etkisi kıtasal büyüklükte olacak. Ayrıca alan, Avrupa’dan Afrika’ya göç eden küçük akbabalar ve on binlerce su kuşu için de çok önemli bir dinlenme noktası. Nallıhan’da bulunan küçük akbabaların olumsuz etkilenmesi tüm Balkanlar ve Doğu Avrupa popülasyonunu doğrudan etkileyecek.Batı Virginia Üniversitesi’nde kömür santrallerinin akbabalar üzerine etkisi konusunda yapılan bir çalışma; kömür santralleri çevresindeki bireylerin iç organları ve dokularında ve özellikle kemiklerinde yüksek miktarlarda kurşun zehirlenmesine maruz kaldıklarını gösteriyor.

Endemik bitkiler de yok olabilir
Termik santralin yapılması düşünülen bölge, bilimsel adı Salsola grandis olan dev salsolanın dünyadaki tek yaşam alanı ve bu türün nesli dünya ölçeğinde tehlikede. Alanda ayrıca nesli kritik derecede tehlikede olan bey sümbülü (Muscari adilii) gibi dört ayrı nadir bitki türü daha yaşıyor ve proje bu türlerin tümünü tehdit ediyor.

İstanbul ve Ankara’nın gıda kaynakları tehlikede
Termik santralin etkileyeceği birinci sınıf tarım alanları yıllardır başta İstanbul ve Ankara olmak üzere Türkiye’nin pek çok bölgesinin gıda ihtiyacını karşılıyor. Başta buğday, sebze, meyve, ceviz ve çeltik yetiştirilen alan tarım için de çok önemli. Yılda ortaya çıkacak bir milyon ton külün doğa ve insana telafisi olmayan zararlar vereceği düşünülüyor. Proje alanında kalan her iki köy de bu projeden olumsuz etkilenecek.Konu hakkında açıklama yapan Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dicle Tuba Kılıç “Nallıhan, Sarıyar Barajı ve Kirmir Vadisi birer Önemli Doğa Alanı. Doğa Derneği bu bölgenin biyolojik çeşitliliğinin nasıl değiştiğini on dört yıldır izliyor. Nallıhan Kuş Cenneti’nin ve etrafında yaşayan küçük akbabaların bölgedeki önemi hem yerel hem de uluslararası düzeyde biliniyor. Yaban hayatı ile tarım alanlarının iç içe geçtiği bu alanda daha fazla koruma çalışmaları yürütülmesi gerekiyor. Bu kadar önemli bir bölgede daha yanlış bir yatırım düşünülemezdi. Dünya bu eskimiş ve yaşamı tehdit eden teknolojiyi terk ederken bizim hala termik santral yapma arzumuz kabul edilemez. Acilen bu projeden vaz geçilmesinin talep ediyoruz ” dedi.