8 Temmuz 2021 Perşembe

Ülkemiz Kadın Bisikletinin Genç İsmi Azra Perdeci ile Keyifli Bir Röportaj

Efe Subaşı- Ülkemizde gelişimi çok geç başlayan ve maalesef her yerde aynı gelişim ivmesini yakalayamayan spor desem aklınıza hangi spor dalı gelir? “Bisiklet” seslerini duyar gibiyim. Evet son yıllarda gerek sportif manada gerekse de kültür anlamında kayda değer atılımlar oldu. Ülkenin birçok yerinde yapılan farkındalık çalışmaları, bisiklet aktivizmi, düzenlenen sportif organizasyonların hem sayı olarak artması hem de içerik olarak çeşitlenmesi, yerel yönetimlerin almış olduğu birtakım aksiyonlar söz konusu atılımların önemli bir bölümü.



İşin bir de farklı bir boyutu var. Atılan kısa ve orta vadeli atılımlardan ziyade geleceğe yönelik altyapı çalışmaları da bu sporun sürdürülebilirliği açısından hayati önem taşımakta. Bugün bisiklet sporunun birçok farklı branşında kendini ispat etmiş sporculara baktığımızda hepsinin birer yatırımın ve projenin başarılı sonuçları olduğunu söyleyebiliriz. Dağ bisikletçisi olduğum için direkt kendi branşımdan örnek vermem gerekirse; bu sene UCI XCO Dünya Şampiyonasına damgasını vuran Fransız Loana Lecomte, İsviçre’nin en önemli kadın dağ bisikletçilerinden Jolanda Neff ve yine İsviçre’nin başarı abidesi Nino Schurter, Fransa’nın bir diğer önemli ismi Pauline Ferrand Prevot ve birçok isim… Elbette yol bisikleti veya cyclocross’dan da onlarca örnek verebiliriz.

Elbette bu tip sporcular çıkarmak ve bu denli ciddi yatırımlar yapmak çok hızlı olacak bir şey değil ama çok net bir şey var ki; ülkemizde bizi temsil edebilecek, dünyanın en önemli organizasyonlarında boy gösterebilecek isimler hem kadın hem de erkek kategorisinde mevcut. Ki bu şu demek; kaliteli profillerimiz var. Onları keşfetmek, destek olmak ve sürdürülebilir, sportif adımlar atarak geleceğe yatırım yapmak hepimizin boynunun borcu bence!

Evet tahmin ettiğimden çok uzun bir giriş yaptığımı farkettim ve artık daha da fazla uzatmadan az önce yukarıda bahsettiğim “kaliteli profillerimiz” den biri ile gerçekleştirmiş olduğum keyifli ve samimi röportaja geçmek istiyorum. Kendisi ülkemiz kadın bisikletinin gelecek vaat eden, parlak isimlerinden Azra Perdeci!

azra perdeci
Öncelikle bize vakit ayırdığı ve sorularıma içten cevap verdiği için çok ama çok teşekkür ediyorum.

Haydi başlayalım o halde!

Klişe bir soru olacak ama soracağım (: Azra Perdeci’yi daha yakından tanıyabilir miyiz? Tüm hayatını elbette buraya sığdıramayız ama en azından spora başlangıcın kaç yaşında ve hangi sporla oldu, bisikletle tanışman ve bu noktaya gelişin, ailenin bisikletle ve genel olarak spor hayatınla ilgili düşünceleri, eğitim hayatın ve eğitim hayatın ile spor hayatını nasıl dengelediğini merak ediyorum.

Spora 9 yaşında Basketbol ile başladım. Yaklaşık 3 yıl basketbol ile ilgilendim. Takım oyunu ve top tutma konusunda kazanımlarım oldu. Ancak devam etmedim. Ailemde annem eski hentbolcu ve spora her zaman sıcak baktığı için babam, ikiz erkek kardeşim ile bana daha 5-6 yaşlarımdayken bisiklet almıştı. Kardeşim iki tekerlekli bisikleti kullanmaya başladığında ben bir türlü bisiklet sürmeyi öğrenememiştim. Babamın ısrarları sonucu bisiklet sürmeyi öğrendim ve bu sporu çok sevip hobiden çıkartıp daha ciddi olarak ilgilenmeye başladım. Bir daha da bırakmadım ve tutkuyla bağlandım. 2019 yılında Pendik Belediyesi’nin düzenlediği bisiklet yarışında birinci olunca artık mevcut bisikletimin yetmediğini anladım. Şehir bisikletinden, yol yarış bisikletine geçtim. Kendi seviyemde arkadaşlarımla antrenmanlar yaparken Cyclist Türkiye ailesi ile tanıştım ve onların hem maddi hem de manevi desteği ile yarışlara katılmaya başladım. Cyclist Türkiye bu spora olan tutkumu ve hırsımı fark edip beni ve arkadaşlarımı her konuda destekledi. Onlara çok teşekkür ediyorum. Halen Lise öğrenimime devam ediyorum. Bisiklet sporunun bana kazandırdığı disiplin ve planlı çalışmayı okul hayatıma da yansıttım. Antrenman ve ders çalışma saatlerimi planlayarak beraberce götürdüm. Malum salgın nedeni ile okullar kapanıp uzaktan eğitime de geçildiğinde branş olarak ne kadar doğru karar verdiğimi bir kez daha anladım. 


Bize Azra Perdeci’nin 1 günü nasıl geçiyor anlatır mısın? Antrenman, beslenme, istirahat, uyku düzeni, recovery süreçlerin, eğitimin, sosyal hayatın… 

Günüm oldukça hareketli geçiyor. Antrenman günlerinde sabah 5:00’de kalkıp Cyclist Türkiye grup sürüşlerine katılıp günün antrenmanını tamamlıyorum. Sabah en geç 09:00’da evde oluyorum. Beslenme ve soğuma hareketlerini yapıp, kendimi dinlenme sürecine alıyorum. Bu süre zarfında online derslerimle ve ödevlerimle ilgileniyorum. Antrenman süresince kaybettiğimiz enerjiyi yeniden kazanmak için kısa bir recovery zamanı ayırıyorum. Günün kalan saatlerinde yürüyüş, müzik ve arkadaşlarımla zaman geçiriyorum. Bu arada bisikletimin temizliğini ve kontrolünü yapıyorum. Maalesef okul hayatımız olmadığı için sosyal hayatım bisiklet sporu ile özdeşleşmiş durumda.

azra perdeci
Bisiklette farklı disiplinleri hiç denedin mi? Ya da ilgileniyorsun ve ben mi bilmiyorum acaba? (:

Aslında birkaç takım antrenörü MTB’ye veya Triatlon’a yönelmem konusunda tavsiyelerde bulundular ve bu branşlarda başarılı olabileceğimi söylediler. Yol bisikleti branşının yanında kendimi MTB’de de geliştirmek istiyorum.

Bisiklet haricinde farklı bir sporla ilgileniyor musun? Ya da bisikletteki performansını yukarı taşımak adına egzersiz programın var mı?

Bisiklet haricinde yüzme ve kano ile ilgileniyorum. Bisiklet performansımı yukarı taşımak adına beslenmeme dikkat ediyorum. Planlı yürüyüşler ve kuvvet egzersizleri çalışıyorum.

Bisiklet özelinde hiç yurt dışı deneyimin oldu mu? Bisiklet sporu özelinde yurt dışındaki dinamiklerle bizim dinamiklerimizi kıyaslandığında gözüne ilk batanları öğrenmek isterim. Deneyimin olmasa bile bu konudaki fikirlerini bizimle paylaşırsan sevinirim.

Bisiklet ile yurtdışı deneyimim daha önce olmadı. Ama yurtdışı etkinliklerini de takip ediyorum. Yurtdışında bu spora çok daha erken yaşta başlatılıyor ve bir antrenör eşliğinde sporcular çok daha ileri seviyelere taşınabiliyor. Ayrıca yabancı ülkelerde hemen hemen her gün bir yarışın organize edilmesi, o ülkenin sporcularının güçlenmeleri ve tecrübe kazanmaları açısından büyük avantaj olduğunu düşünüyorum.

Ülkemizde bisiklet sporunu kadınlar özelinde değerlendirdiğinde değişmesini istediğin noktalar nelerdir? Bürokratik, sponsorluk, katılım her açıdan ele alabilirsin.

Ülkemizde maalesef kadın bisikletçiler yetişmiyor. Yabancı ülkelerde kadın bisiklet takımları bulunurken, bizim ülkemizde bir tane bile kadın bisiklet takımının bulunmaması, kadın sporculara değer verilmediğini gösteriyor. Ülkemizde çok güçlü kadın sporcular olduğunu düşünüyorum. Bugün kadın sporculara sponsor olan büyük bisiklet markalarının bile yeterince destek verdiğini düşünmüyorum. Bisiklet pahalı bir spor, ekipmanları ve kıyafetleri ile ciddi maliyetler ortaya çıkıyor. Bu nedenle sponsorluk desteği çok önemli. Türkiye’deki kadın sporcuların üzerine yeteri kadar düşülse eminim ki ülkemizi çok iyi yerlerde temsil edebiliriz.

Gelelim en büyük destekçin ve Türkiye’nin tek bisiklet kültürü dergisi Cyclist Türkiye’ye! Belkide tek destekçin? Cyclist Türkiye ile yollarınız nasıl kesişti? Ve şu anda Cyclist Türkiye ile neler yapıyorsunuz? Gelecek planlarınız varsa neler? Cyclist Türkiye bünyesinde senin gibi kaç sporcu var?

Cyclist Türkiye ile yolum  antrenmanlar sırasında kesişti. İstanbul trafik bakımından çok sıkıntılı bir şehir ve bu yüzden kendi başına antrenman yapabilmek çok zorluyor. Cyclist Türkiye ailesi beni grup sürüşlerine davet etti ve bu şekilde tanışmış oldum. Cyclist Türkiye’nin bünyesinde benim gibi yaklaşık 20-25 sporcu var ve hepimize her konuda destek oluyorlar.

Cyclist Türkiye ile gelecek planlarımız ulusal şampiyona, milli takım ve ardından yurt dışına açılmak.



18-20 Haziran 2021 tarihlerinde Konya’da yapılan Türkiye Bisiklet Federasyonunun düzenlediği Türkiye şampiyonasında başına talihsiz olaylar geldi. Yaşadıklarını bizimle paylaşır mısın?

Bütün bir sene büyük bir azimle, hırsla, disiplinle çalışmıştım ve emeklerimin karşılığı olan Türkiye şampiyonası için büyük bir heyecanla Konya’da yapılacak olan benim de ilk federasyon yarışım olan Türkiye şampiyonasına katıldım. 2 yarıştan oluşan şampiyonada birinci gün zamana karşı, 2.gün ise yol yarışı vardı. 1. gün zamana karşı yarışta varımı yoğumu ortaya koyarak yarıştım ve zamanımla rakiplerimin zamanını karşılaştırdığımda açık ara farkla önde olduğumu biliyordum. Akşam olup otele döndüğümde sonuçların açıklandığını öğrendik. 1 dakika fark ile 1. geldiğim yazıyordu ve arkadaşlarımla bunu hep beraber çığlık çığlığa kutladık ve sanırım hayatımdaki en mutlu gündü diyebilirim. Çünkü sonunda emeğimin karşılığını almış ve birinci olmuştum. Şimdi ise yapacağım tek şey Pazar günü yapılacak olan yol yarışına dikkatimi vermekti. Çok büyük bir motive ile yarış alanına gittim. Gider gitmez herkesin kötü bakışları, yanıma gelip sonuçlara itiraz etmeler hatta hakaretlere kadar varan ciddi psikolojik şiddet gördüm diyebilirim. Yine de hiçbir şeye tepki vermedim. Çünkü kendimi 20 saniye sonra yapılacak olan yarışa odaklamıştım ve start verilmişti. Ana grubun içinde sürekli bana çarpan bir sporcu vardı. Yarışmak zaten zorken birde ondan kaçabilmek beni epey yormuştu 2. turun sonunda düz yolda giderken önüme kırması sonucunda kaza geçirdim. Omuzum yerinden çıkmıştı ve kaskım çatlamış, başımdan darbe almıştım. Gözümü ambulansta açtığımda yarışa devam etmek istediğimi söyledim. Ancak beni bırakmadılar. Hastaneye geldiğimde ise, gerekli tetkikleri yapmadan hastaneden çıkmam gerektiğini, çünkü zamana karşı etabında 1. olduğumu ve saat 1/:00’de yapılacak olan kürsü törenine yetişmem gerektiğini söyledim ve bir form doldurup hastaneden çıktım. Hastaneden çıktığımda ise, zamana karşı etabında, birincilikten sekizinciliğe düşürüldüğümü öğrendiğimde, hiçbir şeye tepki veremedim. Ne düşüneceğimi bilemedim. Ne zaman iyileşeceği belli olmayan omzuma mı, yoksa birincilikten sekizinciliğe düşürülmememi üzülmeliydim. Ama yine de aklımdan çıkmayan asla kaybetmediğim ve hiçbir zamanda kaybetmeyeceğim bir inancım vardı. Her ne kadar bu olanlar beni yıksa da bu sporda asla pes etmeyeceğim. Her zaman daha üstüne gideceğim. Bu olanlar beni hırslandırdı. Eminim ki toparlanma sürecinden sonra daha da güçlü döneceğim. Bu yarışta madalya alamadım ama, belki hayatımın sonuna kadar vücudumda izlerini taşıyacağım yaralarım benim bu yarışta aldığım madalyalarım olacak. 

Son olarak; bize 2021-2022 hedeflerinden bahseder misin? 

2021-2022 hedeflerimin içinde Cyclist Türkiye mayosunu her yerde taşımak, gerek özel yarışlar gerek federasyon yarışları olsun, doyasıya yarışıp tecrübe edinmek ve kazanmak istiyorum. Emeklerimin karşılığını alıp, milli takımda bulunmak ve ülkemi milli forma içinde en güzel yerde temsil etmek istiyorum.

Hedeflerinin gerçekleşmesi için sahip olduğun azim ve istek bence en büyük avantajın. Cyclist Türkiye desteği ise yadsınamayacak bir artı. Verdiğin cevaplarda çok net hissettimki; kazanmak için bu sporu yapıyorsun! Umarım hedeflerini gerçekleştirdiğin, kendine çok daha büyük hedefler koyduğun ve en önemlisi bizleri yurtdışında başarıyla temsil ettiğin günler yakındır!

Azmin ve gücün daim olsun sevgili Azra Perdeci! Bu güzel röportaj için tekrar teşekkür ediyorum!

Sağlıkla ve sporla kal!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder