Rahmi M. Koç Müzesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Rahmi M. Koç Müzesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Mayıs 2021 Salı

‘İki teker’in 150 yıllık tarihi Rahmi M. Koç Müzesi’nde

Harley Davidson, Vespa, Zündapp… ‘Kendinden itişli bisiklet’in 19’uncu yüzyılda başlayıp günümüze kadar gelen tarihi Rahmi M. Koç Müzesi’nde sergileniyor


19’uncu yüzyılın ikinci yarısında başlayan tarihiyle kara taşımacılığına ayrı bir önem kazandıran motosiklet, Birinci Dünya Savaşı sırasında cephedeki birliklerle hızlı iletişim sağlamak için atlı habercilerin yerini almıştı. 1960’lardan itibaren ihtiyaçları karşılayan araç olmaktan öte hayat tarzına dönüşen motosiklet, günümüzde hâlâ popülerliğini koruyor. Sanayi, iletişim ve ulaşım tarihinin efsanelerinden oluşan 14 binin üzerinde objeyle ziyaretçilerini ağırlayan Rahmi M. Koç Müzesi de modern tasarımlarıyla farklı zevklere hitap eden ‘iki teker’in dünden bugüne gelişimini yansıtıyor.

Müzede sergilenen motosikletlerden bazıları şöyle:

Royal Enfield, 1935

Royal Enfield’in reklam sloganı, “Silah gibi üretilmiş” idi ve en tanınmış modellerinin adı Kurşun’du. 1931’de piyasaya sürülen bu model Hindistan’da hâlâ üretiliyor. Sınıflarında hiçbir zaman en hızlı olamayan bu motosikletler, tasarımlarındaki yenilik ve kaliteyle tanındı. 1930’larda imal edilen Type B, tek silindirli, yandan valfli, 248 cc’lik bir motora sahip.

Zündapp, 1953

Zündapp, ilk olarak 1917’de Nürnberg’de Zünder-und Apparatebau G.m.b.H adı ile patlatıcı üreticisi olarak kurulmuştur. Birinci Dünya Savaşı sonrasında silah parçalarına olan talebin düşmesi ile 1919’da motosiklet üretimine geçen şirket, 1984’te Japonların rekabetine karşı koyamayarak iflas etti. Yeşil Fil olarak da bilinen KS60I, 1950’de piyasaya sürüldüğünde Almanya’nın en hızlı kara taşıtıydı. Yatay karşılıklı çift silindirli, üstten sübaplı motor ve dört vitesli vites kutusu savaş öncesi döneme ait ancak şimdi teleskopik ön çatallar, pompa pistonlu arka süspansiyon ve değiştirilebilir tekerlekler tüp şeklinde bir kasaya monte edilmiş.

Harley Davidson, 1946

1900’de kurulan Harley Davidson, Amerikan motosiklet endüstrisinin ve dünyanın kuşkusuz en tanınmış motosiklet markası. 1937 yılında Model V yerini bu dört manuel vitesli, Knucklehead Twins’in hareket dişlisi ve tasarımına sahip Model U’ya bıraktı.

Lambretta, 1951

Lambretta, Innocenti tarafından İtalya Milano’da üretilen bir moped serisi. Şirket 1922 yılında Fernando Innocenti tarafından bir çelik boru fabrikası olarak kuruldu. İkinci Dünya Savaşı sırasında bombalanan fabrika ciddi şekilde hasar görünce, Fernando Innocenti ekonomik ve kişisel ulaşımın önemini fark etmiş ve motosiklete göre daha ucuz, kötü hava koşulları için daha fazla korunaklı bir moped üretmeye karar verdi. Tasarımı bir devrim niteliği taşıyan mopedin ön kısmındaki koruyucu siperlik, sürücünün diğer motosikletlere kıyasla daha kuru ve temiz kalmasını sağlamaktı.

Triumph, 1915

Diğer birçok motorsiklet üreticisi gibi Triumph da imalata bisikletle başladı ve kullandığı motorları Minerva gibi şirketlerden satın aldı. Şirket, motosiklet ve scooterlar için tek, çift, üçlü ve dört silindirli motorlar üretti. 1960'lar ve öncesinde revaçta olmaları, modellerinin çoğunun koleksiyonerlerin önemli parçaları haline gelmesini sağladı. 2 1/4 hp'lik Triumph "Junior" ilk kez 1913'de üretildi ve bu şekliyle imalatına 1922'ye kadar devam edildi. Junior'un silindir şeklindeki benzin deposu ve önündeki süspansiyon yayı yıllarca bu markanın en belirgin özellikleri oldu.

Bimota, 1979

Bimota üretime, şehir içi bisikletleri için özel olarak imal ettiği şasilerle geçti. 1973'te piyasaya çıkarılan ilk model olan HB1 (Honda/Bimota) krom molibden iskelete ve standart CB750 dört silindirli Honda motora sahip. Bimota'nın asıl tutkusu ise yarışlardı. 1975'te bir Bimota/Yamaha ile 350 cc Dünya Şampiyonluğu’nu, 1976'da ise Bimota/Harley-Davidson ile 250 cc ve 350 cc Dünya Şampiyonlukları’nı kazandı. Bu araç şasi takımı veya tam bir araç olarak üretilen ilk Bimota... Sadece 140 adet üretilen ve magnezyum tekerlekleri olan aracın motor kapasitesi 750'den 865 cc'ye çıkarılarak üstün olan performansı daha da artırıldı.

9 Temmuz 2014 Çarşamba

Gezginlerin seçimi yine İstanbul ve Ankara Rahmi M. Koç Müzesi oldu



İstanbul ve Ankara Rahmi M. Koç Müzesi dünyanın en büyük seyahat sitesi Trip Advisor tarafından “Travelers’ Choice 2014” ödüllerinde 2 dalda ödüle layık görüldü. İstanbul Rahmi M. Koç Müzesi 2014 Mükemmeliyet Ödülü alırken Ankara Rahmi M. Koç Müzesi Ankara’daki müzeler arasında 1’inci; gezilecek yerler arasında ise Anıtkabir'i takiben 2’inci sırada yer aldı.

Dünya genelinde yapılan ziyaretçi değerlendirmeleri sonucu belirlenen ve 5 üzerinden minimum 4,5 puan alan otel ve işletmelere verilen TripAdvisor ödüllerine layık görülen İstanbul Rahmi M. Koç Müzesi ve Ankara Rahmi M. Koç Müzesi aynı zamanda TripAdvisor'ın milyonlarca kullanıcısının oyları neticesinde belirlenen “Travelers' Choice 2014” listesinde yer aldı.

Seyahat eden gerçek kişilerden güvenilir tavsiyeler ve rezervasyon araçlarına doğrudan bağlantılar içeren zengin seyahat seçenekleri ve planlama özellikleri bulunan TripAdvisor'ın, misafir memnuniyeti anketi sonuçlarını göz önünde bulundurarak hazırladığı “2013 Yılı Travelers’ Choice” listesinde Ankara’nın ilk sanayi müzesi olan aynı zamanda Ankara ve Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili objelere koleksiyonunda yer veren Ankara Rahmi M. Koç Müzesi gezilecek yerler listesinde geçtiğimiz yıl üçüncü sırada yer alırken, her geçen gün yeni objelerin katılımıyla daha zengin bir koleksiyona sahip olan İstanbul Rahmi M. Koç Müzesi ise 582 gezilecek yer listesinde dokuzuncu sırada yer almıştı.



25 Şubat 2014 Salı

Café du Levant by Divan’da “Lezzet Safarisi” Başlıyor



Rahmi M. Koç Müzesi içerisinde yer alan ve bir Fransız bistrosu olan Café du Levant by Divan, sizleri lezzet avına çıkarıyor. Café du Levant’ın şık ve zarif atmosferinde gerçekleşecek, ülkemizin farklı bölgelerinden peynir çeşitlerinin ve bu peynirlerin benzersiz eşlikçilerinin tanıtılacağı “Lezzet Safari”sinde nefis tadımlar yapabilir ve keyifli sohbetler edebilirsiniz.

Tamamı Fransa’dan getirilen antika parçaların yer aldığı büyüleyici dekorasyonuyla açıldığı günden bu yana kendi müdavimlerini yaratan Café du Levant by Divan, keyifli bir etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Misafirlerine, Türkiye’nin farklı bölgelerinin tatlarını tanıma ve bu tatlar üzerine sohbet etme imkânı sağlayan etkinlik, 25 Şubat,  4 – 11 – 18 ve 25 Mart ile 1- 8 – 15 -22 – 29 Nisan tarihlerinde düzenleniyor. “Lezzet Safarisi” etkinliği, belirtilen tarihlerde  19.00 – 21.00 saatleri arasında gerçekleştirilecek. Minimum 20 kişinin katılımıyla gerçekleşecek etkinliğin kişi başı ücreti ise KDV dahil 55 TL.

Lütfen rezervasyon yaptırınız: 0212 369 66 16

23 Şubat 2014 Pazar

İstanbul’da ilk elektrikli tramvay 100 yıl önce bugün hizmete girdi!




İstanbul’un mimarı atlı ve elektrikli tramvaylar Rahmi M. Koç Müzesi’nde ziyaretçilerini bekliyor
Demir yolları ve tramvaylar Osmanlı’da 19. yüzyılın ikinci yarısında batılılaşmanın ve dış dünyaya açılmanın sembolü oldu. Özellikle Sultan Abdülaziz döneminde (1861-76) kamu taşımacılığının altyapısı daha da geliştirildi. Bu dönemde kentin birbirinden uzak merkezlerini birleştiren tramvay hatları, “bildiğimiz” İstanbul’un gelişmesinde çok önemli bir rol oynadı. Kentin mimarı sayılabilecek bu tramvayların ilk örneklerinden bir atlı tramvay ve 30 yıl İstanbullulara hizmet vermiş Moda Tramvayı restore edilmiş orijinal halleriyle Rahmi M. Koç Müzesi’nde ziyaretçilerini bekliyor.


Ulaşım tarihe ilişkin benzersiz bir koleksiyonu bünyesinde barındıran Rahmi M. Koç Müzesi; sergilediği araçlarla, misafirlerini bir tarih ve kültür yolculuğuna çıkarıyor. Müze, İstanbul’da elektrikli tramvaylarının hizmete girmesinin 100. yıl dönümünde koleksiyonunun en özel parçalarından olan ve en son 1914 yılında kullanılan Atlı Tramvay ve 1934’ten 1966’ya kadar İstanbullulara hizmet vermiş Moda Tramvayı ile kentin beşeri, iktisadi tarihi ve kültür mirasına yaptığı katkının vakur gururuyla ziyaretçilerini selamlıyor.


“Kentin” mimarı tramvaylar
Bazı tarihçiler Boğaziçi’nin mimarının aslında Şirket-i Hayriye olduğunu söyler. Zira İstanbul’da antik dönemlerden beri “uzaktaki” küçük balıkçı köyleri olan Boğaziçi semtleri ancak 19. Yüzyılın ikinci yarısında, Şirket-i Hayriye vapurlarının buralara düzenlenlemeye başladıkları seferler ile “kente” eklemlenmiştir. Kara yoluyla ulaşmanın dönemin yol koşulları ve ulaşım imkanlarıyla çok uzun zaman aldığı Sarıyer, Arnavutköy, Ortaköy gibi şimdinin popüler Boğaziçi semtlerinde yoğun yerleşim ve yaşam ancak bu tarihten sonra hareketlenmeye başlamıştır. Boğaziçi’nde vapurların gerçekleştirdiği işi “kentte” gerçekleştiren ise tramvaylar olmuştur. Özellikle Sultanların Topkapı Sarayı’ndan Dolmabahçe’ye geçmesiyle ve bu bölgede özellikle devlet erkanının yerleşmesiyle gelişen semtler ve batılılaşma hareketlerinin merkezindeki Pera ile gerçek İstanbul’u, dolayısı ile de kentin içindeki yaşam ve ticaret merkezlerini karadan birbirine bağlayan ve bu hatlar çevresinde yaşamın gelişmesini sağlayan tramvaylar olmuştur.İstanbul’da bu anlamda kenti birleştiren bu yapıyı kuran ve toplu ulaşıma kolaylık getiren atlı tramvay şirketi 1869’da kuruldu. Eminönü ile Aksaray ve Karaköy ile Ortaköy arasında ilk hatlar 1871’de açıldı. Karaköy ile Beyoğlu arasındaki tramvay hattı sonradan, kuzeyde denize doğru kurulan yeni yerleşim alanlarına hizmet verebilmek için Şişli’ye uzatıldı. 1914’de kadar atlı tramvaylar ile yürütülen taşımacılık hizmetleri bu tarihten sonra elektirikli tramvaylar ile gerçekleştirilmeye başlandı.

Atlı Tramvay
At ya da katırlarca çekilen ve raylar üzerinde giden kent içi taşıma aracı ‘Atlı tramvay’, ulaşım tarihine bir dönem damgasını vurdu. Osmanlı’da ilk atlı tramvay seferi 3 Eylül 1872 tarihinde İstanbul'da şimdiki Kasımpaşa ve Şişkane semtlerinin kesişimindeki Azapkapı-Ortaköy güzergahında kullanıldı. Rahmi M. Koç Müzesi’nde Osmanlı dönemindeki orijinal haliyle sergilenen ‘Atlı Tramvay’, 14 no'lu Beşiktaş - Karaköy hattında hizmet verdi.

Moda Tramvayı
29 Temmuz 1934 tarihinde hizmete sokulan, 20 numaralı Kadıköy - Moda hattı tramvayı ise, hattın kaldırıldığı 1966’ya kadar 30 yılı aşkın bir süre hizmet verdi. Tramvay, İETT tarafından süreli olarak Rahmi M. Koç Müzesi’ne verildi.