Saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı okundu.
BU SAHNEDE 24 SENE ÖNCE BABAM KONUŞMA YAPMIŞTI VE 2 AY SONRA KAYBETMİŞTİK
Bilim İnsanı Burak Küntay; “Benim yaşıma yakın olanlar hissiyatımı anlamayabilir. Mesleğim icabı bir çok toplantıda bulunuyorum. Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli dönemlerinden birine denk geldik. Buraya davet edildiğimden dolayı çok mutlu oldum. Çocukluğum SKÅL toplantılarında geçti. Babamla hep SKÅL toplantılarına gelirdim. Tabi benim için enteresan şeylerden biri SKÅL’a 24 sene önce gelmiştim babam konuşma yapıyordu ve 2 ay sonrasında babamı kaybettik. Şu an çocukluğumu hissettiğim, değişik duygularda olduğum bir toplantı ve özel bir gece. Babamın o geceki hitabıyla geceyi açayım. Babam o gün sahnede bir hikaye anlatmıştı. Rahmetli 79 Turizm Bakanı. Çerçeve kararname daha çıkmamış, annem bunu söyleyince kızardı. Çünkü o hazırlamış. Her köylü, her kasabalı, her Antalya’da evi bulunan kişi yurtdışından geleni evlerinde misafir edecek ama bunu halka anlatmak zor. Bir fiil babam ve dönemin değerli bürokratları tek tek halkın kapısını çalıyorlar, pilot bölge ve ev seçiyorlar. Kolay değil evinizde bir yabancı ağırlayacaksınız. 5-6 tane pilot yer seçiyorlar, turistler geliyor, evlere yerleşiyorlar, tatillerini yapıyorlar, 15 gün tatil yapıyorlar. Ayrılırken para verecekler, bizimkiler almıyor. Biz sizi misafir ettik, para alamayız diyorlar. Böyle bir ülke bugün turizmin en önemli merkezlerinden biri haline geldi. Cumhuriyet aşkı da tam da böyle geç ulaştığımız hemen farkına varamadığımız ama bu toplumun, bu ülkenin mayasına iyice sinmeye başlamış bundan sonraki yüzyılın da önünü açacak bir kıymet” diyerek sözlerine başladı.
BENİ 1500’LERE GÖTÜRSENİZ BİR PADİŞAHIN KÖLESİ, KULU OLURDUM
Küntay; “Gerçekten değinilmemiş, üzerinde durulmamış beni 1500-1600’lere götürseniz deseniz ki nasıl hissedersin? O gün kullanılan tabirle bir padişahın kölesi kulu olurdum. Bu soruyu bazı toplantılarda sorunca genç arkadaşlar kritik noktayı kaçırır ben niye birinin kulu olacağım? Değerlerim var, neden birinin iki dudağı arasında yaşayayım der. En az 15-20 kişi bir salonda çıkar. İşte Cumhuriyet tam da bu. Belki Roma Cumhuriyeti derler ama Cumhuriyet kelimesi ile hiç alakası yoktur, halkın bir sözü yoktur, Kartaca döneminde yine aynı şey dünya tarihinde hiç bir zaman bir soylunun bir bireyin aynısı olamazsınız tarih böyle gelişmiş. Hep yukarı ile teması olan biri var rakip olmazsınız. Ne zaman dünyadaki bazı denklem ve dengeler değişiyor. İşte o zaman o koskoca benim de gurur duyduğum şanlı Osmanlı İmparatorluğu’nun yegane temeli bilimden uzaklaşmış. 100 yıl önce ne oldu?” dedi.
ŞİMDİ SORSANIZ BEN NİYE BİRİNİN KULU OLAYIM DERİM, CUMHURİYETİN İÇİNE DOĞDUM
Sözlerine devam eden Küntay; “Bugünleri gördük Cumhuriyet’in içine doğduk bunun tadına vardık, bunu yaşadık. Hakkımızı aramanın tepki koymanın içinde bir ana doğdum ben. Şimdi sorsanız ben niye birinin kulu olayım derim. Cumhuriyet birey olduğunuzu öğreten toprağın bayrağın vatanın bir hissedarı olduğunuzu hissettiren, halkın temsili, temsil edilebilme hakkım olduğunu hissettiren şeydir Cumhuriyet. Atatürk son akşam yemeğinde bir toplantı yapıyor yanında İsmet Paşa gibi dostları var. Rauf Orbay, Refet Bele, Ali Fuat Cebesoy gibi paşalardan bahsediyorum. Onlar o sırada Halife ile toplantı içindeler. 600 yıllık bir geleneği bırakmak mümkün değil. Cumhuriyet kendini devamlı ileriye götüren, ülkeyi ayrı yerlere sevkeden, insanı insan yapan bir sistem” dedi.
BİR ADAM ÖLDÜKTEN UZUN SÜRE SONRA ELEŞTİRİLİR Mİ?
Küntay; “Atatürkçü bir ailede yetiştim hep eleştirilsel kitapları okudum, adam büyük hayaller peşinde toplumun talebi olmayan şeyleri topluma anlatıyor o sistemin getirmiş olduğu alt yapı doğru bir alt yapı kurunca kadınlara seçme seçilme hakkı geliyor. Bir adam öldükten uzun süre sonra eleştirilir mi? Sağlam iş yapmış öldükten bu kadar sonra hala eleştirilmesi geçmişten bu yana ne kadar fresh bir sistem kullanmış” dedi.
HER GELEN İKTİDAR BİR ÖNCEKİNİ ELEŞTİRİR
Burak Küntay; “Her yeni gelen iktidar bir öncekine der ki bu böyle olmaz değiştirelim, sonra yenisi gelir yine değiştirir, dünya sıralamasında kökten bazı reformları yapamıyoruz, hep sıvıyoruz. Bugün şaka maka Taksim’in Eski Büyükelçilikler Bölgesi’nde bir otelde oturup, kapıya bir hafiye gelmeden kadın ve erkekler ile oturup konuşabiliyoruz. Cumhuriyet bir bakış açısıdır. Cumhuriyet hayata tutunma tarzıdır. Cumhuriyet bir gencin çalıştığı takdirde en iyi eğitimi alabileceği bir sistemdir.
BİZ CUMHURIYET’I BİR ANDA KUCAĞIMIZDA BULDUK O YÜZDEN YENİ YENİ ANLIYORUZ
Küntay; “Dün “Son Akşam Yemeği” filminin galasındaydım. Birkaç şey beni çok etkiledi. Hata da yok, dört dörtlük film. Latife Hanım aşçıyı çağırıyor “Cumhuriyet nedir?” diyor. Bak menüye şunu koyalım dedim, sen bunu koyalım dedin, sonunda uzlaştık işte bu Cumhuriyettir diyor. Bu değişik bir tariftir. Ertesi gün Cumhuriyet ilan edilecek, diyor ki geçmişe çok bağlısın değil mi diyor. Atatürk diyor ki sen geçmişte yaşıyorsun ben gelecekte ama ikimizinki de bir hayal gerçek olan şu masadaki ekmek, koltukta uyuyan çocuk diyor. Biz o toprak için çok mücadeleye vermişiz çok emek vermişiz. Biz Cumhuriyet’i bir anda kucağımızda hazır bulduk ya o yüzden yeni yeni anlıyoruz Cumhuriyeti” dedi.
ÖYLE BİR İRADEYE İHTİYACIMIZ VAR Kİ: HALK İRADESİ…
Küntay; “Bu alt yapı bir gün öyle ya da böyle aleyhinde olanın da lehinde olanın da birleşeceği bir noktadır. Atatürk diyor ki öyle bir iradeye ihtiyacımız var ki diyor. Halife’den, Mustafa Kemal’den daha büyük bir irade o da halk iradesi. Cumhuriyet gelişerek büyür, okuyarak büyür. Cumhuriyet herkesin birşey bildiği vardır diye büyür. Ben bir cumhuriyet çocuğuyum. İnançlı bir adamım. Ama hepimiz Cumhuriyet’i laikliği biliyoruz. Sıkıntı ne biliyor musunuz? Ne bilim adamı ne akademisyen ne de bir sıfatla söylüyorum. Bir sıkıntı gelince sizi birleştiren kimlik kartındaki toplumun diğer parçaları yanınızda olmuyor. Cumhuriyet bizi bir kıvama getirdi bundan sonraki mesele din, dil, ırk ayırmadan, ben daha iyi bilirim demeden, küçümsemeden, dışlamadan, ötekileştirmemek kucaklayarak hürmet ederek…” dedi.
BABAM DERDİ Kİ…
Bilim İnsanı Burak Küntay; “Babam derdi ki “Özgürlük çok önemlidir oğlum ama özgürlüğü sınırsız sanma benim özgürlüğüm senin sınırlarının başladığı yere kadardır” derdi. Sizin özgürlüğünüz karşınızdakinin sınırları kadardır. Devletin görevi de sizin sınırlarınız ile karşınızdakinin sınırlarını korumaktır. Ben her zaman ümitliyimdir. Böyle bir Cumhuriyet, böyle bir doğal lideriniz olduğu sürece “Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” diyerek sözünü Atatürk’ün sözleriyle sürdürdü.
BEN CUMHURİYETİ HERGÜN KUTLUYORUM
Küntay; “Cumhuriyeti ben her gün kutluyorum. Eşimle dışarı çıkarken, okurken, yazarken her anımda kutluyorum. Atatürk’ü okumayan, bilmeyen adam bayramdan bayrama bayrak sallayarak kutluyor. O benim için bir anlam ifade etmiyor. Ben bu ülkede Cumhuriyet’in sağladığı imkanlarla ülkeme ne katmışım ben bununla mutlu oluyorum, ben bayrağı gönlüme asıyorum ve her gün kutluyorum. Cumhuriyeti kutlamak için bu ülkenin kimseye ihtiyacı olmaz her yerde her zaman kutlanır” dedi.
BURAK KÜNTAY’A TEŞEKKÜR
Burak Küntay’a teşekkür plaketi verildi.
Küntay; “Plaketi küçük oğlum için alıyorum onun da adı Burak, büyük oğlum dedesininkini almıştı bunu da oğlum alacaktır” dedi.
SOFITEL HOTEL’E TEŞEKKÜR
Sofitel İstanbul Taksim Genel Müdürü Bozkurt Atabek’e teşekkür plaketi verildi.
YENİ SKAL ÜYELERİ
Erhan Seven oğlunun Skal rozetini taktı
Yeni Skål üyeleri; Ayşe Uludağ, Batuhan Özbek, Sami Can Seven ve Özgür Mete Altay’a yemin töreni yapıldı ve rozetleri takıldı.
SKAL’DAN DUYURU
2 Aralık tarihinde Skål yönetim kurulu ve başkanlar olarak Anıtkabir’e gideceğiz. Ardından da 100. yıl Cumhuriyet Balosu düzenleyeceğiz.