İki Üniversite Arasında Tam İşbirliği
VKIG Üniversite’sinde yapılan toplantıya, İstanbul Üniversitesi adına Rektör Danışmanı ve İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Ergün Yolcu, İletişim Fakültesi Sinema Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ceyhan Kandemir ile yine aynı fakültede öğretim görevlisi Yrd Doç. Dr. Özgü Yolcu katıldı. Yapımcı Zeynep Özbatur Atakan, Yönetmen Kutluğ Ataman ve Akademik Buluşmalar direktörü, yapımcı Elif Dağdeviren organizasyonun uluslararası hedefleri ve bu çalışmaların iki ülke sinemasına yapacağı katkılardan söz ettiler.
“Rusya ile hem çok yakın hem çok uzağız”
Türkiye ve Rusya’nın kültür ve sinema olarak çok güçlü iki ülke olduğu, başta ekonomi ve ticaret olmak üzere çok yakın ilişkiler kurmalarına karşın kültürel işbirliğinin yeterli olmadığını anlatan Elif Dağdeviren sözlerine şöyle devam etti. “Türkiye sinemasıyla dünya sinemalarını buluşturma hedefimizdeki ilk ülkenin Moskova olmasının nedeni, hem birçok konuda çok yakın olup hem de kültürel alanda daha yakın olmayı sağlayabilmektir. Akademik olarak; yani üniversiteler arasındaki işbirliklerinin de uzun vadede her iki ülkenin ortak sinema kültürüne katkısının çok fazla olacağına inanıyorum. Bu işbirlikleri sonucunda ortak bir platform oluşturarak dünyada da merkezinin İstanbul olduğu, sinema temelli bir think thank yaratabilmeyi hayal ediyorum” dedi.
Doç. Dr. Ergün Yolcu; Türkiye’nin en köklü üniversitesi olan İstanbul Üniversitesi’nin çeşitli ülkelerle ikili anlaşmalar yaparak öğrenci ve öğretim görevlisi değişimine önem verdiğini belirtti. Türkiye Cumhuriyeti’nin Mevlana öğrenci değişim programı ile Avrupa dışındaki ülkelerde yapılan ortak çalışmaların Rusya’yla da sürekli olarak gerçekleşmesini istediklerini söyledi.
“Turizm, ekonomi, işbirliklerimiz yanında kültürel işbirliğimizi geliştireceğiz”
VGIK Üniversitesi Rektörü V.S. Malyshev; uluslararası temaslar ve iş birliklerine açık olduklarını belirterek; “Türkiye’yle turizm, ekonomi, siyasi işbirliklerimiz ileri gidiyor ancak nedense kültür konuları geride kalıyor. Dünyada kültür, “soft power” olarak çok önemli” dedi. Kültürel işbirliklerinde insanların siyasetten daha çabuk birbirlerini anladıklarını belirten Malyshev; “İki tarafın isteği olduğu zaman işbirliğimizi çok güzel geliştirebiliriz. Bana göre ilişkilerin doğması ve gelişmesi için bu tür yüz yüze temaslar çok faydalı oluyor. Yönetmenlik okuyan bir öğrenci, başka bir ülkenin yönetmeninden ders aldığında birlikte çok güzel çalışmalar yapabilirler” diyerek sözlerine devam etti.
“İstanbul Üniversitesi’yle anlaşma yapmaya hazırız”
Farklı ülkelerde yaşayan ama aynı işi yapan insanların birbirlerini çok daha çabuk anlayabildiklerini dile getiren rektör; “Bu insani temaslar elbette daha kurumsal işbirliklerin önüne geçmemeli. Yani öğrenci ve öğretim görevlisi değişimlerinin yanı sıra, ek olarak iki üniversite arasındaki Akademik Buluşmalar’la yaptığımız gibi temaslar, etkinlikler, festivaller olmalı; süreklilik de çok önemli. Şu an uluslararası onlarca film okulu ve eğitim merkezleri ve üniversitelerle anlaşmamız var. Bunlardan birisi de bugün ilk adımını attığımız Akademik Buluşmalar’ın ardından Türkiye ile olacak. İstanbul üniversitesi ile anlaşma yapmaya ve somut olarak yapacağımız çalışmaları hayata geçirmeye hazırız. İmza attığımız zaman bu anlaşma niyetlerimizin ciddi olduğunun ve verdiğimiz sözleri tutacağımızın da vaadi olacak” diyerek sözlerini tamamladı.
“Akademik Buluşmalar’ın somut çıktıları olacak”
Toplantıda konuşan Kültür ve Turizm Müşaviri Alper Özkan, Rusça başladığı sözlerine Türkçe devam etti. “İki ülkenin de siyasi anlamda en iyi ilişkileri yaşadığı dönemden geçiyoruz. Bu da siyasi ve ekonomik anlamda ilişkilerin sürekli gelişmesine yol açıyor. Bunun da enerji ve turizm gibi birçok sektöre önemli yansımaları oluyor. Örneğin geçen yıl 4 milyon 300 bin Rus turisti Türkiye’de ağırladık. Kültür anlamında da belirli çalışmaları arttırarak devam ettirmek istiyoruz. Bu faaliyetler bizim için de çok önemli” dedi. Özkan sözlerine; “Akademik Buluşmalar çerçevesinde sinemacılarımızla birlikte olmak, onları ve yapıtlarını izlemek çok değerli bir faaliyet ve bu faaliyetlerimizin somut çıktıları olacak”dedi.
“Sinema yapmak konusunda iki ülke de birbirinden çok şey öğrenecek”
Toplantıda son olarak söz alan Yönetmen Kutluğ Ataman; “Biz de iki değim vardır, biri her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır, ikincisi de taş yerinde ağırdır... Kurumlar arası ilişkilerin geliştirilip anlaşmalar yapılmasına inanıyorum ancak aynı şekilde sinema yapmak yolunda endüstrilerin birbirlerinden çok şey öğreneceklerini ve sinema yapmak konusunda etkileşim ve bilgi alışverişinin önemine inanıyorum” dedi.
Ataman; değişik kültürlerin, özellikle sinema alanında artistik ve teknik konularda birbirlerinden çok şey öğrenebileceklerini, sinemanın ortak bir dil olduğunu söyledi. “Özellikle Türkiye sinema endüstrisinin Rusya’dan, Rusya sinema endüstrisinin de Türkiye’den öğreneceği çok şey var. Türkiye’nin en önemli yönetmenlerinden Nuri Bilge Ceylan, Altın Palmiye aldığı filmi hakkında konuşurken hem Çehov’dan hem Tarkovsky’den çok etkilendiğini söyler. Türkiye sineması üzerinde çok etkisi var Rusya’nın ve bunun boşa harcanmamsı gerektiğini düşünüyorum” dedi.
Sinema sanatı aracılığıyla uluslararası bütünleştirici olma yolunda ilk adım
İki üniversite arasındaki işbirliği anlaşmasının önümüzdeki günlerde imzalanmasına karar verilirken Türkiye Sineması Dünya Akademik Buluşmaları da ilk somut meyvesini böylece vermiş oldu. Sinema sanatı aracılığıyla uluslararası bütünleştirici olmak, dünyanın köklü devlet üniversiteleriyle programlar, projeler geliştirilmek, akademik ve sektörel sinerjilerin ortaya çıkması ve buradan sinema bazlı bir Think Tank oluşturulması hedefine de bir adım daha yaklaşıldı.