8 Kasım 2017 Çarşamba

Orient Express şimdi Hilton İstanbul Bomonti’de

Orient Express’in Orijinal Menüsü Şimdi Hilton İstanbul Bomonti İmzasıyla The Globe’da
İlk yolculuğunu 4 Ekim 1883 yılında gerçekleştiren Orient Express (Şark Ekspresi), o zamandan bu zamana pek çok filme, romana ve etkinliğe konu oldu. Lüks ve leziz bir yemek deneyimi arayışında olanlar için Orient Express şimdi Hilton İstanbul Bomonti’de yer alan The Globe’da hayat buluyor.
İstanbul’un en büyük oteli Hilton İstanbul Bomonti’deki The Globe Restaurant, Kasım ayı itibariyle her Cuma ve Cumartesi “Orient Express Menü” servis etmeye başlıyor. İlk seferini 1883 yılında Paris’ten aktarmalı olarak İstanbul’a yapan Orient Express’ten ilham alan menüde ana yemek ve tatlı seçmeli; başlangıçlar ise fiks olarak sunuluyor. 

Füme Ördek Ciğeri ile Lyon Usülü Soğan Konsom Çorba; İngiliz Usülü Bezelye Püresi ve Deniz Yosunu ile servis edilen Tütsülenmiş Somon; Fransız Usülü Kurutulmuş Deniz Tarağı; Viyana Usülü Kuzu Eti ve Yer mantarı suyunda Biftek gibi zengin bir seçkiden oluşan Orient Express Menü’nün tatlı seçenekleri arasında Yoğurt Sorbe yanında Antep Fıstıklı Kek ile Vişne Kremalı Bitter Çikolata bulunuyor. Hepsi birbirine benzeyen menülerden sıkıldıysanız ve farklı bir yemek deneyimi arayışındaysanız The Globe Restaurant’ın misafirlerini 1883’ün görkemli günlerine götüren Orient Express Menüsünü kaçırmayın. Orient Express’in orijinal menüsüyle bu tarihi yolculuğun lezzetlerini siz de deneyimleyebilir; kendinizi bir Şark yolcusu gibi hissedebilirsiniz.

Tarih sahnesinin en popüler treni “Orient Express” Orient Express ilk yolculuğunu 4 Ekim 1883’te Paris’ten Romanya’nın Giurgiu şehrine Münih ve Viyana üzerinden geçerek gerçekleştirir. Yolcular Giurgiu’ya vardıklarında teknelere binip Tuna nehri boyunca yol alarak Bulgaristan’ın Ruse şehrinde Varna’ya giden ve yolculuklarını İstanbul’da sonlandıracak başka bir trene binerler. Yıllar boyunca güzergahlar değişse ve birçok yenilik yapılsa da Orient Express’in zamansız ruhu aynı. Orient Express’in görkemli ve resmedilmeye değer rotasında gastronomik deneyimlerin en lükslerinden birini yaşayın.

6 Kasım 2017 Pazartesi

Dünyaca Ünlü Şefler İstanbul’da Buluşuyor

Uluslararası Gastromasa Gastronomi Konferansı, 2 Aralık 2017 tarihinde dünyanın önemli şeflerini İstanbul’da ağırlamaya hazırlanıyor

Uluslararası Gastromasa Konferansı, Türk mutfak kültürünü dünyaya tanıtmak, Dünya ve Türk mutfakları arasında köprü kurmak ve Türkiye’deki yeme-içme turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla yerli-yabancı ödüllü birçok şefi 2 Aralık’ta Haliç Kongre Merkezi’nde bir araya getiriyor. Bu yıl 3.'sü düzenlenen Uluslararası Gastromasa Gastronomi Konferansı için geri sayım başladı. Dünya gastronomisinin önemli şeflerine ev sahipliği yapacak olan konferansta bu yılın teması 'Ürün'. Mutfağın dünyaca ünlü yıldız şefleri; 'The Best Chef' ödülüne layık görülen ve 'Dünyanın En İyi 50 Restoranı' listesinin üçüncüsü Joan Roca,  ‘Dünyanın En İyi 50 Restoranı’ listesine adını altın harflerle yazdıran Mauro Colagreco, Virgilio Martinez, 'Asya'nın En İyi 50 Restoranı' listesinden Hiroyasu Kawate, İspanya'da ‘Kralların pastacısı’ olarak anılan Paco Torreblanca, Latin Amerika’nın en iyi şefi seçilen Mitsuharu Tsumura, ‘Dünya Barista Şampiyonası’nda birincilik alan James Chen, Michelin Yıldızı’yla başarılarını taçlandıran Kiko Moya, Luigi Taglienti, David Thompson, dünyanın en iyi pasta şeflerinden Gianluca Fusto, Andrea Dopico, başarılı çikolata şefi Stelios Parliaros, dünya gastronomisinin önemli şefleri Carlos Garcia, Diego Guerrero, Basque Culinary Center'ın Genel Müdürü Jose Mari Aizega ve 2016 yılında ‘Latin Amerika’nın En İyi Kadın Şefi’ seçilen Kamilla Seidler başta olmak üzere birçok ünlü şef 2 Aralık’ta Uluslararası Gastromasa Gastronomi Konferansı’nda, “Ürün”ü konuşmak üzere bir araya geliyor.

Konferansta, dünyanın en iyi şefleri kendi bölgelerinin özel ürünlerini kullanarak sahnede canlı olarak yemek pişirecek. Etkinliğin bir diğer ilgi çekici içeriği ise ChefChat olacak. Tarihi değerleri ve eşsiz mutfak kültürüyle dünyaya nam salan, UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na dahil edilen Gaziantep ve damaklarda iz bırakan lezzetleri, bu yıl Gastromasa’da! Konferansta ulusal ve uluslararası birçok marka stantlarda özel tadım etkinlikleri gerçekleştirerek konferansa renk katacak.

Turkish Airlines Open Golf Turnuvası, Regnum Carya’da sonuçlandı

Avrupa’nın para ödülü en yüksek golf turnuvası olan Turkish Airlines Open Golf Turnuvası, Regnum Carya’da sonuçlandı

Avusturalyalı ünlü golfçü Marcus Fraser’in yaptığı vuruş ile başlayan 4 günlük turnuvada dünyaca ünlü sporcular kıyasıya yarıştı. Tüm dünyada 1 buçuk milyar kişinin izlediği turnuvanın galibi aynı zamanda ilk golf Olimpiyat şampiyonu unvanının da sahibi olan Justin Rose oldu. Dünyanın gözü kulağı bir kez daha Belek’teydi. Bu yıl 5’inci kez düzenlenen Turkish Airlines Golf Turnuvası, geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da Regnum Carya Golf&SPA Resort’te gerçekleşti. 2016’da olimpiyatlara dahil edilen golf sporunun ilk Olimpiyat Şampiyonu Justin Rose, 2014 şampiyonu Martin Kaymer ve turnuvanın iddialı isimlerinden Henrik Stenson gibi dünyaca ünlü sporcuların yarıştığı turnuva kıyasıya mücadeleye sahne oldu. Justin Rose‘un şampiyon olduğu turnuvada şampiyon ödülünü Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun elinden aldı.

Kapanış töreninde konuşan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu “Turnuvada, oyuncuların yanısıra golfseverlerin de büyük heyecanına tanık oldum. Hepinize memleketime geldiğiniz için teşekkür ederim. Bu etkinliği desteklemeye devam edeceğiz. Fikret Öztürk ve değerli eşine özel teşekkürlerimi sunarım. Sizlerin sayesinde bu turnuva güzel“ dedi. Turnuvanın kendisi için önemli bir deneyim olduğunu dile getiren Justin Rose ise, şunları söyledi:“Türkiye’de olmak her zaman çok güzel. Fikret Öztürk ile Çarşamba günü gerçekleşen Pro-am’de oynadığım golf çok eğlenceliydi, sahayı çok iyi biliyor.Regnum Carya’da olmak her zaman çok eğlenceli.“

Regnum Carya, Avrupa’daki ilk 100 golf sahası arasında 2.sırada. Dünyanın en prestijli golf turnuvalarından biri olan Turkish Airlines Golf Turnuvası‘na bu yıl ikinci kez evsahipliği yapmaktan dolayı mutlu olduklarını dile getiren Regnum Carya Golf&Spa Resort Onursal Başkanı Fikret Öztürk ise  turnuvanın Belek için önemini belirtti. “Bildiğiniz gibi Turkish Airlines Open Golf Turnuvası, Avrupa’nın en önemli golf organizasyonlarından biri. Turnuvanın burada düzenlenmesi ülkemiz için bulunmaz bir fırsat. Öncelikle Türkiye Golf Federasyonu’na ve Türk Havayolları’na bu çapta büyük ve yankı uyandıran bir organizasyonu ülkemize ve Belek’e kazandırdıkları için teşekkür ederim” diyen Fikret Öztürk, Belek’in yaklaşık 20 yıl önce sazlık, bataklık bir alan iken bugün dünyanın en önemli golf destinasyonlarından biri haline geldiğini belirtti.Turnuvanın düzenlendiği Regnum Carya Golf Kulübümüz, Avrupa’da ilk 100 saha içinde 2. sırada yer alıyor ve Avrupa’nın 18 delikli, aydınlatmalı ilk ve tek sahasıdır. Yılın 12 ayı turist ağırlamaya elverişli olan Belek, toplamda 15 golf sahası bu sporun müdavimlerine Avrupa’nın başka hiç bir yerinde bulamayacakları kusursuz bir hizmet veriyor. Bu gibi organizasyonlar sayesinde Belek’in bu potansiyelini duyurarak golf turizmindeki yerimizi  her geçen gün daha da sağlamlaştırıyoruz.”

4 Kasım 2017 Cumartesi

Tarsus Mutfağı Dünya’ya Açılıyor

Adana ve Urfa kebabına rakip olarak Tarsus Kebabı oldukça iddialı... İslam inancı ve Hristiyanlık için önemli bir merkez olan Tarsus, turizmini çeşitlendirmek için mutfağını da görücüye çıkarıyor. 1.Tarsus Gastronomi ve Araştırma Günleri Kapılarını Türk ve Yabancı basının katılımlarıyla açtı. Mersin Büyükşehir Belediyesi, Tarsus Belediyesi, Mersin Üniversitesi, Tarsus Ticaret Odası, Mersin Kent Konseyi ve Tarsus Kent Konseyi işbirliği ile düzenlenen festival muhteşem üç gün boyunca Tarsus’un geleneksel lezzetlerine ev sahipliği yapacak.


Organizasyonun ilk günü, Mersin Büyükşehir Başkanı Burhanettin Kocamaz ve Tarsus Belediye Başkanı Şevket Can’ın da katıldığı akşam yemeğiyle tamamlandı. Yemekte, Lübnanlı yazar ve gurme Barbara Abdini Massad, Tarsus’taki yerel tatların desteklenmesine ilişkin bir sunum da gerçekleştirdi. Londra’dan Modern Kebap yorumcularının da katıldığı organizasyon, 4 Kasım’da ST. Paul Kuyusu meydanında düzenlenecek Gastronomi Festivali ile devam edecek.



Belediye Başkanları Kebap için Kolları Sıvadı
Festival kapsamında düzenlenen basın gezisinde, Tarsus yöresine ait lezzetlerden humus, Tarsus kebabı ve Tarsusi kahvesi misafirlerin beğenisine sunuldu. Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz ve Tarsus Belediye Başkanı Şevket Can ev sahipliğinde gerçekleşen yemekte, başkanlar kebap yapımı için ocak başına geçip, hünerlerini sergiledi. Yabancı basın mensupları ile meşhur Tarsus kebabı yapan belediye başkanları gurmelerin odak noktası oldu. 3 gün sürecek etkinliğe Türk Aşçı Milli Takımı Kaptanı Esat Özata,  Modern Kebap Yorumcusu Edward Brunet Adıono gibi yerli ve yabancı birçok isim katılacak. 

Kültür Mozaiğinin Yansıması
Son günlerde esrarengiz kazıyla yerli ve yabancı medyanın dikkatini çeken Tarsus’un tarihi antik çağlara dayanıyor. Neolitik dönemden beri kültürlerin buluşma noktası olan Tarsus’ta, yıllarca Türkmen, Girit, Türk, Rum ve Ermeni kültürleri bir arada yaşadı. Bu kültür birlikteliği, karşılıklı olarak mutfakların birbirinden etkilenmesini sağlamış ve yaşayanların evlerinde pişen yemeklerde büyük bir çeşitliliğe yol açtı. 1. Tarsus Gastronomi ve Araştırma Günleri Tarsus mutfağının zenginliklerinin ortaya çıkarılması, tarihi güzelliklerin tanıtılması ve unutulmaya yüz tutmuş yemeklerin gelecek kuşaklara aktarılmasını amaçlıyor.





3 Kasım 2017 Cuma

Turkish Airlines Open Golf Turnuvası, Regnum Carya’da başladı


Avrupa’nın para ödülü en yüksek golf turnuvası olan Turkish Airlines Open Golf Turnuvası, Regnum Carya’da başladı. Avusturalyalı ünlü golfçü Marcus Fraser’in yaptığı vuruş ile başlayan turnuva Pazar günü sona erecek. 4 günlük turnuvayı tüm dünyadan yaklaşık 1 buçuk milyar kişinin izlemesi öngörülüyor.Antalya’da 5’inci kez düzenlenen Turkish Airlines Golf Turnuvası, dünyanın en önemli golfçülerinin kıyasıya mücadelesine sahne olacak. Geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da Regnum Carya Golf&SPA Resort’te düzenlenen turnuvaya, 2016’da olimpiyatlara dahil edilen golf sporunun ilk Olimpiyat Şampiyonu Justin Rose, 2014 şampiyonu Martin Kaymer ve turnuvanın iddialı isimlerinden Henrik Stenson gibi dünyaca ünlü sporcular katılıyor. 

Büyük ödülün 7 milyon Dolar olduğu turnuvaya 3’üncü kez katılan Henrik Stenson; “Türkiye’ye gelmeyi her zaman dört gözle bekliyorum. Misafirperverlik, sahanın kalitesi ve hayranlar, gerçekten de akılda kalıcı bir golf deneyimi yaşatıyor. 2013’te yedinci ve 2014’te üçüncü olduktan sonra bu yıl sıralamamı yükseltmeye ve haftanın sonunda da ödülü almaya kararlıyım.” dedi. Turnuva öncesi yapılan basın toplantısında konuşan Türkiye Golf Federasyonu Başkanı Ahmet Ağaoğlu "Dört gün süren büyüleyici bir oyun süresince dünyadaki golf fanlarını selamlamak için sabırsızlanıyoruz" dedi.

“Bildiğiniz gibi Turkish Airlines Open Golf Turnuvası, Avrupa’nın en önemli golf organizasyonlarından biri. Turnuvanın burada düzenlenmesi ülkemiz için bulunmaz bir fırsat. Öncelikle Türkiye Golf Federasyonu’na ve Türk Havayolları’na bu çapta büyük ve yankı uyandıran bir organizasyonu ülkemize ve Belek’e kazandırdıkları için teşekkür ederim” diyerek sözlerine başlayan Regnum Carya Yönetim Kurulu Başkanı Fikret Öztürk, turnuvanın asıl kazananının Türk turizmi ve Belek olduğunun altını çizdi.  Fikret Öztürk sözlerine şöyle devam etti: “Turnuvanın düzenlendiği Regnum Carya Golf Kulübümüz, Avrupa’da ilk 100 saha içinde 2. sırada yer alıyor ve Avrupa’nın 18 delikli, aydınlatmalı ilk ve tek sahasıdır. Yılın 12 ayı turist ağırlamaya elverişli olan Belek, toplamda 15 golf sahası bu sporun müdavimlerine Avrupa’nın başka hiç bir yerinde bulamayacakları kusursuz bir hizmet veriyor. Bu gibi organizasyonlar sayesinde Belek’in bu potansiyelini duyurarak golf turizmindeki yerimizi  her geçen gün daha da sağlamlaştırıyoruz.”

Avrupa’nın ilk ve tek gece aydınlatmalı golf sahası olan Carya Golf Club’ta oynanacak turnuvayı geçtiğimiz yıl Thorbjorn Olesen kazanmıştı. Kupasını, kendisi de bir golf tutkunu olan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun elinden alan Olesen ve diğer golfçülerin olumlu izlenimleri, Belek’in ve Carya Golf Club’ın dünya çapında tanıtımına büyük katkı sağlamıştı. Geçtiğimiz yıl 45 yayıncı kuruluş tarafından 58 ülkede yayınlanan Turkish Airlines Open Golf Turnuvası‘nı, bu yıl da yaklaşık 1.5 milyar kişinin izlemesi öngörülüyor. 

Doğuş Turizm Grubu’nun Türkiye’deki ev konseptindeki ilk oteli Hyatt House Gebze açıldı

Doğuş Turizm Grubu’nun yeni yatırımı ve Hyatt markasının Türkiye’deki ev konseptindeki ilk oteli Hyatt House Gebze açıldı.Doğuş Turizm Grubu’nun yeni yatırımı, Hyatt House Gebze 1 Kasım 2017 itibariyle hizmet vermeye başladı. Otel, uzun dönem konaklama ile ev konseptini yansıtmanın yansıra otel konforunda ev keyfini yaşamak isteyenlerin beklentilerine 158 odası ile yanıt verecek. 


Türkiye’nin ev konseptindeki ilk oteli olan Hyatt House Gebze, modern mimari özellikleri taşıyor. Sıcak, misafirperver ve dost bir yaşam ortamı vadeden otel, bu özellikleriyle uzun süreli konaklayan misafirlerine komşularıyla iç içe yaşıyormuş hissini yaşatacak detaylar sunuyor. Her odasında mutfak olan otelin, günlük ihtiyaçlara cevap vermek için bir de marketi bulunuyor. Otel misafiri, ‘select servis’ hizmeti ile marketten ihtiyacı olan her şeyi resepsiyon aracılığı ile alabiliyor, otelin çamaşırhanesinde çamaşırını yıkayabiliyor. 




Gebze ilçesinde yaşam bulacak Hyatt House Gebze, game room, havuz, fitness, business center, lounge ve yeme-içme alanları ile de misafirlerine sosyalleşebilecekleri alanlar sunuyor. Gebze Sanayi Bölgesi’nde yer alan, hem iş hem de eğlence için ideal bir konumda bulunan Hyatt House Gebze, Sabiha Gökçen Havalimanı’na, alışveriş merkezlerine, üniversitelere, hastanelere ve iş merkezlerine yakınlığı ile farklılaşıyor. 

2 Kasım 2017 Perşembe

World Tourism Forum Dünya Turizmine Yön Veriyor

Türkiye turizm alanındaki  yatırımlarıyla dünyada yönlendirici oluyor
World Tourism Forum Başkanı Bulut Bağcı, Türkiye'nin yurtdışındaki turizm alanlarını değerlendirip, bu ülkelerde  yatırım yapıp, yönlendirici ülke oluyor

World Tourism Forum Başkanı Bulut Bağcı, Türkiye başka ülkelerde yatırımlar yapıp yönlendirici ülke olabilir. Buna yönelik daha önce yurt dışında etkinlikler, görüşmeler yaptık.  Bu nedenle Gana’da bir Form gerçekleştik. Gana'nın başkenti Akra'da Afrika Zirvesi düzenledik. Türkiye merkezli bir kuruluş olarak ilk kez Afrika’da bir organizasyon yaptık. Gana Devlet Başkanlığı himayesinde gerçekleştirilen zirveye çok ciddi sayıda Türk iş adamı Yabancı yatırımcı işadamlarını ve Turizmcileri götürdük. Orada yeni iş projelerini, iş ortaklıklarını Formda konuştuk. Gana Türkiye için ticari, turizm ve politik alanlarda Batı Afrika'ya açılan kapı olacak.Türkiye olarak dünya  ülkeleri arasında, turizmde söz sahibi olmaya başladık. Zor bir dönemden geçtik. Bizim ülke olarak  yaşadığımız kolay bir durum değildi. Yine de  milyonlarca turistin tercih ettiği bir ülke konumuna geldik.

Çok iyi hizmet veren konforlu otellerimiz var. Kültürel değerlerimiz ve  tarihi alanlarımız oldukça fazla. Kongre Turizmi ve Kültür Turizmi alanına bir de Gastronomi turizmini eklediğimizde, Türkiye dünyada daha çok söz sahibi olacağına inanıyorum. Hedefimiz, ilerleyen süreçte Türk turizmcilerinin burada ağırlığı olan bir duruma gelmesidir. Batı Afrika'daki diğer ülkelerden, Türkiye ile nasıl iş birliği yapabiliriz diye yatırımcılarımıza soruyorlar. Yatırım için talepler gelmeye başladı. Çok yakın bir zaman da Türk yatırımcılar Gana’da yatırıma başlayacağına inanıyorum dedi.World Tourism Forum Dünya genelinde  önemli çalışmalar yapıyor. Ülkemizin başka ülkelerdeki turistik imkanları değerlendirmesi çok önemli. Bu kapsamda Türkiye başka ülkelerde de yatırımlar yapıp, yönlendirici ülke olması için çalışmalar yapıyoruz. Buna yönelik daha önce yurt dışında etkinlikler, görüşmeler yaptık. Türkiye’de ve Dünyada turizm adına yeni gelişmelere imza atacağız. Sn; Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın 3i Turizm Şurasında ifade ettiği gibi devletimiz tüm imkanlarıyla turizmcinin yanındadır açıklaması turizm camiası tarafından memnuniyetle karşılanmıştır. World Tourism Forum Başkanı Bulut Bağcı,  Bizlerde üzerimize düşeni yapacağız dedi.







31 Ekim 2017 Salı

RUMELİ HİSARI, KAPSAMLI RESTORASYON İLE GELECEĞE TAŞINACAK

İstanbul’un fethinde önemli rol üstlenen ve 1950’lerde açık hava müzesine dönüştürülen Rumeli Hisarı’nın bütününde yapılması planlanan restorasyon projelerinin kurul tarafından onaylandığını belirten Rumeli Hisarı Sanat Tarihi ve Arkeoloji Uzmanı Ali Zeyrek, “Birkaç yıl içinde uygulamaya geçilecek” dedi.

İstanbul Boğazı, Roma İmparatorluğu’ndan bu yanaAnadolu’nun Trakya ile birleşme noktasında bulunan önemli bir su yolu kavşağı. 1452’deyapılan Rumeli Hisarı ise bu su yolunun korunması için tarihte önemli birişleve sahip. İstanbul Boğazı’na sahip olmak için 1451’de inşa edilen,İstanbul’un fethinde önemli rol üstlenen ve 1950’lerde açık hava müzesinedönüştürülen Rumeli Hisarı, kapsamlı bir restorasyona hazırlanıyor. RumeliHisarı Sanat Tarihi ve Arkeoloji Uzmanı Ali Zeyrek, ‘Rumeli HisarıRestorasyonu’ başlıklı bir söyleşide İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) AnadoluBİL Meslek Yüksekokulu (ABMYO) Mimarlık ve Şehir Planlama Bölümü MimariRestorasyon Programı öğrencileri ile bir araya geldi. İAÜ Florya Halit AydınYerleşkesi’nde düzenlenen etkinlikte konuşan tarihi eser uzmanı Ali Zeyrek,İstanbul’un tarihi eser olarak en önemli nirengi noktalarından biri olan RumeliHisarı’nın tarihçesi, konumu, mimarisi ve restorasyonu özelinde bir sunumgerçekleştirdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı bir müze olan RumeliHisarı’nın inşa edildiği dönemden günümüze kadar nasıl geldiğine ilişkinbilgiler aktaran Zeyrek, Rumeli Hisarı’nın İstanbul’un Fethi’nde ve Osmanlıİmparatorluğu’nun yükseliş tarihinde önemli bir rol oynadığı mesajı verdi.

“İstanbul Boğazı, hem Roma İmparatorluğu döneminde, hem DoğuRoma İmparatorluğu Dönemi’nde, hem Osmanlı Dönemi’nde, hem de günümüzde önemlibir su yoludur. Tarih boyunca su yollarının E-5’i olmuş” diyen Zeyrek, RumeliHisarı’nın stratejik olarak önemli bir noktada olduğunu ve su yolunu kontroletmek için Anadolu Hisarı’nın karşısına Fatih Sultan Mehmet tarafından yapıldığınısöyledi. Zeyrek, yapım aşamasındaki detaylara ilişkin şu bilgiyi verdi: “30 binmetrekarelik Rumeli Hisarı hisarın inşasında 300 usta, 700-800 işçi, 2 binarabacı, kayıkçı, nakliyeci çalışıyor. Fatih Sultan Mehmet her bir burcuninşası için bir vezir görevlendiriliyor. Saruca Paşa, Çandarlı Paşa ve HalilPaşa, kendi adlarıyla anılan büyük burçları inşa ediyorlar. İstanbul’un Fethiiçin önemli bir rol üstleniyor. 1800’lerin başına kadar aktif olarak su yolunukoruma görevi görüyor. 1960’tan sonra açık hava müzesi olarakişlevlendiriliyor.”

Rumeli Hisarı’nın 1950’lerde yapılan restorasyonçalışmalarının ardından son 60 yıldır herhangi bir restorasyona tabitutulmadığını belirten Zeyrek, bugün itibariyle Rumeli Hisarı’nın geleceknesillere aktarılması noktasında ciddi bir restorasyona ihtiyaç duyduğunubelirtti: “Esaslı restorasyon 1953-1957 arasında yapıldı. Tarihi eserlerdeortalama restorasyon döngüsü 40-50 yıldır. Rumeli Hisarı’nın da bugünitibariyle restorasyona ihtiyacı bulunuyor. Yapımında topografyadan çıkangevşek kayaçlar kullanılmış. Bu taşlar ufalanmış durumda. Rumeli Hisarı’ndabulunan üç büyük kulenin üzerindeki külahlar, 1890’lı yıllardan sonra kayboldu.Dolayısıyla yağmur suları, olduğu gibi kulelerin içine girerek hasarlara yolaçmış durumda. Saruca Kulesi’nin en üst katında bulunan Fatih Divanhanesi’ninüstünde bulunan kubbenin üzerinde olması gereken kurşun, 1950’lerde popülerolan çimento ile taklit edilerek tahrip edilmiş.”

Rumeli Hisarırestorasyona hazırlanıyor
Rumeli Hisarı’nın bütününde yapılması planlanan restorasyonprojelerinin kurul tarafından onaylandığını belirten Ali Zeyrek, “Aslolankorumaktır, yani konservasyondur. Rumeli Hisarı’nın da pafta pafta röleveleriçizildi, restütisyonu yapıldı, restorasyon projesi onaylandı. Birkaç yıl içindeuygulamaya geçilecek” dedi.

‘Rumeli Hisarıişlevlendirilerek geleceğe taşınabilir’
1452 yılında yapılan Saruca Paşa, Zağnos Paşa ve HalilPaşa Kuleleri ile bir anıt eser olan Rumeli Hisarı’nın Fatih’in İstanbul’u fethi,inşa süreci ve tekniği açısından önem arzeden bir özellik gösterdiğine dikkatçeken ABMYO Mimarlık ve Şehir Planlama Bölümü MimariRestorasyon Programı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Fatma Sedes, RumeliHisarı’nın günümüze kadar ulaşmasında ve bugün müze işlevi olarakkullanılmasında, yakın dönem tarihimizde yapılan restorasyon çalışmalarının daönemli bir payı olduğuna işaret etti. Rumeli Hisarı’nın su yolu yakınındaolması nedeniyle fırtına, iyot, nem vs gibi birçok dış etkenin baskısı altındakaldığını ve hem kimyasal hem de fiziksel olarak etkilendiğini belirten Yrd.Doç. Dr. Sedes, bu tür tarihi eser yapı restorasyonunda işlevlendirmeçalışmasının da eserlerin gelecek kuşaklara aktarılmasında önemli bir rolüstlendiğini söyledi: “1953 yılında Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın de girişimlerisayesinde aralarında Semra Emler, Cahide Tamer ve Mualla Eyüboğlu Anhegger’inbaşını çektiği üç yiğit mimarın yaptığı restorasyonun, yapının günümüze kadargelmesinde önemli payı var. Restorasyon olmasa, kuleler de surlar da harapolacaktı. İlk işlevini kaybetmiş olmasına rağmen, Rumeli Hisarı’nın 1950’liyıllarda yapılan restorasyon ile müze işlevini kazanmış olması, geleceknesillere aktırılması açısından önemlidir. Yapının ömrünü uzatmak, ona işlevvermekle ilintili. Tarihi yapının dokusuna uygun olarak müze, kütüphane,kafeterya gibi sosyal dokuları da ihtiva edecek bir işlevlendirme önemli.”

‘Restorasyondaçimento asla kullanılmamalı’
Yrd. Doç. Dr. Sedes, her tarihi eser için koşullara uygunbir restorasyon uygulaması yapmanın önemli olduğuna dikkat çekti: “Tarihiyapılarda yapılan birçok koruma amaçlı çalışmaları ‘restorasyon’ üst başlığıaltında tanımlıyoruz. Özgün tarihi eseri fazla yapılmış eklerden arındırmaya ‘liberasyon’diyoruz. Yapıda yıkılma tehdidi varsa sağlamlaştırmak için ‘konsolidasyon’yaparız. Yapının ömrünü uzatmak için işlevini yitirmiş olan alanlara, moderneklerle destekleyerek yeni işlevler kazandırmak için ‘renovasyon’ yapılır. Olduğugibi muhafaza etme çalışmasına ise ‘konservasyon’ diyoruz. Aykırı müdahaledebulunmadan o eserin ömrünü uzatmak için yapılan minimum müdahaledir. Buradakullanılması gereken malzemelerin geri dönüşümlü olması önemli. Asla çimentokullanılmamalı. Çimentonun artık taşa bile zarar verdiği tespit edilmişdurumda.”

Tarihi eserlerigeleceğin restorasyon uzmanları kurtaracak
Gerek restorasyon ve konservasyon çalışmaları, gerek tuval üzerine replika çalışmaları, gerek bezeme çalışmaları, gerekse tarihi eser maket çalışmaları ile kültürel değerlerimizin geleceğe taşınmasına katkı sunan önemli bir alan olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Fatma Sedes, Türkiye’de bilimsel restorasyon konusunda bir takım bilinçli çabaların olduğunu ifade etti.Ancak uygulama noktasında istenilen bir seviyenin halen yakalandığını söylemenin zor olacağına vurgu yapıyor ve uygulama sıkıntısının had safhada olduğu tarihi eser restorasyonu konusunda yeni yetişen restorasyon öğrencilerinin kurtarıcı bir rol üstleneceğine vurgu yaptı.

Sağlık turizmi için gelenler, Residence’ları tercih ediyor

Avrupa Residence Suites’de konaklayanların  %50’sini sağlık turistlerinden oluşuyor
Onkoloji, ortopedi gibi uzun dönemli sağlık tedavileri için ülkemize gelenler, ağırlıklı olarak residence’larda konaklamayı tercih ediyor. Bulgaristan, Gürcistan, Irak gibi bulunduğumuz coğrafyadaki ülkelerden gelen sağlık turistlerinin sayısı her geçen yıl artıyor. Avrupa Residence Suites’de konaklayanların yaklaşık %50’sini sağlık turistlerinin oluşturduğunu kaydeden Avrupa Residence Suites Genel Müdürü Ercan Yılmaz, şunları söyledi: “Bölgemizdeki birçok hastane ile anlaşmamız bulunuyor. Onkoloji, ortopedi gibi, 2 ay ve üzeri süren uzun soluklu tedaviler için gelenler, ev konforu yaşatması nedeniyle residence’ları tercih ediyor. Bir otel odasından daha büyük metrekaresi olan, içinde mutfağı dahil imkanları bulunan residenceler, 1+1, 2+1, 3+1, 4+1 gibi farklı daire alternatifleri sunmasıyla da, refakatçisiyle gelen hastaların, tedavileri boyunca kendilerine ait bir odada dinlenebilmesine imkan sağlıyor” dedi. 

Ortadoğu pazarı ‘Residence’ diyor  
Ortadoğu pazarında güçlü olduklarını ve yoğun misafir ağırladıklarını anlatan Ercan Yılmaz, konuşmasına şöyle devam etti: “TEM Avrupa Konutları bitişiğinde bulunan Avrupa Residence Suites, 2012 yılında faaliyete başladı. 147 adet dairenin bulunduğu tesisimiz, ağırlıklı olarak 85m2 ve 120m2 tam donanımlı dairelerden oluşuyor. Ayrıca, 270m2 teraslı dubleks ve 250m2 seyir teraslı 360 derece manzarası olan dairelerimiz de mevcut. Oda sayısı yüksek olan dairelerimizde,10- 13 kişiye kadar konaklama olduğundan, özellikle Suudi Arabistan başta olmak üzere Ortadoğulu turistler tarafından yoğun talep görüyoruz. Misafirlerimiz, yemeklerini kendileri pişirebileceği gibi tesisin dışındaki restoranlardan da sipariş verebiliyor. Residence olarak aynı zamanda, bir otelin sunduğu, resepsiyon, güvenlik, temizlik, kapalı yüzme havuzu, sauna, fitness salonu gibi hizmetleri biz de veriyoruz” diye konuştu. 

2018 yılında %75 doluluk hedefliyor 
Gelecek yılın hedeflerine değinen Ercan Yılmaz, şunları kaydetti: “Bu yılı, %65’in üzerinde doluluk ortalamasıyla kapatacağız. 2018 yılı hedefimiz, %75 doluluk oranlarına ulaşmaktır. Önümüzdeki yıl, uzun süreli sağlık ve iş turizmi için gelen misafirlerimizin yanı sıra, Ortadoğu ülkelerinden gelen turistleri ağırlamaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.



Avrupalı liman yöneticileri, Kuşadası Limanı’nda eğitim aldı

Avrupa Limanlarının yöneticilerinden oluşan 23 kişilik heyet, Türkiye’nin lider limanı Ege Port’u ziyaret ederek, eğitim aldılar. Başta İspanya, İtalya, Portekiz, Malta, Yunanistan ve Fransa olmak üzere Avrupalı liman yöneticileri, Kuşadası Limanı’ndaki başarılı iş modellerini limanlarına da taşıyacaklarını belirtti. 

Akdeniz Kruvaziyer Limanları Birliği’nin 5’incisi düzenlenen PDC (Professional Development Course) – Kariyer Geliştirme Programı çerçevesinde gerçekleşen ziyarette, Akdeniz’in çeşitli limanlarından gelen 23 liman yöneticisi, Ege Port Kuşadası Limanı’nı inceledi. Başta İspanya, İtalya, Portekiz Malta Yunanistan ve Fransa olmak üzere Avrupa’nın çeşitli limanlarının yöneticilerinden oluşan konuk heyet, Ege Port Genel Müdürü Aziz Güngör tarafından karşılandı. Avrupalı liman yöneticilerine tesisi gezdiren Aziz Güngör, aralarında liman otoritelerinin de bulunduğu misafirlere, başarılı işletmecilik modeli hakkında da bilgi verdi.

Kuşadası Limanı’nın, “Dünyanın en büyük ve lider kruvaziyer liman işletmecisi” Global Ports Holding’in ilk limanı olması itibariyle adeta bir akademiye dönüştüğüne dikkat çeken Ege Port Genel Müdürü Aziz Güngör, “Kuşadası Limanı oluşturduğu başarılı işletmecilik modeli ile bugün Akdeniz’deki birçok liman işletmesine örnek teşkil etmekte, ilham vermektedir. MEDCRUISE – Akdeniz Kruvaziyer Limanları Birliği’nin 5’incisi düzenlenen PDC (Professional Development Course) – Kariyer Geliştirme Programı çerçevesinde, Ege Port Kuşadası Limanı’nın oluşturduğu başarılı işletmecilik modelini bizzat yerinde görmek ve incelemek isteyen Akdeniz’in birçok limanından gelen kıymetli yöneticiler ile bugün bir eğitim ve inceleme çalışması yürüttük. Kruvaziyer turizminin çok zor günler geçirdiği şu dönemde Kuşadası Limanı olarak başarılı işletmecilik modelimizle ilham kaynağı olmak, bizleri ziyadesiyle gururlandırmakta ve memnun etmektedir. Sadece ülkemizin değil Akdeniz’in de en önemli kruvaziyer limanlarından biri olan Ege Port Kuşadası Limanı, tüm zorluklara rağmen çalışmalarına hız kesmeden devam etmektedir” dedi. Günün ilk yarısında bilgi alışverişi ve incelemelerde bulunan Avrupalı Liman Yöneticileri de, Ege Port Kuşadası Limanı’nı büyük bir beğeni ve ilgi ile incelediklerini belirterek, edindikleri tecrübeleri kendi limanlarında da uygulayacaklarını ifade ettiler. 

Klasik araçların Cumhuriyet Konvoyu

İKOD’dan  (İstanbul Klasik Otomobilciler Derneği) Cumhuriyet’in 94.Yılına Özel Konvoy
İKOD (İstanbul Klasik Otomobilciler) Derneği üyeleri, Cumhuriyetimizin kuruluşunun 94.yılında; Mobil 1’in destekleriyle  İstanbul’un her iki yakasında da kutlama yaptı. Onlarca klasik araçla 15 Temmuz Şehitler Köprüsünde Türk bayraklarıyla “Yaşasın Cumhuriyet” konvoyu oluşturan İKOD konvoyu, renkli görüntülere sahne oldu. 

Avrupa Yakası’nda,Fatih Adnan Menderes Bulvarı’nda (Vatan Caddesi) ve Anadolu Yakası’nda Kadıköy Bağdat Caddesi’nde gerçekleşen 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resmi geçit törenlerine katılan İKOD, saat 13.00’da yüzden fazla klasik araçla,15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nden geçerek “Yaşasın Cumhuriyet” konvoyu oluşturdu. Konvoy Zincirlikuyu’dan geri dönerek  seyrine Kadıköy’de son verdi. Geçit sonrasında  Kalamış Khalkedon tesislerinde sergilenen Türk bayrakları ve balonlarla süslenmiş, yarım asrı devirenk rengarenk klasik araçlardan oluşan konvoy,  vatandaşlar tarafından büyük ilgi gördü. 

“Yaşasın Cumhuriyet” konvoyunda sürpriz isim!
Cumhuriyet’in 94.yılı sebebiyle düzenlenen “Cumhuriyet Konvoyu” katılımcıları arasında usta radyocu ve stand up’cı Nihat Sırdar da vardı. 1962 model Chevrolet Impala aracıyla konvoydaki yerini alan Sırdar, vatandaşlarla bol bol fotoğraf çektirdi. 


29 Ekim 2017 Pazar

İstanbul Havalimanlarından 71 Milyon Yolcu Uçtu

Atatürk Havalimanı ve Sabiha Gökçen’i kullanan yolcu sayısı yılın 9 aylık diliminde 71 milyon 129 bin 281 kişi oldu.Araştırmaya konu olan dönem içerisinde havayolu ve havayolu trafiği ile ilgili ise 8 bin 134 haber çıkışı belirlendi.

Medya takibinin öncü kuruluşu Ajans Press, Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) verilerini derleyerek İstanbul’un havayolu trafiğini inceledi. Ajans Press’in edindiği bilgilere göre, 2017 yılının ilk 9 ayında İstanbul havalimanlarından gelen-giden yolcu sayısında geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre artış sağlandı. Bu yıl Ocak-Eylül arası dönemde Atatürk Havalimanı iç hatlar terminalini 14 milyon 635 bin 984, dış hatları ise 33 milyon 10 bin 845 olmak üzere toplamda 47 milyon 646 bin 829 yolcu kullandı.Sabiha Gökçen Havalimanı’nı ise 15 milyon 693 bin 971’i iç hatlar, 7 milyon 788 bin 481’i dış hatlar olmak üzere toplamda 23 milyon 482 bin 452 yolcuya ev sahipliği yaptı. 


511 BİN 797 SEFER YAPILDI
Atatürk Havalimanı’nda bu yıl içerisinde toplam 345 bin 982 uçuş gerçekleşti. Aynı dönemde bu rakam Sabiha Gökçen’de 165 bin 815 olurken bu şekilde toplam 511 bin 797 uçak iniş ve kalkış gerçekleştirdi. Geçtiğimiz yılın aynı döneminde ise Atatürk ve Sabiha Gökçen Havalimanlarında 533 bin 432 uçuş gerçekleşmişti.



TAV kârını yüzde 49 artırdı

TAV Havalimanları 2017 yılı dokuz aylık dönemde 87 milyon yolcuya hizmet verdi ve 163 milyon avro kâr elde etti. Havalimanı işletmeciliğinde Türkiye’nin dünyadaki önemli markası TAV Havalimanları’nın konsolide cirosu, 2017 yılının ilk dokuz ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5 artarak 854 milyon avroya ulaştı. Şirket sene sonu ciro ve kar beklentilerini de yukarı yönlü revize etti.

TAV Havalimanları İcra Kurulu Başkanı Sani Şener  “2017 yılı, havacılık sektörünü bir seneden uzun bir süredir etkisi altına alan gelişmeler sonrası toparlanma yılımız oldu. Türkiye’de faaliyet gösterdiğimiz havalimanları yolcu sayılarında kuvvetli bir büyüme başladı. Böylece, İstanbul Atatürk Havalimanı şehir çıkışlı dış hat yolcu trafiği ilk dokuz ayda yüzde 6 büyüme gösterdi. Ankara Esenboğa Havalimanı, 2016 yılının sonunda başlayan yeni uçuş noktalarının etkisiyle dış hatlarda yüzde 35 artış sergiledi. Gürcistan bu dönemde, Rusya, BDT, Ortadoğu ve İsrail trafiğindeki artışla birlikte yüzde 44 büyüdü. Medine göz alıcı büyümesine yüzde 20 ile devam etti. Wizzair’in Üsküp’e konuşlandırdığı dördüncü uçakla birlikte Makedonya da yüzde 12’lik büyüme kaydetti. İlk dokuz ayı avro bazında yüzde 5 ciro, yüzde 12 FAVKÖK ve yüzde 49 net kâr artışı ile tamamladık. Ciro ve FAVKÖK artışı beklentilerimizin üstünde geldiği için sene başında açıkladığımız bu kalemlerdeki yatay seyir beklentilerimizi yukarı doğru revize ettik. TAV tarihinde elde ettiğimiz en yüksek çeyreklik ciro, FAVKÖK ve net kârı bu çeyrekte elde ettik. Sene sonu için avro bazında yüzde 1-3 arası ciro ve yüzde 6-8 arası FAVKÖK artışı bekliyoruz. 

Bu sene yaptığımız toplam 35 milyon avroluk yatırımın 17 milyon avrosu ile Gürcistan’ın terminal kapasitesini artırdık. Gürcistan’ın ilk dokuz aydaki yüzde 44’lük yolcu büyümesi bu yatırımımızın ne kadar isabetli olduğunu gösteriyor.

Suudi Arabistan’da üç yeni havalimanını -Yanbu, Qassim ve Hail- işletmeye hak kazandık. Küba’da işleteceğimiz havalimanlarıyla ilgili görüşmelerde önemli mesafe kaydettik. ATÜ ve BTA, yeni işletme noktaları için hazırlanıyor. Bilişim şirketimiz TAV Teknoloji, Körfez bölgesinde birçok ihale kazandı. Bugün itibarıyla TAV markası altında 15 ülkede yolcu salonu işletiyoruz. Bu ülkelerin arasında ABD, Şili, Almanya, İsviçre ve Kenya’yı ana faaliyet coğrafyamız dışında ülkeler olarak sayabiliriz. 

Üçüncü çeyrekte Akfen Holding’in yüzde 8 seviyesinde TAV Havalimanları hissesi, Groupe ADP tarafından satın alındı. Uluslararası yatırımcılar da Tepe ve Sera’nın toplam yüzde 3,6’lık hissesini satın aldı. Böylece TAV’ın halka açıklık oranı yüzde 44,3’e yükseldi. Bu işlemlerle hem Groupe ADP hem de uluslararası yatırımcılar TAV’a güvenlerini tekrar ifade etmiş oldu. TAV Havalimanları, önümüzdeki dönemde Groupe ADP’nin faaliyet gösterdiğimiz ana coğrafyalardaki genişleme aracı olacak.

TAV Havalimanlarını bugünlere getiren hissedarlarımız, iş ortaklarımız ve çalışanlarımıza şükranlarımı sunuyorum” dedi.


2016 9A
2017 9A
% değişim 
Konsolide ciro*
813,7
854,0
%5
FAVKÖK*
460,6
513,9
%12
FAVKÖK marjı (%)
56,6%
%60,2
3.6 puan
FAVÖK*
349,2
391,2
%12
FAVÖK marjı (%)
%42,9
%45,8
2.9 puan
Net Kâr
109,8
163,4
%49



Yolcu sayısı (mn)
80,4
86,7
%8
- Dış hat
45,5
49,7
%9
- İç hat
34,9
37,0
%6


22 Ekim 2017 Pazar

Halilbeyli ile Gradisce'nin kardeşliği perçinlendi

Halilbeyli ve Gradisce köyleri kültür ve sanat dernekleri arasında da kardeşlik ilişkisi kurdu




İzmir'in Kemalpaşa ilçesinin Halilbeyli ile Bosna Hersek'in Zenica kentinin Gradisce köyleri “arasındaki kardeşlik ilişkisi imzalanan ikinci protokolle perçinlendi.Her iki köyün kültür ve sanat dernekleri arasında da kardeşlik ilişkisi kurdu. Halilbeyli'de törenle imzalanan iki protokol, Bosna Hersek ile Türkiye'den birbirine 1851 kilometre uzaklıktaki köyler arasındaki dostluk ve kardeşlik bağını güçlendirdi.

Meksika Restoranı Los Altos Seferihisar’da kendi tarlasını kurdu

Meksika Restoranı Los Altos İstanbul Seferihisar’da kendi tarlasını kurarak tarım yapmaya başladı. Seferihisar Belediyesi’nin desteğiyle restoranın mutfağında kullanılan habanero ve jalapeno biberi, tomatillo (yeşil domates), kişniş, lime (yeşil limon) gibi sebze ve meyveleri kiraladığı tarlaya ekerek ilk hasadını gerçekleştiren Los Altos, İstanbul Meksika Konsolosluğu ve Seferihisar Belediyesi işbirliği ile “Meksika Köyü” projesini hayata geçirmeye hazırlanıyor.


Dünyada esen Meksika rüzgarı ülkemizde de yeme içme sektöründe etkisini gösteriyor. Geçtiğimiz yıl kapılarını açan Meksika Restoranı Los Altos İstanbul, İzmir Seferihisar Belediyesi'nden tarla kiralayarak mutfağında kullandığı habanero ve jalapeno biberi, tomatillo (yeşil domates), mavi ve kırmızı mısır, marul, salatalık ve çilek ile Meksika mutfağının olmazsa olmazı kişniş ve lime (yeşil limon) yetiştirmeye başladı. Slow food akımı ve sürdürülebilir tarımı destekleyen Los Altos İstanbul’un sahibi ve işletmecisi Deniz Çelikkol, “Açıldığımız günden beri misafirlerimize orjinal Meksika lezzetlerini sunabilmek için taco ve tortilla cipslerinde kullandığımız Meksika unu “masa harina”yı valizlerle yurtdışından getirdik. Birkaç ay önce Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer’in de desteğiyle Seferihisar’da bir tarla kiraladık. Bu tarlaya sadece solucan gübresi kullanarak Los Altos’un mutfağında sıklıkla tükettiğimiz habanero ve jalapeno biberi, tomatillo (yeşil domates) ektik. Meksika mutfağında en çok kullanılan malzeme olan kişniş ve lime (yeşil limon) da ana ürünlerimizden. Mavi ve kırmızı mısırı da deneyerek nasıl bir verim alacağımıza bakıyoruz. Bu malzemelerin yanısıra misafirlerimize marul, salatalık ve çilek gibi yiyecekleri de kendi tarlamızdan toplayıp getirip aracısız sunmayı önemsiyoruz” diye konuştu.

Seferihisar’da “Meksika Köyü” kurulacak
İstanbul Meksika Konsolosluğu ve Seferihisar Belediyesi işbirliği ve desteğiyle bir “Meksika Köyü” kurmayı planladıklarının altını çizen Çelikkol, Los Altos’un mutfağında her gün taze sebze ve meyve kullandıklarını belirterek “Mutfağa katkı maddesi içeren hiçbir sağlıksız gıda girmiyor. Ektiğimiz bu ürünlerden aldığımız mahsulleri değerlendirdikten sonra alanı gitgide genişletmeyi planlıyoruz. Benzer kültürlere  ve mutfağa sahip Türkiye ve Meksika arasında güzel bir dostluk köprüsü kuracağımıza inanıyoruz. Tarlada hiçbir kimyasal gübre kullanmadan sadece “solucan gübresi” ile tarım yapıyoruz” dedi.

Ürünlerin perakende satışı da gerçekleşecek
Los Altos İstanbul, Seferihisar’daki tarlada yetişen ve Türkiye’de kolaylıkla bulunamayan bazı taze malzemeleri ihtiyaçları doğrultusunda diğer restoranların şeflerine de tedarik etmeyi planlıyor. İlerleyen dönemde kurulacak üretim tesisi ile ürünlerin çeşitli noktalarda perakende satışı da gerçekleşecek.