Marmara Marka Zirvesi 2016’nın, konuğu Mehmet Reis oldu
Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi’nin düzenlediği “Marmara Marka Zirvesi 2016”, 5 Mayıs 2016 tarihinde Bahçelievler’deki M.Ü. İşletme Fakültesi’nde gerçekleşti. Moderatörlüğünü Gazeteci Yazar Demet Cengiz’in yaptığı, Marmara Marka Zirvesi 2016’nın konuğu, Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis oldu. Mehmet Reis konuşmasına, 38.’nci kez üniversitede öğrencilerle bir araya gelerek, Reis markasının başarı öyküsünü anlatmaktan büyük bir mutluluk duyduğunu söyledi. Mehmet Reis, başarı yolculuğuna “farklılaşma ve markalaşma” hedefiyle çıktığını açıkladı.
Türk çiftçinin ürünlerini dünyaya ihracat etmekten onur duyuyorum Mehmet Reis, konuşmasında şunları söyledi: “Ben bugün sizlere pirinç, bakliyat ve sarımsağın markası mı olur diyenlere, hatta alay edenlere karşı marka oluşunun, yani Türkiye topraklarında kendine has yerli tohumlarından üretilen çiftçimizin alın teri el emeği ürünleri ile başta Türkiye olmak üzere 23 ülkede noktasında 26 bin satış ve toplu tüketim noktasında var olan Reis markasının ilginç öyküsünü paylaşacağım. Bir örnek ile sözlerime başlamak istiyorum; Türkiye Amerika’dan pirinç, Kanada’dan mercimek ithal ediyor. Reis her iki ülkeye Anadolu’da yetişen pirinç, mercimek, bakliyat ve bulgur çeşitlerini ihraç ediyor. Ayrıca yine tarımda güçlü ve söz sahibi Fransa, Almanya ve diğer ülkelere tüm kuru gıda çeşitlerini gönderiyor. Türk çiftçisinin diğer ülkelere kıyasla üretim maliyetlerinin daha yüksek olmasına rağmen, fiyat rekabetine karşın Reis markası ile satış yapabilmek ayrı bir gurur kaynağı. Ülkem adına tarım ürünleri ihracatının artması en içten dileğimdir” dedi.
Bakliyat kategorisinde en yüksek marka “Reis”tir
Mehmet Reis, konuşmasına söyle devam etti:
“Nisan 2016’da Nielsen tarafından hazırlanan Beslenme ve Kuru Gıda Tüketim Alışkanlıkları ve Marka Sağlığı Araştırma sonuçlarına göre Bakliyat Kategorisinde Reis En Değerli Marka.Bu araştırma; Devlet Planlama Teşkilatı ve TUİK’ in belirlemiş olduğu Düzey 1, 12 ilde yemek yapmaktan sorumlu 20-65 yaş arası 1024 kadınla gerçekleştirilmiştir. Marka değer endeksi 3’ün üzerindeki markalar pazarda en güçlü markalar olarak kabul edilir. Reis 3.0 marka değer endeksi ile bakliyat kategorisinde yüksek marka değerine sahip tek marka. Marka Değer Endeks Analizi 3 ana sorudan hesaplanır. Bu 3 soruya faktör analizi uygulanarak tek bir değer elde edilir. Yüksek marka değerine sahip marka, tüketicilerin; favori gördüğü, tavsiye ettiği ve premium fiyat ödemeye hazır olduğu markadır. Son 25 yıl içinde yapılan araştırmalarda marka bilinirliğinde Reis birinci sırada ve en güçlü marka konumundadır. Bir İngiliz araştırma şirketi; 2007 yılında Türkiye’de, ramazanda tüketicilerin hangi markaları hatırladıklarını ve tercih ettiklerini içeren bir araştırma hazırladı. Bu araştırmaya göre Reis ilk sıralarda yerini aldı. Markanın değerli ve güçlü kalabilmesi için markaya yatırım yapmak gerekir. Örneğin; ormandaki ağaçların hepsi aynı boyda değildir. En uzun olanları rüzgardan daha çok etkilenir. Onun köklerinin sağlam olması lazım, aksi halde devrilir. Marka değer endeksi marka yönetiminin başarısını gösterir. Marka performansının sürekli olması ve küresel arenada yer alabilmesi için donanımlı ve güçlü olması gerekmektedir. Ağacın serpilmesi ve güçlenmesi için zamanında budamayı bilmek gerekir. Bir bitkinin toprağı çapalanır, suyu zamanında verilirse daha verimli ve uzun ömürlü olur” diye konuştu.
7 yaşında çay yıkayarak iş hayatına atıldı,
Kuru gıda da 4 kıtada 22 ülkeye ihracat yapıyor
Reis’in marka öyküsünü anlatmaya devam eden Mehmet Reis, şunları söyledi:
“Her markanın bir isim babası, bir kurucusu vardır. Reis markasını 1981 yılında girişimcilik ruhu ile temelini atan ve adını koyan işte benim. Mehmet Reis’in Hayat Hikayesi ve Başarı Öyküsü TRT Zirvedekiler, TRT2 Göçmen Kuşaklar programında ve en son 2016’da NTV’de olmak üzere pek çok televizyon kanalında ve gazeteler de yayınlandı. Özellikle; Hürriyet gazetesinde yayınlanan “Adam Olacak Çocuk ve Patronların ilk İşleri” başlıklı yazı dizisinde Hacı Sabancı, Vehbi Koç ve Hüsnü Özyeğin ile aynı sayfada olmak benim için çok anlamlı ve hayallerimin ötesinde. Yaptıkları işler ve konumları tabii ki tartışılmaz ve kıyas olmaz. Tabii ki herkesin var olabilmek için farklı mücadeleleri var. Neden Mehmet Reis onu da size kısaca anlatmak istiyorum; Milli Mücadelede Mustafa Kemal Atatürk’ün “Gözüm Sakarya’da Kulağım İnebolu’da” dediği tek istiklal madalyalı ilçe olan İnebolu’da doğdum. 7 yaşında çay bardağı yıkayarak bir tatil köyünde çalışmaya başladım. Bulaşıkçılık, garsonluk yaptım, 2 yıl Ramazan davulu çaldım. Tarla kazdım. Çift sürdüm (karasaban), harman koştum. Balıkçı olan babamın yanında balık koymak için naylon torba sattım. Bu benim ilk alım satım işimdi. İlk ticaretimdi. 1 kg naylon torba aldım. (Naylon torba yeni piyasaya sürülmüştü) Bir kilogramda kaç adet olduğunu, bir tanesinin kaç kuruşa geldiğini hesapladım ve kâr koyarak sattım. Daha sonra sinema önlerinde kitap, gazoz ve simit sattım. Ayrıca balık satarak aileme yardımcı oldum. Sinema diyince bir anımı paylaşmak isterim. Sinemaya param olmadığı için giremezdim. Yıllar sonra kapısından içeri giremediğim sinemayı, 1988 yılında satın aldım. Televizyon yaygınlaştığı için film oynatılmıyordu. Saatlerce içeride oturdum, çok merak ettiğim oynatıcının bulunduğu makine dairesine girdim ve daha sonra sattım. Liseyi bitirdikten sonra Samsun Eğitim Enstitüsüne, daha sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine devam ettim. Samsun’da yurt işletmeciliği, İstanbul Unkapanı’nda pirinç ticareti yapan bir yerde hem satış, hem muhasebecilik görevlerini yaptım. Aynı zamanda okuluma devam ediyor ve geceleri de taksi şoförlüğü yapıyordum. Yani bir koltukta 3 karpuz. Üniversitede tanıştığım hayat arkadaşımla evlenmeyi düşünüyordum, ama asgari ücretle çalışan bir kişi olarak çok zor görünüyordu. Karar vermeliydim. İyi at yemini kendi arttırır. Tohum toprağa atmadan yeşermez. Sen işini düzgün yaparsan er ya da geç mükâfatını alırsın, en uzun yol bir adımla başlar düşüncesiyle ilk adımımı attım” dedi.
Güvene dayalı sermaye ile Reis Gıdayı kurdum
Reis’in güvene dayalı sermaye ile kurulduğunu anlatan Mehmet Reis, konuşmasını söyle sürdürdü: “1975 yılında girmiş olduğum gıda piyasasına verdiğim güven ve edindiğim tecrübe sermayem oldu. Cebimde kuruşum yoktu. İşten ayrılırken hiçbir talebim olmadı. Bir ödünç telefon ve taksitle aldığım bir masa ve bir sandalye ile Reis ticareti kurdum. Firma isimlerinin ardında farklı bir hikaye vardır. Şirketlerin doğuşu ve markaların ardında bir mücadele öyküsü vardır. Almanya’ya giden bir arkadaşım döndüğünde senin ürünler Almanya’da raflarda satılıyor deyince şaşırdım. Bana getirdiği paketin üzerinde Reis yazıyordu. O zaman öğrendim ki Reis Almanca pirinç demekmiş. Ondan sonra gelecek ile ilgili düşünmeye başladım. Geleceği planlamanın en iyi yolu onu tasarlamaktır. Unkapanı’nda herkes aynı işi yapıyordu. “Başkalarının gittiği yoldan gidersen iz bırakamazsın” sözünden esinlenerek ya farklılaşacaksın ya da markalaşacaksın dedim. Ben ikisini de yapmaya karar verdim. Değişimi önceden görmek için geleceği doğru okumam lazımdı. Almanya ve diğer ülkelerin kuru gıda satışı paketli oluyorsa, benimde dökme çuvallı satıştan paketli üretime ama markalı satışa yönelmem gerektiğine karar verdim. 1981 yılında Reis Ticaret ismiyle kurmuş olduğum firmayı, Reis markası ile büyüterek 1993 yılında Anonim Şirketine çevirdim. Henüz raflarda olmamamıza rağmen 1994 yılında ilk reklam filmini çektik. Yayına karar verdiğimizde ekonomik kriz oldu. Buna rağmen ilk bakliyat reklamı Türk televizyonlarında Reis markasıyla dönmeye ve tüm reklam mecralarında görünmeye başladı. 1995 yılında Avrupa Birliği ülkeleri ilk Astronot yiyeceği için HACCP yönetimi uygulamaya başladı. Takibe alıp hazırlıklarımızı yaptık. 2000 yılında Avrupa Birliğinin gıda hijyeni olan HACCP Kritik Kontrol Noktalarında Tehlike Analizi yöntemini uygulamaya başladık. Kuru gıda sektöründe ISO 9000-HACCP belgelerini alan ilk işletme Reis oldu. Yine rakiplerimizi şaşırtmıştık” diye konuştu.
Reis, 26 bin satış ve toplu tüketim noktasında yer alıyor
Reis markasının 10 bin perakende noktasında olduğunu anlatan kaydeden Mehmet Reis, şunları söyledi: “Reis markası olarak bugün; 1500’ü ABD olmak üzere 8000 yurt dışı satış noktasında, iç pazarda ise 2000’ini otel, 3000’ni ise restoran olmak üzere toplam 8000 toplu tüketim noktası ve 10.000’nin üzerinde perakende noktasında yer alıyoruz. Toplumsal sorunlara çözüm bulmak için, üzülmenin ötesinde de bir şeyler yapılmalıdır. Her zorluğun bir çıkış yolu vardır diyerek, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yine bir ilki gerçekleştirmeye karar verdim. Enflasyonla mücadele sadece hükümetlerin işi değil, işadamlarının da görevidir diyerek aylık enflasyonun yüzde 10’ların üzerinde olduğu, fiyatların hızla tırmandığı 1994 yılının bir ramazan ayı öncesi fiyatları dondurma kararı aldım. Türkiye’de bu bir ilk ve alışa gelmişliğin dışında olduğu için anında tepkiler oldu. Birileri haksız rekabet yapıyor diyerek şikâyetçi oldu. Bazı basın mensupları inanmadı. Ancak sabit fiyat uygulamasıyla fiyatlar düştü. Enflasyon kuru gıda da sıfır veya zam yok haberleri yapıldı. Enflasyona tek başına kafa tutan adam olarak Don Kişot karikatürümü yaptılar. Evet, tek başıma mücadele ettim, daha sonra ki yıllar da zam yapanların hep karşılarında oldum. Mehmet Reis; tüketicinin yanında olan, hayatlara değer katan, fiyat artışlarına karşı duran bir işadamı olarak tanındı. Türkiye’nin en önemli sorunu olan enflasyona karşı savaş açan ilk ve tek kişi olarak tanınmam benim için çok önemli. O günden bu güne tüketicinin yüksek fiyattan ürün almaması üreticinin de zararına ürün satmaması için konuşmaktan fazlasını yapıp, sadece sesimi duyurmak değil, ilgililerin de dinlemelerini sağladım. İş dünyasının ana amacı kâr yapmaksa diğer amacı da toplumdan kazandığının bir kısmını toplumla paylaşmak olmalıdır” şeklinde konuştu.
Reis’in kuruluş DNA’sında sosyal sorumluluk projeleri var
Ülkeme olan borcumu ödemenin bir yolu olarak sosyal sorumluluk projelerine yöneldik diyerek sözlerine devam eden Mehmet Reis, şunları anlattı: “Toplumsal sorunlara çözüm için gönüllü katkıda bulunduk. Şirketin ya da markaların başarıları artık sadece ticari büyüklükleri ile değil topluma hangi oranda fayda sağladıklarıyla ölçülüyor. Tüketiciler hizmetlerinden ve ürünlerinden yararlandıkları kurumların daha yaşanabilir bir dünya içinde çalışmalar yapmalarını bekliyor. Sosyal sorumluluk marka ile sinerji yaratan, sürekli, topluma yarar sağlayan ve duyarlılık gerektiren bir aktivitedir. Sosyal Sorumluluğu benimseyen şirketler ya da markalar kazançlarını toplumla paylaşır, ülkesine olan sorumlulukları yerine getirirse güven duyulur ve itibarları artar. Reis’in sosyal sorumluluk projelerinden bir kaçını sizlerle paylaşmak istiyorum. Tarım alanlarının amaç dışında kullanımına karşı çıkarak, erozyonla mücadele ve çevre korunmasıyla ilgili TEMA Vakfı ve diğer sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarına destek olundu. Türkiye uğruna kanlarını döken Mehmetçik’leri anarak ailelerine destek ve moral gecesi düzenlendi, yalnız olmadıkları mesajı verildi. Yeni umut ışıkları olsun diye desteklenen organ bağışı kampanyası ile 240 kişinin organ bağışında bulunmasına öncülük edildi. Toplumsal bir yara olan sokak çocukları, hayatın kendilerine getirdiği zorluklara ve engellere karşılık sosyal hayata tutunma mücadelesi veren bedensel ve zihinsel engelliler, kadın sığınma evleri, Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı, Darülaceze ve Çocuk Esirgeme Kurumları’na ait projeleri gönülden desteklendi ve toplumun dikkati çekilerek bu insanların daima yanında olundu. 1993 yılından itibaren 1000’ ün üzerinde öğrenciye burs verilerek eğitimlerine katkıda bulunuldu. 1997 yılında Taşköprü sarımsak üreticileri sarımsağı para etmediği için derelere döktüklerini yada tarlada bıraktıklarını ifade ediyor. Reis’i bekliyoruz sözleri basında yer alıyordu. Dünyanın en kaliteli sarımsağını üretiyorlar ama satamıyorlardı. Bir ürünü sanayi mamulü haline getirirseniz veya işlerseniz fiyat istikrarını yakalarsınız. Duyarsız kalamazdım. Doğduğum topraklara vefa borcu olarak bir sosyal sorumluluk projesi kapsamında 2000 yılında şu ana kadar olduğu gibi hiçbir şekilde devlet desteği ve teşvik almadan, Taşköprü’de Türkiye’nin ilk sarımsak işleme tesisini kurdum. O günden bu güne sarımsaklar derelere dökülmüyor, tarlada çürümeye terk edilmiyor. Kastamonu tarihinde yer alan bir rivayetten duyduğum, Kastinnemoni’nin moni’sini sarımsağın sar’ına ilave ettim ve Sarmoni, sarımsağın markası olarak doğdu. Bugün Uluslararası bir market zinciri ile Taşköprü’de gerçekleştirdiğimiz iyi tarım uygulaması projemizden dolayı Global GAP Sertifikasını aldık ve çevreye duyarlı üretimimizden dolayı Yeşil Ekonomi Ödülüne layık görüldük” diye konuştu.
Reis, 7 yıldır obeziteyle mücadele ediyor
Reis ailesi olarak; 2009 yılında yaptırdığımız araştırma sonuçlarına göre Kurumsal Sosyal Sorumluluk projemiz kapsamında; okullarda, üniversitelerde ve katıldığımız tüm toplantılarda, toplumu sağlıklı ve dengeli beslenme konusunda bilinçlendiriyoruz. Obeziteye karşı, “Abur Cubur Olacağı Budur” ,“Abur Cubura Karnımız Tok” ve “Ev Yemeği Sofrada Hesap Ortada” kampanyamızı büyüterek sürdürüyoruz. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de, obezite toplum sağlığını tehdit eden rakamlara ulaştı. Obezite, diyabet başta olmak üzere pek çok hastalığın ana nedenidir. Uzmanların açıklamalarına göre; erkeklerin %25’i, kadınlarında %34’ü obez. Ne üzücüdür ki, çocuklarda obezite oranı, %20’i geçerek ciddi bir rakama ulaşmıştır. Bilim insanları katkı maddesi içeren işlenmiş hazır gıdaların fast food adı verilen atıştırmalık yemek tarzının çocuklarda vitamin eksikliği, kansızlık, obezite ve zeka düşüklüğüne neden olduğunu ifade ediyor. Mart 2016’da Milli Eğitim Bakanlığı, okullarda satışı yapılacak gıda ve içeceklerin kriterlerini yeniden belirledi. Kantinlerde kızartma, cips, çikolata, gofret, şeker, kek ve tatlandırıcılı, gazlı ve katkılı içecek gibi birçok ürün satılamayacak. T.C. Sağlık Bakanlığı’nın Obezite ile Mücadele, Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Yaşam Sempozyumu’nda teşekkür plaketi ile ve diğer sivil toplum örgütleri tarafından obezite ile ilgili çalışmalardan dolayı takdir edilip ödüllendirildik. Obezite sorunu devam ettiği sürece, Reis ailesi olarak, öncülüğünü yaptığımız sosyal sorumluluk projemize devam edeceğiz. Sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenmenin önemini, dün olduğu gibi bugün ve gelecekte, her platformda gündeme taşıyacağız. Bir markanın ömrünün uzun olması için inovasyon yönetiminin işletmelerdeki öneminden bahsetmek istiyorum; içinde bulunduğumuz hızlı değişim çağı işletmelerde rekabet koşullarını değiştirmektedir. Günümüzde markaların rekabet edebilmeleri, değişime ayak uydurmaları ve müşterinin değişen ihtiyaç ve istekleri doğrultusunda hareket etmelerine bağlıdır. Rekabet gücünü elde tutmak için talebe göre üretim yapmak gerekir. Tüketici işletme sahibini ve marka yöneticisini de takip ediyor. Ülkesi için ne yapıp yapmadığına ve davranış biçimine göre markaya değer veriyor. Bir işadamı için, bir yönetici için itibar çok önemlidir. Her şeye sahip olunur ama itibar zor elde edilir. İş hayatında sözün eri olmak iş ahlakına ve etik kurallara bağlı kalmak ve itibarlı olmak şarttır. Ülkemizde üçüncü kuşağın yönettiği şirket sayısı çok az. Reis bir aile şirketi, 2 kızımla birlikte çalışıyoruz. 3 torunum var, bu bayrağı onların taşımasını isterim. Tüketicinin en çok güvendiği, beğendiği, tercih edip tavsiye ettiği imrenilen bir marka olarak uzun ömürlü olması, ülkemizin sağlıklı beslenmesi için daha fazla yol kat etmesi en büyük dileğim. Değerli arkadaşlar, okul bittikten sonra kimse okulda olduğu gibi gün içerisinde konuyu anlatıp akşama ödev vermez. Artık konuyu anlamakta ödevin ne olduğunu öngörüp çalışmakta size düşer. Bilgi alma zamanı bitmiş. Bilgi verme, üretme zamanı gelmiştir. Sürekli size bir şeyler öğretmek isteyenlerin yerine, sen bize ne verebilirsin diyenler olacak etrafınızda. Denizcilikte bir söz vardır, yönü belirleyen rüzgar değil yelkendir. Birinin elinizden tutup kariyer merdivenlerinden çıkmanıza yardım etmesi beklenmemelidir. Bu süreçte işinizi kolaylaştıran ailenizin ve öğretmenlerinizin bilgi birikimleri ve deneyimleriyle öğrettikleri prensiplerdir. Zifiri karanlıkta yol alınmaz ama bir fener var ise yol bulunur. Babamı kaybettiğim 1976 yılından bu yana mektuplarını saklıyorum. O benim yol göstericim, rehberim. Sizlerinde güvendiği başınız sıkıştığında danışabileceğiniz bir yakınınız ve tecrübe sahibi bir büyüğünüz olmalıdır. İş hayatına başlandığı gün insan bambaşka gerçeklerle karşılaşır. İş hayatında mucize yoktur ve beklenmemelidir. Kendimize inanalım ve güvenelim. Başarısızlık korkusunu yenelim. Kuş konduğu dalın kırılmasından korkmaz çünkü güvendiği dal değil kendi kanatlarıdır. Mühendislikte bir kural vardır. Bir problem ancak sahip olduğumuz verilerle çözülür, verileriniz yoksa performans ölçüleri de yoktur. Hayat tecrübesi para ile satın alınamıyor, onu sadece yaşayarak elde edebiliyorsunuz” diyerek sözlerini tamamladı.