Diyarbakır Unesco Yolunda
Bu bağlamda bir dizi çalışma devam ediyor. Tarihi Kentler Birliği Diyarbakır toplantısında yapılan çalışmalar ve erilen nokta masaya yatırıldı. Haziranda Diyarbakır surlarının dünya miras listesine adını yazdırması bekleniyor. Tarihi Kentler Birliği Danışma Kurulu Başkanı ve ÇEKÜL Vakfı Başkanı Prof. Dr Metin Sözen sürecin en önemli destekçilerinden, ancak bu olmazsa olmazımız değil çünkü onlar bunun farkına varmalı, bu değerlerin varlığı doğal olarak dünya mirasları içinde olmayı fazlası ile hak ediyor diyor. Ülke genelinde tarihle kentlerin yeniden buluşmasını sağlayan, tarihi dokuların yeniden canlanmasına vesile olan Sözen-“ Bir kent büyük kent olmasının fiziki büyülükle değil arkasına aldığı kültürel kimliklerini dünya için biriktirip değerlerle değer bulur, sanatçıları folkloru yanında kültürel mirası ile kimlik bulur.
UNESCO fiziksel sonuçtur. Ruhsal sonuç onun üstünde” olduğunu da ifade ediyor. Diyarbakır valiliği, büyük şehir ilçe belediyeleri ve tarihi kentler birliği bu bağlamda ciddi ve önemli bir çalışmayı sürdürüyorlar. Diyarbakır surları 1972 yılında tescillenmiş, 1988 yılında Anıtlar Yüksek Kurulunun sit alanı kapsamına almış. 2012 yılından başlayarak UNESCO dünya mirası listesine surların alınması içinde çalışma yürütülüyor. Tarihi Kentler Birliği toplantısına farklı illerden ilçelerden çok sayıda belediye başkanı katıldı. Diyarbakır Büyük Şehir Belediye Başkanı Gülten Kışanak ile eş başkan Fırat Anlı ev sahipliğinde İstanbul’dan Kartal Belediye Başkanı Op. Dr Altınok Öz, Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu ile, Urfa, Samsun Büyükşehir Belediye Başkanları ve çok sayıda il ilçe belde belediye başkanı toplantıda yer aldı. Katılımcılara Süreç detayları ile anlatıldı. İki günlük toplantı sonunda Diyarbakır merkezde tarihi doku turuna çıkıldı. İç kale, Dış Kale, Burçlar, Camiler, Medreseler, kiliseler, köşkler, hanlar ve müzeler ile zengin doku yerinde görüldü. Diyarbakır kentinin bulunduğu alanda ilk yerleşmeler Yontma Taş devrine kadar uzanıyor. Arkeolojik kazılarda açığa çıkan bulgular ile zengin bir tarihi geçmişe sahip olan bölgenin merkezi Diyarbakır Dicle vadisinin 100 metre kadar yüksekliğinde bir düzlükte yer alıyor. Hurri ve Mitanniler’in ardından Asurlar, Aramiler,,İskitler, Medler, Persler, Makadonyalılar, Selevkoslar, partlar, Ermeniler, Tigan Krallığı, Romalılar, Sasaniler, Bizanslılar, Emeviler, Abbasiler, Şeyh oğulalrı,Hamdaniler, Mervaniler, Selçuklular,İanoğulları,Nisan oğulları,Artuklar, Eyyubiler, Akkoyunlular,,safeviler ve Osmanlıların yönetimlerinde kalan Diyarbakır farklı inanç,dil,din ve kültürlerin yaşadığı bir yerleşme alanı olmuş.
O nedenle yer üstünde görülen kadar yer altında da gün ışığına çıkması olası bir tarihin merkezi. Yeni Diyarbakır’ın apartmanlarla villalarla dolu varlığına rağmen ruhsuzluğuna inat surlar içinde kalan eski Diyarbakır’ın canlılığı ve tarihle olan buluşması kentin dünle bugününü de yansıtan ilginç bir görünümünü de yansıtıyor.. Yeni Diyarbakır’da lüks bir resturantta oturunca rastgele bir kentte olduğunuzu anımsasanız da Dağ kapıda Diyarbakır ciğercisine uğradığınızda ya da bir handa kahve yudumladığınızda Diyarbakır’da olduğunuzu fark ediyorsunuz. Diyarbakır denince akla gelen kent kuruluşunda yapılan iç kale onu tamamlayan dış kale. İç kale Hurri-Mitanniler tarafından inşa edilmiş ve M.Ö 3799-3500 tarihi aralığı ile oluşmuş, Farklı medeniyetler ihtiyaca göre genişletmeleri sonucu oluşan surlarla bugunkü konumun ermiş. İç kale gezerken Amida Höyük bu alanda farklı bir doku olarak dikkat çekiyor. Artuklu Kemeri altından geçerek girdiğimiz iç kale içinde geçmişte kullanılan cezaevi, jandarma ve adliye gibi birimlerin boşaltılması ile yakın dönem sayılabilecek eserlerinde yer aldığı önemli bir gezi alanı oluşmuş durumda. Saint George Kilisesi 4. Yy beri kullanılageldiği bilinen bir yapı kısmen harap olsa da kurtarma çalışmaları ile gezilebilir kılınmış durumda,
Diyarbakır’da Surp Giragos Ermeni Ortodoks Kilisesi, Mar Petyun Keldani Katolik Kilisesi, Meryem Ana Süryani Kadim Kilisesi, Surp Sarksi Ermeni Ortodok Kilisesi, Protestan Kilisesi farklı yerlerde bölgedeki dündeki yerleşmelerinde günümüze yansıması olarak ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. İç kale sur duvarlarının yanında yer alan Süleymaniye cami şehit olan 27 sahabenin türbelerinin de bulunması nedeni ile ilgi odağı. 1156-1179 yıllarında Nisan oğulları döneminde yapılmış, Kapı önünde yardım isteyenler ilginç bir görüntü yaratıyor. Abdest alma çeşmelerinin de yer aldığı avluda türbe ve cami girişleri var. Cami içinde de farklı yerlerde türbeler var. Diyarbakır’da camilerde yine sur içinde farklı yerlerde ama farklı özellikleri ile dikkat çekiyor. Gazi Caddesinde Hasan Paşa Hanının karşısında yer alan ve Diyarbakır’ın en çok bilinen cami Ulu cami gibi Süleymaniye Cami de çekim merkezi, Ulu cami yanında yer alan Mesudiye medresesi’de Artukluların eseri. Dört sütün üzerine oturtulmuş Dört ayaklı minaresi ile kente gelenlerin dikkatini çeken bir diğer camide 1500 yılında Akkoyunlu Sultanı Kasım Bey yaptırdığı cami Camilere ulaşırken bir yerde kentin eski sokakları çarşıları ve yaşamın kesitleri ile de buluşuyorsunuz. Kurşunlu Cami, Parlı Cami, Melek Ahmed Cami, Behram Paşa Cami, Ali Paşa Cami, gibi tarihi camilerde Diyarbakır’ın zenginliği. Diyarbakır birkaç sayfa ile anlatılamayacak kadar çok eser ve doğa dokusunun varlığına sahip. Yeni onarılan ya da kurtarma çalışmaları yapılan eserlerde var. Kimi yapılar müze olarak açılmaya hazırlanıyor. Cemil Paşa Konağında Diyarbakır kent Müzesi olarak onarımı tamamlanmış. Burada yerel ağıtlarla gezenlere folklorik kültür sunuldu. Yerel yaşam ile ilgili düzenlemeler de yapılacağı anlatıldı. Ali Paşa Mahallesinde köylü sokakta 17 yy yapılan ve sonrada genişletilen yapının dokusu da görülmeye değer. Ziya Gökalp evi, Cahit Sıtkı Tarancı evi gibi yapıların yanında eski tarihi konakların kurtarılması bilinci Diyarbakır’da geleceğin bu bağlamda daha iyi olacağının göstergesi. Diyarbakır sur içinde nerede ise her adımda bir tarihi buluşma ya da dünden gelen çarşı kültürünün izleri var. Sur ile süren yolculuğumuzda kiminde araç ile kimde yürüyerek tarihe aktık.
Dağkapı Burcu, Yedi Kardeş Burcu, uLU-Evli Beden Burcu, nur Burcu, Mardinkapı semtindeki Keçi Burcu özellikle dikkat çeken burçlar. Çift başlı kartal ve aslan kabartmalarının yer aldığı Yedi Kardeş burcu diğerlerine göre üzerinde daha çok yazı ve şekilleri bulundurması bakımından da ayrıca ilgi görüyor. Özünde her adımı başlı başına değerleri taşıyan surların Hevsel Bahçelerinin muhteşem doğa gzüelliğinide seyretme olanağını veren Keçi burcu artık Diyarbakırlılar içinde bir gezi alanı, burada demli bir çay ile doğa ve tarih yolculuğuna gözlerinizi kapatarak erişmeniz olası. Oradan on gözlü köprü gibi dikkate değer eserleri ve Mustafa Kemal Atatürk Diyarbakır’da kaldığı belirtilen Gazi Köşkünü izlemenizde olası. Gazi köşküne Diyarbakır’a her gittiğimde uğrak verdim. Özelliği ile yapı korunuyor ama çevre düzeni sanki geçmişte daha bakımlı idi gibi geldi. Beklide mevsimdendir. Diyarbakır’a uğrak verenin görmesi gereken güzel bir alanda köşk yer alıyor. Dicle nehrinin deltasında yer alan Hevsel bahçeleri Diyarbakır kentinin sebze ve meyve ihtiyaçlarını uzun yıllar karşıladığı alan olarak tanımlanıyor. Meşhur Diyarbakır karpuzu gibi farklı sebzelerde bu alanda yetiştirilmeye devam ediyor. Diyarbakır’da iç ve dış kale ile surları ve içinde yer alan tarihi doku ile hevsel bahçelerini gezmek görmek tarihin bir kesitine yolculuk etmeye benziyor ve bu doğal tarihi dokuyu koruma sahiplenme bilinci düne göre bugün Diyarbakır’da çok daha ileri olduğu içindir ki UNESCO yolunda hızla ilerleyen bir çalışma devam ediyor. Özünde Diyarbakır için bir gezi yazısı yazıp nerede ne yenmeli nerelere gitmeliyi anlatmakta olurda ama UNESCO yolunda daha çok günümüze eren eserlerden söz ettik. Başka bir yazımızda da yaşantıya değiniriz.
Bu bağlamda bir dizi çalışma devam ediyor. Tarihi Kentler Birliği Diyarbakır toplantısında yapılan çalışmalar ve erilen nokta masaya yatırıldı. Haziranda Diyarbakır surlarının dünya miras listesine adını yazdırması bekleniyor. Tarihi Kentler Birliği Danışma Kurulu Başkanı ve ÇEKÜL Vakfı Başkanı Prof. Dr Metin Sözen sürecin en önemli destekçilerinden, ancak bu olmazsa olmazımız değil çünkü onlar bunun farkına varmalı, bu değerlerin varlığı doğal olarak dünya mirasları içinde olmayı fazlası ile hak ediyor diyor. Ülke genelinde tarihle kentlerin yeniden buluşmasını sağlayan, tarihi dokuların yeniden canlanmasına vesile olan Sözen-“ Bir kent büyük kent olmasının fiziki büyülükle değil arkasına aldığı kültürel kimliklerini dünya için biriktirip değerlerle değer bulur, sanatçıları folkloru yanında kültürel mirası ile kimlik bulur.