baş ağrısı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
baş ağrısı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Şubat 2015 Salı

Baş ağrısı anevrizma habercisi olabilir…

Baş ağrısı ile kendini belli eden ‘‘Beyin Anevrizması’’ halk arasında baloncuk olarak bilinir. Anevrizma, çeşitli sebepler ile patlayıp kanadıktan sonra dayanılmayacak derece şiddetli baş ağrısına sebep olarak durumun ciddiliğini sergiler. Ancak erken teşhis ile hayati tehlikenin aza indirilmesi için anevrizmanın patlamadan teşhis edilmesinin öneminden bahseden Özel Medline Konya Hastanesi Beyin ve Sinir Hastalıkları Uzmanı Dr. Hüsnü Terman, konuyla ilgili bilgilendiriyor.


Anevrizmalar yapı itibari ile damar duvarının doğuştan zayıf olduğu noktalarda, genellikle de damarın daha küçük dallara ayrıldığı noktalarda oluşur. Damar içi basınç, yani halk arasında bilinen adıyla ‘‘tansiyon’’, damar duvarının zayıf olduğu noktada her kalp atımında dışarı doğru bombe verir ve orada bir baloncuk oluşur. Baloncuk bu basınca dayanamadığı zamanda da patlayarak beyin kanamasına sebep olur. Bu patlamaların kendiliğinden olabildiği gibi, öksürme ve ıkınma gibi sebepler ile de olabileceğinden bahseden Özel Medline Konya Hastanesi’nden Dr. Hüsnü Terman: “Anevrizmalar için en kritik durum patlayıp kanamaya neden olmalarıdır. Bu kanamalar hayati tehlike yaratabilir. Bu yüzden kanama sonrasında en kısa sürede mutlaka gerekli tedavi uygulanmalıdır’’ dedi.

Anevrizma kimlerde oluşur? Risk faktörleri nelerdir?
-Doğumsal olarak damar duvar yapısında yetersiz olanlar,
-Darp veya kaza sonucu kafa bölgesine darbe alanlar,
-Enfeksiyon geçirenlerde anevrizma gelişebilir.

Ayrıca sıklıkla sigara, alkol tüketen ve hipertansiyonu olan kişilerde anevrizma rahatsızlığı daha sık gözlemlenir.

Anevrizma teşhisi nasıl konulur?
Şikayetler ile uzmana başvuran hastaya ilk olarak beyin tomografisi çekilir. Bu tomografi yardımı ile hastanın beyin damarlarında kanama olup olmadığı tespit edilir. İkinci aşamada MR ve anjiografi yapılır. Hastalıkla ilgili olarak en önemli nokta, baloncuk patlamadan yani kanama olmadan müdahale etmek ya da en azından ilk kanamadan hemen sonra ilk müdahaleyi gerçekleştirmektir.

Anevrizma tedavisi nasıldır?
Anevrizma patlaması sonucu beyin kanaması geçiren hastalarda tedavi yapılmazsa 7. günden sonra tekrar bir baloncuk patlaması meydana gelir. Bu yüzden hastaya ilk müdahalede kesinlikle tedavi uygulanmalıdır. İki farklı şekilde uygulanan cerrahi yöntemlerden biri açık, diğeri kapalı cerrahi yöntemidir. Hastaya en uygun yöntem ile cerrahi müdahale yapılarak oluşacak muhtemel baloncuk içine kan girişi engellenir. Böylece kanamaya baştan önlem alınmış olur.

14 Temmuz 2014 Pazartesi

KAZALARDAN SONRA ÇENENİZİ ÖNEMSEYİN



Bayramlarda artan seyahatler kazaları da beraberinde getiriyor
Kazaların ardından çenenin yanlış tedavi edilmesi, ilerleyen yıllarda tüm yaşamımızı etkileyecek sorunlara neden olabiliyor

 Uzmanlar, bu sorunlarla karşılaşılmaması için kazaların ardından çene cerrahı konsültasyonu öneriyor
Yaz aylarında ve bayramda artan seyahatler kazaları da beraberinde getiriyor. Kazaların ardından en az önemsenen çenede yapılan yanlış tedaviler ise yıllar sonra bile tüm yaşamımızı etkileyecek şekilde eklem rahatsızlığı olarak karşımıza çıkıyor. Hatta bu nedenle, çenenin kırılıp tekrar tedavi edildiği, sağlam dişin çekildiği dahi oluyor.

Uzmanlar, yaşanan kazadan yıllar sonra hastaların bu tür sorunlarla karşılaşmaması için, kazaların ardından mutlaka çene cerrahı konsültasyonu istenmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Dentistanbul Ağız – Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı Yard. Doç. Dr. Mehmet Ali Güven, konuya ilişkin sorularımızı yanıtladı.

Yüzde 50’sinde travma öyküsü var
Mehmet Ali Güven, çene cerrahlarına eklem rahatsızlığı nedeniyle gelen hastaların yüzde 50’sinde, daha önce yaşanmış bir travma öyküsü olduğunu belirtti.

“Makro kazalar özellikle trafik kazaları ve kavga sonucu alınan travmalar çene eklemi sorunlarında daha büyük etken” diyen Güven, kazaların ardından çene eklemi gözden kaçırıldığı için hastaların yıllar sonra karşılarına çıktığında kaynağını hatırlamadıklarını söyledi.

Mehmet Ali Güven, “Kaza kaynaklı ağrı, ödem, şişlik gibi akut belirtiler birkaç gün içinde zayıflıyor, kayboluyor. Ama eklemde başlayan dejenerasyon yıllar sonra kendini gösteriyor” diye konuştu.

Dişlerin ilişkisi önemli
Trafik kazalarının ardından hastanelere kaldırılan hastalarda öncelikle kemik kırıkları olup olmadığına bakıldığını belirten Güven, çenede kırık görünmüyorsa genellikle bu bölgede meydana gelen travmaların önemsenmediğine işaret etti. Güven, şunları kaydetti:

“Çenede kırık tedavisi, kırık uçları birbirine denk getirip fikse etmekten ibaret değildir. Tedavi çene ilişkilerini, hangi dişlerin hangisi ile temas ettiğini bilerek, çenenin kapanışının doğru olup olmadığını görüp, çeneyi doğru bir kapanışa getirerek, çeneye fonksiyonunu geri vererek mümkün. Bu nedenle trafik kazalarından sonra, çene bölgesine bir travma alınması durumunda mutlaka çene cerrahisi konsültasyonu yapılmalı.”
Mehmet Ali Güven, hiç travma olmadan stresli durumlarda gece dişlerini sıkanlarda, diş eksikliği nedeniyle yalnızca bir tarafı ile yiyecekleri çiğneyenlerde ve özellikle üst çenede gömülü 20 yaş dişi olanlarda da eklem sorunları olduğuna işaret ederek, bu tür hastalar için ise gece plakları, eksik dişin tedavisi ve gömülü dişin çekilmesi gibi önleyici tedaviler uyguladıklarını anlattı.

Ortaya çıkan sorunlar
Yard. Doç. Dr. Mehmet Ali Güven, kazaların ardından çene ilişkisi gözetilmeden yapılan tedavilerde ortaya çıkan sorunları şöyle sıraladı:

“Çeneyi tekrar kırıp tekrar doğru şekilde tedavi etmeye çalıştığımız hastalar da oluyor. Ağız kısıtlı açılıyor ya da hiç açılmıyor, çenenin düzgün kapanması için dişi çekilen hastalarla dahi karşılaşıyoruz. Ameliyat sırasında sinire vida konulduğu için çene uyuşuklukları görülebiliyor.  Yemek yerken klik sesi, çene kaslarında ağrı ise bunlar arasındaki en küçük sorunlar.”