2 Ocak 2015 Cuma

Kaçak Turlar' a Dikkat Ediniz

Yasa dışı bir suça ortak olmayınız...Ülkemizde Seyahat Sektörü bir dizi kanunlar ile düzenlenmiş ve bu seyahatleri gerçekleştirmek ve planlamak üzere Kültür ve Turizm Bakanlığı denetiminde, Tursab 'a kayıtlı seyahat acentaları yasal olarak yetkili tayin edilmiştir.Kaçak Turlar Cebinizden paranızı çalıyor.

Ülkemizde her konuda olduğu gibi bu konuda da halkımızın kanunları çok net bilmemesinden faydalanan bazı 'Kanun Tanımaz ' kişi ve kurumlar maalesef Seyahat endüstrisinde 'Kaçak' olarak anılan, hiçbir yasal zemini olmayan tur veya geziler düzenlemektedirler. Bazıları henüz rezervasyon aşamasındayken tespit edilerek, Tursab tarafından engellenmekte yada yasal bir acenta tarafından gerçekleşmesi sağlanmaktadır. Tüm bu uğraşılara rağmen bazıları önleyici denetimlerden kaçarak, Kaçak tur olarak seyahate çıkmaktadır. Kaçak turlar tur bölgelerinde, Kültür ve Turizm bakanlığı, Tursab, Maliye ve Emniyet güçlerinin yaptığı ortak denetlemelerde tespit edilmekte ve üzücü hallere düşmektedir.

Tursab Kaçak Turların Acı Bilançosunu kamuoyuna açıkladı...

Turu Düzenleyen Kişiye, Tur Aracına Ceza.... Yolcu için Tura ve Ödenen Paralara elveda...
Kaçak tur düzenleyen kişi ve kurumlara 'Kaçak Seyahat Acentacılığı Faaliyeti' yaptıklarından ötürü yetkilerce idari para cezası kesilmektedir. Aynı zamanda haklarında Tursab tarafından dava açılmaktadır. Her yıl binlerce 'Kaçak Tur' tespit edilerek cezai işlem yapılmaktadır.
Sadece 2014 Yılının ilk yarısında 796 Kaçak Tur denetimlerde tespit edilmiştir.

Türkiye de Kaçak Turların rakkamının büyümesini sağlayan ve tetikleyen nedenler;
Her türlü uyarıya ve yasaya rağmen Bazı OKUL Gezilerinde Seyahat Acentası kullanılmadan Kaçak Tur Üretmesi...

Bazı Dernek, Vakıf gibi Sosyal yardımlaşma kurumlarının Seyahat Acentası kullanmadan Kaçak tur üretmesi...

Bazı Üniversitelerde Öğrencilerin kendi aralarında Kaçak Tur düzenlemesi ve Rektörlüklerin bu faaliyetlere göz yumması...

Belediyelerin İhale ettikleri bazı Gezi ve Turların Turizm Şartlarına uygun olmaması, yüklenici firmanın Eksik yada Kaçak tur yapmak zorunda bırakılması.

Halkımızın EN UCUZ Arayışının yarattığı RANT ve bu arayışı karşılamak üzere Herşeyiyle Eksik bir şekilde KAÇAK TUR hizmeti veren, Kanun Tanımaz kişilerin HIRSIZLIK AŞKLARI...
Tüketici Bilinçli olmalı ve Yasal olmayan bir seyahat ürünü satın almamalıdır !

Yapılan tüm denetimlere rağmen bu tip yasal olmayan Hak Hırsızlığı yapan, yasa dışı tur düzenleyen kişilerin engellenebilmesi ancak Biliçli Tüketiciler ile mümkündür. Bu nedenle bir tura katılırken, bir seyahat planı yaparken; Mutlaka hangi seyahat acentası tarafından gerçekleştiğini denetleyiniz. Aşağıda bulunan link adresinden; Tursab internet sitesinden acentanın adını veya belge numarasını yazarak faaliyette olup olmadığını konntrol ediniz.

http://www.tursab.org.tr/…/seyahat-a…/seyahat-acentasi-arama

Kaçak Turlara denetimlerde ceza yağıyor...Kaçak Turlara denetimlerde ceza yağıyor...
YASA Ne diyor ?

1972 yılında yürülüğe giren 1618 Sayılı kanun Özetle ; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için seyahat ürünlerinin sadece Seyahat Acentaları tarafından planlanarak satılabileceğini belirlemektedir. Ayrıca seyahtlerde ve Paket turlarda hangi asgari şartların sağlanması gerektiğini, bu seyahatleri kimlerin ne şekilde denetleyeceğini de düzenlemektedir. Kısaca bu kanun emirlerince; T.C sınırları içerisinde yada T.C. vatandaşları için Yurtdışında yapılacak Tüm 'TUR' 'GEZİ' 'PAKET TUR' 'GÜNÜBİRLİK TUR' Faaliyetlerinin 'UÇAK BİLETi' ' OTEL' 'RENT A CAR' gibi seyahat ürünlerinin sadece Seyahat Acentaları tarafından satılabileceğini açıkça ifade etmektedir.

KAÇAK TURLAR; Can Yakıyor, Can Alıyor !
Turizm sektöründe Yasa dışı tur düzenleyen kişilerin; Turizme uygun olmayan koşullarda ve içerikte hazırladıkları Kaçak Turlar birçok Can Kaybına yada hak kaybına neden olmuştur.
Kaçak Turlar Can Yakıyor...Kaçak Turlar Can Yakıyor...

Niğde Üniveritesi Ulukışla Meslek Yüksek Okulu Öğrencilerinin düzenlediği KAÇAK TUR ve ACI BİLANÇO...

11 kişi hayatlarını kaybetti, 31 kişi yaralı...
Kazanın arkasında yatak gerçek Neden Profesyonel bir tur operatörü tarafından rahatlıkla okunabilmektedir. Kazanın altında yatan Gerçek neden; Hiç bir deneyimi bulunmayan kişilerce tertiplenen Kaçak Tur olması, Tur için uygun olmayan Araç kullanımı, Şöförü denetleyen Rehberin olmayışı, Turu yöneten bir seyahat operatörürün bulunmayışı...

Kaçak Turlar Can Yakıyor.

Süleyman Demirel Üniversitesi Yalvaç Meslek Yüksekokulu öğrencilerinin düzenlediği KAÇAK

TUR ve ACI BİLANÇO...
8 kişi hayatını kaybetti, 20 kişi yaralı...
Hiçbir Yasal güvencesi olmayan, bir üniversite öğrencisi tarafından organize edilmiş bir seyahat sonucu maalesef birçok kişi hayatını kaybetti. Geziyi organize eden kişinin de hayatını kaybettiği bu Kaçak turda olan yine masum kişilere oldu. Bu kazanın gerçek nedeni ; Yine yukarıda kaza ile maalesef aynı..

Seyahat Acentaları ile tur yapmak bölgeyi en iyi hizmet alarak, güvenle tanımak demektir.
Son yıllarda ülkemizden artan Turizm talepleri ve kaçak turların engellenebilmesi için Seyahat Acentaları kâr marjlarını neredeyse Sıfıra indirmiş durumdadırlar. Tüm bu olumsuz koşullara rağmen yasal zeminde ve hizmet prensiplerinden ödün vermeden tur üreten seyahat acentaları güvenli bir seyahat imkanı sunmaktadır. Turizme uygun araçlar, Profesyonel rehberler ve iyi hazırlanmış tur programları ile tur bölgesinin ruhunu yaşayabileceğiniz turlar hazırlamaktadırlar. Bu nedenle lütfen seyahatlerinizde Seyahat Acentalarını tercih ediniz...

Not : Bu bilgilendirme mesajında özellikle hiçbir seyahat acentasının ismi zikredilmemiştir. Reklam amaçlı değil tamamen Tüketicimizi bilinçlendirme amacıyla hazırlanmıştır.

1 Ocak 2015 Perşembe

Mustafa Sarıgül'den İnönü açıklaması

Bugün bazı internet haber sitelerinde, Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü’ye yönelik tehdit iddialarıyla ilgili şahsıma yönelik soruşturma başlatıldığına dair haberler yer almaktadır. 

Söz konusu iddialar, bayan İnönü’nün bir süre önce bir gazeteye verdiği röportajda ortaya attığı gerçekle uzak yakın ilgisi olmayan suçlamalardır. Avukatlarım bu röportajın yayınlandığı gün hemen harekete geçerek İstanbul Adliyesi’nde yasal haklarımı korumak için gerekli müracaatı yapmışlardır.

Bir kez daha bu iddiaların gerçek dışı olduğunu kamuoyuyla paylaşmak istiyorum. Şahsımı yıpratmaya yönelik  karalama ve asılsız suçlamalara asla sessiz kalmayacağımı, ve yasalar önünde gerekli cevabı vereceğimi kamuoyuna saygıyla duyururum.

“AKAY TUR’ dan Menderes Türel ve Fettah Tamince’ye destek”



Son zamanlarda gündeme oturan Antalya’nın Yılbaşında daha aktif, ilgi çekebilir hale getirilmesini başında şehrin ışıklandırılması ve cazibe merkezlerinin oluşturulması geliyordu.


Gerek Fettah Tamince söyleşilerinde buna yer verdi gerekse Menderes Türel bey bu yolda adımlar atılacağına işaret etti. Akay Travel ise bu konuda payına düşeni yapmak adına şehrimizin havalimanı yolunda bulunan ve yüksek bir turist trafiğine hakim Aspendos Bulvarındaki muhteşem binasını ışıklandırarak daha da güzel bir görüntü sergilemesine imkan verdi.

AJDA PEKKAN WOW ISTANBUL’DA COŞTURDU!


Süperstar Ajda Pekkan yılbaşı gecesi sahne aldığı WOW İstanbul Hotels&Convention Center’da  sahne performansı ile hayranlarını çoşturdu.


Kırmızı seksi elbisesi ile sahneye çıkan Ajda Pekkan, şarkıları  yanı sıra kıvraklığıyla da yıllara taş çıkarttı.


2015 yılını Ajda ile WOW İstanbul’da karşılayan  1800 kişi  Superstar’dan önce sahne alan Eda-Metin Özülkü , Ferda Anıl Yarkın , Sibel Alaş ve Hazım Körmükçü’den kurulu Ünlüler Orkestrası ‘nın şarkıları ile de mest oldular.

30 Aralık 2014 Salı

Turizmde inovasyonun adı artık HotelRunner


2011 yılından beri turizm sektörüne inovatif bulut tabanlı çözümler sunan CloudArena, 2012 yılından beri konaklama tesisi, acente online satış yönetimi ve dijital pazarlama platformu HotelRunner ile tanınıyor. HotelRunner hızla büyüme gösteren çizgisi ve hem yurt içi hem de yurt dışında gördüğü ilgi ile CloudArena isminin önüne geçti. HotelRunner isminin CloudArena hizmetlerinin bütününü daha iyi tarif ettiğini söyleyen CloudArena Kurucu Ortağı Arden Agopyan, “Doğru bir hamlede bulunarak, isim değişikliğine gittik. Bundan sonra hizmetlerimizi tamamen HotelRunner markasıyla sürdüreceğiz” diye konuştu.

Turizm sektörüne yönelik olarak hayata geçirdiği ve gelişmekte olan pazarlar başta olmak üzere tüm dünyayı hedefleyen bulut tabanlı çözümleri ile turizm sektöründe fark yaratan CloudArena, önemli bir adım atarak isim değişikliğine gitti. CloudArena, yurt içi ve yurt dışında büyük ilgi görmesi sebebiyle şirket ve marka adı olarak da artık HotelRunner’ı kullanmaya başladı. CloudArena Kurucu Ortağı Arden Agopyan konaklama tesisi, acente online satış yönetimi ve dijital pazarlamasını kolaylaştıran, online rezervasyon deneyimini farklı bir boyuta taşıyan yenilikçi teknoloji platformu HotelRunner’ın piyasada dominant bir ürün olmasının onları bu kararı vermeye ittiğini söylüyor.

“2012’den beri HotelRunner, CloudArena’dan çok daha bilinir bir marka haline geldi, Kurulduğumuzda turizm sektörüne çeşitli ürünler çıkartmak üzere yolan çıkan bir şemsiye marka oluşturduk ve altında çeşitli ürün ve servisler çıkartmayı hedefledik. Ancak ilerleyen dönemlerde şirket stratejimizi tek bir platform oluşturup inovatif çözümleri bu platformun altında sunma yönünde revize ettik” diyen Agopyan, HotelRunner ile marka kimlikleri ve teknolojinin gücünden yararlanarak turizm sektörüne özel çözümler sunan bulut tabanlı bir platform olduklarını hedef kitlelerine daha rahat ilettiklerini söylüyor.

“HotelRunner turizm paradigmalarını değiştiren dev bir marka”
CloudArena, HotelRunner’ın hem yurt içinde hem de yurt dışında bu kadar ilgi görmesinden, platformun gittikçe güçlenerek büyümesinden, her geçen gün yeni özellikler eklenmesinden ve tüm bunların sonucunda turizm sektörünün paradigmalarını değiştiren dev bir markaya dönüşmesinden dolayı şirketin ismini de HotelRunner olarak değiştirme kararı aldı.

Yönetim kurulunda veya şirketin yapısında hiçbir değişiklik olmadan ilerleyeceklerini söyleyen Agopyan, “Turizm sektöründe, yani otelciler ve acenteler arasında HotelRunner markası zaten daha çok bilindiği için marka algısında bir değişiklik olmayacak. Aslında CloudArena markasını müşteri gözünde hiç kullanmadık” diyor.

Daha önce OtaMagic adı altında duyurulan acenteler için dijital pazarlama ve online satış platformu ise HotelRunner for Agencies olarak yeniden konumlandırılarak HotelRunner platformunun bir parçası oldu. Bunlara bağlı olarak CloudArena.com ve OtaMagic.com web siteleri kapandı, HotelRunner.com tamamen yenilenerek hizmet vermeye başladı.

Starbucks’ın Seattle’daki yeni mağazası kahve deneyimini yeniden tanımlıyor

Dünyanın en kaliteli kahve çekirdeklerinden hazırladığı içeceklerini rahat ve keyifli mağazalarında kahve severlerin beğenisine sunan Starbucks, perakende dünyasına yepyeni soluk getiren bir atılımla Seattle’da ‘dev’ bir mağaza açtı.Yaklaşık 1.500 metrekare büyüklükte olan yeni mağazanın en önemli farkı, gelen misafirlerin kahvenin kavrulmasından kendilerine servis edilmesine kadar geçtiği tüm süreci izleyebilmesi.Starbucks’ın Seattle’da açtığı yeni Reserve® Roastery and Tasting Room mağazası, yalnız büyüklüğüyle değil konseptiyle de perakendecilik sektörüne yepyeni bir soluk getirdi.


Starbucks’ın ilk mağazası Pike Place Market’ın dokuz blok uzağında Capitol Hill’de açılan yeni etkileşimli mağazada, kavurma işleminin her adımı görülebildiği gibi misafirlere kahve eğitimi ve özel sınırlı üretim Reserve®  kahveler sunuluyor.Bu mağazaya gelenler kahvenin çekirdek halinden Starbucks bardaklarıyla kendilerine ikram edilinceye kadar geçtiği tüm süreci izleyebiliyor.


CEO Howard Schultz: “10 yıllık rüya gerçekleşti!”
Starbucks CEO’su Howard Schultz’un ‘10 yıllık bir rüyanın gerçekleşmesi’ olarak değerlendirdiği bu dev mağaza, aynı zamanda bu konseptin yaygınlaşacağının da işareti. Schultz, “Misafirlerimize dünyanın en güzel kahvesini sunma hedefi ile çıktığımız bu yolculuğun doruk noktası olan mağazamızda, misafirlerimize kahvelerimizi nasıl tedarik ettiğimiz, kavurduğumuz ve işlediğimiz üzerine kapsamlı ve duyulara hitap eden benzersiz bir deneyim yaşatıyoruz” dedi.


Artık yeni nesil Starbucks’ların zamanı diyen Schultz, sözlerine şöyle devam etti: “Starbucks Reserve Roastery and Tasting Room, dünyanın en iyi kahvesini barındıran ve servis eden bir yer olmasının ötesinde stratejik olarak da bir öneme sahip. Roastery, şirket olarak bizim nereye gittiğimizi gösteriyor. Nadir bulunan ve egzotik kahveleri daha önce görülmemiş interaktif bir şekilde deneyimleme fırsatı sunuyor. Starbucks’ın kahve konusundaki otoritesini pekiştirirken, inovasyon alanındaki liderliğimizin de altını çiziyor.”Türünün tek örneği olan Starbucks mağazası bambaşka bir deneyim yaşatıyor

Yapım süreci iki yıldan fazla süren bu mağazada misafirler, Starbucks’ın kahve tutkusunu, yenilikçi ve mükemmel içeceğin keşfine adanmış yolculuğunu etkileşimli eşsiz bir deneyim ile yaşıyor.
Kahve sanatının bütün sürecini gözler önüne seren Starbucks mağazası, kendine has dekorasyonuyla da dikkat çekiyor. Mağaza, 1920’lerden günümüze miras kalan ve orijinal haline uygun olarak restore edilen tarihi bir binada hizmet veriyor.

360 derece görüş alanına sahip tadım odasıyla benzersiz bir deneyim yaşatan mağazada, tüm dünyadaki mağazalardan seçilen 40 barista, Clover®, Pour‐Over, Coffee Press, Chemex®, Siphon, Espresso ve Cold Brew olmak üzere 7 farklı yöntemle hazırladıkları içecekleri kahve severlerin beğenisine sunuyor. Mağazada ayrıca, başarılı Şef Tom Douglas’ın hünerli ellerinden çıkan hamur işleri, salatalar, sandviçler ve tatlılar da servis ediliyor. Yiyecek menüsü, sunulan farklı kahvelerin tadını tamamlayacak ve birlikte lezzet uyumunu yakalayacak şekilde özel olarak hazırlanmış.

Küba’nın Tahtına Sırbistan Oturdu

Uçak bileti, otel ve araba kiralama fiyatlarını aynı platformda karşılaştıran uluslararası seyahat arama motoru Skyscanner,  dünya seyahat eğilimlerini ortaya koyan 2014 Seyahat Alışkanlıkları Raporu’nu yayımladı. Rapora göre,  uçak bileti aramalarında ülke bazında bir önceki yıl en çok artışın gözlendiği Küba,  2014 yılında tahtını Sırbistan’a bıraktı. Bu yıl uçak bileti aramalarında %62’lik bir artışla birinci sıraya yerleşen Sırbistan’ı, Kıbrıs, Macaristan, Endonezya ve Küba takip etti. Yurtiçi seyahatlerde ise alışılagelmişin dışındaki destinasyonlar ön plana çıkıyor. Edremit’e olan seyahat aramaları %187 oranında artış göstererek yurtiçi destinasyonlar arasında ilk sırayı aldı. Rapor,  aynı zamanda Türklerin ortalama 39 gün öncesinden tatil rezervasyonlarını yaptıklarını gösterirken, en çok seyahat edilen günler cuma olduğunu ortaya çıkarıyor.

İnternet sitesi ile olduğu kadar mobil uygulamalarıyla da dünyada seyahat etmek isteyenlerin hayatını kolaylaştıran ve en hesaplı alternatifleri sunan Skyscanner, yayınladığı Seyahat Alışkanlıkları Raporu ile seyahatseverlerin nabzını tutmaya devam ediyor. Rapor, 2014 yılında Türklerin en çok tercih ettikleri destinasyonları, seyahat aramalarındaki artışları, rezervasyon zamanlamaları ve ortalama tatil süresi gibi verileri ortaya koyuyor.

Doğu Avrupa ve Uzak Destinasyonlara İlgi Artıyor
Türkiye’den yapılan aramalara göre, 2014 yılında Türklerin rotayı Doğu Avrupa ve uzak destinasyonlara çevirdiği görülüyor. Türkiye’den yapılan uçak bileti aramalarında ülke bazında en çok artış %62 ile Sırbistan’da görülürken,   %46 ile Kıbrıs listede ikinci ve %33 ile Macaristan üçüncü sırada yer aldı. Endonezya ve Küba’nın %30 artış oranıyla 4. sırayı paylaşması ise Türklerin uzak destinasyonları da tercih ettiğini gösteriyor. Listedeki en fazla artış gösteren ilk on ülkeden Sırbistan, Kıbrıs, Endonezya, Beyaz Rusya ve Güney Kore'ye Türklerin vizesiz giriş yapabilmesinin, bu ülkelerin en çok tercih edilen destinasyonlar arasında olmasında etki göstermişe benziyor.

Türkiye’de Edremit, Antalya ve Adıyaman Yükselişte
Skyscanner 2014 Seyahat Alışkanlıkları raporuna göre, geçtiğimiz seneye kıyasla seyahat aramalarında Edremit en çok artış gösteren destinasyon olarak dikkat çekiyor. Yapılan aramaların %187 oranında artış göstermesi 2014’te Edremit’in yıldızının parladığına işaret ediyor. Ayrıca listenin ilk beşteki sıralamasına yeni giren Adıyaman ve Kahramanmaraş, iç turizmde kültür turlarına olan talebin arttığını gösteriyor.

Pazartesi Rezervasyon, Cuma Seyahat
Skyscanner Seyahat Alışkanlıkları Raporu’na göre, Türk seyahatseverler ortalama 39 gün önceden tatil rezervasyonu yaparak 2013’te olduğu gibi bu sene de “son dakikacı” olarak ön plana çıkıyor. Elde edilen veriler, Türklerin en fazla perşembe günü arama yaptığını gösterirken, pazartesi günü rezervasyonların en yoğun olduğu gün olarak dikkat çekiyor. Türkler en çok cuma günü tatile çıkarak da hafta sonu fırsatlarını değerlendiriyor.

Ramazan ve Kurban Bayramlarında Tercihimiz Yurtiçi Oldu
2014 yılında Kurban ve Ramazan Bayramı tatilinin kısa süreli olması seyahatseverlerin tatil seçenekleri konusunda belirleyici oldu. Türk seyahatseverler bayram tatillerinde tercihini yurtiçi destinasyonlarından yana kullandı. Yaz aylarına denk gelen tatillerde, listede İstanbul başı çekerken, İzmir, Antalya, Bodrum ve Antalya’nın ilk sıralarda yer alması seyahatseverlerin bayram tatili tercihlerini deniz, kum ve güneşten yana kullandığını gösteriyor.

Skyscanner Seyahat Alışkanlıkları Raporu’nun hem dünya da hem de Türkiye’de seyahatseverlerin nabzını tuttuğunu belirten Skyscanner Türkiye Pazarlama Müdürü Murat Özkök; “Seyahat Alışkanlıkları Raporu’yla dünyada ve Türkiye’de her yıl değişen seyahat trendlerini seyahatseverlere sunuyoruz. Özellikle vizesiz Doğu Avrupa ülkelerine olan aramaların artması, seyahat planlamasında vize imkanlarının Türkler için önemli olduğunu gösteriyor. Küba ve Endonezya gibi uzak ülkelere daha fazla ilgi duymamız ise farklı kültürleri deneyimlemek istediğimize işaret ediyor. Ortalama olarak 39 gün önceden rezervasyon yapmamız da alışkanlıklarımızdan vazgeçmediğimizi doğruluyor.” dedi.

2015’İN İLK IŞIKLARINA ANY İSTANBUL’DA ‘MERHABA’ DEMEYE NE DERSİNİZ?


Arnavutköy’ün vazgeçilmezi Any İstanbul, size özel yılbaşı menüsü, samimi ortamı ve benzersiz müzikleriyle yılbaşı gecenizi unutulmaz kılmak için sizleri bekliyor!Keyifli atmosferi, güler yüzlü ekibi ve lezzetli yemek seçenekleriyle Arnavutköy’e bambaşka bir hava katan, misafirlerine her daim hatırlayacakları anlar yaşatan Any İstanbul, 31 Aralık gecesi sizleri unutamayacağınız bir yılbaşı menüsü ile şehrin en ışıltılı eğlencesine davet ediyor.


Yeni yıl coşkusunu 2015’in ilk ışıklarına taşırken Any İstanbul’un marifetli şefi sizlere tatmaya doyamayacağınız “Şarküteri tabağı”ndan “Kuşkonmaz’a sarılmış ılık peynir”e, “Izgara Kalkan”dan “Morel mantarlı bonfile” ye kadar birbirinden özel lezzetler sunuyor. Üstelik gece sonu acıkmalarını unutmayarak  “İşkembe çorbası” ve “Sucuk burger” da yılbaşı menüsünde yerini alıyor.


Miss Globe Türkiye güzeli Burçin Serdar’ın özenle seçtiği, eğlenceyi canlı tutacak müzikleri eşliğinde akşam yemeğinin keyfini sürerken, saat 21.00 itibari ile DJ Ekim Baykara ve DJ Tansu’nun başarılı performansları yeni yılınıza heyecan katıyor. Arnavutköy’ün vazgeçilmezi Any İstanbul, en özel tatları, enfes kokteylleri ve kaliteli müzikleri ile yılın en büyüleyici gecesinde 2015’e birlikte merhaba demek için sizleri bekliyor.

EĞLENCE’NİN RİTMİ YENİ YILDA DJ BABIS İLE FLAMINGO’DA!



Bütün sene akılda kalacak bir yeni yıl gecesi için eğlence dünyasının vazgeçilmez adreslerinden biri olan Flamingo Restaurant & Bar’da yılbaşına özel bir menü eşliğinde muhteşem lezzetler sizi bekliyor ve gördüğü yoğun ilgi üzerine Mykonos’un ünlü DJ’i Babis
yeniden setin başına geçiyor!


Görsel bir şölene dönüşen sunumları, seçkin konukları ve özel eğlence anlayışı ile açıldığı ilk günden beri adından sıkça söz ettiren Flamingo Restaurant & Bar; sürprizlerle dolu yeni yıl gecesinde yoğun istek üzerine yeniden DJ Babis ile Mykonos rüzgarları estiriyor.Bu unutulmaz gecede Flamingo Restaurant & Bar’da özel bir menü sizleri karşılıyor. Başlangıçlarda masanızda; “Peynir&Şarküteri”, “Enginar Salatası”, “Avokado&Yengeç”, “Bal Kabaklı Ravioli” ye kadar uzanan bir lezzet yelpazesi açılıyor. Ana yemekte ise; “Fırınlanmış Dana Kaburga”, “Kuzeyden gelen Lagos” veya “Fransa’ dan Konfi Ördek” olmak üzere üç farklı muhteşem lezzet seçenekleri sizleri bekliyor.


Gecenin tatlısı ise yeni yıl sürprizi! Saatler 23:00’ü gösterdiğinde ise DJ Babis, yılbaşı gecesine özel müzikleri ile eğlencede yerini alıyor ve size eğlencenin sınırsız olduğu bir yeni yıl gecesi yaşatıyor.Flamingo Restaurant & Bar’ da, DJ Babis ile 2015’ e merhaba derken,  eğlencenin ritminin hiç düşmediği, lezzetli, enerji dolu ve unutulmaz bir yeni yıl sizleri bekliyor.

BEL FITIĞINDAN AMELİYATSIZ KALICI OLARAK KURTULMAK ARTIK MÜMKÜN

Bel Fıtığı Zamanında Tedavi Edilmezse Düşük Ayak Ve İdrar Kaçırma Sorununa Yol Açabilir. Bel fıtığı hastaları artık ameliyatsız doğal ve kalıcı tedavi yöntemi olan Proloterapi ile kalıcı olarak iyileşebiliyor. Bel fıtığına ameliyat çoğu zaman çözüm olmazken, ameliyata rağmen fıtık sorunu yeniden oluşabiliyor.


Fıtığı ameliyatla almak kesin tedavi değildir, “önemli olan fıtığa neden olan sorunu temelden çözerek vücudun dengesini bozmadan iyileşmeyi sağlamak” gerek diyen Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Hasan Doğan; “Bel fıtığı omurga sisteminde bir bozulmadır. Burada ilk etkilenen yapı ligamentlerdir. Proloterapi ile ligamentlerin (bağların) kemiğe yapışma yerlerinde sağlamlaştırma sağlanarak; adeta bozulan harç yeniden tamir edilerek duvar sağlamlaştırılır ve kalıcı iyileşme sağlanır” açıklamasında bulundu. Op. Dr. Hasan Doğan Proloterapinin fizik tedavisinden fayda görmeyen kişilerde, bel fıtığı ameliyatı olmasına rağmen tekrarlayan fıtık şikayetlerinde ve fıtık oluşumu döneminde uygulanan ve yüzde yüze varan başarı oranı ile kalıcı iyileşme sağlayan bir yöntem olduğunu belirtti


Ağır yük kaldırmayla, ani hareketlerle, hızlı kilo almayla ortaya çıkabileceği gibi doğuştan var olan düz tabanlılık, bacak kısalıkları, kalça sorunları sonrası ve denge bozukluklarıyla da oluşan bel fıtığı artık doğal enjeksiyon uygulamasıyla tedavi edilebiliyor. En sık aktif hayatın içindeki genç nüfusta zorlama ve aşırı yüklenmeye bağlı olarak görüldüğünü, yaşlı gurupta aşınma ve eskimeye bağlı olarak disk dejenerasyonu oluştuğunu, masa başı işinde çalışan ve uzun süre aynı pozisyonda duran bilgisayar kullanıcılarında görülme oranının son zamanlarda arttığını söyleyen Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Hasan Doğan, “Bel fıtığında; bel ağrısı, belde kasılma, bacakta uyuşma, karıncalanma, topallama ile görülür. Gerekli müdahaleler yapılmazsa, zamanla düşük ayak ve idrar kaçırma gibi ileri dönem şikayetleri ortaya çıkabilir” açıklamasında bulun.


Fizik Tedaviden Fayda Görmeyen Hastalar Proloterapi Yapabilir
Uzun süre devam eden kas spazmı, omurgaya çekme kuvveti uygularsa omurganın dik yapısının bozulacağını ve fıtıklaşmaya zemin hazırlanacağını vurgulayan Dr. Hasan Doğan, Proloterapi tedavisi hakkında şunları söyledi: “Bel fıtığı omurga sisteminde bir bozulmadır. Burada ilk etkilenen yapı ligamentlerdir. Proloterapi ile limentlerin (bağların) kemiğe yapışma yerlerinde sağlamlaştırma sağlanarak; adeta bozulan harç yeniden tamir edilerek duvar sağlamlaştırılır. Bel fıtığının tedavisi asla ameliyat değildir. Ameliyat başka yöntemlerle sonuç alınamayan vakalarda tercih edilecek son seçenektir. Proloterapi ise Fizik tedaviden fayda görmeyen kişilerde uygulanacak oldukça başarılı bir metoddur.”


Haftada 3 Kez 45 Dakika Yürümek Bel Fıtığından koruyor
Bel fıtığının diskin yerinden oynaması ve yerinden oynayan diskin sinire baskı yapmasıyla oluştuğunu söyleyen Dr. Hasan Doğan, “Hastalıkta, bel ağrısı, bel tutulması, kasılma, bacakta uyuşma, karıncalanma, yanma veya donma, üşüme gibi nöropatik şikâyetler görülür. Bel fıtığını önlemek için ağır yük kaldırmamak, ani hareketlerde bulunmamak, hızlı kilo almamak dikkat etmemiz gereken önemli durumlardır.  Güçlü bir kas yapısına sahip olmak için, düzenli spor yapmak, haftada 3 defa 45 er dakika yürüyüş, egzersiz yapmak gerekir. Proloterapi yapıldıktan sonra da egsersiz yapmak tedavinin başarı oranını arttırır” dedi. Zamanında uygulanan Proloterapi tedavisiyle sorunun kaynağı olan yere uygulanan enjeksiyon uygulaması ile vücudun kendi kendini iyileştirme gücünün devreye gireceğini belirten Op. Dr. Hasan Doğan, “Sorunlu bölgeye hızla iyileştirici hücreler gelerek bağ dokunun kemiğe yapışma yerinde güçlenme sağlanır. Kaslarda oluşan tetik noktalar tedavi edilir. Böylece 3-4 seansta hasta yıllarca sürecek olan bir rahatsızlıktan kurtarılır” şeklinde konuştu. www.drhasandogan.com

Bilimsel dergilerin yarısı sosyal bilimler alanlarında yayınlanıyor


Anadolu Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Nazmi KOZAK tarafından hazırlanan Türkiye Akademik Dergiler Rehberi-2014 başlıklı bir kitap yayınlandı. Detay Yayıncılık tarafından basılan kitapta ülkemizde yayınlanan 1679 bilimsel dergiye ait bilgiler yer alıyor. Kitaptaki bilgilere göre ülkemizdeki bilimsel/akademik dergilerin yarısı sosyal bilimlerde yayınlanıyor.

Anadolu Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Nazmi KOZAK tarafından hazırlanan Türkiye Akademik Dergiler Rehberi-2014 başlıklı bir kitap yayınlandı. Detay Yayıncılık tarafından basılan kitapta ülkemizde halen yayınlanmakta olan 1679 bilimsel/akademik derginin bilgileri yer alıyor.
Türkiye Akademik Dergiler Rehberi-2014 başlıklı kitabı hazırlayan Anadolu Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Nazmi KOZAK, bu alandaki ilk kitabını 1997 yılında Başkent Üniversitesi’nde görev yaparken yayınladığını, daha sonra her beş yılda aynı araştırmayı yeniden gerçekleştirdiğini söyledi. Prof. Dr. Kozak, bu çalışma ile Türkiye’de yayımlanan bütün bilimsel/akademik dergilerin eksiksiz bir envanterini ortaya çıkarmanın yanı sıra, dergiler ve dolayısıyla ülkemizdeki bilimsel gelişmeyi de incelemeyi amaçladığını vurguladı. Hazırladığı kitabın üniversitelerdeki öğretim üyelerinin bilimsel/akademik dergilerle ilgili ihtiyaç duydukları bilgileri sağlamasını umduğunu söyleyen Prof. Dr. Kozak, dünyada benzeri olmayan bu araştırma dizisinin ileride Türk bilim tarihini yazacaklar için de katkı sağlayacağını düşündüğünü belirtti.

Bilimsel dergilerin yarısı sosyal alanlarda yayınlanıyor.
Prof. Dr. Nazmi KOZAK tarafından hazırlanan Türkiye Akademik Dergiler Rehberi-2014 başlıklı kitapta yer alan bilgilere göre bilimsel/akademik dergilerin yüzde 50,8’i (861 dergi) sosyal bilimler alanlarında yayınlanıyor. Sağlık bilimleri yüzde 25,4 (430 dergi), teknik bilimler yüzde 7,9 (154 dergi) ve matematik ve fen alanlarında yayınlanan dergilerin oranı ise yüzde 4,7 (79 dergi).
Bilimsel/akademik dergilerin yüzde 43,4’ü (736 dergi) Türkçe-İngilizce olmak üzere iki dilli yayınlanıyor. Türkçe yayınlanan dergilerin oranı yüzde 30,5 (517 dergi), dergilerin yüzde 14,7 (249 dergi) ise İngilizce yayınlanıyor (249 dergi).

Araştırma sonuçlarına göre bilimsel/akademik dergilerin yalnızca yüzde 22,8’i (387 dergi) kağıda basılı olarak yayınlanıyor. Öte yandan, bilimsel dergilerin yüzde 49,3’ü (835 dergi)  hem kağıda basılı ve hem de online ortamda yayınlanırken, dergilerin yüzde 19,2’si (325 dergi) tümüyle online ortamda yayınlanıyor.

En fazla dergi Ankara’da
Araştırma bulgularına göre en fazla bilimsel/akademik dergi Ankara’da (511 dergi) yayınlanırken, Ankara’yı 459 dergi ile İstanbul izliyor. En çok bilimsel/akademik derginin yayınlandığı diğer iller şu şekilde sıralanıyor: İzmir (75 dergi), Konya (43 dergi), Elazığ (27 dergi), Bursa yüzde (26 dergi), Isparta (25 dergi), Eskişehir (25 dergi), Erzurum (22 dergi), Sakarya (20 dergi), Malatya (16 dergi), Diyarbakır 17, Mersin (16 dergi) ve Antalya (15 dergi) dergi. Bu arada 62 derginin ise yayımladığı yer belirlenemedi.

İstanbul Üniversitesi 56 dergi ile önde..
Bilimsel/akademik dergilerin yüzde 43,5’i üniversitelerce yayınlanırken, yayınevleri tarafından yayınlanan dergilerin oranı yüzde 15,5, derneklerin oranı yüzde 19,4 ve özel kişilerin oranı ise yüzde 4,2 şeklinde sıralanıyor. En çok dergi 56 dergi ile İstanbul Üniversitesi tarafından yayınlanırken, bu üniversiteyi sırasıyla 44 dergi ile Ankara Üniversitesi, 30 dergi ile Hacettepe izliyor. En çok bilimsel dergi yayınlayan diğer üniversiteler ise şu şekilde sıralanıyor: Gazi Üniversitesi (29 dergi), Süleyman Demirel Üniversitesi (24 dergi), Selçuk Üniversitesi (20 dergi), Dokuz Eylül Üniversitesi (19 dergi), Marmara Üniversitesi (18 dergi), Atatürk Üniversitesi (17 dergi), İnönü Üniversitesi (13 dergi), Cumhuriyet Üniversitesi (12 dergi), Ege Üniversitesi (12 dergi), Fırat Üniversitesi (11 dergi) ve Düzce Üniversitesi (10 dergi).

Bilimsel dergi alanı bütünüyle denetimsiz
1997 yılından bu yana bilimsel/akademik dergiler konusunda beşer yıllık aralıklarla dört ayrı araştırma gerçekleştirilen Prof. Dr. Nazmi Kozak, bilimsel dergi yayımcılığının dergi sayısının artmasıyla denetimi zor bir alan haline geldiğini açıkladı. Bilimsel dergi yayını ile ilgili uygulamaların Türkiye ve dünyada akademik çevrelerin iç denetimine bırakıldığı açıklayan Prof. Dr. Kozak, 2002 yılından sonra bilimsel makalelere akademik yükseltmelerde yüklenen işlevin bu alandaki keyfiyetin inanılmaz boyutlara ulaşmasına yol açtığını söyledi. Bilimsel süreli yayıncılık alanında ULAKBİM tarafından 1990’ların başından itibaren Türk Tıp Dizini ile başlayan önemli birtakım çalışmaların yapıldığını, ancak bu çalışmaların dergiler üzerindeki yaptırım gücünün kapsadıkları dergilerle sınırlı kaldığını açıklayan Prof. Dr. Kozak, bilimsel dergilerin nitelikleri ilgili olarak akademik yükseltmelerde görev alan jüri üyelerine önemli bir sorumluluk düştüğünü belirtti.
Prof. Dr. Kozak,  “Günümüzde bilimsel dergi çıkarmak o kadar kolaylaştı ki; bir domain satın alınarak, bir hosting kiralanarak herkes bilimsel dergi çıkarabiliyor artık. Çok da ucuza geliyor! İstediğiniz adı verebiliyorsunuz; “uluslararası dergi yayınlıyorum” diyerek bütün makaleleri Türkçe yayımlayabiliyorsunuz. Adı İngilizce, yayımlanan bütün makaleleri Türkçe olan pek çok “uluslararası dergimiz” var!

Hatta durum öyle boyutlara ulaştı ki, biri çıkıp dergisinin ilk sayısına “Yıl 5, Sayı 1” diyebilir; bunu denetleyen ne bir kimse var, ne de bir otorite. Uluslararası dergi olmanın ölçütleri nedir? Uluslararası makale olmanın ölçütleri nedir? Belli değil. Herkes kendi kuralını koyuyor. Elbette bilimsel yayıncılık teamüllerine uyan pek çok online dergi var; bunları ayırmak lazım. Bilimsel dergilerin niteliği konusunda bütün sorumluluk akademik yükseltme jürilerinde; haliyle her bir jüri üyesinin alanıyla ilgili bütün bilimsel/akademik dergiler konusunda ayrıntılı bilgiye sahip olamaması, sorunu içinden çıkılmaz kılıyor. Örneğin ülkemizde sosyal bilimler alanında 861 bilimsel/akademik dergi yayınlanıyor, dolayısıyla sosyal bilimlerin herhangi bir alanındaki bir akademisyenin bütün bu dergiler hakkında bilgili olması beklenemez. 17 yıldır bilimsel/akademik dergicilik alanında araştırmalar yapan biriyim, Türkiye’deki bilimsel/akademik dergilerin tamamı hakkında bilgim var diye düşünürken, bir bakıyorum; bana gelen bir doçentlik jürisinde o zamana kadar hiç rastlamadığım bir dergiyi görüyorum. Bilimsel yayıncılık alanında 2000’li yılların başından itibaren bilimsel teamüllere pek de dikkat etmeyen dergilerin sayısı artmaya başladı. 2000’li yılların ortasından sonra online dergi sayısında hızlı bir artış yaşandı. Bilimsel dergilerin internet ortamında cüzi giderlerle online yayımlanabilmesi, bu alanda denetimi bütünüyle ortadan kaldırdı. O nedenle, özellikle online bilimsel dergiler üzerine birtakım kuralların getirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Mevcut online dergilerin bir bölümünün internet sayfalarında irtibat adresi olarak bir tek e-posta adresi var; posta adresi yok, telefonu yok, nerede yayımlandığı belli değil, ISSN’si yok, hatta yayıncısı bile belirtilmeyen pek çok dergi var. Bir kişi çok sayıda online derginin editörü olarak görünebiliyor, nasıl zaman bulup bu kadar çok sayıda hakemli dergide editörlük yapabiliyorlar, anlamak çok zor! Bu tür dergilerin hakem-denetimli olma koşullarını hakkıyla yerine getirdikleri hakkında ciddi kuşkularım var."

Arkadaşlık siteleri “indeks” diye gösteriliyor
Tarandıkları indekslere göre bilimsel dergilere atfedilen değeri (puanı) elde etmek için yanlış veya bilimsel etik kurallarına uygun olmayan pek çok uygulama olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kozak, “bu konuda öyle örnekler var ki, güler misiniz, ağlar mısınız? Örneğin bir arkadaşlık sitesi olan “FriendFeed”i, herkesin bildiği “Google Scholar”ı, “PHD Library”ı, bir dergi rehberi olan “Ulrich’s Periodical Directory”ı “indeks” gibi gösteren çok sayıda bilimsel dergi var! Üniversite kütüphanelerinin internet adreslerini yazıp bunu “indeks” olarak gösteren dergiler var! Bu türden o kadar çok sayıda örnek var ki, saymakla bitmez. Kütüphanelere bilgi bankası içeriğinde “makale pazarlayan” veri tabanlarında yer almayı “uluslararası dergi” olmalarının “ispatı” olarak “indeks” gibi gösteren öyle çok dergi var ki! Atıf indeksi, alan indeksi ve veri tabanı kavramları içinden çıkılmaz bir şekilde karışmış/karıştırılmış vaziyette. Özellikle alan indeksi konusu büsbütün kontrol dışı bir uygulama; neredeyse her dergi “uluslararası alan indeksi”ni kendi belirliyor. Bütün bu indekslerin ve veri tabanlarının listesine Türkiye Akademik Dergiler Rehberi-2014 başlıklı kitabımda ayrıntılı bir tablo olarak yer verdim. Daha başka nelerin (!) alan “indeksi” gibi gösterildiğini görmek isteyenler kitabın ekinde 14 sayfadan oluşan tabloyu inceleyebilirler.”Türkiye Akademik Dergiler Rehberi-2014 kitabı 672 sayfadan oluşuyor. Ciltli olarak hazırlanan kitap Detay Yayıncılık yayınları arasında çıktı.

Bodrum Mandalinası direniyor

Üreticilerin turizme yenildiği bir dönemde betona karşı savaşan 90 yaşındaki Ömer Aras kendi eliyle diktiği mandalina ağaçları için direniyor. e-ticaret yoluyla mandalina satarak ağaçları yaşatmak için mücadele veriyor.


Betona karşı savaşan oğlu Erman Aras ile proje geliştiren Ömer Aras e-ticaret yoluyla mandalina satarak ağaçları yaşatmak için direniyor. 100 dönüm bahçeden 100 ton ürün aldıklarını kaydeden Erman Aras, “Herkes bahçelerini terk etti. Üreticiler turizme yenildi. Babam Bodrum’un en büyük üreticisiydi. Son bir hamleyle formül geliştirdik. Ünlü Bodrum mandalinası, klementini 3-6-9 kiloluk paketleyerek www.bodrummandalini.com adresinden satışa başladık. Ayrıca lösemili çocuklar vakfı gibi kurumlara gönderenlerin fiyatının yarısı bizden.” dedi.


Ömer Aras; Bodrum’a gelen İtalyanların en küçük sorunlarıyla bile ilgilendiği için, hem fahri konsolos yapılmış, hem de İtalya Cumhurbaşkanı’ndan şovalye unvanı verilen ‘çiftçi diplomat’ olmuş.

 “Ha çocuk, ha ağaç; ikisini de emek emek büyütürsün. Mandalina ağaçları benim çocuklarım.”
1960’a kadar Satsuma, Klementin ve Portakal cinslerini de ilave ederek ağaç sayısını 4000’e çıkartan Ömer Aras, ağaçlarını korumak için nasıl direndiğini şu sözlerle aktardı: “Çiftçilik benim hayatım. Hiç vazgeçmedim. Çünkü tabiat insanı yaşatır. Biz kilometrelerce öteden taşırdık suyu bahçelerimize. Şimdi çeşmeler evlerin içinde, ama kimse bir şey dikmiyor, üretmiyor. Yazık. Ha çocuk, ha ağaç; ikisini de emek emek büyütürsün. Çocuk bir süre sonra kendi ayakları üstünde durmayı öğrenir, kendi yuvasını kurar. Ağaçlar, sen yaşadıkça seninle birlikte.

Mandalina kazandırmıyor. Mandalina para etmiyorsa suç mandalina ağaçlarının mı? Mandalina üretimi arttı ama günün ekonomik şartları maliyetleri yükseltti. Bahçelerin yerlerinde binalar mantar gibi bitmeye başladı. Bodrum’un geleceğini belirleyen şey, kuralsızca genişleyen yapılaşma. Buna rağmen tek bir ağacımı dahi kesmedim. Çocuğum onlar benim. Kim çocuğunu yola atar? Mandalina para etmiyorsa suç mandalina ağaçlarının mı! 1950’li yıllarda yol yoktu; ürettiğimiz malı pazarlamak, deveye hendek atlatmaktan daha zordu; ama para kazanıyorduk. Şimdi malı havayoluyla gönderme imkânımız var; ama satamıyoruz. Görüyorsunuz mal dalında kalıyor. Bodrummandalini.com son bir çaba. Umarım 2009 yılında “Coğrafi İşaret Tescili”  de alan Bodrum Mandalinası’nı gelecekte müzelerde görmezler.” Bodrum’u yeşillendiren ve bahar aylarında hoş kokular saçan ağaçlardan toplanan ve “Coğrafi İşaret Tescili”  Bodrum Mandalina’sı artık www.bodrummandalini.com aracılığı istediğiniz her yere kargo ile ulaşabilir ve Ege’nin incisi Bodrum’un meşhur mandalinini tadabilirsiniz.



Dünyanın En Kazançlı Franchising Sistemi Artık Türkiye’de...



2000 yılında ABD’de başlayan ve 10 yıl süren ARGE çalışmaları sonucu doğan Realty firması artık Türkiye emlak pazarında hizmet vermeye başladı. Dünyada 27 ülkede 31 ofisi bulunan,Türkiye’de ilk olarak Marmaris şubesinin ardından Ataşehir, Bostancı,Dalaman ve Tekirdağ şubelerini açan Realty-TR 3 yılda 250 franchise vermeyi hedefliyor.

Realty-TR’nin kurucusu Fatih Elibol, uzun yıllar üzerinde çalışıp yarattığı marka için şunları söyledi… “Dünyadaki ve Türkiye’deki emlak franchise sistemlerini inceleyip,onların eksiklerini görerek, “hep destek tam destek” amacıyla Realty-TR’yi kurdum. Realty-TR olarak biz, dünya üzerinde hizmet verdiğimiz her bir satıcının gayrimenkulünü uluslararası gayrimenkul pazarına dahil ederiz. Realty-TR sistemimiz ile bizimle sözleşme imzalayan gayrimenkul sahiplerine dünyanın her yerinden alıcı üretmek mümkündür.

Realty-TR sisteminde . 27 ülke ve 30’dan fazla bölgede bulunan gayrimenkul franchise ofislerimizle birlikte çalışır, hızlı sonuç üretiriz. Sistemdeki tüm portföyümüzü uluslararası gayrimenkul fuarlarında tanıtır, alıcılara kolayca ulaşırız. % 100 dil desteğiyle çalışan teknolojik alt yapımız ve 7/24 hizmet veren çağrı merkezimiz Realty-TR kurumsal kimliğini yansıtan şık ve profesyonel tasarıma sahip franchise ofislerimize destek olurlar. Elibol, Dünyada yakaladığı başarıyı Türkiye’de de yakalayacağına inandığını dile getirdi.



“15. Uluslararası Palandöken Alp Disiplini Kayak Kupası”, Xanadu Snow White pistinde düzenlendi



Türkiye Kayak Federasyonu tarafından düzenlenen 15. Uluslararası Palandöken Alp Disiplini Kayak Kupası’na FIS onaylı Xanadu Snow White pistinde düzenlendi. Kupada 9 ülkeden toplam 55 sporcu mücadele etti.İzleyicilerin yoğun ilgi gösterdiği yarışmada, kadınlarda 1.’liği Özbekistan’dan Kseniya Grigoreva’a, 2.’liği Türkiye’den Özlem Çarıkçıoğlu, 3.’lüğü İran’dan Forough Abbasi kazandı. Erkeklerde ise Slovenyalı Filip Mlinsek ilk sırada yer alırken, 2. sırada İranlı Hossein Saveh Shemshaki, 3. sırada İranlı Seyed Morteza Jafari yer aldı.


Türkiye Kayak Federasyonu (TKF) tarafından, 27 Aralık Cumartesi günü, FIS onaylı Xanadu Snow White Hotel pistinde düzenlenen, 15. Uluslararası Palandöken Alp Disiplini Kayak Kupası’nda, 9 ülkeden toplam 55 sporcu yarıştı. Aralarında Yunanistan, İran, Özbekistan, Ukrayna, Slovenya, Slovakya ve Doğu Timor gibi ülkelerden gelen sporcuların da yer aldığı, 40 erkek, 15 kadın olmak üzere toplam 55 sporcu, Erzurum’da madalya için mücadele etti.

1’liği Özbekistan’dan Kseniya Grigoreva’a, 2.’liği Türkiye’den Özlem Çarıkçıoğlu, 3.’lüğü İran’dan Forough Abbasi kazandı. Erkeklerde ise Slovenyalı Filip Mlinsek ilk sırada yer alırken, 2. sırada İranlı Hossein Saveh Shemshaki, 3. sırada İranlı Seyed Morteza Jafar yer aldı.

15. Uluslararası Palandöken Alp Disiplini Kayak Kupası aynı zamanda TRT Avaz televizyonundan canlı olarak yayınlandı. Böylece Palandökende yapılan kupa, Türkiye’nin yanı sıra bir çok ülkeden milyonlarca izleyiciye ulaştı.

Türkiye Kayak Federasyonu Başkanı Erol Yarar, “15. Uluslararası Palandöken Alp Disiplini Kayak Kupası, sportif açıdan çok keyifli bir yarışma oldu. Türkiye ile birlikte 10 ülkeden toplam 55 sporcu, hem madalya için hem de FIS puanlarını yukarıya taşımak için dostluk içinde mücadele etti. Kayak tutkunlarına da ekranları başında bu heyecana ortak olma imkanı sunduğumuz için çok mutluyuz. Yarışma, Türkiye’de düzenlenen ve tüm dünyaya canlı olarak yayınlanan ilk kayak yarışması oldu. Her fırsatta ifade ettiğimiz gibi, uzun vadeli hedefimiz, ülkemizde 4 milyon kişiyi kayak sporu ile buluşturmak ve 2026 Kış Olimpiyatları’nı Türkiye’de düzenleyebilmek. Benzer etkinliklerin bu uzun yolda bize önemli katkılar sağlayacağına inanıyor ve dereceye giren tüm sporcularımızı kutluyoruz.” dedi.      

Xanadu Snow White Hotel Yönetim Kurulu Başkanı Can Dikmen ise “Kayak sporu, ülkemizde sürdürülebilir turizm kalkınması açısından da önemli rol oynuyor. TKF’na ülkemizde kayak sporunun gelişmesi için yaptığı tüm çalışmalar için teşekkürlerimizi iletmek isterim. Uluslararası kupalara ev sahipliği yapmak bizlere Palandöken’i tanıtmak açısından da fırsat veriyor. Kış sporlarında bölge için bir çekim merkezi haline gelmesi için yapılan tüm çalışmaların bölgesel kalkınmaya da fayda sağlayacağına inanıyorum. Destinasyon iletişiminde kamu, sivil toplum kuruluşları ve özel sektörün bir arada hareketi ivme yaratıyor. Bu nedenle, Erzurum’da yerel yönetimin kış sporlarına verdiği desteğin bizler açsıından önemi çok büyük. Bu vizyon yatırımlarımıza da yön veriyor ” dedi.

Maaş zamlarında dönüşü olmayan hatalardan kaçınmak

Zam yapılacak mı?
Maaş zamlarında dönüşü olmayan hatalardan kaçınmak


Zam dönemlerindeki 3 ölümcül hata
Zam döneminin geldiğini, yöneticilerin ve çalışanların beklenti içinde olduğunu anlatan AL Danışmanlık Genel Müdürü, Marka Yönetimi ve İnsan Kaynakları Danışmanı Ayşen Laçinel, “Zam dönemi geldi; yöneticiler ve çalışanlar maaşlarına zam yapılacak mı?, ne oranda zam alacaklar?, bunun beklentisi ve araştırmasını yapmaktadır. Danışmanlık yaptığım şirketlerde dikkat çektiğim en önemli konu; herkese aynı oranda zam yapılmamalıdır” dedi.

Ayşen Laçinel, zam dönemlerindeki 3 ölümcül hataya ilişkin şunları söyledi:
“1)Asgari ücrete yapılan zam oranı ne ise, herkese aynı oranda zam yapmak.
2)Sistem, ölçüm değerlendirme kriterleri önceden belirlenmeden paylaşılmadan, kimin neye göre değerlendirildiği tanımlanmadan, sadece ilgili yönetici inisiyatifi ile zam oranlarının belirlenmesi.
3)Performans, satış ve müşteri memnuniyeti hedeflerine bakılmaksızın, çalışanları mutlu veya mutsuz etmek. Hatta bazı çalışanları şirkette tutmak için de büyük oranlarda maaş yükseltmeleri yapılması.
Özetle, bilinçli ve adaletli olmayan yaklaşımlar ve uygulamalarla; küskünlüklere, çalışan da çalışmayan da bir dedirten mutsuzluklara, neden olunabilmektedir” dedi.

Adaletli bir değerlendirme sistemi olmalıdır
‘Zam oranlarını belirlemek, mutlu çalışanlardan oluşan bir takım da yaratmak demektir’ diyerek sözlerine devam eden Ayşen Laçinel, bunun için adaletli bir değerlendirme sistemi olması gerektiğini vurguladı.
Ayşen Laçinel, konuşmasına şöyle devam etti:
“1)En önemli performans kriteri olarak, kayıt altına alınan ve her toplantıda, bir önceki toplantı protokolü üzerinden geçilen; toplantı protokolündeki görev ve terminlere uyuma bakılmalıdır.
2)Her yönetici, takımındaki çalışma arkadaşlarını, yılın başında ve işe giriş günü; nitelik ve nicelik hedeflerden oluşan performans hedeflerini anlatmış, takip etmiş, yıl içinde en az 2 dönem performans değerlerini yaparak kayıt altın almış olmalıdır.
3)İş hedeflerini, sosyal ortam uyumunu ve kişisel gelişim hedeflerini içeren performans hedefleri yanı sıra, satış hedeflerini gerçekleştirme oranı da dikkate alınmalıdır.
Bu 3 yaklaşımdan sonraki değerlendirmede, çalışanın başarı oranı ve alacağı zam oranı, adaletli olarak yalın bir şekilde belirlenmiş olacaktır. Kimse; niye bana bu oran, niye diğer arkadaş farklı oran, diyemeyecektir. Çünkü yıl içinde satış hedefleri, iş hedefleri ve kişisel gelişim ile sosyal ortam hedefleri, yüz yüze görüşülmüş, değerlendirilmiş, toplantı protokollerine uyum dikkate alınmış ve paylaşılmıştır” diye konuştu.