29 Mayıs 2015 Cuma

Tatilcom’dan balayı çiftlerine özel en romantik tatil önerileri

Tatil.com, yepyeni aşk rotalarıyla, Akdeniz kıyılarının en güzel sahillerinde yeni evli çiftlere unutulmayacak bir balayı vadediyor. Düğün telaşı sırasında çiftleri en çok heyecanlandıran hazırlıklar arasında balayı planları yer alıyor. Yorucu bir düğün sürecinin ardından gelin ve damadı, baş başa geçirilecek romantik ve keyifli günler bekliyor. MetGlobal bünyesinde faaliyet gösteren tur operatörü Tatil.com, bu yaz evlenen çiftler için turkuazın türlü tonlarını barındıran Akdeniz kıyılarındaki “ultra her şey dahil” ve “high class her şey dahil” konseptine sahip lüks otelleri ve tatil köylerini öneriyor.

Fethiye - Muğla
El değmemiş doğa içinde balayı geçirmek isteyenler için ideal bir seçenek olan Fethiye, doğayla bütünleşen tasarımı ve ağaç işlemeli bungalowlarıyla Club & Hotel Letoonia'da yeni evli çiftleri bekliyor. Çam ağaçlarının ve rengarenk begonvillerin arasında gözlerden uzak bir balayı geçirmek isteyen çiftler, 2 bin metrelik sahil şeridi içerisinde yer alan üç ayrı özel plajda denizin ve güneşin keyfini çıkarabiliyor. Otel, spa ve güzellik merkezlerinden özel masaj hizmetlerine, rüzgar ve yelken sörfü derslerinden gece kulüplerine kadar her türlü eğlence, spor ve dinlenme imkanını balayı çiftlerine sunuyor.


Manavgat – Antalya
Şelaleler ve kanyonlarla çevrilmiş bir doğa harikası olan Manavgat, 240 bin metrekarelik alana yayılan Kamelya World Holiday Village'ta yeni evli çiftleri ağırlıyor. Akdeniz'in hemen kıyısına kurulan denize sıfır konumdaki tatil köyü, özel plajları, 4 adet açık havuzu, su parkı ve gurme lezzetleriyle öne çıkan 9 restoranıyla balayı çiftleri için birbirinden farklı seçenekler sunuyor. Kendine özgü mimarisi, Side'ye yakınlığı, kano ve deniz bisikleti gibi ek hizmetleri, sınırsız bir keşif ruhuna sahip, eğlence arayan çiftler için birebir.



Kemer – Antalya
Deniz, orman ve dağların tek bir noktada birleştiği, yeşilin maviyle buluştuğu benzersiz bir doğal güzel güzellik sunan Kemer, berrak bir deniz ve yemyeşil ormanların sunduğu gölgelikler altında sakin ve keyifli bir balayı gçeirmek isteyen çiftler için ideal bir ortam yaratıyor. Sherwood Club Kemer, zengin açık büfesiyle denize karşı muhteşem bir kahvaltı vadederken, akşamları da alakart restoranlarda Türk mutfağından İtalyan ve Çin yemeklerine kadar  birbirinden farklı lezzetler sunuyor. Denize sıfır konumlanan tesis, mavi bayraklı tertemiz plajları, büyük su parkı, Phaselis, Olympos, Demre, Kekova, Myra ve Kaleiçi gibi tarihi ve arkeolojik alanlara yakınlığı ve her biri farklı şekilde dizayn edilmiş özgün odalarıyla öne çıkıyor. Sabahları Akdeniz'in ferahlatıcı havasıyla uyanmak isteyen balayı çifleri için ideal bir tatil...


Belek – Antalya
“Türk Rivierası” olarak adlandırılan Belek, deniz, güneş, tarih ve doğanın sihirli bir uyum içinde bütünleştiği en büyüleyici destinasyonlardan biri olarak bu yaz yeni evli çiftleri bekliyor. Nehir kıyısında, çam ormanlarının içinde bulunan Titanic Deluxe Belek, gözlerden uzak bir alana yayılan, 1 km uzunluktaki özel plajında balayı çiftlerine benzersiz bir tatil sunuyor. Açık ve kapalı havuzları, içinde su parkı bulunan tam donanımlı spa ve fitness merkezleri, nehir ve yemyeşil bahçe manzaralı balkonlu odalarıyla rahat ve keyifli bir balayı için her türlü imkana sahip olan tesis, nehirde yapılacak özel tekne turuyla romantizmi doruklara taşıyor. İsteyen çiftler, otelde Latin ve oryantal dans kursları alabiliyor, yoga ve pilates derslerine katılabiliyor, birbirinden farklı su sporları imkanlarından ücretli olarak yararlanabiliyorlar.


Lara - Antalya
Akdenizin mavi sularına açılan Lara Plajı, Kocaçam mevkiindeki IC Hotels Green Palace ile balayı çiftleri için egzotik bir ortam yaratıyor. Tropik bahçeleri,  nilüfer havuzları, hurma ağaçları ve çam ormanlarıyla çevrili doğal bir güzelliğe sahip olan tatil merkezi, 4 bin metrekarelik havuz alanı, 7 farklı yüzme havuzu, 300 metre uzunluğunda sahil şeridi ve birbirinden farklı eğlence seçenekleriyle dingin bir balayı geçirmek isteyen yeni evli çiftler için ideal bir ortam yaratıyor.

Boeing Lösemi Tedavisi Gören Çocukların Eğitime Erişimine Destek Veriyor

Boeing, lösemi tedavisi gören çocuklara daha iyi eğitim olanakları sunmak ve ailelerine destek olmak amacıyla Lösemili Çocuklar Vakfı’nın (LÖSEV) Ankara’daki çalışmalarını destekliyor. Boeing Türkiye ve Kuzey Afrika Başkanı Bernard J. Dunn, dersler, programlar ve bunların çocukların tedavi sürecine hem eğitsel hem de  psikolojik etkilerine ilişkin bilgi sahip olmak üzere Lösemili Çocuklar Okulu’nu ziyaret etti.Dunn, “Buradaki çocukların ve ailelerinin lösemiyle mücadele süreci boyunca neler yaşadıklarını hayal bile etmek güç. En büyük tesellimiz ise löseminin tedavi edilebilen bir hastalık olması ve bugüne kadar bu konuda çok önemli sonuçların elde edilmiş  olmasıdır. Boeing olarak, lösemili çocuklara ve ailelerine eğitim yoluyla güç vermek ve onların iyileştikten sonraki hayatlarına hazırlık süreçlerinin bir parçası olmak için LÖSEV’in çabalarına katkıda bulunabilmekten dolayı çok mutluyuz” dedi.


Boeing, tedavi gördükleri süre boyunca çocuklara sürekli eğitim olanakları ve aile üyeleri için destek sınıfları sunulmasını sağlayacak çok yönlü bir programa katkı sağlayarak LÖSEV’e yardım ediyor. Bu katkı, çocukları lösemiye yakalanan ebeveynler için Anne-Baba Eğitim Planı, Lösemili Çocuklar Okulu’ndaki öğretmenler için Öğretmen Eğitimi Planı ve ilgi alanlarına göre kendi seçtikleri konulara yönelik olarak geliştirilen Lösemili Çocukların Eğitim Planının yanısıra eğitim materyalleri ve eğitmen maliyetlerinin karşılanmasını içeriyor. Burada amaç, tedavi süreci boyunca kaçırdıkları olağan eğitim fırsatını ve morali çocuklara yeniden kazandırmak ve daha iyi bir gelecek şansını onlara tanımak.

LÖSEV Vakfı Kurucu Başkanı Pediatrik Hematolog ve Onkolog Dr. Üstün Ezer, “Biz kurulduğumuz yıllarda lösemi tedavisinde % 20’lerde olan iyileşme başarı oranını LÖSANTE Hastanemizde % 92’lere çıkarttık. Altı yıl önce açtığımız dünyanın ilk lösemili çocuklar okulu ile lösemili çocuklarımızın eğitimlerine ve sosyal etkinliklerine büyük önem verdik. LÖSEV okullarında İngilizce ağırlıklı kolej eğitimi sağladık. Tüm bunları bağışlarla tamamen parasız karşıladık. Boeing firmasının destekleri ile eğitim olanaklarımız daha da artacak ve lösemili çocuklarımız yaşıtlarından daha iyi eğitimlere kavuşacaklardır. İnanıyoruz ki; çok iyi birer doktor, öğretmen, avukat olacaklar hatta geleceğin Başbakanı, Cumhurbaşkanı lösemili çocuklarımız arasından çıkacaktır. Biz bu projede LÖSEV’e ve lösemili çocuklarımızın eğitimlerine destek veren Boeing Firmasına ve Türkiye Başkanı Sayın Mr. Bernard J. Dunn’ a sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz.” dedi.

Tedavi süreci boyunca çocuklar okullarından uzak kalıyor ve eğitimleri sekteye uğruyor. Bu çocukların yaşıtlarıyla aynı eğitim seviyesine ulaşmasını sağlamak üzere LÖSEV onlara sanat, müzik, İngilizce, bilgisayar, drama ve edebiyat dersleri veriyor. Lösemili Çocuklar Okulu’nun bugün anaokulu (5-6 yaş), ilkokul  - ortaokul (6-14 yaş arası) ve liseyi  (14-18 yaş arası) içeren 100’den fazla öğrencisi bulunuyor. Çocukların sosyo-kültürel gelişimlerine de katkıda bulunmak amacıyla tiyatro, sinema ve çevre gezileri gibi etkinlikler de gerçekleştiriliyor. Çocukların kalem, kitap, okul çantası, üniforma ve hatta ulaşım masrafları LÖSEV tarafından karşılanıyor. 

Boeing, dünyanın önde gelen uzay ve havacılık şirketi ve en büyük ticari ve askeri uçak üreticisidir. Türk Hava Yolları’nın ilk DC-3/C-47 model yolcu uçaklarını almasından bu yana Boeing ve Türkiye arasındaki uzun soluklu ve her iki tarafa da fayda sağlayan ilişki 70 yıldır sürmektedir. 2000 yılından bu yana Boeing, yaptığı okullar, bilgisayar laboratuvarları ve ekipmanı, eğitim materyalleri bağışları ve eğitim kaynakları programları ile 39 ilde 135 eğitim projesini desteklemiş ve yaklaşık 140.000 öğrencinin hayatında olumlu değişiklikler meydana getirmiştir. Şirketin Türkiye’deki merkezi Ankara’da bulunmaktadır.

Emirates, A380 destinasyonlarına Avustralya’nın önemli şehri Perth’i de ekledi

Filosunda 60 adet çift katlı A380 uçağı bulunduran Emirates Havayolu, Avustralya’nın önemli şehri Perth’e bu model uçak ile başlattığı yeni seferi ile dünya çapında A380 hizmeti verdiği destinasyon sayısını 33’e çıkardı.Emirates Havayolu, Avustralya’da A380 hizmeti vermeye başladığı dördüncü şehir olma özelliği taşıyan Perth ile Dubai arasında günlük 982 yolcu taşıyor.Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Emirates Doğu Ticari Operasyonlar Kıdemli Başkan Yardımcısı, Barry Brown: “Perth’e ilk A380 hizmetini tanıtmak Emirates için çok büyük bir gurur. Dünyanın en gelişmiş uçağı olan A380, üç sınıfta en iyi hizmeti sunuyor. Bugün Avustralya’nın dört şehrinde verdiğimiz hizmet Avustralya’da küresel seyahat etme talebinin bir kanıtı. A380 uçağının yanı sıra Qantas ile ortaklığımız Avustralyalılara daha fazla Avrupa ve Amerika şehirlerine uçuş hizmeti sunmakta. Yolcular, Dubai uluslararası havalimanında A380 için yapılan terminal A salonundan geçerek A380’in kusursuz yolculuğunu deneme imkanı bulabiliyor” dedi.


Ortak havayolu Qantas ile, Avustralya’dan Dubai’ye toplam günde yedi kez A380 hizmeti veren Emirates, bu uçuşlarıyla küresel ağında 140'tan fazla bağlantı sağlıyor.Perth Havalimanı Genel Müdürü Brad Geatches: “Emirates’in Perth’e ilk hizmeti 13 yıl önce, 2002’de başladı. Perth Havalimanı, A380 uçuşları ile aynı zamanda dünya çapında daha fazla yolcuya hizmet veriyor ve Avustralyalılara bu sıra dışı uçakta yolculuk yapma imkanı sunmak çok büyük gurur” dedi.A380 uçuşlarının başlamasına paralel olarak, Emirates, Perth Havaalanı'nda genişletilmiş dinlenme salonu ile Batı Avustralya pazarına yatırım yapıyor. Bu yıl içerisinde açılacak olan salonu ile A380 yolcularına daha fazla kapasite sunacak.

Emirates, ikonik A380 uçağı sipariş eden ilk havayolu olma özelliği taşıyor. Bugün Emirates’in filosunda hazırda 61 adet ve sipariş halinde 79 adet bulunan uçakları ile havayolu bu uçağın dünyada en büyük operatörü olarak kabul ediliyor.Emirates’in A380 uçağı, ekonomi sınıfında geniş koltuk hizmeti verirken, aynı zamanda tüm yolculara ücretsiz 10 MB ve 1 dolar karşılıklı 500 MB Wi-Fi bağlantısı sağlıyor. Ayrıca ödüllü uçak içi eğlence sistemi ice aracığıyla yolcular 2.000’den fazla eğlence kanalına erişebiliyor.Üç kabin sınıfında da Perth’e uçuş gerçekleştiren, Emirates A380 uçağında, alt güvertede yer alan ekonomi sınıfında 401 koltuk, business sınıfında 76 tamamen yatağa dönüşebilen koltuk ve üst güvertede First sınıfında 14 tane özel oda bulunuyor.First sınıf yolcuları beş yıldızlı şefler tarafından hazırlanan ordövr ve lezzetlerin tadını çıkarabiliyor. Ayrıca uçakta bulunan özel duş kabininden faydalanabiliyor.Tüm Emirates uçuşlarında olduğu gibi, yolcular Business Class’ta 40kg ve Economy Class'ta 30kg bagaj hakkından yararlanabiliyor.

ANY İSTANBUL 1 YAŞINDA!

Arnavutköy’ün ünlüsü, İstanbul’un vazgeçilmez eğlence adreslerinden Any İstanbul, 27 Mayıs Çarşamba akşamı keyifli bir geceyle birinci yaşını kutladı. Marka İletişimi ve Menajerlik hizmeti veren Inhouse İletişim’in sahibi Esra Türker’in doğum gününün de kutlandığı geceye birçok müdavim ve ünlü isim katıldı.Gece boyunca keyifli performanslarla devam eden partide farklı tarzlarıyla üç ayrı DJ’in dinamik ritimleri geceye yön verirken, Melike Konur’ da muhteşem canlı performansı ile gecede yerini aldı.





İnoksan’dan Tedarikçilerine ‘Kalite’ Desteği

Türkiye’de endüstriyel mutfak sektöründe yeniliklerin öncüsü İnoksan, dünya markası olma yolunda ilerlerken tedarikçilerinin de kalite çalışmalarına önemli katkılar sağlıyor.Endüstriyel mutfak sektöründe 35 yılı geride bırakan ve yenilikleriyle sektöre yön veren İnoksan, bir dünya markası olmasında büyük önem taşıdığına inandığı tedarikçi firmaların, ‘kalite’ çıtasını daha yukarıya koymaları için gerekli her türlü desteği veriyor. İnoksan, 23 Mayıs Cumartesi günü, Bursa Crowne Plaza Oteli’nde, Tedarikçi Kalite Geliştirme Programı doğrultusunda tedarikçileri ile Türk Standartları Enstitüsü (TSE) yetkililerini buluşturduğu bir toplantı düzenledi. 


Varlık: “İnoksan tedarikçileriyle el ele büyüyor”
İnoksan Yönetim Kurulu Başkanı Vehbi Varlık, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, İnoksan’ın bugüne gelmesinde tedarikçilerinin önemli katkısı olduğunu belirterek, tüm tedarikçilere teşekkür etti. Varlık, “35 yıl önce küçük bir atölyede kurduğumuz İnoksan, bugün 5 kıtada 66 ülkeye ihracat yapar konuma ulaşmışsa, bunda elbette her zaman kaliteli ürün ve hizmet tedarik desteği veren iş ortaklarımızın katkısı büyüktür. Yaklaşık 750 tedarikçi firmaya iş veriyor ve bunları sürekli geliştiriyoruz. Onların sayesindedir ki, bugün sektörümüzde ‘kutup yıldızı’ olarak kabul ediliyoruz. Kalitemizle gerek yurt içinde gerekse yurt dışında kendimizden söz ettiriyoruz” diye konuştu.  
İnoksan’ın Araştırma-Geliştirme’ye ve kaliteye verdiği önemle Avrupa standartlarını yakaladığını söyleyen Varlık, “İnoksan, tedarikçileriyle el ele büyüyen bir firmadır. Her zaman onların sesine kulak verdik, kalite odaklı çalışmalarının en büyük destekçisi olduk. Bu desteğimiz her zaman sürecek. Çünkü kalite, sonu olmayan bir maraton. Bu maratonda İnoksan olarak tedarikçilerimizin yanında yer alacağız” dedi.  


TSE, kalitesini yükseltmek isteyen tedarikçilere destek için hazır…
Toplantıda ‘Kaliteye Yolculuk’ başlıklı bir konuşma gerçekleştiren TSE Bursa İl Koordinatörü Mustafa Karaman,  “Biz TSE olarak kaliteyi organize eden ve toplumun tamamında kalitenin olması için çalışan bir kamu kuruluşuyuz. İnoksan tedarikçileri için ücretsiz bilgilendirme eğitimleri sözü veriyorum. Kalitesini geliştirmek isteyen, sistem kurmak isteyen tedarikçiler için sistem kurma çalışmalarına desteğe hazırız” dedi. 

Prof. Dr. Işığıçok: “Yönetim kalitesini artırmak için bilimden yararlanmak gerekir”
Kalite Birliği Başkanı Prof. Dr. Erkan Işığıçok ise toplantıda ‘İş Dünyasında Karar Vermek Fark Yaratmak ve Değer Katmak için 3. Göz: İstatistik’ başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Prof. Işığıçok, “Yönetim faaliyetlerinde, vizyon oluşturma ve stratejik planlama, kritik başarı faktörlerini oluşturma, hedefleri belirleme, kritik performans göstergelerini belirleme, denetleme ve izleme gibi faaliyetler son derece önemli yer tutar. Kuşkusuz, bu faaliyetlerin temeli ölçmeye ve veriye dayanır. Ölçemediğinizi yönetemezsiniz ve yönetemezseniz yok olup gidersiniz. O halde, yönetim performansının artırılmasında istatistikten ve bilimden yararlanmak kaçınılmaz görünmektedir. Bu amaçla atılacak ilk adım veri toplama ve istatistik okur-yazarlığı olup, tüm kurum ve kuruluşların veri toplama kültürü konusunda bilinçlendirilmesi gerekir” şeklinde konuştu.

28 Mayıs 2015 Perşembe

Qatar Aırways Orta Doğu’nun “En İyi Akıllı Turizm e-Hizmeti Sağlayıcısı” Seçildi

Ödül, Beş Yıldızlı Hava Yolu Şirketine, Çevrim İçi Hizmetlerini Güçlendirme Girişimleri İçin Verildi.'Akıllı Turizm E-Hizmetleri' ile Orta Doğu’nun Akıllı Yönetim ve Akıllı Hizmetler Mükemmellik Ödülü’nü kazanan Qatar Airways’in ödülü, Orta Doğu Mükemmellik Ödülleri Enstitüsü tarafından 20 Mayıs 2015 tarihinde Dubai Uluslararası Finans Merkezi’nde bulunan Ritz-Carlton’da yapılan törende verildi.


21. GCC e-Devlet ve e-Hizmetler Konferansından 500 mevki sahibinin ve katılımcının yanı sıra bölgeden medya kuruluşlarının da yer aldığı törende, hava yolu şirketi adına ödülü Qatar Airways BAE Ülke Müdürü Rohan Seneviratne aldı. Orta Doğu Mükemmellik Ödülleri Enstitüsü, mükemmel kuruluşları ve şirketleri, Orta Doğu’da var olan çeşitli e-hizmetlerdeki rekabete katkıda bulunan çevrim içi hizmetlerini daha etkin hale getirmekte elde ettikleri başarılar nedeniyle ödüllendirmenin önemini biliyor. Bilirkişiler, uzmanlar ve jüri, Qatar Airways’i, organizasyonel olarak akıllı yönetime geçmesi ve modern idare konusunda ve uluslararası rekabette en iyi uygulamaları hayata geçirmesi de dahil olmak üzere e-hizmetlerini geliştirmek için gösterdiği çabaları takdir ederek bu ödüle aday gösterdi.


Bu ödülü kazanmaktan dolayı gurur duyduklarını belirten Qatar Airways GCC, Doğu Akdeniz, İran, Irak ve Yemen Kıdemli Başkan yardımcısı Sayın Fathi Al Shehab sözlerine şöyle devam etti: “Bu tür ödüller, sistemlerimizi geliştirmeye devam etmek ve müşterilerimize sadece en ileri düzeyde hizmetleri sunmak konusunda bize motivasyon veriyor.” “En iyi akıllı stratejileri geliştirip sunmak ve müşterilerimizin hizmetlere erişimini en yüksek verimlilik ve kalite standartlarına göre iyileştirmek amacıyla sürekli olarak çalışıyoruz.”Sadece 18 yıldır faaliyette olan Qatar Airways, bu süre içinde oldukça hızlı bir büyüme gerçekleştirdi ve şu anda 157 uçaktan oluşan modern filosu ile Avrupa, Orta Doğu, Afrika, Asya Pasifik, Kuzey Amerika ve Güney Amerika’da iş ve tatil amaçlı seyahat edilen 146 önemli noktaya uçuşlar düzenliyor.

27 Mayıs 2015 Çarşamba

İstanbul Şef Aşçılar Polonezköy ‘de Piknik organizasyonu düzenledi

İstanbul Şef Aşçılar Yardımlaşma Derneği Polonezköy ‘de Piknik organizasyonu düzenledi


İstanbul  chef ascilar sosyal Yardımlaşma Derneği ile deniz kuvvetleri bakim onarım Komutanlığı ile beraber düzenlemiş oldukları  sosyal hizmetler  kapsamında çocuk esirgeme yurdunda ki çocuklarla yapılan piknik organizasyonu  her yönü ile büyük  ilgi görmüştür  .


Istanbul  chef ascilar sosyal Yardımlaşma Derneği ile deniz kuvvetleri bakim onarım Komutanlığı ile beraber düzenlemiş oldukları  sosyal hizmetler  kapsamında çocuk esirgeme yurdunda ki çocuklarla yapılan piknik organizasyonu  her yönü ile büyük  ilgi görmüştür  .


Istanbul chef ascilar sosyal Yardımlaşma Derneği Yönetim Kurulu üyeleri  ile  ve  küçük yavruların  aileleri ile geçirdikleri  saatler  başkan ve dernek üyelerimizi mutlu etmiş, Kaderleri kendi ellerinde olmayan o minicik yürekler bir an bile olsa mutluluk dağıtan istanbul chef ascilar sosyal Yardımlaşma Derneği Onursal Başkanı İsmail Özsoy  ve Genel Başkan Murat Camgöz öncülüğünde  Okumuş Gıda ve Marmara süt ürünleri katılımıyla gerçekleştirildi .  Minik yavrular topluca teşekkür etmiş , gelecek dönemlerde bu coşkulu günün tekrarını istemişlerdir.

25 Mayıs 2015 Pazartesi

TUROB turizm CEO’larını İstanbul’da ağırlıyor

TUROB, sadece yurtdışında değil yurtiçinde de aktif tanıtım faaliyetlerini sürdürüyor. Geçen hafta Lüksemburglu turizmcileri ağırlayan TUROB’un yeni konukları İrlanda ve Estonya’nın en etkin turizmcileri olacak. Turistik Otelciler, İşletmeciler ve Yatırımcılar Birliği’nin (TUROB) tanıtım faaliyetleri sadece yurtdışı etkinliklerle sınırlı kalmıyor. TUROB’un tanıtım amacıyla yabancı turizmcilerin Türkiye’de ağırlanmasına yönelik etkinlikleri de hızla artıyor. Daha önce ABD, Almanya, İngiltere, Lüksemburg gibi ülkelerden gelen turizmcileri ağırlayan TUROB’un şimdiki konuğu  ise İrlandalı ve Estonyalı turizmciler olacak. TUROB yetkilileri ilk etapta Türk Hava Yolları (THY) işbirliğiyle İrlanda pazarının ilk tanıtım grubunu İstanbul'da misafir edecek. İrlanda’nın turizm sektörünün etkin acentelerinin CEO'larından oluşan ziyaretçi grubunun İstanbul programı 25-27 Mayıs 2015 tarihleri arasında gerçekleştirilecek. İrlandalı turizmciler Eresin Otelleri'nde ağırlanacak. TUROB’un aynı dönemde ikinci konuk ülkesi ise Estonya olacak. Yine THY işbirliği ile bu kez 25-29 Mayıs tarihlerinde Kuzey Avrupa'nın yükselen ekonomisi ile dikkat çeken ülkesi Estonyalı turizmciler İstanbul’da temaslarda bulunacak. Ülkenin başkenti Talin'in önde gelen seyahat acentaları Novotel ve İbisotel'de ağırlanacak.

PAZARDAKİ DURAĞANLIK AŞILACAK
Bu organizasyon her ülkenin turizm pazarları açısından büyük önrem taşıyor. İrlanda pazarı bu pazar, çok büyük kayıplar yaşanmasa da durağan bir görünüm sergiliyor. Son 5 yıldır İrlanda’dan Türkiye’ye gelen turist sayısı 100-120 bin düzeyinde bulunuyor. Geçen yıl yüzde 6 düşüşle 105 bin İrlandalı Türkiye’ye gelmişti.TUROB, son grişimiyle İrlanda pazarındaki bu durağanlığın aşılmasını ve rakamların yükselmesine katkıda bulunmayı hedefliyor. Bu yılın ilk üç ayında İrlanda’dan gelen turist sayısındaki yüksek oranlı artış da bu hedefin gerçekleştirilebileceğini ortaya koyuyor. 2015 yılına güçlü bir giriş yapan İrlanda pazarından gelen turist sayısı, Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre, yılın ilk üç aylık döneminde yüzde 34 artarak 9 bin 542 kişiye ulaştı. Ekonomisi büyük ölçüde bilgi teknolojisine dayanan ve kişi başına gelirde ile Baltık ülkeleri arasında en yüksek değere sahip Estonya ise Türkiye turizmi için gelecek vaad eden bir pazar olarak görülüyor. Geçen yıl Türkiye’ye gelen Estonyalı turist sayısı yüzde 15 artışla 55 bin kişiye ulaşırken, bu yılın ilk üç aylık döneminde yüzde 39 artışla 5 bin Estonyalı geldi.

’10. Halit Narin Kupası’ Yelken Yarışlarını Kazanan Genç Sporcular Belli Oldu

Türkiye’nin en büyük ve en kapsamlı yelken yarışlarından biri olan “10. Halit Narin Kupası” yelken yarışlarında kazanan genç yelkencilerin isimleri, Martı Marina’da düzenlenen ödül töreninde açıklandı… 1996 yılından bu yana Türkiye’nin önemli marinaları arasında bulunan “Martı Marina”nın 10.kez ev sahipliği yaptığı “Halit Narin Kupası” Yelken Yarışları’nda kazanan genç yeteneklere, ödülleri düzenlenen törenle verildi.


Dereceye giren genç yelkenciler ise şöyle sıralandı:
Optimist Genel’de; ERA Bodrum Yelken Klubü’nden Efe Tulcalı 1., İstanbul Yelken Klubü’nden Tansu Emir 2. Ve Fenerbahçe Yelken Klubü’nden Mert Önder 3. oldu…

Laser 4.7 Genel’de; Karşıyaka Yelken Klubü’nden Barbaros Hekimoğlu 1., Turgut Reis Yelken Klubü’nden Onur Cemil Mandalıncı 2. ve Körfez Yarımca Yelken Klubü’nden Ömer Işık 3., Fenerbahçe Yelken’den Hasan Nedim İrengül 4., Marmara Yelken’den ise Barsgan Dökmeci 5. oldu…

Radial Genel’de ise; Fenerbahçe Yelken Klubü’nden N. Çağla Dönertaş 1., İstanbul Yelken’den Doğa Arıbaş 2., Galatasaray Yelken Klubü’nden Ecem Güzel ise 3. oldu…

Martı Grubu’nun genç sporcuları, yelken sporu ile buluşturma amacı ile sponsor olduğu  Gençlik ve Spor Bakanlığı “Halit Narin Kupası” yarışlarında, gençler, 6 gün boyunca kıyasıya mücadele etti. Yaklaşık 19 ilden katılan 310 sporcu, Optimist, Optimist Junior, Laser Standart, Laser Radial, Laser 4.7 sınıflarında, toplamda 14 yarışta rekabet etti. Hisarönü Körfezi’nin eşsiz manzarası eşliğinde gerçekleşen yarışların kazananları Martı Marina’da yapılan tören ile belli oldu. Kazanan yelkenciler ödüllerini, Martı Otel İşletmeleri Yönetim Kurulu Onursal Başkanı Halit Narin ve Yönetim Kurulu Başkanı Oya Narin, Türkiye Yelken Federasyonu başkanı Serhat Belli’den aldı. Ödül törenine katılan Halit Narin ise “Minik kardeşlerimize çok teşekkür ederiz. Genç sporcularımızı ve yelken sporunu desteklemeye devam edeceğiz.”

Martı Grubu’ndan Tekne Hediyesi…
Çekilen kura sonucu kazanan şanslı klübe, “Martı Hotels and Marinas” tarafından optimist tekne hediye edildi…


Toplu sonuçlar;
Optimist Genel’de; ERA Bodrum Yelken Klubü’nden Efe Tulcalı 1., İstanbul Yelken Klubü’nden Tansu Emir 2. Ve Fenerbahçe Yelken Klubü’nden Mert Önder 3. oldu…

Optimist Kız Genel; Pelin Öztürk – Samsun Yelken KLB’den 1., İclal Doğa Demirel – Marmara Yelken KLB’den 2., Zeynep Berin Göl – Marmara Yelken 3….

Optimist Junior Genel; Umut Kartal – ERA Bodrum Yelken 1., Tansu Erin Şarlak – İstanbul Yelken 2., Sabri Kerem Erkmen – Fenerbahçe Yelken KLB’den 3., Okyanus Arıkan – A.R.M. Urla Yelken’den 4., Meriç Erdağlı – Tekirdağ Yelken’den 5. oldu…

Optimist Kız Junior; Okyanus Arıkan – A.R.M. Urla Yelken’den 1., Alev Erkan – Tekirdağğ Yelken 2., Elmas Gül Koca – İskenderun Yelken’den 3. oldu..

Laser 4.7 Genel’de; Karşıyaka Yelken Klubü’nden Barbaros Hekimoğlu 1., Turgut Reis Yelken Klubü’nden Onur Cemil Mandalıncı 2. ve Körfez Yarımca Yelken Klubü’nden Ömer Işık 3., Fenerbahçe Yelken’den Hasan Nedim İrengül 4., Marmara Yelken’den ise Barsgan Dökmeci 5. oldu…

Laser 4,7 Bayan; Foça Yelken KLB’den Ecem Elmas 1., İlayda Veziroğlu – Fenerbahçe Yelken KLB’den 2., Melike Ece Kırmacı ise Samsun Yelken KLB’den 3. oldu..

Laser 4,7 Junior; Yılkan Timurşah – A.R.M. Urla Yelken KLB’den 1., Bartu Özgür – Fenerbahçe Yelken KLB’den 2. Ve Alp Baltalı – İstanbul Yelken’den 3. oldu…

Radial Genel’de ise; Fenerbahçe Yelken Klubü’nden N. Çağla Dönertaş 1., İstanbul Yelken’den Doğa Arıbaş 2., Galatasaray Yelken Klubü’nden Ecem Güzel ise 3. oldu…

Radial Bayanlar; N. Çağla Dönertaş – Fenerbahçe Yelken KLB’den 1., Ecem Güzel – Galatasaray Yelken KLB’den 2. ve Deniz Dağdelen – Göztepe Yelken KLB’den 3. oldu…

Radial Genç; Özgür Danial Foster – Gökova Yelken KLB’den 1., Mehmet Duran Dinç – Galatasaray Yelken KLB’den 2. Ve Efe Soysal – Karşıyaka Yelken KLB’den 3. oldu…

Standart Genel; Çeşme Yelken KLB’den Mustafa Çakır 1., Alp Rodopman – Fenerbahçe Yelken KLB’den 2., Saffet Onur Bilgen ise – İstanbul Yelken KLB’den 3. oldu…

Standart Genç; Solo Yelken KLB’den Can Akdurak 1., Kerim Kaan Ordu – Fenerbahçe Yelken KLB’den 2., İnanç Haliloğlu – Karşıyaka Yelken KLB’den ise 3. oldu…






İstanbullular’a Arabayı Garajda Bıraktıracak Araştırma

İstanbul’da toplu ulaşımla günde 6 milyon yolculuk yapılıyor. Günde 3,5 milyon kişiyi taşıyan İETT’nin son araştırması, çevreye duyarlı İstanbullular’a araçlarını garajda bıraktıracak. “Çevre benim için önemli değil, bütçemi düşünürüm” diyenler de araştırmayı okuduktan sonra çevrecilerle aynı şeyi yapacak gibi görünüyor. Ayrıca internet otomobili statü sembolü olmaktan çıkarmış. Gençler için artık araba ilham verici değil sadece bir araç. Gençler arabalarıyla bu trafikte bir yerden bir yere giderek değil internete girerek sosyalleşmeyi tercih ediyor. Y Kuşağı için araba artık cazip değil! İstanbul’da toplu ulaşım araçlarını kullananların sayısı son beş yılda iki kat arttı. Özellikle yeni metro hatlarının açılması, Marmaray ve Metrobüs gibi projelerle birlikte İstanbul halkı özel araçlarından ziyade toplu ulaşımı tercih ediyor.


İETT’nin yaptığı son araştırma, hızla artan bu tercihin nedenlerini bilimsel verilerle ortaya çıkardı. Toplu ulaşımı tercih etmede birinci neden; zaman tasarrufu ve maliyetin düşük olması. İETT’nin yaptığı hesaplamalara göre, birçok güzergâhta toplu ulaşım maliyeti özel araçla kıyaslanamayacak kadar düşük.Mesela Anadolu Yakası’ndaki Kartal’dan yola çıkan bir kişi, toplu taşıma araçlarıyla 9,20 liraya Avrupa Yakası’ndaki Atatürk Havalimanı’na gidip gelebiliyor. Aynı mesafeyi araçla kat eden bir başka kişi ise 63,67 lira harcıyor. Toplu taşıma araçları yerine özel araçla seyahat etmenin maliyet farkı 54,47 lira, zaman farkı ise 110 dakika olarak saptandı.Seçilmiş bazı güzergâhlarda zamandan tasarruf etmek isteyenler için toplu ulaşım ve özel araçla ulaşım arasındaki maliyet ve zaman farkı şöyle:



TOPLU ULAŞIM 6-7 KAT DAHA UCUZ

Maliyet (TL) Zaman (dk)     Maliyet Zaman
Güzergâh (*) Toplu Özel Toplu Özel  Farkı Farkı (dk)

Kartal-Atatürk Hlm. 9,20 63,67 160 270 54,47 110

Yenibosna-Sarıyer 11,90 54,67 110 160 42,77 50

Pendik-Edirnekapı 9,30 60,67 210 240 51,37 30

Eminönü-S.Gökçen 12,20 65,67 200 220 53,47 20

S.Beyli-Cevizlibağ 14,10 68,47 220 240 54,37 20

Beşiktaş-Şirinevler 9,30 57,67 90 120 48,37 30

(*) Maliyet karşılaştırması gidiş-dönüş güzergâhlarını kapsamaktadır.

Toplu: Toplu ulaşım araçlarıyla
Özel: Özel araçlarla



YOĞUN SAATLERDE 6 KAT DAHA HIZLI
Bu tabloya göre, toplu ulaşım özel araçla ulaşıma göre 6-7 kat daha ucuz. Toplu taşıma araçları, özel araca göre ortalama yüzde 40 oranında zamandan tasarruf ettiriyor. Gideceğiniz yere daha erken varabiliyorsunuz. Trafiğin yoğun olduğu saatlerde ise toplu ulaşım 6 kat daha hızlı seyahat imkanı sunuyor.

“Benim için zaman önemli değil daha da ucuza seyahat etmek istiyorum” diyenler için ise daha az aktarma yaparak ve expres hatlar kullanılmadan maliyet daha da azalıyor. Mesela Yenibosna- Sarıyer arasında gidiş-dönüş 11,9 TL ödemek yerine 9,5 TL; Eminönü- Sabiha Gökçen Havaalanı arasında ise 12,20 TL yerine 9,5 lira ödemek mümkün. Sonuç olarak fazla aktarmalı toplu ulaşım hatları bile özel araçla ulaşımdan her halükarda daha ucuza mal oluyor.

Ayrıca Mavi Kart (aylık İstanbulkart) kullanımında bu ücret daha da düşüyor. 170 lira olan tam Mavi Kart’ta tek biniş 94 kuruşa, 77 lira olan indirimli İstanbulkart’larda 38 kuruşa denk geliyor. Mavi Kartlı yolcunun Yenibosna’dan Sarıyer’e gidiş ve dönüşü 5,64 TL iken aylık İstanbulkart dolumu yapan bir öğrencinin gidiş-dönüş yolculuğu 2,28 TL’ye denk geliyor.

ÖZEL ARAÇLA 175, METRO İLE 9 METRE YER KAPLIYOR

İstanbul’da her gün 465 yeni aracın trafiğe çıktığını da hesaba katarsak, toplu taşıma göre özel araçla seyahat etmenin zaman/maliyet farkı daha da büyüyecek.

Şehirleşmenin her geçen yıl arttığı Türkiye’de nüfus artışının yanı sıra nüfus yoğunluğu da şehir merkezlerinde toplanıyor. Farklı ulaşım modlarında 3,5 metrelik şerit üzerinde saatte taşınan kişi sayısı özel araçla 2 bin kişiyken, otobüs ile 20 bin, metro ile 80 bin kişiye ulaşıyor. Ayrıca trafikte 50 bin kişi özel aracıyla 175 metre yer kaplarken, otobüsle 35, metro ile 9 metre yer kaplıyor.

1 litre akaryakıt ile bir yolcuyu taşıma mesafesi ise özel araçla 19 kilometre, otobüsle 39 kilometre, metro ile 48 kilometre olarak hesaplandı. Ayrıca toplu taşımada eko sürüş tekniği eğitimleri ile yıllık 1,13 milyar lira yakıt tasarrufu sağlanabiliyor.

7 KAT DAHA AZ KARBON SALINIMI

Kalabalıklaşan şehirlerin bir diğer sorunu da hava kirliliği. Fakat toplu ulaşımın yaygın olarak kullanıldığı şehirlerde bu oran diğerlerine göre oldukça düşük. İETT’nin araştırmasının çevreyle ilgili boyutunda ise inanılmaz rakamlar ortaya çıktı.

İETT’nin verilerine göre, toplu taşıtlarla ulaşım özel araçlarla ulaşıma göre 7-7.5 kat daha az karbon salınımı gerçekleşmesini sağlıyor.

İstanbul’da aynı güzergâhlardaki karbon salınım oranları şöyle;

Otobüsle Özel Araçla Fark
Güzergâhlar ( gr CO2-e) ( gr CO2-e) ( gr CO2-e)

Kartal-Atatürk Hvlm. 1.405            10.252 8.847

Yenibosna-Sarıyer 1.313             9.579 8.266

Pendik-Edirnekapı 1.715            12.530 10.815

Eminönü- S. Gökçen 611             4.459 3.848

S.Beyli-Cevizlibağ 1.800            13.140 11.340

Beşiktaş-Şirinevler 682             4.972 4.290



ILICALI: TEK YOLCULU ÖZEL ARAÇ YOLUN YÜZDE 85’İNİ KAPLIYOR

Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Bahçeşehir Üniversitesi Ulaştırma Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı, toplu taşımanın bir kentin ve ülkenin ekonomik, enerji ve çevresel sorunlarının çözülmesinde çok önemli olup hayat kalitesinin yükselmesine yardımcı olduğunu söyledi.

Nüfus artışıyla birlikte, insanların toplu taşıma kullanma eğiliminin arttığını belirten Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı, “Hızlı ve güvenilir bir toplu taşıma sistemi sayesinde, trafik tıkanıklığı içinde boğuşan özel araç sürücüleri, toplu ulaşım araçlarının hızlı ve düzenli işleyişlerini gördükçe bu sistemlere kayacaklardır” dedi.

Tek yolculu özel araç oranı yüzde 10 olmasına karşın yapılan sayımlarda yollardaki toplam araçlardaki payı yüzde 80-85’lere ulaşabildiğini vurgulayan Prof. Dr. Ilıcalı, toplu ulaşımın karayolundaki payı yüzde 15 civarı iken yolculuktaki payının en az yüzde 70 seviyesinde olduğunu söyledi.

ÇARPICI RAKAMLAR...
İstanbul trafiğinin en önemli nedeninin özel araç sayısının fazlalığı olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Ilıcalı,  şu önemli tespitlerde bulundu:

“Dünyadaki sayılı örneklerden birini teşkil eden İstanbul’daki metrobüs (BRT) uygulaması ile günde 500 araçla 1 milyon yolcu taşınırken, buna mukabil 50 bin servis aracıyla taşınan yolcu sayısı 2 milyon 200 bindir. Özel otomobillerle ise İstanbul genelinde günde 1,5 milyon yolcu taşınmaktadır.”

ARABA BATI’DA STATÜ SEMBOLÜ DEĞİL BİR YÜK
Michigan Üniversitesi’nden Dr. Michael Sivak’ın 2012’deki araştırmasına göre, 1983 ve 2010 yılı karşılaştırmasında; 1983 yılında 18 yaşındakilerin yüzde 80’i ehliyet sahibi iken bu sayı 2010 yılında yüzde 60’a düştü. Bir araba Japonya’da 1990’lı yıllarda ortalama 12 bin kilometre yol yaparken 2010’da 9 bin kilometrenin altına düştü. Londra’da araç sahipliği 1990’dan bu yana düşüşte.

Gençlerin marka algısında otomobil markaları üst sıralardaki yerini kaybediyor. Bunun yerine teknoloji markaları ön planda. Y Kuşağı, araç sahipliğini “cool” bulmuyor. Araç sahipliğinin 1983 yılında yaklaşık yüzde 33’ü 30 yaşın altındayken bu oran artık yüzde 22.  Almanya’da araç sahibi olmayan hane halkının oranı yüzde 20’den yüzde 28’e çıktı. Gençler için artık araba ilham verici değil sadece bir araç. Gençler bir yerden bir yere giderek değil internetle sosyalleşmeyi tercih ediyor. Arabayı statü sembolü değil bir yük olarak görüyor.


Gediz Deltası’nın Kıyı Balıkçılığı İçin Önemine Dikkat Çekildi

Doğa Derneği balıkçılar ile birlikte Gediz Deltası’nın hem İzmir hem de geleneksel kıyı balıkçılığı için önemine dikkat çekmek için İzmir’de Geleneksel Balıkçılık Festivali düzenledi. İzmirlilerin yoğun katılımı ile gerçekleşen festivalde balıkçılar birçok tehdit ile karşı karşıya olan Gediz Deltası’na şükranlarını sundular. Gediz Deltası kirliliğe, yaşam alanlarının yok olmasına sebep olan birçok yatırım projesi ile sık sık gündeme geliyor son yıllarda.


Binlerce yıla dayanan tarihi ile İzmir’i cazibe merkezi haline getiren en önemli sebeplerin başında Gediz Deltası geliyor. Sadece Türkiye’nin değil Akdeniz havzasının en önemli sulak alanlarından olan Gediz Deltası’ndaki biyolojik zenginlik bu topraklarda yeşeren kültürel zenginliğin, medeniyetlerin olmazsa olma koşulu olmuş bugüne kadar. Yeryüzünün en zengin ve en üretken ekosistemlerinden birisini oluşturarak aynı zamanda insanların yaşamlarını idame ettirmek için sürdürdükleri ekonomik faaliyetleri mümkün kılmış. 

Alüvyon içeren bereketli toprakları ile tarım ve hayvancılığa yön veren deltada 1800’lü yıllardan bu yana tuz çıkartılıyor. Geleneksel kıyı balıkçılığı ise Gediz Deltası doğası ile uyumlu ekonomik faaliyetler son temsilcilerinden birisi ve deltada yaşayan tüm canlılar ile ortak bir kaderi paylaşıyor. Balıkçıların yaşamları doğa ile uyumlu bir yaşamın izlerini takip etmeyi de mümkün kılıyor. Örneğin pelikanlar gibi deltanın gerçek ev sahipleri ile aralarındaki dostluk bu bağı gösteren örneklerden sadece birisi. Doğadaki en eski balıkçılardan olan bu deniz kuşu İzmirli balıkçıların balığa ulaşmak için izledikleri kılavuzlar aynı zamanda.

Ancak deltanın ismi son senelerde sık sık maruz kaldığı tehditler ile gündeme geliyor. Kirliliğe, yaşam alanlarının yok olmasına sebep olan birçok yatırım projesi deltada yaşayan tüm canlılar ile balıkçıların yaşamlarını da tehdit ediyor. Bu yüzden ekolojik dengenin korunması İzmirli balıkçılar için hayati önem taşıyor. Çünkü Gediz Deltası deniz kuşlarının olduğu kadar balıkçıların da ekmek teknesi. 

Bu yüzden Doğa Derneği ile bir araya gelen S.S. Şemikler Su Ürünleri Kooperatifi üyesi balıkçılar Geleneksel Balıkçılık Festivali ile deltanın ev sahipliği yaptığı zengin yaşamı, yaşadıkları sorunları, deltayı ve ekmek teknelerini tehdit eden gelişmeleri İzmirliler ile paylaştılar. Çok sayıda İzmirlinin katılımıyla gerçekleşen festival kapsamında kuş gözlemi, fotoğraf sergisi, kukla gösterisi, kukla yapım atölyesi, çocuklar için doğa oyunları, balık ağı örme, canlı müzik dinletisi de gerçekleşti.
Festivalde açıklama yapan S.S Şemikler Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı İbrahim Pehlivan “Kooperatif olarak balığın hakkını korumanın kendimizi de korumak olduğunu bilerek çalışıyoruz. Bu nedenle kirlilik başta olmak üzere balıkçılık yaptığımız alanlardaki tehditlerin tümünü kendi sorunumuz olarak görüyoruz. Örneğin delta ve kooperatif alanını kullanan herkesin kirlilik konusunda hassas olmasını ve harekete geçmesini bekliyoruz. 

Balıkçıların evi hali gelen ve İzmir Körfezi’ni besleyen Gediz Deltası’nın, balıkçılık için önemini herkesin bilmesini arzuladığımız için bu Festival’i düzenliyoruz.” dedi. Doğa Derneği Genel Direktörü Engin Yılmaz ise “Kurulduğumuz günden bu yana doğal ve kültürel değerlerini keşfetmek, korumak ve savunmak için emek, gönül verdiğimiz Gediz Deltası ve deltanın yaşam verdiği tüm canlılar gibi geleneksel kıyı balıkçıları da malesef bir çok tehdit ile karşı karşıya. Bugün İzmirliler ile birlikte deltanın zengin doğasını, balıkçılık ve balıkçılığın önemini, doğa ile yakın ilişkilerini, sorunlarını konuştuk. Kentimizi, İzmir’in en önemli değerlerinden biri olan Gediz Deltasını korumak ve doğanın haklarını savunmak için bir araya geldik” dedi.

22 Mayıs 2015 Cuma

Swissôtel The Bosphorus’a 100 Milyon Euro’luk Renovasyon Bütçesi

İstanbul’a Yeni Yatırımların Yapılacağını Açıklayan Gerhard Struger, Swissôtel The Bosphorus, İstanbul’un Renovasyon Bütçesine Dikkat Çekti: 100 Milyon Euro’luk Renovasyon Bütçesiyle Yeni Bir Otel Yapılabilirdi.Swissôtel The Bosphorus, İstanbul’da Kasım 2013’te başlatılan renovasyon süreci ile Batı Kanadı tamamen yenilendi. Doğu Kanadı’nda da benzer bir süreç başlatıldı. Efsane mimar Khuan Chew’in sürdürdüğü renovasyona 100 milyon Euro’luk bütçe ayrıldı. Swissôtel The Bosphorus, İstanbul, Genel Müdürü ve FRHI Hotels & Resorts Türkiye ve Doğu Avrupa Bölgesi Başkan Yardımcısı  Gerhard Struger, Türkiye’nin en kapsamlı renovasyonlarından birini gerçekleştirdiklerini belirtirken, 100 milyon Euro ile yeni bir otelin yapılabileceğini vurguladı. Swissôtel’in dünyadaki otel sayısını yaklaşık yüzde 50 oranında artıracağını açıklayan Struger, markanın, İstanbul ve Türkiye’deki farklı projeleri değerlendirme aşamasında olduklarını kaydetti.


İstanbul’un ikon otellerinden biri olarak kabul edilen Swissôtel The Bosphorus, İstanbul, 2000-2001 yıllarındaki yenilemenin ardından bu defa çok daha kapsamlı bir şekilde yenilendi. Kasım 2013’te otelin Batı Kanadı’nda başlatılan renovasyon süreci ile 206 oda ve süitlerin tamamı yenilendi. Ayrıca Café Swiss, Gaja Restoran ve lobideki cam pencereler başta olmak üzere Batı Kanadı’nda yer alan açık alanların da yenilendiği renovasyon süreci, bu yıl lobi alanı ve Doğu Kanadı ile devam ediyor. Doğu Kanadı’nda yer alan 300 odanın yanı sıra yine aynı kanatta yer alan Kongre Merkezi’nin renovasyonunun ise Şubat 2016 tarihinde tamamlanması hedeflendi. Swissôtel The Bosphorus, İstanbul’un renovasyon sürecine ayrılan bütçenin 100 milyon Euro’yu aşması bekleniyor.


EFSANE MİMAR KHUAN CHEW İLE YENİLEMEYE DEVAM
Swissôtel The Bosphorus, İstanbul, için yapılan yenileme sürecinden dikkat çekici bir diğer konu ise çevreci uygulamalara önem verilmesi. Bunlardan biri de artık lavaboda ve duşta kullanılan suyu toplayan ve işleme sonrasında bu suyu bahçe sulamada kullanan bir gri su sisteminin yapılandırılmış olması.Daha önce Swissôtel Living’i de yenileyen Khuan Chew, otelin tüm renovasyon sürecini gerçekleştiren isim. Burj el Arab Oteli, Dubai Metrosu gibi pek çok önemli yapıda imzası olan Khuan Chew, yaşayan efsane, dünyanın en iyi tasarımcılarından biri olarak nitelendiriliyor. Khuan Chew, otelin iç tasarımında daha çağdaş ve zaman üstü bir dil kullandı. Swissôtel The Bosphorus, İstanbul, Doğu Kanadı’ndaki yenilemede de yine Yaşam Boyu Başarı Ödülü sahibi Khuan Chew ile birlikte çalışacak.


TÜRKİYE’DEKİ EN BÜYÜK RENOVASYON PROJELERİNDEN BİRİ
Renovasyon ile ortaya konulan eşsiz yaklaşım ve çağdaş tasarım felsefesinin misafirler tarafından çok beğenildiğini vurgulayan Swissôtel The Bosphorus, İstanbul, Genel Müdürü ve FRHI Hotels & Resorts Türkiye ve Doğu Avrupa Bölgesi Başkan Yardımcısı Gerhard Struger, yaşayan bir efsane olarak nitelendirilmesine rağmen alçakgönüllü mimar Khuan Chew ile birlikte çalışmalarından duydukları memnuniyetin altını çizdi. Swissôtel The Bosphorus, İstanbul’da iç tasarımın yanı sıra ön cephe dahil ve çıplak beton hariç olmak üzere binanın tamamını aşağı indirip en yeni teknolojiyle yeniden inşa ettiklerini belirten Gerhard Struger, “Renovasyon sürecini, binaya uyguladığımız bir tür yüz gerdirme operasyonunun yanında süreçlerimizi revize etme ve hizmetlerimizi en yeni teknolojinin yardımıyla iyileştirme fırsatı olarak da görüyoruz” dedi.


 Gerhard Struger’in dikkat çektiği bir diğer konu, renovasyona ayrılan 100 milyon Euro’luk bütçe oldu. Swissôtel The Bosphorus, İstanbul’a yapılan harcamanın tutarı ile sıfırdan otel inşa edilebileceğini vurgulayan Struger, oteli yenilemeye ayrılan bütçenin büyüklüğünü, “Kesinlikle Türkiye’deki en büyük renovasyon projelerinden biri” sözleriyle ortaya koydu. Swissôtel The Bosphorus, İstanbul, Genel Müdürü ve FRHI Hotels & Resorts Türkiye ve Doğu Avrupa Bölgesi Başkan Yardımcısı  Gerhard Struger, renovasyon ile birlikte misafirlere daha da iyileştirilmiş bir otel deneyimi yaşatacaklarını belirtirken, istihdam planlarındaki büyümeye de dikkat çekti. Gerhard Struger, “Bu yılki en önemli planlarımız arasında çeşitli bölümlerde çalıştırmak üzere yaklaşık 250 yeni ekip üyesini işe almayı planlıyoruz. Ekibimize katılacak 250 kişilik çalışanımızı Swissôtel felsefesine ve standardına göre eğiteceğiz” diye konuştu.


DÜNYADAKİ SWISSÔTEL SAYISI YÜZDE 50 ARTACAK; PLANLARDA TÜRKİYE DE VAR
Gerhard Struger, Swissôtel’in İstanbul ve Türkiye’deki yeni planlamaları hakkında da açıklama yaptı. Swissôtel’in İstanbul’da ve Türkiye’de farklı projeleri değerlendirdiğini ifade eden Struger, onaylanan en son çalışmalardan biri olarak İstanbul Esenyurt’taki projeye dikkat çekti. Struger, şöyle devam etti: “Önümüzdeki 4-5 yıllık süreçte dünya çapındaki otellerimizin sayısını yaklaşık yüzde 50 oranında artırmayı planlıyoruz. Global büyüme hedeflerimiz Doğu Avrupa’ya (Türkiye’deki 3 mülkiyet dahil) ve Ortadoğu’ya odaklanmış durumda.”


İSTANBUL’A YATIRIM KAÇINILMAZ AMA,FARKLI YILDIZ KATEGORİLERİNE İHTİYAÇ VAR
Dünya yatırımcılarının İstanbul ve Türkiye’yi yatırım fırsatlarının olduğu coğrafyalar olarak değerlendirdiğini vurgulayan Gerhard Struger, bu ilginin en önemli kanıtı olarak, otel sayılarının yalnızca İstanbul’da değil, diğer şehirlerde de artmasını gösterdi. Özellikle İstanbul’a gösterilen ilginin altını çizen Struger, İstanbul’un popülerliğinin son 7-8 yıldır arttığına ve dünyanın en ilgi çekici destinasyonlarından biri haline geldiğine işaret ederek şöyle konuştu: “İstanbul’a gelen turistlerin sayısı çok büyük ölçüde artış gösterdi. Ayrıca, Türk Hava Yolları’nın son 10 yıldaki gelişimi de dikkate değer. Tüm bu etkenler bir araya geldiğinde yeni yatırımlar yapmak kaçınılmaz bir hal alıyor. İstanbul’daki global marka sayısının arttığını görmek bizi mutlu ediyor, çünkü bu markalar pazarın yönünü tayin ediyor ve destinasyonun popülerliğine olumlu yönde etki ediyor. Bununla birlikte, İstanbul’un yalnızca 5 yıldızlı lüks otellere değil, farklı bütçelerle seyahat eden turistlerin ağırlanabileceği, farklı yıldız kategorilerindeki otellere de ihtiyacı var.”


ÇOK YOL KAT EDEN TÜRKİYE, HEM KALİTEYİ ARTIRMALI HEM DE HAZİNELERİ KORUMALI
Gerhard Struger, Türkiye’nin dünyanın önde gelen turizm ülkelerinden biri olmasına ve turizmde çok yol kat ettiğinin aşikâr olmasına rağmen, yapacak çok işin de olduğuna dikkat çekti. Türkiye’nin zengin doğal ve tarihi mirasa sahip bir ülke olduğunu belirten Struger, “Türkiye, hizmet sektöründeki genel kaliteyi taksiler, toplu taşıma ve turizm eğitimi de dahil olmak üzere turizmin her katmanında artırmak zorunda. Bunun haricinde Türkiye, dünyada eşi benzeri olmayan doğal ve tarihi kaynaklarını da korumak durumunda. Bu, Türkiye’nin en büyük hazinesi.”


ÇİN VE HİNDİSTAN EN BÜYÜK PAZARLAR OLACAK, MUTFAK VE YEŞİL TURİZM EN ÖNEMLİ TRENDLER OLACAK
Swissôtel The Bosphorus, İstanbul Genel Müdürü ve FRHI Hotels & Resorts Türkiye ve Doğu Avrupa Bölgesi Başkan Yardımcısı  Gerhard Struger, dünya turizminin ne yönde gelişeceği hakkında da konuştu. Dünyanın artık çok ulaşılabilir olduğunu belirten Struger, dünyanın hiç bu kadar küçük olmadığını belirterek, şöyle devam etti: “Günümüzde İstanbul’dan 230’dan fazla destinasyona doğrudan ulaşabiliyorsunuz. Klasik destinasyonlar, yani Paris, Londra, New York gibi destinasyonlar elbette olduğu gibi kalıyor. Ancak, henüz iyi bilinmeyen destinasyonlar da mevcut. Bilhassa Asya saklı bir mücevher. Kalabalık nüfuslu Hindistan ve Çin, geleceğin dışa yönelik en büyük pazarları olacak. Bu iki ülke, ayrıca daha çok turizm yatırımını kendine çekecek. Mutfak turizmi, yeşil turizm de önemli trendler halini alacak. Y kuşağının tercihleri geleceği belirleyecek. Bunun haricinde lükse yapılan harcama da yıldan yıla artış göstermeye devam edecek.”

20 Mayıs 2015 Çarşamba

6. DÜNYA ENERJİ DÜZENLEME FORUMU (WFER)

Enerji düzenlemesi alanında dünyanın önde gelen konferanslarından biri olan” 6.Dünya Enerji Düzenleme Forumu” (World Forum on Energy Regulation) dünyada enerji regülasyonu konusunda enerji düzenleyicileri ve enerji piyasasındaki paydaşları bir araya getiren ve bilgi ve deneyim paylaşılması amacıyla gerçekleştirilmektedir.


Dünya enerji piyasalarında oldukça saygın ve bilinen bir yere sahip olan Forum,
dünyada enerji sektöründe faaliyet gösteren bölgesel düzenleyici birliklerin ortak
çabasının ürünü olarak düzenlenmektedir.Enerji düzenleyicilerinin yanı sıra enerji şirketlerinin, uzmanların, akademisyenlerin, politikacıların ve enerji alanıyla ilgilenen kişilerin bir araya gelmesi amacıyla düzenlenen Forum’da enerji ve düzenlemesi alanında en güncel konular ele
alınacaktır. “6. Dünya Enerji Düzenleme Forumu”, T.C. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun
(EPDK) başkanlığında ve ev sahipliğinde 25-28 Mayıs 2015 tarihlerinde İstanbul Lütfi
Kırdar’da düzenlenecektir.

Şehrin Gözde Parkurlarını Liferun’la Keşfedin

Egzersizi açık havada yapmak, bir yandan sosyalleşmek, hatta sosyal duyarlılığını cümle aleme ilan etmek isteyenlerin artık bir grubu var: LifeRUN. Egzersiz alışkanlığı yaratmayı amaçlayan profesyonel fitness eğitmenlerinden oluşan LifeRUN, Tamamen ücretsiz ve her yaş seviyesinden katılımcılara açık.


Grup, her Pazar saat 09.00’da önceden belirlenmiş buluşma noktasında toplanıyor. Tempolu yürüyüş,  koşu, fonksiyonel egzersizler, TRX ve yoga yapıyor.   Şehrin oksijeni ve keyfi en bol noktalarında buluşan ekip;  bugüne kadar meme kanseri, kadınlara karşı şiddetin durdurulması ve AIDS’e karşı duyarlılık adına aktiviteler gerçekleştirdi.  Sokak hayvanlarının bakımına destek, lösemiye karşı bilinç kazandırma, huzurevlerinde koşulların iyileştirilmesi gibi temalarda da buluşmayı planlıyor.


www. liferunturkiye.com
LifeRUN Haziran 2015 aktivite planı
7 Haziran Pazar 09:00 Yeniköy Sahili
14  Haziran Pazar  09:00 Bebek Parkı
21 Haziran  Pazar 09:00 Caddebostan Sahili
28  Haziran Pazar  09:00 Belgrad Ormanı

Türkiye’de Gıda ve Gıda Perakendeciliği Sektör Hedefleri’ konusu masaya yatırıldı

Mehmet Reis, “Dünya nüfusu artıyor, tarım alanları azalıyor;Uzmanlar olası dünya gıda krizine dikkat çekiyor”



‘Türkiye’de Gıda ve Gıda Perakendeciliği Sektör Hedefleri’ konulu konferans, 15 Mayıs 2015 tarihinde, TÜYAP’ta düzenlenen Anufood Fuarı sırasında gerçekleşti. Konferansa, T.C. Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Gıda Kontrol ve Laboratuvarlar Daire Başkanı Dr.Neslihan Alper, Reis Gıda AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, KARGEM Yönetim Danışmanı Perakende Uzmanı Ercüment Tunçalp, Metro Toptancı Market Ultra Taze Gıdalar Satınalma Grup Müdürü Ayşin Işıkgece ve Türkiye Perakendeciler Federasyonu temsilcisi konuşmacı olarak katıldı.

Dünyanın önündeki en büyük kriz, tarım ve gıda krizi olabilir
Reis Gıda AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, Türkiye’de ve dünyada gıda sektörünün geleceği hakkında bilgiler verdi. Birleşmiş Milletler (BM) istatistiklerine göre, 2050 yılında dünya nüfusunun 9 milyarı geçeceğinin öngörüldüğünü ifade eden Mehmet Reis, şunları söyledi: “Bir yandan dünya nüfusu artıyor, ancak diğer yandan kırsal kesimde yaşayanların oranı azalıyor. 2000’li yıllarda dünya nüfusunun %60’ı kırsal kesimde yaşarken; 2050 yılında bu oranın %30’a düşeceği belirtiliyor. Uzmanlara göre, dünyanın önündeki en büyük kriz ne enerjiden, ne petrolden, ne de finanstan yaşanacaktır. Uzmanlar, dünyanın önündeki en büyük krizin, su ve gıda krizi olabileceğine dikkat çekmektedir. Bugün dünyada, 1 milyara yakın insanın açlık ve yetersiz beslenme tehdidiyle karşı karşıya olması da, gelecekte gıda konusunun daha fazla gündemde olacağının bir göstergesidir.  Bir Kızılderili Atasözü derki ‘Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde ve ben buna son arıyı ekliyorum, beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak’ diyorum.

Bu noktada, her ülkenin kendi iç tüketimini karşılayacak kadar gıda üretimini, kendi topraklarında yapması gerekmektedir. Hiçbir ülke, beslenmek gibi yaşamsal bir konuyu, ‘başka bir ülkeden ithal ederim’ düşüncesiyle ihale edemez. Ne acı ki, dünyada en çok tarım alanlarını kaybeden 20 ülke arasında, ülkemiz yer alıyor olsa da, her şeye rağmen ‘tarım ülkesi’ olma konumumuzu koruyoruz. İşte bu noktada, işsizliğin yoğun olduğu genç nüfusun, tarım ekonomisine yönlendirilmesi gerektiğini düşünmekteyim. Gençlerimizin, doğduğu yerde doymalarını sağlayabilirsek; ülkemizin iç tüketimi için ihtiyacımız olan gıda üretimini yaparken, nüfusun sosyal ve ekonomik olarak daha refah içinde yaşamasını sağlayabiliriz. Bilindiği üzere, Birleşmiş Milletler (BM) 2015’i Toprak Yılı ilan etmiştir. 1 cm toprağın oluşması için bin yıl gerekiyor; buğday için gereken 40 cm toprağın oluşumuna 40 bin yıl lazımdır. Türkiye olarak, toprağımıza, suyumuza, yerli tohumlarımıza sahip çıkmalıyız” dedi.

2023 hedefine, tüm sektörlerin birlikte büyümesiyle ulaşılabilir
Türkiye’nin istikrarlı büyümesi için tarım sektörüne gerekli önemin verilmesi gerektiğinin altını çizen Mehmet Reis, konuşmasına şöyle devam etti: “Büyüme ve hedefler denildiğinde, hemen sanayi sektörü diyoruz. Oysa, sanayi sektörünün dışında; tarım, turizm, madencilik gibi 26 sektör daha var. Ülke olarak hedeflerimize, tüm sektörlerin birlikte topyekun büyümesiyle ulaşabiliriz. Türkiye’nin geleceği ve ekonomisi için, tarım sektörü son derece önemlidir. Nüfusumuzun %25’i kırsalda yaşarken, tarımdaki istihdam %22’yi bulmaktadır. Ülkemizin 800 milyar dolar olan GSMH’nin, yaklaşık 60 milyar dolarını tarım sektörü oluşturmaktadır. Tarım sektörü, sanayiye hammadde sağlayan bir sektördür. Tarım yapılmadan, gıda sanayiye hammadde sağlamak da mümkün değildir. Son yıllarda tarım, işsizliğe de çare olmuştur. Türkiye’nin geçtiğimiz yıl tarımda; 18 milyar 749 milyon dolar tarım ihracatı varken; tarım ürünleri ithalatı 18 milyar 58 milyon dolar olmuştur. Tarımda, dış ticaret açığımız olmamış ve tam tersine fazlalığımız olmuştur. Özetle, ülkemiz tarım sektörüyle, küresel bir güç olabilir. Ülkemizin geleceği ve ekonomi istikrarı için stratejik sektörlerin başında, tarım sektörü gelmektedir. Sektöre sağlanan teşvik ve desteklere ilave olarak, Hükümetimizin aldığı miras yoluyla arazilerin bölünmesinin önüne geçilmesi çalışmasını çok önemli buluyoruz” şeklinde konuştu.

Alo 174 Gıda Hattı vatandaşın hizmetinde
T.C. Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Gıda Kontrol ve Laboratuvarlar Daire Başkanı Dr.Neslihan Alper, Bakanlık olarak yaptıkları çalışmalar hakkında bilgiler verdi. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın ‘güvenilir gıda’ konusunda gelen talepleri karşılamak için tüm Türkiye'de ‘Alo 174 Gıda Hattı’nı vatandaşların hizmetine sunduğunu anlatan Dr.Neslihan Alper, gıda güvenilirliği konusuna büyük önem verdiklerini açıkladı. Bakanlık olarak geçtiğimiz yıl 600 bine yakın denetim olduğunu kaydeden Dr.Neslihan Alper, “Sıkı denetimler yapıyoruz; insan sağlığına aykırı üretim yapanlara ceza kesiyoruz ve kamuoyuyla paylaşıyoruz” dedi. Firmaların ürettiği ürünün riskine göre denetlendiğini ifade eden Dr.Neslihan Alper, risk taşımayan ürünler daha az denetlenirken, süt gibi hızlı bozulan ürünlerin daha sık denetlenmekte olduğunu belirtti. Dr.Neslihan Alper, şunları söyledi: “Tarladan sofraya sağlıklı ve güvenilir gıdanın halkımıza ulaşması noktasında denetimlerimizi sürdürüyoruz. Güvenilir gıdanın vatandaşımıza ulaştırılması için titizlikle çalışmalar devam ediyor” şeklinde konuştu.

Organize perakendenin payı artmaya devam edecek
KARGEM Yönetim Danışmanı Perakende Uzmanı Ercüment Tunçalp, ‘Türkiye’de gıda perakendeciliğinin geleceği’ konusunda bilgiler verdi. Dünya perakendeciliği rakamlarına değinen Ercüment Tunçalp, şunları söyledi: “Perakende sektöründe, dünyada 3,7 milyar dolar ile 476 milyar dolar arasında yıllık ciro bazında 250 firma bulunuyor ve toplam ciroları 4,4 trilyon dolardır. Dünya perakendeciliğinde, teknoloji mükemmel kullanılıyor ve maliyetler düşürülüyor. Japonya ve İsviçre şirketleri, yüksek kaliteye vurgu yapıyor. Çin ve Meksika firmaları, düşük maliyetler üzerinde duruyor. Ülkemizde ise, lojistik ve özel markalı ürün yönetiminde başarı sağlanıyor ve başarıya ulaşan firmalar, tedarikçisini koruyor. Genel olarak baktığımızda ülkemizde ve dünyada organize perakendenin payı artacaktır” dedi. Ülkemizdeki perakende sektörünün geleceği konusunda pazarın durumunun yakından takip edilmesi gerektiğine dikkat çeken Ercüment Tunçalp, konuşmasına şöyle devam etti: “Ülkemizdeki hane sayısı 20 milyon 478 bindir. Borçlu hane oranı 2006 yılında %53, 2013 yılında %65’dir. Kredi kartı sayısı 58 milyondur. Bireysel kredi veya bireysel kredi kartı borcundan dolayı yasal takipte olan kişi sayısı 3 milyondur. Kredi kartının yalnızca asgari tutarını ödeyen tüketici sayısı 9 milyondur” diye konuştu. Perakende mağazalarının önündeki engellere de açıklık getiren Ercüment Tunçalp, “Yüksek kira rahatlığı, borçlanma kolaycılığı, stok ve nakit yönetiminde hatalar, işletme sermayesi yetersizliği, mağaza yer seçiminde acelecilik, insan gücü ve teknolojiye yatırım eksikliği yer alıyor. Bir mağazanın başarılı yönetilmesinde; kira %4, personel %8, enerji giderleri %2,5-3 gibi olmalıdır” şeklinde konuştu.

Türkiye’de 2500 tane coğrafi işaretli ürün potansiyeli var
Metro Toptancı Market Ultra Taze Gıdalar Satınalma Grup Müdürü Ayşin Işıkgece konuşmasında ‘coğrafi işaretli ürünler’ hakkında bilgi verdi. Dünyada 28 ülkede onaylanmış 1260 tane coğrafi işaretli ürün olduğunu anlatan Ayşin Işıkgece, ülkemizin bu alanda çok zengin olduğunu belirterek, şunları söyledi:“Coğrafi işaret konusunda Türkiye’de bugüne kadar onaylanan 180 ürün var ve 210 ürünün dosyası başvuru aşamasındadır. Türkiye, 2500 tane coğrafi işaret alabilecek ürün çeşidiyle, çok zengin bir potansiyele sahiptir” dedi. Reis Gıda firmasıyla ile birlikte Taşköprü’de hayata geçirdikleri yerli tohumla üretilen coğrafi işaretli Taşköprü Sarımsağı projesine değinen Ayşin Işıkgece, Taşköprü’deki 200’ün üzerindeki çiftçiye verdikleri eğitimle çiftçilerin Global GAP Sertifikası’nı aldığını açıkladı. Taşköprü Sarımsağı, Malatya Kayısısı, Finike Portakalı gibi 7 tane coğrafi işaretli ürünü 13 ülkedeki Metro Toptancı Marketlerine ihraç ettiklerini ifade eden Ayşin Işıkgece, “Ülkemizin coğrafi işaretli ürünlerine, dünyanın ihracat kapısını açmaya devam edeceklerini” sözlerine ekledi.