22 Mayıs 2016 Pazar

Söküğünü dikemeyen gazeteciler için rehber kitap "Gazetecinin El Kitabı"

“Terzi kendi söküğünü dikemez” diye bir deyim vardır. Genelde başkalarının sorunlarına çözüm bulmaya çalışan, onlara yardımcı olan kişilerin  kendi derdine çözüm bulamamasını ifade eder.Bu deyim, gazeteciler için de sık sık dile getirilir. Halkın sorunlarını kamuoyuna duyuran basın emekçileri,  ne var ki yaşadıkları aynı sorunları dile getiremez, haber yapamaz, kamuoyuna duyuramaz. Bu biraz da onların kendilerini toplumun hizmetinden hissetmelerinden kaynaklanıyor. Toplumun sorunları yerine kendi sorunları ile ilgilenmekten esef duyuyorlar.

Peki ne olacak bu gazetecilerin hali? 
Gazetecilik mesleğinin Türkiye’deki en eski ve en köklü meslek örgütü Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), gazeteciler için harika bir kitap çıkardı. TGC Hukuk Danışmanı Avukat Gökhan Küçük’ün hazırladığı “Gazetecinin El Kitabı
Basın İş Kanunu’ndan Doğan Haklar” isimli titiz çalışma Konrad Adenauer Stiftung Derneği’nin katkılarıyla basıldı.

GAZETECİLERİN SORUNLARINA ÇÖZÜM ARAYAN KİTAPLAR
TGC Başkanı Turgay Olcayto, TGC Akademi yayını olan kitabın önsözünde TGC’nin gazetecilerin sorunlarına çözüm arayan kitaplar yayınlamayı sürdüreceğini belirtti.

Olcayto, bu kitabın da “TGC Hak ve Sorumluluk Bildirgesi”, “Medya Çeşitlilik Klavuzu”, “Kadın ve Medya Toplumsal Cinsiyet Eşitlikçi Haber Klavuzu” gibi mesleği sürdürürken çok gereksinim duyulacak yeni bir kitap olacağını vurguladı. 

Olcayto, kitabın ortaya çıkma sürecini şöyle anlattı:
“Mesleğe adım attığınız ilk yıllarda bile sizleri ilgilendiren yasal sorunların ne denli yoğun olduğunu, haklarınız konusunda aydınlatılamadığınızı fark etmişsinizdir. Çoğu kez haklarınızı, bazen de gasp edilen haklarınızı öğrenmek için iş hukuku konusunda bir uzman ararsınız. İşte bu çalışma bir anlamda sizlerin de başvuruları, soruları dolayısıyla oluştu.”


GAZETECİLERİN KARŞILAŞTIĞI SORUNLARA PRATİK ÇÖZÜMLER
Avukat Gökhan Küçük ise önsözde, kitabın hazırlanış amacı ve fonksiyonu hakkında şu bilgileri veriyor:“Gazetecinin bir çalışan olarak tabi olduğu kanun, diğer çalışanların tabi ol- duğu kanunlardaki hükümlerden farklı özellikler taşımaktadır. Gazetecilik mesleğinin zor koşullar altında yapıldığı ülkemizde; 5953 sayılı “Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun”, kısaca Basın İş Kanunu 1952 yılında yürürlüğe girmiştir. 1961 yılında 212 Sayılı Yasa ile köklü değişiklikler yapılmış ve uygulamada 212 Sayılı Kanun olarak tanınmıştır.

Dünya üzerinde gazetecilerin haklarını düzenleyen ayrı kanunlar olduğu gibi, bunu toplu iş sözleşmeleri yoluyla çözüme kavuşturan ülke uygulamaları da vardır. Türkiye’de ise toplu iş sözleşmesi ve örgütlenme geleneği bulunmamaktadır. Türkiye bu alanı ayrı bir kanunla düzenlemeyi tercih etmiştir. Bu tercih çokça tartışılmış ama en nihayetinde bu yol kabul görmüştür ki 62 yıldır ayrı bir kanun olarak varlığını sürdürmektedir.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, bu el kitabından önce de gazetecilerin yasal hakları konusunda çalışmalar yapmış, kitaplar yayınlamıştır. Bu çalışmayı diğer çalışmalardan ayıran özellik ise Basın İş Kanunu’nu gazetecinin özellikle mesleğine yeni başlamış gazetecilerin en rahat bir şekilde okuyup anlayabileceği bir hale getirmesidir. Basın İş Kanunu’nun anlaşılması zor dili de göz önüne alındığında çalışmanın farklılığı daha iyi anlaşılacaktır.

SORU-CEVAPLI YEDİ BÖLÜM
“Gazetecinin El Kitabı” yedi bölümden oluşmaktadır. Bu yedi bölüm Basın İş Kanunu sistematiği dikkate alınarak düzenlenmiştir. Her bölüm, kendi içinde soru-cevap şeklinde düzenlenmiştir. “Gazetecinin El Kitabı”nın çalışma yaşamınızda karşılaştığınız sorunlara kolay ve pratik bir çözüm sağlaması, sizlere kılavuzluk etmesi en büyük temennimdir. Sizlerin de katkılarıyla bu çalışma daha iyiye evrilecektir. Çalışma ile ilgili görüşlerinizi paylaşmanız dileğiyle...”

İNTERNET MEDYASI, SOSYAL MEDYA VE İLETİŞİM ÖĞRENCİLERİ
Gazetecinin El Kitabı, internet medyası, sosyal medya çalışanları ve iletişim öğrencilerini de yakından ilgilendiriyor.


20 Mayıs 2016 Cuma

D-Marin, 3 Marinasıyla Mavi Bayrak’ın Sahibi

Uluslararası Mavi Bayrak Jürisi, 2016 yılı Mavi Bayrak ödüllerini açıkladı. Marinalar kategorisinde D-Marin’in Didim, Göcek ve Turgutreis’te bulunan 3 marinası Mavi Bayrak’ı dalgalandırmaya tekrar hak kazandı.Doğu Akdeniz Çanağı’nın en büyük marina zincirlerinden biri olan D-Marin, Uluslararası Mavi Bayrak Jürisi’nin belirlediği, 

2016 yılı Mavi Bayrak ödüllerinde Didim, Göcek ve Turgutreis’te bulunan üç marinasıyla bu sene de Mavi Bayrak’ı almayı hak kazandı.Türkiye, 2016 yılı sıralamasında, 50 ülke, 444 plajın yer aldığı sıralamada ikinci sırada yer alırken, 21 marinada da Mavi Bayrak almaya hak kazandı.Çalışmalarında çevre duyarlılığını ön planda tutan D-Marin, doğal hayatı destekleyen alt yapı sistemleri ve ekolojik dengeyi gözeterek verdiği hizmetleri ile misafirlerini ağırlamaya devam ediyor.  Mavi ve yeşilin buluştuğu D-Marin’in D-Marin Turgutreis, Didim ve Göcek marinaları 2016 yılında da Mavi Bayrak’ı dalgalandırmaya devam edecek

İzmir dünyanın en çevreci havalimanları arasında

İzmir Adnan Menderes Havalimanı Avrupa’daki en çevreci 20 havalimanı arasına girdi.İzmir Adnan Menderes Havalimanı Türkiye’de karbon salımlarını sıfırlayan ikinci havalimanı oldu TAV’ın işlettiği İzmir Adnan Menderes Havalimanı, enerjiyi verimli kullanarak karbon salımını en iyi seviyeye indirdi; kalan kısmı da nötralize etti. İzmir, Ankara Esenboğa Havalimanı’ndan sonra Türkiye’de karbon salımlarını sıfırlayan ikinci havalimanı oldu.

TAV Havalimanları tarafından işletilen İzmir Adnan Menderes Havalimanı, iklim değişikliğinin başlıca nedenlerinden olan karbon salımlarını nötralize ederek Avrupa’daki en çevreci 20 havalimanı arasına girdi. Yine TAV tarafından işletilen Ankara Esenboğa Havalimanı da geçen yıl bu seviyeye ulaşmıştı. Her iki havalimanı da Uluslararası Havalimanları Konseyi ACI Europe tarafından yürütülen Havalimanı Karbon Akreditasyonu programında en üst seviye olan Level 3+ sertifikasyonu aldı.

TAV Ege Genel Müdürü Erkan Balcı “TAV Havalimanları olarak sürdürülebilirliği tüm operasyonlarımızın odağına koyuyoruz. Yolcularımıza güvenli, hızlı ve konforlu  bir hizmet sunarken faaliyetlerimizin çevresel etkilerini de en aza indirmek üzere çalışıyoruz. Enerji verimliliği konusunda yatırımlarımızı sürdürerek karbon salımlarımızı en aza indirmeyi hedefliyoruz. Aynı zamanda kendi elektriğimizin bir kısmını güneş enerjisinden üretiyoruz. Uluslararası ölçekte yürütülen çalışmaları yakından takip ederek en yüksek standartlara uyum sağlamak üzere çalışmayı sürdürüyoruz” dedi.

ACI Europe Genel Direktörü Olivier Jankovec “Avrupa’daki en yeni karbon nötr havalimanı olmalarından dolayı TAV Havalimanları ve İzmir Adnan Menderes Havalimanı ekibini tebrik ediyoruz. Birçok havalimanının programdaki seviyelerini yükselterek karbon nötr olmaya yaklaşmak için çaba harcadığını görüyoruz. Şu anda Avrupa’da 20 havalimanı karbon nötr statüsünden bir önceki seviye olan optimizasyon seviyesinde bulunuyor ve bu havalimanları Avrupa havayolu yolcu sayısının yüzde 29’unu karşılıyor” dedi. Adnan Menderes Havalimanı yeni iç hatlar terminali Enerji ve Çevre Dostu Tasarımda Liderlik (LEED-Silver) sertifikası alarak Türkiye’de bunu başaran ilk havalimanı, dünyada da 10 havalimanından biri olmuştu.

Yeni terminalde 5200 metrekarelik fotovoltaik panel bulunan havalimanı, yılda 450 bin kilovat/saatlik elektriği güneş enerjisinden üretiyor. Doğalgazdan elektrik, ısınma ve soğutma enerjisi üreten trijenerasyon tesisini de devreye alan TAV, böylece elektrik giderlerinde yüzde 37 verimlilik sağladı.TAV, havalimanı işletmecilerinin çatı örgütü ACI Europe tarafından hayata geçirilen Havalimanı Karbon Akreditasyonu Programı’nda 2009’dan bu yana aktif şekilde yer alıyor. Türkiye’de İstanbul Atatürk, Ankara Esenboğa ve İzmir Adnan Menderes’le programa katılan TAV, Tunus’ta işlettiği Enfidha ile Afrika kıtasında sertifikasyon alan ilk havalimanı işletmecisi oldu. Bunun yanı sıra TAV, 2010 yılından bu yana Sabancı Üniversitesi liderliğinde yürütülen Karbon Saydamlık Projesi (CDP-Carbon Disclosure Project) kapsamında yer yıl karbon ayak izi ve su ayak izi verilerini paylaşıyor. Geçtiğimiz yıl 12,1 milyon yolcuya hizmet veren Adnan Menderes Havalimanı, yolcu konforundan ödün vermeksizin enerjiyi verimli kullanmak üzere bir dizi uygulamayı hayata geçirdi. Atık yönetimi, otomatik aydınlatma kontrolü, LED aydınlatma kullanımı, doğalgazdan elektrik, ısıtma ve soğutma enerjisi üreten trijenerasyon tesisi bu uygulamalar arasında bulunuyor. Adnan Menderes, bağımsız denetimden geçen bu uygulamalar sonucunda Havalimanı Karbon Akreditasyonu programında 3+ seviyesinde sertifikasyon aldı. Mayıs 2016 itibariyle dört kıtadaki 157 havalimanı programda yer alıyor. Programdaki havalimanları küresel yolcu trafiğinin yüzde 33’ünü temsil ediyor. 

Köy Seyahati Sevenler İçin Türkiye’nin En Güzel 10 Köyü

Köy Seyahati Seven Tatilciler İçin Türkiye’nin En Güzel 10 Köyünü Açıklandı
Türkiye’de otobüs firmaları ile bilet satış ve dağıtımı konusunda anlaşmalı tek yetkili şirket olan Biletall, yaz sezonu yaklaşırken köy seyahati seven tatilciler için Türkiye’nin en güzel 10 köyünü açıkladı.  Müşterileri için seyahat bileti sağlamanın yanı sıra gidilecek yerlerle ilgili ‘nerede ne yenir’, ‘yapmadan dönmeyin’ gibi rehberlik hizmetleri de sunan Biletall, tatilde nereye gideceğine karar veremeyenler için alternatif öneriler sunuyor. Müşterilerden alınan geri dönüşlerin de değerlendirildiği seyahat önerisinin bu haftaki konusu “Türkiye’nin En Güzel 10 Köyü” olarak belirlendi. İşte şehir hayatının yoğunluğundan, gürültüsünden kaçıp dilediğimiz gibi dinleneceğimiz o köyler…

Çıralı Köyü
Antalya’nın dünyaca ünlü Çıralı Köyü; Olympos dağının eteklerinde yer alıyor. Caretta caretta deniz kaplumbağalarının yumurtlamak için geldiği Çıralı sahili, bir yanda yemyeşil dağ manzarası, diğer yanda Akdeniz’in masmavi ferah denizi ile bir doğa harikası. Harika denizi, nefis dağ havası, sakin kumsalı ve portakal bahçeleri ile Çıralı, köy seyahati sevenlerin vazgeçmeyeceği yerlerden birisidir. Çıralı’ya gidin, yürüyün, yüzün, seyredin, huzurla bu güzelliğin tadını çıkarın.

Şirince Köyü
İzmir’in Selçuk ilçesine bağlı olan Şirince Köyü ruhunu koruyabilmiş eski bir Rum köyü. Tarih kokan bu köye 4 mevsim ziyaretçiler gelir. El değmemiş çekiciliğini koruyan Şirince; daracık ve tertemiz sokakları, düzenli, beyaz ve estetik mimarisi ile Rum evleri ve dik yokuşları ile nadir rastlanan bir güzelliktedir. Adı gibi şirin bir köy olan Şirince’ye yolunuz muhakkak düşsün.

Faralya Köyü
Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı olan Faralya Köyü; bir yeryüzü cenneti. Turkuaz renkli Ölüdeniz’i arkanıza alıp, Kelebekler vadisinin patika yollarından yürüyerek Faralya Köyüne çıkabilirsiniz. Kelebekler vadisinin şelalesini ve sadece bu bölgede bulunan kanatları kaplan desenli kelebekleri görebilirsiniz. Antik Likya ve Eski Roma kalıntılarının bulunduğu bu tarihi köy, inanılmaz bir manzaraya sahip. Ayaklarınızın altına serili denizi ve arkasını yasladığı dağı ile Faralya, Türkiye’nin en güzel manzaraya sahip köylerinden bir tanesidir.

Belkıs Köyü
Türkiye’nin tarihi zenginliklerinden olan Zeugma (Belkıs) antik kentinin de içinde bulunduğu Belkıs Köyü; Gaziantep’in Nizip ilçesinde konumlanıyor. Fırat nehrinin kıyısında bulunan ve büyük kısmı sular altında kalan Zeugma antik kentinin bulunduğu Belkıs köyü muazzam bir güzelliğe sahip. Halen kazı çalışmaları yapılan köyde, birbirinden muhteşem mozaik parçaları çıkarılıyor. Gaziantep’e yolu düşen köy seyahati sevenlerin, Fırat nehri kıyısında ki bu tarihi köyü muhakkak görmesi gerekir.

Akpınar Köyü
Isparta’nın Eğirdir ilçesinde bulunan Akpınar Köyü muhteşem panoramik bir göl manzarasına sahip. Türkiye’nin 7 renkli ve mavi bayraklı en temiz gölü olan Eğirdir Gölü’nü kuş bakışı seyredebileceğiniz Akpınar Köyü’nde seyir tepesi bulunuyor. Bu tepede görüp görebileceğiniz en güzel manzarayı huzur içinde seyrederken, semaverdeki odun ateşinde pişirilen çayınızı yudumlayabilir, lezzetli Akpınar gözlemelerini yiyebilirsiniz. Bu rakımı yüksek olan köyde paraşüt sporu da yapılıyor. Ada manzarası eşliğinde, Eğirdir Gölü’nün üzerinde süzülebilirsiniz.

Evrenye Köyü
Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde bulunan Evrenye Köyü, Karadeniz’in en güzel köylerindendir. Karadeniz’in kıyısında, yemyeşil bir vadinin içinde bulunan köyün yeşili ayrı güzel, mavisi ayrı güzel. Güneşin denizden doğup, denizden battığı bu eşsiz köyün içerisinden çay akar. Köyün girişinde asırlık dev bir çınar vardır. Çınar altında oturup, Karadeniz’i seyretmek ayrı bir keyif verir. Denizi temiz olan Evrenye de bayanlara özel plaj da var. Kışın boşalan köy, yazın oldukça fazla tercih ediliyor.

Kaleköy
Antalya’nın Kale ilçesine bağlı Kekova’da bulunan Kaleköy; tekne ile gidebileceğiniz, gittiğinizde de ‘iyi ki gelmişim’ diyeceğiniz, Simena antik kentinin kalıntıları üzerine kurulmuş harika bir köy. İsmini tepesinde bulunan kaleden alan köye teknelerle ulaşıp, dar ve patika şeklindeki yollarından kaleye çıkabiliyorsunuz. Kaleden eşsiz deniz manzarasını seyrederken, tüm huzuru iliklerinizde hissediyorsunuz. Taş kral mezarlarının da bulunduğu köy az bir nüfusa sahip olmasına rağmen, çok sayıda ziyaretçiye ev sahipliği yapıyor. Yolunuz Kekova’ya düşerse; sırf Kaleköy’ü görmek için yapılan tekne turlarına katılıp, hem denizin hem manzaranın keyfini doyasıya çıkarabilirsiniz.

Kilitbahir Köyü
Çanakkale’nin tam karşısında bulunan, manzarası Çanakkale boğazına hâkim Kilitbahir Köyü, Eceabat ilçesine bağlıdır. Kalp şeklindeki kalesinden adını alan Kilitbahir, denizin kilidi anlamına gelir. Yeşilin ve mavinin muhteşem uyumlu olduğu Kilitbahir Köyü, mükemmel manzarası ile başınızı döndürecek, sizi mest edecek bir güzelliğe sahip.

Rumkale Köyü
Gaziantep’in Yavuzeli ilçesine bağlı olan Rumkale Köyü; olağanüstü bir güzellikte ve masalsı bir görüntüye sahip. Kendinizi tarihin ve tabiatın arasında bulacağınız Fırat nehri kıyısında kurulu olan bu tarihi köyde huzurlu bir zaman dilimi geçireceksiniz. Etrafı sularla çevrili bu köye ulaşım, Halfeti’den kalkan tekneler ile yapılıyor. Köye ulaştığınızda kendinizi bir yarımadanın içinde hissedeceksiniz. Baraj suları ve Fırat nehri ile çevrili Rumkale köyüne hayran kalacaksınız.

Uçhisar Köyü
Nevşehir’in Kapadokya bölgesindeki Uçhisar yörenin en yüksek ve en güzel köyüdür. Köyün en tepe noktasında Uçhisar Kalesi, güneşin doğuşunu ve batışını seyretmek için harika bir yer. İçerisinde gizli geçitler ve tüneller olan kalenin tepesine merdivenle rahatlıkla çıkılabiliyor. Nevşehir’e gidenlerin ve köy seyahatlerini sevenlerin muhakkak görmesi gereken Uçhisar Köyü, kendine özgü doğal yapısı ve gizemli havası ile ziyaret edenleri büyüleyici güzelliktedir.












Sadettin Saran; genç girişimci adaylarına başarı sırlarını paylaştı

Sadettin Saran; yaşam öyküsünü anlattı
Sadettin Saran, Kocaeli Üniversitesi Genç Girişimciler Kulübü’nün Kariyer Söyleşisine Katıldı
“Fenerbahçe’nin bu kadrosuna şampiyonluk yakışırdı, basketbol ile teselli bulduk”


Saran Group Yönetim Kurulu Başkanı Sadettin Saran, Kocaeli Üniversitesi Genç Girişimciler Kulübü tarafından organize edilen kariyer söyleşisine katıldı. Prof. Dr. Savaş Ayberk Konferans Salonu’nda düzenlenen söyleşide Sadettin Saran; yaşam öyküsünü, iş tecrübelerini ve spora verdiği değeri, genç girişimci adaylarına anlatırken başarı sırlarını da paylaştı. Saran Group Yönetim Kurulu Başkanı Sadettin Saran, Kocaeli Üniversitesi Genç Girişimciler Kulübü ile bir araya geldi. 17 Nisan’da Kocaeli Üniversitesi Prof. Dr. Savaş Ayberk Konferans Salonu’nda genç girişimci adayları ile kariyer söyleşisinde buluşan Saran, katılımcıların ilgiyle dinlediği söyleşide sıfırdan inşa ettiği Saran Group’un çalışmaları, girişimcilik fikirleri ve spor yaşantısını anlattı. 

Amerika’da zor günlerimi hedef koyarak ve hayal kurarak geçirdim. Okul yıllarından iş hayatına yaşadığı süreçleri öğrencilere aktaran Sadettin Saran: “Devlet memuru bir babanın ve Amerikalı bir annenin çocuğuyum. Amerika’ya Makine Mühendisliği bölümüne okumaya gittiğimde kendi ayaklarım üzerinde durmak zorundaydım, nitekim öyle de oldu. Oradaki zor günlerimi hedef koyarak ve hayal kurarak geçirdim. Çünkü hedefsiz ve hayalsiz insan rüzgarsız yelkenliye benzer. Spor bursuyla gittiğim okul bitti ve kendi çabamla ortaya attığım iş fikriyle bugünlere kadar gelebildim. Saran öğrencilere çalıştığı sektör hakkında bilgiler de verdi. Öğrencilerin okul yıllarından itibaren kendilerine hedef belirleyerek, o hedefe kilitlenmeleri gerektiğini, hata yapmaktan korkmayarak ve hatalardan ders çıkararak ilerlemeleri gerektiğini vurguladı. Saran: “Sizi siz yapan, aldığınız kararlardır. İnanın kaybettiğinizde ya da düştüğünüzde değil ancak pes ettiğiniz zaman gerçekten kaybediyorsunuz. İstekli ve azimli olursanız başarılı da olursunuz" diyerek öğrencilere tavsiyelerde bulundu. Katılımın yoğun olduğu söyleşide Sadettin Saran, öğrencilerin sorularını da yanıtladı.  


“Türkiye’deki kulüp başkanlarında kibir ön planda”Saran Group Yönetim Kurulu Başkanı Sadettin Saran, Fenerbahçe Spor Kulübü başkan adaylığı konusunda gelen soruları ise şu şekilde yanıtladı: “Fenerbahçe’nin 2015-2016 sezonu kadrosuna şampiyonluk yakışırdı. Fakat bu sezon takımımız başarılı olamadı. Ancak basketbol takımımızın Euroleague ikinciliğiyle teselli bulduk” diye konuştu.

Saran, spor kulüplerinin başarısız olmalarının sebeplerini ise şu şekilde açıkladı:  
“Dünyaya baktığımız zaman hem ticari hem de sportif başarı anlamında önde gelen kulüplerde, profesyonel yapı çok ön plandadır. Çünkü bu bir ekip işidir. Türkiye’de ise kulüp başkanları her şeyi kendileri yapmaya çalışıyorlar. Dünyada kulüp başkanlarını kimse tanımaz. Bizde ise kibir ön planda. Başarılı bir spor ülkesi olabilmemiz için bu yapının süratle değişmesi gerekiyor.” 

“Uluslararası bir oyuncu olduk”
Saran Group’un 7 farklı sektörde faaliyet gösteren bir şirketler grubu olduğunu söyleyen Sadettin Saran, Türkiye’de spor yayıncılığı alanındaki boşluğu doldurmak için yola çıktıklarını, gelinen noktada uluslararası bir oyuncu olduklarını belirtti. Sporun her zaman hayatının merkezinde yer aldığını vurgulayan Saran, şunları söyledi: “Bizim işimiz spor… Spor yayın içeriği konusunda dünyada ilk 5’teyiz. Spordan aldığımızı, spor üzerinden topluma geri vermek istiyoruz. Sosyal sorumluluk projelerimizin odağında spor var. Türkiye’nin dört bir tarafında, özellikle Güneydoğu bölgesinde spor salonları açtık, açmaya devam ediyoruz. Boş bir beyin, şeytanın oyun alanıdır. Bu çocuklar spor yoluyla hayata tutunacak. Binlerce genç açtığımız bu salonlarda spor yapıyor. Bundan gurur duyuyorum. Ayrıca Saran Group olarak özel sporcuları da destekliyoruz.” Saran, sözlerine şöyle devam etti: “Sürekli büyüyen bir şirketiz. 4000’in üzerinde çalışanımız var. Büyümeyen şirket yok olmaya mahkumdur. Yurtdışında çok aktifiz. Dünyanın en zengin içerikli spor kanallarından biri olan ALMASPORT kanalına sahibiz. ALMASPORT, Türki Cumhuriyetlerde milyonlarca kişiye ulaşıyor. Medya, turizm, havacılık ve diğer sektörlerde sürekli yurtdışıyla bağlantı içindeyiz. Yurtdışında iş ortaklarımızla birlikte çalışıyoruz.”

“Saran Group’u kendi ailesi gibi görenlerle çalışırım”
Sadettin Saran, Saran Group’un insan kaynakları politikalarını ise katılımcılarla şu şekilde paylaştı:
Saran Group’u kendi ailesi gibi görenlerle çalışırım. Çünkü biz birlikte çalışan arkadaşlarımızı aileden biri olarak görüyoruz.”

“Hedefleriniz için fedakarlık yapacaksınız”
Söyleşide genç girişimci adaylarına tavsiyelerde bulunmak istediğini belirten Sadettin Saran,  başarısının sırrını şu sözlerle özetledi:Hedefleriniz olacak ve bu hedefler için fedakarlık yapacaksınız. Önceliklerinizi belirleyeceksiniz. Hayatta başarılı olmak için zaman yönetimi çok büyük önem taşıyor. Ailenize, kendinize ve eşinize ayıracağınız zamanı iyi dengelemek zorundasınız. Hata yapmaktan hiç korkmadım. Hatalarımdan tecrübe çıkartmaya özen gösterdim. Hata yapmak değil aynı hatayı tekrarlamak kötüdür. Pes etmeyin. Pes ettiğiniz zaman kaybedersiniz. İnsanın sevdiği bir işi yapması çok önemlidir. Ben yaptığı işi sahiplenenlerle çalışmak isterim. Ortak çalışmaya inanırım. 

19 Mayıs 2016 Perşembe

Müzeler Haftası İstanbul’da kutlandı

TURİZMİN SESİ- İl Kültür ve Turizm Müdürü Nedret Apaydın, Arkeoloji Müzesi’nde Müzeler Haftası kutlamalarına gelen ziyaretçilere ev sahipliği yaptı

İl Kültür ve Turizm Müdürü Nedret Apaydın, İstanbul'un Turizmden Sorumlu Vali Yardımcısı İsmail Gültekin, Topkapı Sarayı Müdürü Ayşe Erdoğdu,İstanbul Arkeoloji Müzesi Müdürü Zeynep Sevim Kızıltan, İstanbul Arkeoloji Müzesi Müdür Yardımcısı Rahmi Asal,Turizminsesi, İstanbul Arkeoloji Müzesi Müdür Yardımcısı  Tuğçe Akbaytogan, Müzik Müzesi Müdürü Halil Arça ve İRO Başkanı Hakan Eğinlioğlu ile birlikte çok sayıda konuk katıldı.Her yıl 18-24 Mayıs arasında kutlanan Müzeler Haftası'nda, Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı müzeler 18 Mayıs Çarşamba günü ücretsiz ziyaret edilebilecek.

Şehrin müzeleri hep bir elden 18-24 Mayıs Müzeler Haftası’nı farklı programlarla kutluyor. Hangi müzede ne var önceden bilin, ücretsiz etkinliklerden, gece geç saate kadar açık müzelerden alabildiğiniz kadarını alın. İl Kültür ve Turizm Müdürü Nedret Apaydın, Müzeler Haftası kutlamasıyla İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde konuklara hitaben bir konuşma gerçekleştirdi. Müze ile ilgilenen tüm arkadaşlarımın müzeler günü kutlu olsun.  Benim arzum Sadece müzeler haftasında değil daha sık sık bir araya gelmemiz lazım. İstanbul’da resmi kayıtlara göre 78 tane müze var . Bu müzelerin bir kısmı bize bağlı Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı müzeler. Özel Müzeler, Vakıflara Bağlı Müzeler, Milli Saraylara Bağlı Müzeler ve Genel Kurmaya bağlı Müzeler, biz bugün buraya özellikle Turizm Dünyasındaki dostlarımızı ve müzecileri davet ettik.ts

Müzeler haftası artık bir güne sıkışmış durumda. Müzeler günü olarak kutluyoruz. Biz bu müzeler gününü daha geniş zamanlar harcayabileceğimiz bekli de boğaz turu ile  sohbetle istişare edeceğimiz bir kutlamayla yapmayı planlıyoruz.ts O görev bizde olsun ama Ramazan’dan sonra bir hale gerçekleştirelim. İstanbul’daki en büyük problemi insan kalitesi bu biraz ağır bir ifade.  Müzecilere burada çok büyük bir rol üstlenmesi gerekiyor. Müzeciler burada büyük görev düşüyor. Şehir kültürünün insanın üzerinde görülmesi Müzelere ve Müzecilere çok büyük görev düşüyor. Müzeler, "Her açıdan değer taşıyan bir bütünü korumak, incelemek, değerlendirmek ve özellikle halkın beğenisinin yükselmesi ve eğitimi için sergilemek amacıyla toplum yararına işleyen bir kurumdur" onun içindir ki okullu öğrencilerimiz için müzeleri gezmek ve gezdirmek çok önemlidir.


İnsanların eğitim sürecini etkileyen müze ziyareti küçük yaşlarda kişilere kazandırılmalıdır. Günümüzde müzelerin, kültür üreten kurum olma sorumluluğunu da aldığını söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Nedret Apaydın, Öğrencilerimize müzelerimizi daha çok gezmeye teşfik etmeliyiz.ts Müzeyi gezen gören gezen seven biriyle  müze gezmemiş olan kişi arasında çok büyük bir fark olduğunu görüyoruz.


Burada çok seçkin bir topluluğa hitap ediyor olmanın zorluğunu yaşıyorum.Müzelerimizi okullu çocuklarımıza daha çok sevdirmeli bunu kendimizde görev olarak bilmeliyiz. Armada Hotel sahibi Kasım Zato beye ve Malatya pazarı Mehmet  Palancı beye ikramlarından dolayı teşekkür ederim.

İstanbul İl kültür ve turizm müdürlüğü artık yeni yerinde Cağaloğlu’na taşındı sizleri yeni yerimizde ağırlamak istiyoruz  siz gelmezseniz biz sizleri ziyaret edeceğiz dedi ve Tüm Müzecilerin Müzeler gününü bir kez daha kutladı.





Topkapı Sarayı Müzesi: Tel: 0212 512 04 80
Ayasofya Müzesi:  Tel: 0212 522 09 89
Kariye Müzesi: Tel: 0212 631 92 41
Dolmabahçe Sarayı: Tel: 0212 236 90 00
İstanbul Arkeoloji Müzeleri:  Tel: 0212 520 77 40
Pera Müzesi: Tel: 212 334 99 00
Efes Müzesi:  Tel:02328926010
Efes Örenyeri: Tel:0232 8926010
Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi:  Tel:0312324316061
Antalya Müzesi: Tel: 0242 238 56 88
Göreme Açıkhava Müzesi: Tel: 0384 271 21 67

18 Mayıs 2016 Çarşamba

DAP YAPI’DAN BAL GİBİ PROJE

Farklı mimari tasarımlar ve geliştirdiği özgün projeler ile gayrimenkul sektörünün öncü kuruluşlarından DAP Yapı, Taksim’deki yeni projesi Taksim Petek Residence’yi tanıttı.Konut, ofis ve ticari ünitelerden oluşan tasarım harikası Petek Residence, inşaat süreci tamamlanmış olarak 72 ay vade 0 faizli lansman avantajlarıyla alıcıya sunuluyor. DAP Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Yılmaz, “Arılardan esinlendik ve İstanbul’un kalbi Taksim’de, tıpkı Gaudi’nin eserleri gibi benzeri olmayan bir başyapıt geliştirdik. Reklam ve tanıtım yapmadan projemizin yüzde 58’inin satışını tamamladık. Taksim’in göbeğinde hemen teslim bir projeyi ayda 2.500 dolar taksitle satışa sunuyoruz” dedi.

DAP Yapı’nın Taksim’de geliştirdiği yeni projesi Petek Residence’ın tanıtımı, DAP Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Yılmaz’ın katılımıyla 17 Mayıs Salı günü, Divan İstanbul’da yapıldı.DAP Yapı, ilhamını insanlık tarihi kadar eski, çağlar boyunca sağlıktan güzelliğe her alanda mucizeler yaratan dünyanın en tatlı ve eşsiz iksiri baldan alan bir mimari ve tasarım harikası Taksim Petek Residence’ı, geniş yaşam alanları, lüks, konfor ve ayrıcalık isteyenler için satışa sunuyor. Rezidans, ofis ve ticari ünitelerden oluşan, bal peteği motifli mimarisiyle fark yaratan DAP Yapı’nın konsept projeler zincirinin son halkası olan Taksim Petek Residence’da rezidansların tamamı balkonlu olarak tasarlanırken, üst katlarda yer alan dairelerde teras alanları da bulunuyor. 132 bağımsız bölümden oluşan ve akıllı bina sistemi teknolojisiyle hayata geçirilen Taksim Petek Residence’da, 112 rezidans, 15 ofis ve 5 mağaza, metrekaresi 7 bin ABD dolarından başlayan lansman fiyatlarıyla görücüye çıkıyor. 72 ay vade ve 0 faizli lansman avantajının sunulduğu Taksim Petek Residence’da Suit, Grand Suit, King Suit olarak tasarlanan daireler, ofisler ve ticari üniteler yatırımcısını bekletmeden hemen teslim ediliyor.

Bal Peteğinden Esinlendi
İlhamını, dünyanın en tatlı ve eşsiz iksiri baldan alan ve dış cephesi bal peteği olarak tasarlanan Taksim Petek Residence, 1+1, 2+1 ve 3+1 seçeneklerine sahip rezidans dairelerin yanı sıra, ofisler ve dükkanlarla da şehrin yeni cazibesi olarak hayatın merkezinde çok yönlü yaşam ayrıcalığına davet ediyor. Kişiye özel ödeme seçeneklerinin sunulduğu Taksim Petek Residence, 112 rezidans, 15 ofis ve 5 mağaza olmak üzere 132 bağımsız bölümden oluşuyor. Suit, Grand Suit ve King Suit olarak tasarlanan daireler 103 m² - 239 m² aralığında değişiyor. Dubleks dairelerde konfor ve geniş yaşam alanlarının sunulduğu Taksim Petek Residence’ta ofisler 92 - 142 metrekare arasında değişirken, ticari ünitelerin büyüklükleri ise 183 metrekareden başlıyor. 

Ziya Yılmaz: “Projemizi Tasarlarken Arılardan Esinlendik”
DAP Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Yılmaz yeni projeye ilişkin yaptığı açıklamada, “Taksim Petek Residence, DAP Yapı’nın geliştirdiği diğer projelerde olduğu gibi tasarımı ve mimarisi kadar sunduğu lüks ve konforlu yaşam alanlarıyla tercih ediliyor. DAP Yapı olarak sıra dışı ve hakkında konuşulacak mimarilere sahip projeler geliştiriyoruz. Projemizi tasarlarken arılardan esinlenerek Gaudi’nin eserlerine benzeyen çok özel bir proje hayata geçirdik. Reklam ve tanıtım yapmadan projemizin yüzde 58’inin satışını tamamladık. Taksim’in göbeğinde inşaatı tamamlanmış ayrıcalıklı bir projeyi 2500 dolar taksitle satışa sunuyoruz. Arılar altıgen yuvacıklar yaparak mevcut alanı en iyi şekilde değerlendiriyor, böylece en az balmumuyla hafif fakat sağlam petekler yapabiliyor ve peteğin içine maksimum miktarda bal depolayabiliyorlar. Bal peteğinin oluşması tam anlamıyla mimari bir şaheser” dedi.

İstanbul’un Kalbinde Özel Bir Proje Geliştirdik
İstanbul’un merkezinde kaliteli ve lüks bir proje daha geliştirdiklerini belirten Ziya Yılmaz, “İstanbul’un kültür ve tarihi dokusunun, eğlencenin, alışverişin, lüks otellerinin merkezi konumundaki Taksim’de yer alan Petek Residence kendisine özel mimarisi ile bölgesine de değer katıyor. Beyoğlu, İstiklal ve Taksim üçgeninde dinamik ve elit bir yaşamın sunulduğu Taksim Petek Residence, iş, yaşam ve eğlence alanlarına olan yakınlığıyla lüks, ferah ve prestijli yaşam isteyenlere mükemmel bir yatırım imkânı sunuyor. Petek Residence daha önce geliştirdiğimiz projelerde olduğu gibi yatırımcısına yüksek prim sağlayacak. Hemen teslim ve lansman avantajlarından yararlanmak isteyenleri bu özel projeye davet ediyoruz. İstanbul’un her yerine ulaşılabilecek bir konumda olan projemiz bu kapsamda yerli ve yabancı yatırımcılardan yoğun talep görüyor” diye konuştu.

Prestijli Yaşam ve İş Alanı
Taksim meydanına yürüme mesafesinde bulunan Taksim Petek Residence’ta yer alan ofis ve suit sahipleri için kişiye özel lüks rezidans hizmetleri sunuluyor. Fitness, kapalı yüzme havuzu, sauna ve jakuzi alanlarının bulunduğu projede ofis katlarına özel asistan hizmeti ve lüks toplantı odaları yer alıyor.

Hayatın ritmi 7/24 Taksim’de!
İstanbul’un en önemli merkezinde konumlanan Taksim Petek Residence, yaşamın tüm alanlarına temas edebilen bir noktada yer alıyor. Taksim Petek Residence, iş ve özel yaşamda mega kentin her türlü imkanından fazlasıyla yararlanılmasını sağlıyor. İstanbul’a hayat veren Taksim; şehrin tüm ritmini, heyecanını ve enerjisini yaşatmaya devam ediyor. Dünyanın en renkli alışveriş caddesinde doyasıya alışveriş keyfi yaşanırken, sanat ve kültürün tam içerisinde bulunuluyor. Ünlü gurme lokanta ve şık kafelerde lezzet şöleni yaşanırken, sinemalardan tiyatrolara, tarihi mekanlardan nostaljik dükkanlara kadar pek çok alternatif ve sınırsız ayrıcalıklar keşfediliyor. 

Taksim Petek’le ayrıcalığı tatmak…
Taksim Petek Residence projesi, Taksim Meydanı’na, metroya ve otobüs duraklarına yürüme mesafesinde konumlanıyor. Ev ve işyerine en kısa sürede ulaşılabilecek lokasyonda bulunan proje, her türlü ekipmana sahip toplantı odası, ayrıcalıklı yönetim odası, danışma, sekretarya bölümleri ve consierge gibi üstün nitelikli hizmetler ile de ayrıcalıklı bir yaşam fırsatı veriyor.


Sea Garden’da yönetici eğitimleri tamamlandı

Hapimag Sea Garden Resort Bodrum, çalışanlarının yeteneklerini geliştirmek ve yeni beceriler kazandırarak hizmet kalitesini yükseltmek için eğitim programlarına devam ediyor. Sürdürülebilir müşteri memnuniyetini esas alan eğitimler kapsamında yönetici kadrosunu bir üst pozisyona hazırlayan “Yönetim Becerileri Eğitimi” de 35 yöneticinin katılımıyla tamamlandı.  

Bodrum Yalıçiftlik’te, 191 dönüm arazi üzerine kurulu ve mavi bayraklı üç koya sahip olan Hapimag Sea Garden Resort, hizmet kalitesini sürdürülebilir kılmak ve müşteri memnuniyetini daha da artırmak için personel ve yönetici eğitimlerine ara vermeden devam ediyor. Her yıl ortalama 2.800 saat eğitim programı uygulayan Hapimag Resort Sea Garden Bodrum, son olarak tüm yönetim ekibinin katıldığı “Yönetim Becerileri Eğitimi”ni düzenledi. Hapimag Resort Sea Garden Bodrum İnsan Kaynakları ve Eğitim Bölümü tarafından organize edilen ve üç gün süren eğitime, tesiste departman müdürü asistanları, kıdemli supervisorlar ve şef pozisyonlarında görev yapanlar katıldı. Üç yıldır düzenli olarak gerçekleştirilen ve yönetici kadrosunu bir üst pozisyona hazırlamak, yönetim becerilerinin ve yetkinliklerinin gelişiminde katkı sağlamak amacıyla düzenlenen “Yönetim Becerileri Eğitimi”ne, ekip içinde anahtar pozisyonlarda görev yapan toplam 35 üst düzey yönetici adayı katıldı. Üç gün boyunca çeşitli etkinliklerle grup çalışması yaparak, tartışma yöntemi ve interaktif öğretim tekniği kullanılarak yeteneklerini geliştiren katılımcılar, pek çok farklı alanda uygulamalı eğitim alma şansı yakaladı. 

Demirkol: Personelimizin uzmanlıklarını geliştirmek için eğitime önemli yatırımlar yapıyoruz. Hapimag Resort Sea Garden Genel Müdürü Kerem Demirkol, ekiplerin eğitimine ve gelişimlerine büyük önem verdiklerini, her yıl bu alana özel yatırımlar yaptıklarını belirterek; “Bizim için misafirlerimizin memnuniyeti, tesisimizden mutlu ayrılmaları çok değerli. Bu nedenle tüm iş planlarımızı, hizmet kalitemizi sürekli yükseltmek, misafirlerimizin beklentilerini en hızlı şekilde karşılamak üzere yapıyoruz. Personel seçimlerimizde dahi, sektördeki deneyimlerinin yanı sıra karakter özelliklerine, güler yüzlü ve problem çözmeye odaklı olmalarına dikkat ediyoruz.  Sonrasında kendi uzmanlık alanlarına göre özel eğitim programları düzenleyerek mesleki yetenek ve becerilerini daha da geliştirmelerine yardımcı oluyoruz.  Bu yaklaşımımızın bir parçası olarak yönetim kadromuz için gerçekleştirdiğimiz “Yönetim Becerileri Eğitimi” de arkadaşlarımızın planlama, problem çözme, organize olma gibi yetkinliklerini kullanarak, liderlik becerilerini geliştirecek teknikleri öğrenmelerini sağladı.“ dedi. 

1.Bakliyat Şenliği ve Sempozyumu düzenlendi

Reis Gıda Başkanı Mehmet Reis, “Bakliyatın anavatanı Türkiye’den, 1 milyar Dolar bakliyat ihracatı yapılabilir” Türkiye’nin önerisiyle, Birleşmiş Milletler (BM) 2016 yılını Uluslararası Bakliyat Yılı ilan etmişti. Bakliyat ile sağlıklı beslenme sağlıklı hayat projesi kapsamında “1.Bakliyat Şenliği ve Sempozyumu” 17 Mayıs 2016 tarihinde İTO Cemile Sultan Korusu’nda düzenlendi. Sempozyumdaki konuşmasında, bakliyatın anavatanının Türkiye olduğunu kaydeden Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, şunları söyledi: “Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün raporuna göre, mercimek ve nohut üretimi yapılacak dünyadaki 4 ülkeden birisi, Türkiye’dir. Bakliyat üretimine uygun; toprak yapısına, yerli tohumlara ve ekim bilgisine sahibiz. Nitekim bakliyat üretimi için verilen 0.20tl/kg pirim desteğinin 0.40 tl/kg’a çıkarılması, mazot ve gübre desteğinin arttırılması, verimi yüksek sertifikalı yerli  tohumlarla üretimin yapılması, genç nüfusun tarımda çalışmaya teşvik edilmesi, üretimin planlanması gibi çalışmaları yapmaya devam edersek, 2023 yılına kadar bakliyat ürünlerinde, 1 milyar Dolar ihracat rakamına ulaşabiliriz” dedi. 

Ekonomiktir, açlığa çaredir, tok tutar, artımlıdır, toprağı besler 
Reis Gıda tarafından; Nielsen Türkiye’ye 12 ilde yaptırılan ve Nisan 2016’da tamamlanan “Beslenme ve Kuru Gıda Tüketim Alışkanlıkları & Marka Sağlığı Araştırması” raporuna değinen Mehmet Reis, konuşmasına söyle devam etti: “Araştırmada, hanesinde alışveriş kararından ve yemek yapmaktan tamamen veya kısmen sorumlu 20-65 yaş arası 1024 kadına; ‘Birleşmiş Milletler 2016’yı neden Uluslararası Bakliyat Yılı seçmiştir’ sorusu soruldu. Kadınların, %57’si bakliyatın ekonomik bir ürün olduğunu; %49’u bakliyatın açlığa çare olduğunu; %47’si bakliyatın tok tuttuğunu; %38’i bakliyatın artımlı olduğunu; %19’u bakliyatın toprağı beslediğini belirtti.”  Bitkisel protein kaynağı olan bakliyatın uzmanlar tarafından sık sık gündeme  getirildiğini anlatan Mehmet Reis, “Uzmanlar; yüksek protein oranına ve tokluk süresini uzatan en iyi lif kaynaklarına sahip olan, bağışıklık sistemini güçlendiren, artımlı olması nedeniyle daha ekonomik ve doyurucu bir yiyecek olan baklagillerin; açlıkla mücadele, hastalıkların önlenmesi ve obezitenin engellenmesi için önemli bir gıda maddesi olduğunu ifade etmektedir” diye konuştu. 

Küresel Gıda krizine karşı, “bakliyat” çaredir
İstanbul Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen, PAKDER’in önderliğinde, İTÜ ve YTÜ Gıda Mühendisliği bölümlerinin ortaklığında yürütülen Bakliyat ile sağlıklı beslenme sağlıklı hayat sempozyumuna; Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, PAKDER Yönetim Kurulu üyeleri, sektör temsilcileri ve akademisyenler katıldı. Konuşmasında, dünya gıda sektörünü de değerlendiren Mehmet Reis, şunları açıkladı: “Birleşmiş Milletler (BM)’nin 2015 yılı raporuna göre, dünyadaki aç insan sayısı 800 milyonu geçmiştir. 2015 yılında 7 milyar 391 milyon olan dünya nüfusunun, 2050 yılında 9 milyar 100 milyon olacağı tahmin edilmektedir. Uluslararası kuruluşlar, açlık tehlikesinin ne denli büyük bir tehdit olduğunu ve olmaya devam edeceğini her platformda vurgulayarak, önlem alınmasına ve çözüm üretilmesine dikkat çekmektedir. Nitekim önlem alınmadığı takdirde gelecek yıllarda, çeşitli gıda ürünlerinin eksikliğinden ve hızla artan gıda fiyatlarından, bugünden daha fazla ve çaresizlik içinde bahsedeceğiz. ‘Küresel gıda krizi’ yaşanabileceği endişelerinin olduğu bir ortamda, her ülkenin kendi iç tüketimini karşılayacak ve gıda üretimini kalıcı bir şekilde arttıracak şekilde önlemlerini alması zaruridir. Gıda da yaşanacak bir kriz, küresel barışı bozan bir güvenlik krizine neden olabilir. Bilindiği üzere 1973 yılında ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, “Petrolü kontrol edersen ulusları kontrol edersin, yiyeceği kontrol edersen insanları kontrol edersin” demiştir. Bu sözleri çok manidar olup, tarımın ve gıdanın stratejik önemini gözler önüne sermektedir. Bu çerçevede, hiçbir ülke beslenmek gibi yaşamsal bir konuyu ‘-nasıl olsa ithal ederim’ diyerek, başka bir ülkeye ihale edemez. Her ülkenin, kendi topraklarında iç tüketimini karşılayacak kadar tarım üretimini yapması zorunludur. Küresel gıda krizine karşı, bakliyat etkin çarelerden birisidir” dedi. 

Sürdürülebilir Tarım stratejisi oluşturulmalıdır 
Sürdürülebilir Tarım için tavsiyede bulunan Mehmet Reis, şunları kaydetti: “Verimli topraklarımızı tarım dışı alanlarda kullanmamalıyız, genç nüfusu tarımda çalışmaya teşvik etmeliyiz, yerli tohumlarla üretim yaparken bilinçli ilaçlamaya dikkat etmeliyiz. Özetle, sürdürülebilir tarım stratejisini oluşturmalıyız. Kızılderili Atasözünde söylendiği gibi  ‘Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde, ben buna son arı öldüğünde bölümünü de ekliyorum, beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak’ sözünü daima hatırlamalıyız. Mahatma Gandi “Dünya, herkesi doyuracak kadar kaynağa sahiptir. Ama herkesin açgözlülüğünü doyuracak kadarına değil” demiştir; başka bir ifade de “Dünya herkesin ihtiyacına yetecek kadarını sağlar, fakat herkesin hırsına yetecek kadarını değil” sözleri milyonlarca insanın neden aç kaldığını ve hastalıklara yakalandığını gözler önüne sermektedir. İnsanların yaşamak için yeterli gıdayı almaları ve bu gıdaların sağlık yönünden güvenli olması insan haklarının esasını oluşturmaktadır” diye konuştu. 

Obezite hastalıktır, sağlık ve kilo problemidir 
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tahminlerine göre, 1 milyar 900 milyon insan aşırı kilolu, bunların üçte biri obez olduğu ifade ediliyor. Yemek kültürünün değişimi, fast food adı verilen atıştırmalık yemek tarzı ve çalışma koşullarının getirdiği hareketsizlik obeziteye davetiye çıkarmaktadır. Obezite başta diyabet olmak üzere, pek çok hastalığın ana nedenidir. Bilim insanları tarafından katkı maddesi içeren gıdaların, çocuklarda vitamin eksikliği, kansızlık, obezite ve zeka düşüklüğüne neden olduğu ifade edilmektedir. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de, obezite toplum sağlığını tehdit eden rakamlara ulaşmıştır. Uzmanların açıklamalarına göre; erkeklerin %25’i, kadınlarında %34’ü obezdir. Ne üzücüdür ki, çocuklarda obezite oranı, %20’i geçerek ciddi bir rakama ulaşmıştır. Sağlıklı bir toplum için 7 yıldır obeziteye karşı mücadelesini her platformda sürdüren Reis Gıda, toplumun dikkatini çekebilmek için ‘Geleneksel Lezzetler Sağlıklı Nesiller’, ‘Abur Cubur Olacağı Budur’, ‘Abur Cubura Karnımız Tok’ ve ‘Ev Yemeği Sofrada Hesap Ortada’ kampanyalarını düzenledi. 2015 yılında başlayan ‘Ev Yemeği Sofrada Hesap Ortada’ kampanyası 2016 yılında da devam ediyor. Reis Gıda, Kasım 2015-Nisan 2016 tarihleri arasında Nielsen Türkiye’ye “Beslenme ve Kuru Gıda Tüketim Alışkanlıkları & Marka Sağlığı Araştırması” yaptırdı. Görüşülen kadınlara obeziteyi nasıl tanımladıkları sorulduğunda, %59’u obezitenin bir hastalık olduğunu, %45’i sağlık problemi, %41’i kilo problemi olduğunu belirtti. Obeziteye neden olan faktörler arasında, ilk sırada %65’le hareketsizlik/spor yapmamak ifade edilirken, bunu %62’le yağlı gıdalar ve %57’le fast-food tüketmek takip etti. Kendini kilolu gören kadınların %37’si kilo vermeye çalıştığını belirtti. Kilo vermeye çalışan kadınların, en çok kullandıkları yöntem porsiyonları küçültmek olmaktadır. Metropolde yaşayan kadınlar, kilo vermek için daha çok bakliyat ürünleri tükettiğini açıklamaktadır. 

8.Sommelier kursu İnternational Wine&Spirits Academy'de gerçekleşti

8. Türkiye Sommelier Yarışması, International Wine and Spirits Academy’de (IWSA) gerçekleşti Sommelier’lik mesleğinin  gastronomi ve turizm sektöründeki önemini vurgulamanın yanı sıra; genç yetenekleri keşfetmek ve desteklemek amacıyla sektör çalışanlarına yönelik düzenlenen 8. Türkiye Sommelier Yarışması, International Wine and Spirits Academy’de (IWSA) gerçekleşti.Gastronomi ve Turizm sektöründe sommelier’lik mesleğinin önemini vurgulamak ve mesleği daha yakından tanıtmak için düzenlenen yarışmanın birincisi Sunset Restoran’dan Mustafa Zorluoğlu The Association de la Sommellerie Internationale’nin düzenlediği, Avusturya’da gerçekleşecek “14th A.S.I. Contest of the Best Sommelier of Europe” yarışmasına katılma hakkı kazandı.  

8. Türkiye Sommelier Yarışması’nın 30 yaş altı kazananı Ulus 29’un sommelier’si Alp Açık ise Chaine des Rotisseurs ‘un düzenlediği Agustos ayında Liechtenstein’da gerçekleşecek “The Jeunes Sommeliers Competition” da ülkemizi temsil edecek. Chaine des Rotisseurs  ve Türkiye Sommelier Derneği’nin birlikte organize ettiği  International Wine and Spirits Academy (IWSA) ana sponsorluğunda gerçekleştirilen ve aynı gün içerisinde tamamlanan yarışma, sabah erken saatlerde yapılan yazılı sınav ile başladı. Sınavı geçen finalistler öğleden sonra, oluşturulan küçük mizansenlerde servis yeteneklerini ve şarap bilgilerini sergilediler. 

İlk üçe giren sommelier yarışmanın destekçisi IWSA, Paşabahçe, San Pellegrino ve Nespresso firmaları tarafından çeşitli hediyelerle ödüllendirilirken; yarışmanın birincisi St. Pelegrino tarafından Toskana’da bir gastronomi turu kazandı.

8. Türkiye Sommelier Yarışmasında görev alan jüri üyeleri;
Mohamed Hammam - Chaine Des Rotisseurs 

Türkiye Başkanı
Isa Bal- Master Sommelier/ Fat Duck  Group Head Sommelier’si ve 2008 Avrupa Sommelier 

Yarışması birincisi
Ogul Turkkan-  Türkiye Sommelier Derneği Başkan Yardımcısı
Niso Adato-  Chaine des Rotisseurs OMGD Türkiye Başkanı Yönetim Kurulu Üyesi
Rudolf van Nunen - Executive Chef
Stephan Vattepain- D.ream Group Head Sommelier

Taner Öğütoğlu-  Gustobar 
Ayca Budak- IWSA yöneticisi
Raoul Duclos- Swiss Hotel F&B Direktörü



Pınar Sucukla, Lezzetli Anlara Gurme Dokunuşu

Kokusuyla sizi, uzun ve keyifli kahvaltılara; eğlence ve lezzetin başrolde olduğu mangal partilerine götüren Pınar sucukla bu hayalleri her an gerçeğe dönüştürmek mümkün. 

Üstelik Gurme farkıyla...Türkiye’de gıda sektörünün lider markalarından Pınar, en kaliteli dana etlerinden özel baharatlarla harmanlanarak hazırlanan eşsiz lezzeti Gurme Sucuk ile her öğününüze lezzet katıyor.

Evinizdeki Gurme: Pınar Sucuk
İster tüm hafta beklediğiniz o uzun kahvaltıda, ister hiç bitmesin istediğiniz mangal partilerinde, ister pratik akşam atıştırmalarında Pınar Gurme Sucuk, lezzetiyle her anı taçlandırıyor.

Etin zırhla parça parça doğranmasıyla hazırlanan Pınar Gurme Sucuk, en kaliteli dana but etleri ile özel baharatların eşsiz birleşiminden oluşan özel bir sucuk olmasıyla öne çıkıyor. En iyi tadı elde edebilmek için nem oranı yüzde 40'ın altına düşünceye kadar yaklaşık 1 hafta kurutma işlemi uygulanan Pınar Gurme Sucuk, sofraların baştacı oluyor. 



17 Mayıs 2016 Salı

PAB MİMARLIK’TAN TURİZM YAPILARI İÇİN ALTERNATİF ÖNERİLER

Olası durağan dönemlerde fark yaratmak için, turizm yapılarına alternatif yaklaşımlar üretilmesi gerektiğini savunan 2015 Genç Mimar Ödülü sahibi PAB Mimarlık, çevreye en az müdahale olacak şekilde ele aldığı yenilikçi ve esnek tasarım anlayışıyla turizm yapılarına farklı bir yorum getiriyor. 

Tasarımlarını kamu dinamiklerini, yaşantılardaki değişiklikleri ve değişkenlikleri referans alarak, uzun araştırma ve tartışmalar sonucunda üreten PAB Mimarlık kurucuları Pınar Gökbayrak, Ali Eray ve Burçin Yıldırım, turizm sektöründe alternatif seçenekler ve alternatif turist profilleri ciddi bir oranda görünür olmaya başlamışken, mimari anlamda da bu yeni ihtiyaçlara cevap verecek yenilikçi öneriler sunuyor.PAB Mimarlık, turizm sektörünün farklı faktörlerden etkilenmeye müsait bir hizmet alanı olmasının mevcut koşullara adaptasyon becerisi kuvvetli yatırımları gerekli kıldığını dile getiriyor. Turizmde yaşanan durağan dönemlerde ancak böyle yenilikçi ve fark yaratan yatırımların uzun soluklu olarak güçlü kalabileceğini savunan PAB Mimarlık,  böyle dönemlerde sektöre ivme katabilmek için alternatif yaklaşımların gerekliliğine vurgu yapıyor. 

Büyük ölçekli yatırımlardan ziyade mevcut yapılara minimum müdahalelerle kimliğin dönüştürülebileceğini savunan PAB Mimarlık, Kuzey Ege’de yer alan ve uzun zamandır atıl kalmış olan konaklama tesisine getirdiği öneriyle farklı kullanıcılara hitap edebilmeyi hedeflemiş. Böyle bir kimlik değişiminin kimi zaman mevcut kullanıcı kitlesi için bir yenilenme kimi zaman da farklı kullanıcılara hitap edebilme imkanı tanıdığını ileri süren PAB Mimarlık, orman içerisinde yer alan konaklama ünitelerini çevreye minimum müdahalede bulunarak hafif strüktürler ve doğal kaplama malzemeleriyle yeniden işlevlendirmiş. Konaklama ünitelerine hafif taşıyıcılarla teraslar ekleyerek, yapıların mekansal zenginliğini artırmış ve ekonomik bir yenileme sağlamış. Böylelikle doğal sit alanında bulunan yapılara kontrollü bir yapım tekniğiyle yenileme imkanı doğmuş. Sağlanan mekan zenginliğiyle kullanıcılar, tatil sürelerinde iç mekanlar yerine doğa ile iç içe olan yarı-açık alanları kullanmaya teşvik edilmiş. Ayrıca birimlerin her biri iç mekan düzenlemeleriyle birbirinden farklılaştırılarak ‘ev’ konforu ve özgünlüğünde konaklama imkanı sağlanmış.


İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin açtığı İzmir Yarımadası Stratejik Plan Yarışması’nda 2.lik ödülü alan, önerisini yerel üretici ile turistleri buluşturacak alternatif konaklama ve turizm rotaları doğrultusunda yapan PAB Mimarlık, daha sonra bu fikri geliştirerek Seferihisar Belediyesi’ne sunmuş. Seferihisar Geçici Turizm Yapıları projesi ile Mehmet Kemal Dedeman Turizm Teşvik Ödülü’nü kazanan ekip, Seferihisar’ın “slow city” kimliğini pekiştirecek fonksiyon önerileriyle bir dizi yapı tasarlamış. Kurgulanan modüler yapı sistemi, düşeyde ve yatayda büyüyerek, kimi zaman kırsal alanda bir konaklama, kimi zaman bir satış birimi ve seyir terası, kimi zaman ise sahilde bir cankurtaran noktasına dönüşebilecek kullanım zenginliğinde tasarlanmış. Çevreye minimum müdahaleyle yerleşerek hem geçici fonksiyonlar hem de bazı koruma alanlarında kullanıma elverişli olduğu için yapıların, hafif strüktürlü planlanarak hızla inşa edilip kullanıma hazır hale gelmesi hedeflenmiş

Kaz Dağlari Çağiriyor...Cennet’in Koynun’da Jeep Safari

Avcılar Köyü, Delidere, Ağlayan Çam, Şahin Deresi Kanyonu, Türkmen Pınarı, Cennet Gölü, Çoban Merası rotalarında 
“Tanriçalar Dağinda Tatli Bir Macera”
Doğaya aşık olmaya hazırlanın…Öyle bir seyahat rotası ki, gezinin ilk anlarından itibaren doğanın kalbinden geçerek lezzetlere ulaşacaksınız.Tekirdağ kahve molasının alınacağı ilk güzergah sonrasında Gelibolu…. Burada yöreye özgü alış veriş yapabileceksiniz. Buradan ne mi alınır ? Tabii ki, Salamura edilmiş ve konserve Deniz Mahsulleri… ve alış veriş  sonrasında Çanakkale’ye varış…Çanakkale’den sonra ilk yerleşimin M.Ö 2900’lü yıllara dayandığı mitolojik savaş alanı Truva Antik Kenti’ ne uğrayarak, burada bulunan dokuz yerleşme evresi hakkında rehberinizden bilgi alırken kent kalıntıları arasında dolaşıp Müze’yi gezecek ve temsili Truva Atı’nı görerek Truva’dan ayrılacaksınız. 


Kazdağlarının bol oksijenini içinize çekerek Jeep safariye hazırlanın.Avcılar Köyü, Delidere, Ağlayan Çam, Şahin Deresi Kanyonu, Türkmen Pınarı, Cennet Gölü, Çoban Merası rotalarını izleyerek oksijeni bol bu doğa cennetinde, harika bir jeep safari yaparak, zirvede Kazdağları’nın doruklarında öğlen yemeği’nin tadına varacaksınız.Adatepe Köyünde Zeus Altarı’nı görerek, Köy meydanındaki ulu ağaçlar altında çaylarınızı yudumlayabilirsiniz.  Bölgenin Zeytin ve Zeytinyağı kültürünü öğrenmek üzere eski Zeytinyağı Fabrika/ Müzesi’ni gezecek ve alışveriş yapabileceksiniz. Sonra Eski adı ile Büyük Çetmi  olan eski bir Rum Köyü, 700 yıllık geçmişi ve dikkat çekici mimarisiyle Yeşilyurt Köyü‘nü göreceksiniz.. “Gezgindamaklar”ın ilgi alanına giren Peynir Cenneti Ezine’ye gelerek, burada yol üstü mağazalardan alışveriş yaptıktan sonra Çanakkale’ye ulaşacaksınız. 


Bu Tur’un Şahane Lezzetleri; Yoğurtlu Buğday Çorba, Arpacık soğanlı papaz yahnisi safranlı pilav ile, Yöresel Gelibolu Tavuklu Mantı, süt böreği(yöresel), Zeytinyağlı peynirli patlıcan kayık, Çanakkale Domates salatası , Yoğurtlu Buğday Çorbası, domates soslu taze börülce, ekşili istifno, sebzeli köy mücveri, köz patlıcanlı acılı atom, enginar salatası, sumak,-maydanoz-beyaz soğanlı  dana  yaprak ciğer, İç pilav eşliğinde arapsaçında marine edilmiş  fırında oğlak, Zeytinyağlı , Köfte, sebzeli pilav, Isırgan Çorbası, Deniz börülcesi, Ekşili Sirken  otu, Deli semizotu salatası, Kabak çiçeği dolması, Badalan fasulyesi, Otlu köy  böreği, Fırında balık, Gözleme , testi peyniri, avcı böreği, Kabak çiçeği dolması Damla sakızlı dondurma eşliğinde irmik helvası. Keçi sütlü dondurma eşliğinde cevizli ev baklavası fırınlanmış bademli  Peynir Helvası, Osmanlı Limonatası,


GEZGİNDAMAKLAR İLE 
“TANRIÇALAR DAĞINDA TATLI BİR MACERA”
Kaz Dağları’nda Hafta Sonu (Jeep Safari- Adatepe- Yeşilyurt-Truva)

10-12 Haziran, 3 GÜN, 2 GECE
Sadece 20 gezginin katılabileceği,sıradışı menülerle kahvaltı ve yemeklerin de dahil olduğu  bu paket programın ücreti: 1380’TL’den itibaren, Detaylı bilgi için: www.gezgindamaklar.com  / Tel :  0216 348 53 90

Türk Amerikan Kültür ve Medeniyet Merkezi çinilerini, Anikya İznik Çini yaptı

Türk Amerikan Kültür ve Medeniyet Merkezi DIYANET CENTER OF AMERICA (DCA)’da yer alan İznik Çinileri Anikya İznik Çini tarafından üretildi.Amerika’nın Maryland eyaletinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2 Nisan 2016’da açılışı yapılan Türk Amerikan Kültür ve Medeniyet Merkezi Projesi, Diyanet Center of America (DCA)’da yer alan 550 m2 İznik çinisi, Anikya İznik Çini firması tarafından üretildi. 


Türk geleneksel sanatlarından örneklerin yer aldığı Külliye’de Türk çini sanatı Cami, Müze, Restoran, Kültür Merkezi ve Hamam ve Spor alanlarında kullanıldı. Ağırlıkla 16. yy İznik çinilerinin desenleriyle hazırlanan İznik çinisi panolar çini sanatının geleneksel özelliklerine sadık kalınarak klasik ve modern üslupta tasarlandı. Anikya İznik Çini ve Hassa Mimarlık’ın ortak çalışması sonucunda özenle tasarlanan ve Anikya İznik Çini atölyesinde üretilen çiniler Amerikalıların büyük beğenisini kazandı.


Projesi Hassa Mimarlık tarafından yapılan ve klasik Osmanlı mimarisinin çizgilerini taşıyan merkez, Türkiye ve Amerika toplumları arasındaki kültürel bağların kuvvetlenmesine katkıda bulunmak üzere inşa edildi. İçerdiği fonksiyonlarıyla bir külliye olan merkez, 60 dönüm arazi üzerinde projelendirilmiştir. 30 bin m2 inşaat alanına sahip projede; konferans salonu, kütüphane, araştırma enstitüsü ve atölyeler içeren bir Kültür Merkezi; 1500 kişilik Cami; restoran, kahve evi ve dükkanları barındıran bir Cemiyet Merkezi; kapalı spor salonu ve havuzuyla çifte Türk Hamamı; araştırmacıların kalabilecekleri bir Misafirhane; çağdaş müzecilik anlayışıyla tasarlanmış Medeniyet Tarihi Müzesi; Türk evlerinden oluşan bir Mahalle; Türk-İslam Bahçesi, Açık Spor Alanları, Piknik Alanı, Çeşmeler ve 400 araçlık kapalı otopark yer alıyor.


13 Mayıs 2016 Cuma

Ahmet Pandır, Chief Commercial Officer Olarak Prince Group’a Katıldı

Ahmet Pandır, Chief Commercial Officer olarak Prince Group ailesine katıldı.15 yılı aşkın süredir finans ve turizm sektöründe görev yapan Ahmet Pandır’ın sektördeki tecrübelerini şirketimize taşıyarak, değerli katkılarda bulunacağına olan inancımız sonsuzdur.

Çalışma hayatı içerisinde FTI Group / Meeting Point Türkiye’de çeşitli C seviyesi rollerde bulunan Pandır, öncesinde ise farklı sektörlerde uluslararası şirketlerde yönetim kademelerinde yer almıştır. Ahmet Pandır, Prince Leisure, New York / Amerika şirketlerimizde Chief Commercial Officer olarak atanmıştır. Pandır, orta ve uzun vadede grubumuzun diğer işkollarına da dahil olarak Prince Group’un yönetim ekibinde yer alacaktır.Prince Group olarak Ahmet Pandır’ın şirketimize gelecekte büyük katkıları olacağından emin olduğumuzu belirtir, ekibimizin bir parçası olmaya karar vermesinden dolayı duyduğumuz minnettarlığı ise siz değerli basın mensuplarıyla paylaşırız.