29 Eylül 2013 Pazar

KEMER KINDILÇEŞME’DE TOZU DUMANA KATTILAR


TURİZMİN SESİ -Halil ÖNCÜ-KEMER
Uluslar arası Red Bull Sea To Sky organizasyonunun ilk gününde endurocular tozu dumana kattılar.Kemer'de, Dünya Ekstrem Enduro Motosiklet yarışları arasında yer alan Uluslar arası Red Bull Sea To Sky organizasyonunun ilk gününde endurocular tozu dumana kattılar. Kemer Kındılçeşme mevkiinde düzenlenen ve 20 dakika süren parkurda yarışan Endurocuları karadan ve denizden yüzlerce kişi izledi.
Her geçen gün çıtasını yükselten şampiyonada bu yıl 25 ülkeden 150 motosiklet sporcusu katılıyor. Xavi Galindo, Graham Jarwis, Johny Walker, Alfredo Gome, Diego Ordonez, Andreas Lettenbichler, Paul Bolton ve Homero Diaz gibi dünyaca ünlü sporcuların yarıştığı ilk günkü yarışta birinciliği İngiliz Johny Walker, ikinciliği  İspanyol Alfredo Gome ve üçüncülüğü de yine İspanyol Xavi Galindo elde etti. Pazar günü Ağva Deresi Girişi'nden başlayacak yarışlar  Olympos Dağı'nın 2 bin 365 metre yüksekliğindeki zirvesinde son bulacak.


DOSTLUK PANAYIRI GELİRİ EĞİTİME HARCANACAK



ASPENDOS ROTARY KULÜBÜ’NDEN ANLAMLI PANAYIR
Aspendos Rotary Kulübü’nün geleneksel Dostluk Panayırı’nın 13’ncüsü Falez Parkı’nda gerçekleşti. Antalyalıların yoğun ilgi gösterdiği panayır renkli görüntülere sahne olurken, çok sayıda sponsor da ürünlerini tanıtma fırsatı buldu.“Kendinden önce Topluma hizmet” ilkesinden hareket eden Aspendos Rotary Kulübü tarafından düzenlenen 13’ncü. Dostluk Panayırı’ndan elde edilen gelir “Muhtaç Çocuklara Eğitim Yardımı” amacıyla kullanılacak. Ayrıca madde bağımlısı ve Otizm hastası çocuklarla ilgili projeler gerçekleştirilecek. Falez Parkı’nda gerçekleşen Dostluk Panayırı’nda düzenlenen kermesi ziyaret eden Antalyalılar da sponsor firmaların açtıkları stantlarda sergilenen ürünlerden satın alarak muhtaç çocukların eğitimine katkıda bulundular.

Aspendos Rotary Kulübü Dönem Başkanı Elvan Yılmaz, 13’ncü dostluk panayırına destek veren sponsorlara ve panayıra ilgi gösteren Antalyalılara teşekkür etti. İlk Dostluk Panayırı’ndan bu yana düzenlenen etkinliklerden sağlanan gelirin çeşitli projelerde değerlendirildiğini belirten Elvan Yılmaz, “Projelerden bugüne kadar elde edilen gelirler, ‘Spastik Çocuklar Merkezi’, ‘Engelli Vatandaşlarımıza Engelsiz Yaşam’, ‘Kütüphanesiz Okul Kalmasın’, ‘Cehaletle Savaş’, ‘Erken Tanı’ ve ‘Görme Engellilere Bir Işık’ gibi projelerde kullanılmıştır. Bu kermesle sponsorlarımız hem kendi ürünlerini tanıtma fırsatı buldular, hem de yüzlerce çocuğumuzun eğitimine çok değerli bir katkıda bulunmuşlardır.”dedi.


TURİZMİN ESKİ DÖRT BAKANI TÜRKİYE TURİZMİ VE KRİZLER PANELİ'NDE BULUŞTU



Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği “Ekmeğini Barıştan Çıkaran Sektör:Turizm” konulu konferansına katılan turizmin eski dört bakanı, Türkiye Turizmi ve Krizler Paneli’nde turizmin geleceğini tartıştı.Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da katıldığı “Ekmeğini Barıştan Çıkaran Sektör:Turizm” konulu toplantıda turizm eski bakanları Alev Coşkun, Abdulkadir Ateş, Bahattin Yücel ve Ahmet Tan bir araya geldi. Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın’ın moderatörlüğündeki  “Türkiye Turizmi ve Krizler” adlı panelde Turizm Eski Bakanı Alev Coşkun, Antalya’nın Türk turizminde temel alan haline geldiğini kaydetti.

SAVAŞ TURİZME BÜYÜK ZARAR VERİR
Türk ekonomisinde turizmin son derece önemli hale geldiğini ifade eden Coşkun, turizmin çok hassas, duygusal bir sektör olduğunu hatırlattı. En ufak hareketlerin turizmde dalgalanmalara neden olduğunu ifade eden Coşkun, “Başbakan  ‘one minute’ diyerek 2009’da 320 bin olan İsrailli turist sayısını 2012’de 20 bine düşürdü. Şimdi de her işi bıraktı ‘ustamız’ savaş yapalım diyor. Savaştan en büyük zararı Antalya görür. Barışın zedelendiği noktaya turist gelmez. Çok titiz davranmak gerekir. Savaş kışkırtıcılığı insanlık onuruna yakışmıyor” dedi.

AYRIMCILIK YAPILMAMALI
Bakan Abdulkadir Ateş ise Türkiye’de turizm yapmanın dünyanın en zor işlerinden biri olduğunu söyledi. Bu dalda başarılı olmanın deveye hendek atlatmaktan daha zor olduğunu kaydeden Ateş, “Ama bizim ülkemizde turizmciler bunu başardı. Kardeşliği geliştiren Antalya’yı kutluyorum” diye konuştu. Turizmin özgürlükler ve demokrasi ile direk bağlantılı olduğunu vurgulayan Ateş, bu iki değerin iyi uygulanması gerektiğini dile getirdi.
11 yıldır bu iki değerin iyi geliştirilmediğini savunan Ateş, şöyle konuştu: “Dış ilişkileri iyi yönetemeyen ülkelerde turizmi geliştirmek zordur. İnsanlar ülkemizde her an bir şey olacak kaygısı taşıyor. Turizmde yeni alanlara açılmak durumundayız. Hiçbir ülkeye ayrımcılık yapmamalıyız. Bizim dönemimizde hiçbir ülke ayırt edilmeksizin turizm temsilcilikleri kurduk.”

TURİZMİN ÇEŞİTLENDİRİLMESİ LAZIM
Abdulkadir Ateş, Antalya’nın yatak kapasitesi bakımından doyma noktasına geldiğini belirterek, bu alandaki arz talep dengesinin çok önemli olduğunu söyledi. Yaşı 35’i aşkın oteller olduğunu dile getiren Ateş, devlet desteğiyle bu otellerin yenilenmesi gerektiğini açıkladı. Otellerin 5 yıldızlı, ancak dışarının 3 yıldız olduğunu ifade eden Ateş, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yerel yönetimlere büyük iş düşüyor. Ancak bu yerel yönetimlerin de merkezi hükümet tarafından desteklenmesi lazım. Yeni pazar alanları bulmak zorundayız. Sadece inançlarla turizmi bağlamamalıyız. Turizmi çeşitlendirmemiz gerekiyor. Sadece Antalya’ya değil, diğer bölgelere de turizm gözüyle bakmalıyız. Bunlar finansla alakalı durumlar. Türkiye’de iç barışı sağlamadan turizmi sağlam temellere oturtamayız.”

TURİZMDE SİYASET YAPILMAMALI
Turizm için çok önemli olan bu toplantıyı AK Partili yetkililerinin katılmamasını eleştiren Ateş, “Turizm siyaset yapılacak bir alan değildir. Turizm ülkemiz için giderek büyük önem kazanıyor. Böyle bir toplantıyı boykot etmek ne demek oluyor? Böyle bir anlayış turizm için, Türkiye için iyi değil” dedi.

KRİZLER SÜREKLİ VAR OLDU
Bahattin Yücel de 40 yıldır Türkiye’de kriz halinin sürekli var olduğunu gözlediğini söyledi. Krizin neden çıktığının saptanmasının çok önemli olduğunu ifade eden Yücel, Türkiye içinde ciddi bir barış sorunu olduğunu kaydetti. Dünyada örnek alınması gereken saptamalar olduğunu dile getiren Yücel, “Taksim’deki olaylardan önemli sonuçlar çıkartılabilirdi. Kriz yönetimi devreye girebilirdi. Taksim olaylarının nedenlerinin paylaşılması gerekirdi. Hükümet Gezi’deki olayları iktidarı yok etme olayı görerek durumu yönetti. Gezi iyi bir iletişim aracı olarak kullanılabilirdi” diye konuştu.

TURİZMCİLER ALKOL YASAĞI TARTIŞMADI
Türkiye’de alkole gelen yasağın ciddi bir kısıtlama olduğunu ifade eden Yücel, kısıtlamanın kişisel haklara önemli bir müdahale olduğunu belirtti. Yücel, turizmcilerin bu yasağı tartışmadığını dile getirdi. Yücel, şöyle konuştu: “Antalya’nın en büyük sorunu hedef pazardan doğrudan uçuş olmamasıdır. Türk Hava Yolları (THY) en çok turistin geldiği Rusya, Almanya ile bazı Avrupa ülkelerinden kente direk seferler düzenlemiyor. Ama THY Şarmen Şeyh’e her gün uçuş gerçekleştiriyor. Çünkü Mısır’daki yatırımlara bir sorumluluğumu var. THY’nin bu politikası sürekli eleştirilir.”

YÜZÜMÜZÜ AVRUPA’YA DÖNMELİYİZ
Turizm Eski Bakanı Ahmet Tan krizin en yoğun yaşandığı, Abdullah Öcalan’ın yakalandığı dönemde bakanlık yaptığını söyledi. Kriz dönemlerinde reklamdan ziyade halkla ilişkiler çalışması yapılması gerektiğini ifade eden Tan, şöyle konuştu: “Öfke turizmi yaratan bir iktidara sahip olmak en tehlikeli krizdir. Bugünkü iktidar ne yazık ki barış turizminde, özgürlük turizminde Türkiye’nin ahengini bozacak bir ses tonunu kullanıyor. Böyle konuşmasının alıcısı Ortadoğu olabiliyor. Ama Avrupa ilişkilerimizi uzun vadede söküyor. Ortadoğu hep kanın, kavganın içinde kalmıştır O yüzden yüzümüzü batıya çevirmemiz lazım.”

HER YERDE METRO HER YERE METRO



İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş:“Tarih metro ile kurtulur, çevre metro ile kurtulur, metro kentin hayatıdır. Her yerde metro, her yere metro”İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, düzenlediği basın toplantısında İstanbulluların yaşamını kolaylaştıracak ulaşım projelerini açıkladı ve “Her yerde metro, her yere metro olsun. Bu hedefi koyduk” dedi.2004’te göreve gelindiğinde önce ulaşım master planlarını hazırlayarak İstanbul’un geleceğini tasarladıklarını belirten Başkan Topbaş, İstanbul’da herhangi bir noktasında yaşayan her insanın yaşamını kolaylaştıracak adımlar attıklarını ifade etti.

İstanbul’u gelişmiş kentlerle yarışan bir noktaya taşıyoruz
Yoğun katılımın olduğu basın toplantısında, yeni metro projelerini anlatan Başkan Topbaş, bir şehrin medeniyet ölçüsünün o şehirde yaşayan insanların toplu taşıma araçlarını kullanma oranlarına bağlı olduğunu vurguladı. Topbaş “Bireysel araçlar yerine toplu taşıma kullanabiliyorsa o şehir medenidir. Biz de bunu ortaya koymaya çalıştık” dedi. Ayrıca toplu taşıma araçlarının sosyalleşme, şehirleşme içinde birlikteliği sağlayan sistemler olduğunu ifade eden Başkan Topbaş, İstanbul’u gelişmiş kentlerle yarışan bir noktaya taşımanın heyecanı içerisinde olduklarını söyledi. Topbaş sözlerini şöyle sürdürdü; “Özellikle altını çiziyorum; bu kentte yaşayan her insan bir ülke özelliği gösteren İstanbul’un herhangi bir noktasından metro ile her noktaya erişebilecek. Yani her yerde metro her yere metro olsun. Bu hedefi koyduk.”

Dünyada en büyük metro ağına sahip ikinci kent İstanbul olacak
Başkan Topbaş sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dünyanın en modern metrolarını kentimize kazandırmaya çalışıyoruz. New York’un 800 km’lik metro ağını, Londra’nın ve Tokyo’nun 500 km’lik metro ağlarını, Paris’in 400 km’ye ulaşmış metro ağlarını dikkate alırsak, İstanbul’da 2019 ve sonrası için planladığımız çalışmalarla New York’tan sonra dünyanın en büyük metro ağına sahip ikinci kent İstanbul olacak. Bu bir hayal değil, bir proje. Ve projeleri adım adım yürürlüğe koyuyoruz”

Yerin 40 metre altında tarih yazılıyor
“Bugün aramızda da bulunan, yerin 30- 40 metre altında 24 saat esaslı İstanbul’u demirağlarla örmeye çalışan, alın teri döken insanlarımız var. Kendilerine huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Bir tarih yazıyorlar. Aynı şekilde yüklenici firmalarımızın ve mesai arkadaşlarımın proje aşamasında nasıl heyecan yaşadıklarını da biliyorum. Bu heyecanı birlikte paylaşıyoruz.”

Tarih metro ile kurtulur, çevre metro ile kurtulur, metro kentin hayatıdır
Ülke özelliği taşıyan bir kent olarak İstanbul’da ulaşım konusunda ciddi mesafeler aldıklarını kaydeden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, bütçenin % 55’ini ulaşıma yatırdıklarını açıkladı. Otobüslerin yenilendiğini, metrobüs hattının geçici çözüm olarak kurulduğunu ancak kentin ulaşımının metro ile sistematik işlerlik kazanacağını ifade etti. Topbaş “Tarih metro ile kurtulur, çevre metro ile kurtulur, metro kentin hayatıdır, diyoruz.  Çünkü metro ile 50 bin, 70 bin insan taşınabiliyor. Bu başka ülkelerde bir belediye bütçesi ile mümkün değilken biz kendi bütçemizle yapmaya çalışıyoruz Büyük bir başarı olarak kabul ettiğimiz bu yatırımlar dünyada hayranlık ve hayretlik uyandırıyor” dedi.

Projelerimiz gerçekleştikçe İstanbulluların yaşamı kolaylaşacak
Başkan Topbaş basın toplantısı düzenlemesinin ve bugün gazetelere projelerle ilgili ilanlar vermesinin nedenini ise şöyle açıkladı; “İstanbullular bu gazete kupürlerini saklasın. Yakın gelecekte görecek ki her bir proje gerçekleştikçe kendisinin yaşamı daha kolaylaşacak. Ben nerede oturacağım? İşime nasıl gideceğim? Okuluma nasıl gideceğim? İstanbullular buna göre ayarlasın. Herkes yürüme mesafesinde veya biraz daha ötesinde bir metro istasyonuna erişebilecek. Bunlar hayal değil.  2019 sonrası için Sarıyer’e metrodan bahsettik. Beykoz’a da aynı şekilde sahilden metrodan bahsediyoruz. Yani İstanbul’da metronun gitmediği bir ilçe, hatta birkaç hattın gitmediği bir ilçe kalmayacak. Her tarafı metro ağları ile alttan örmekteyiz. Bu bir hayaller manzumesi değil bir hayallerden bahsetmiyoruz. Ortaya koyduğumuz ve başarı ile hayata geçirdiğimiz güzelliklerden bahsediyoruz. Ve istiyoruz ki İstanbul’da yaşayan herkes İstanbul’da yaşamanın tadını zevkini alsın. Bu projeleri gerçekleştirmenin heyecanını yaşıyoruz”

İstanbul hak ettiği noktaya gelsin. Gecikmişliği ortada kaldıralım
“Km’si 100 bin lira civarında olan böyle bir yatırımı İstanbulluların bize emanet ettiği bütçeden ortaya koyuyoruz. Bu hizmetlerimiz İstanbul’a gururla yansıtmaya çalıştığımız duygularımızdır, arzumuzdur, heyecanımızdır. Yüreği yanmayanın gözü yaşarmaz. Bizim derdimiz; bu kent, bu ülke hak ettiği noktaya gelsin. Gecikmişliği ortada kaldıralım, geleceği beraberce güzellikle ortaya koyalım.”

İstanbul’da ulaşım rayına oturuyor
“Artık İstanbul’da şunu söyleyebiliriz: İstanbul’da ulaşım rayına oturuyor. Artık raylı sistemler dönemi başlıyor. Bireysel araç kullanma dönemi artık bitecek. Dünyanın pek çok gelişmiş ülkesinde bireysel araç artık kullanılmıyor. Toplu taşıma o kadar konforlu ki insanların tercih ettiği hat haline geliyor. İstanbul’da 3 milyon araç var. Bir arabada ortalama 1,5 insan seyahat ediyor.  Bir trafik şeridinden saatte 1200 araç geçiyor. Saatte 1800 kişi bu şeritleri kullanıyor. Hâlbuki metroda 50 bin insan götürebiliyorsunuz.”

2016 bu şehirde bir dönüm noktası olacak: Hedefimiz 7 milyon
“Şunu gururla burada ifade edeceğim: Belediye başkanı olarak arkadaşlarımı temsilen İstanbulluların bana verdiği yetkiyle buradayım. Birlikte bir heyecan ortaya koyduk. Görevi geldiğimiz zaman gördüğümüz 45 km’lik tramvaylar dahil metro hattını bugün 2 milyonlara yaklaştırdık. 2016 bu şehirde bir dönüm noktası olacak. Günde 7 milyon insan metroyu tercih edecek. 2019’da İstanbul’da 11 milyon insan metroyu kullanabilme imkanına sahip olacak. 400 binden 11 milyonlara ulaşmış bir kent. Bunu başarmış olacağız.”

İstanbullularla beraber bir tarih yazıyoruz
İstanbullularla beraber bir tarih yazdıklarını ifade eden Başkan Topbaş, “Sizin iradenizin arzunuzun yansıması olarak bu hizmetler ortaya çıkıyor. 2019 zirve dönemimiz. Derdimiz; bu şehri medeni ve herkesin yaşamaktan zevk aldığı, gurur duyduğu gıpta edilen bir şehir haline getirmek. 11 milyon insan kapasiteye erişmiş metro ağı sistemine sahip bir kent olmak. Hele sonraki projeleri de ortaya koyduğumuz zaman, 775 km’ye eriştiğimiz zaman, İstanbul dünyanın gıpta ettiği, ulaşımında problemi olmayan, keyifle yaşanan bir kent haline gelecek. Londra, Paris ve New York ile yarışan bir kent olma özelliğini ortaya koymuş olacağız” dedi.

“Bir neslin geleceğini bir önceki nesil hazırlar”
Başkan Tobbaş sözlerini Hz. Mevlana’nın güzel bir sözü ile tamamladı: ‘Bir neslin geleceğini bir önceki nesil hazırlar’ Biz de yavrularımızın, çocuklarımızın, Türkiye’nin geleceğini hazırlıyoruz. Bu geleceğe beraberce İstanbullular olarak, Türk milleti olarak, ulus olarak ele ele vererek bu başarıya birlikte imza atıyoruz. Türkiye’nin gelişmesini, İstanbul’un gelişmesini hayranlıkla izleyenler, dünyada bize iletilen övgü ve takdirler var. Bunlar, bu kent ve bu ülke hakkında verdiğiniz karar ve yetkilerin yansımasıdır. Bunu gururla ifade ediyorum. Tüm metro ağları İstanbul için gelecek demek. İstanbul’a hayırlı olsun. Emeği geçen tüm arkadaşlarıma işçisinden memurundan bürokratın teknik adamına kadar herkese teşekkür ediyorum. Ve yine burada bize bu yetkiyi verdiğiniz, bu onuru yaşattığınız için İstanbullulara teşekkür ediyorum”

TURİZM BARIŞIN DİLİDİR

                  
TURİZM SEKTÖRÜ EKMEĞİNİ BARIŞTAN ÇIKARIYOR 


Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği ‘Ekmeğini Barıştan Çıkaran Sektör: Turizm’ konulu konferansa katılan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Daha fazla turistin ülkenize gelmesini istiyorsanız bütün komşularınızla iyi geçinmek zorundasınız. Turizm, barışın dilidir. Savaş kışkırtıcığı yapmış olduğunuz andan itibaren turizmin önüne set çekmiş olursunuz” dedi.

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın’ın ev sahipliğinde 27 Eylül Dünya Turizm Günü’nde gerçekleşen savaş ve gerilim politikalarının turizme olumsuz etkilerinin ve sektörün geleceğinin tartışıldığı ‘Ekmeğini Barıştan Çıkaran Sektör: Turizm’ konulu konferans Ramada Plaza Otel’de başladı. Konferansa CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkan Yardımcıları, CHP Milletvekilleri, Antalya Vali Yardımcısı, CHP İl ve İlçe başkanları, İlçe Belediye Başkanları, turizm eski bakanları, yabancı turizm otoriteleri, bürokratlar, turizm yatırımcı ve işletmecileri, STK temsilcileri ve turizm emekçisi Antalyalılar katıldı.

BARIŞ KADAR ÖNEMLİ BİR ŞEY YOK
Konferansın açılışında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bu ülkeyi kuranlar savaş meydanlarından çıktılar. Hiç biri turizmci değildi, hiç biri ekonomiyi bilmiyordu. Ama savaşı verenler barışın ne kadar değerli olduğunu biliyorlardı. Onun içindir ki ‘Savaş zorunlu olmadıkça cinayettir’ dediler. Arkasından sadece ülkede değil, dünyadan barışın olması gerektiğini söylediler. Barış kadar önemli bir şey yok” diye konuştu.

İKTİDARIN TURİZM POLİTİKASI YOK
Türkiye coğrafyasının sorunlu olduğunu ve tarihin her döneminde acı ve gözyaşı yaşandığını anlatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:  “Biz turizmle bunları aşmak istedik. Geldiğimiz noktaya baktığımızda kapısını çalabileceğimiz bir komşumuz kalmadı. Herkesi düşman ilan ettik. 500 bin sığınmacıyı ülkede ağırlıyoruz. 900 kilometrelik sınırımız sınır olmaktan çıktı. Terör ithal eden ülke haline geldik. Bu bizim için hoş bir tablo değil. Anadolu toprakları sevgi ve barışla yoğrulmuştur. Mevlana, Karacaoğlan bu toprakların insanları. O zaman savaş çığırtkanlığı yapmanın alemi ne. İktidarın bir turizm politikası yok. Eğer turizm konusunda hala sağlıklı ve tutarlı bir politika oluşturamamışsanız gelecek açısından turizmcinin kaygılanması gayet doğaldır. Sorunların çözümü konusunda siyasal iktidarların daha kararlı tutum sergilemeleri gerekir.”

EKONOMİK SOSYAL KONSEY 4 YILDIR TOPLANMIYOR
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “Şu anda 3 büyük sektör var; finans, sanayi, turizm. Önümüzdeki yıllarda turizm ilk yıllarda yer alacak. 21’nci yüzyılda turizm güçlü bir sanayi olarak önümüzde duruyor. İnsanlar tüm dünyayı gezmek, görmek istiyor. Turizme gerekli önemi vermiyoruz. Rahmetli Ecevit zamanında ekonomik ve sosyal konsey diye bir kurum oluşturuldu. Var olan ekonomik ve soysal sorunları bir masa etrafında oturup çözelim diye.  Sonra bir yasayla anayasal bir kurum haline getirildi. Konseyin başkanlığını Sayın Başbakan yapıyor. En az 6 ayda bir toplanması lazım. Yasal zorunluluk. Turizminde içinde olduğu pek çok sosyal konuda oturulup tartışılıyor. En son Şubat 2009’da toplandı. Yani 4 yıldır toplanmıyor. Normal yurttaş yasaya uymadığı zaman savcılar soruşturma açar, devlet memuruysa görevine son verilir. Bir başbakan kendi çıkardığı ve anayasal kurum haline getirdiği ekonomi sosyal konseyi yasanın öngördüğü sürede toplayıp sorunları çözmek için çaba harcamazsa bunun yaptırımı nedir. Hep birlikte düşünmemiz gerekiyor.”

TURİZM BARIŞIN DİLİDİR
Turizmin aslında barışın dili olduğunun altını çizen Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: “Eğer siz barışı savunuyorsanız,eğer kendi coğrafyanızda daha fazla turistin ülkenize gelmesini istiyorsanız bütün komşularınızla iyi geçinmek zorundasınız. Barış dilini kullanmalısınız. Savaş döneminde kimse turizmden söz etmez. Savaş kışkırtıcığı yapmış olduğunuz andan itibaren turizmin önüne set çekmiş olursunuz. CHP olarak kendi ülkemizde barışı sonuna kadar savunuyoruz. Barışın olduğu bir ülkede insanlar huzur bulur, rahat çalışır, üretirler. Turizmin bir başka özelliği var. Demokrasisi gelişmiş ülkelerde turizm daha hızlı gelişir. İnsanlar daha güvenle gider o ülkeye. Dikta yönetimlerinde turizmi desteklemek diye bir şey olmaz, kimse gelmez. Demokrasiyi güçlendirmek, barış dilini kullanmak, huzuru sağlamak, var olan sorunları çözmek, Türkiye’yi dünyaya tanıtmak bizim temel hedefimiz olmalıdır.”

İKTİDARA YÜKLENDİ
Türkiye’deki bir başka temel sorunun da iktidarın kullandığı sert dil ve eleştirilere olan tahammülsüzlüğü olduğunu belirten Kılıçdaroğlu şunları ifade etti: “Politikacı konuşurken daha yumuşak, herkesi kucaklayan bir dili seçmek zorundadır. Özellikle iktidar olanların temel görevlerinden birisi budur. İktidar olanların muhalefetmiş gibi sert dil kullanmaları toplumu böler. İktidar olanların bir temel görev daha toplumdan gelen eleştirilere kulak kabartmaktır. Eleştiriye tahammül edemeyenlerin ülke yönetimine talip olması ülkeyi felakete götürebilir. Türkiye’nin yaşadığı temel sorunlardan birisi budur. Eğer siz eleştiriye tahammül edemiyorsanız o koltukta ne işiniz var. Bu toplumda çatışma kültürünü besliyor. Bugün bir gazete manşetinde var. Bir ilköğretim okulunda bir çocuk sınıf başkanı seçilecek. Başbakanı eleştirmiş, ‘O da ağaçları kesiyor’ diye bir ifade kullanmış. Öğretmeni ne yapıyor. Bu ilköğretim öğrencisini vatan haini diye suçluyor. Olacak şey değil. Ülkenin geldiği noktaya dikkat çekmek için bu örneği verdim. Ağaç kesmeyi eleştirmenin vatan hainliği ile eşdeğer tutulduğu bir noktaya geldik. Turizm çevre ve doğa demek değil midir? Bu öğretmen bir de gelecek kuşakları yetiştirecek.”

İKTİDAR ELEŞTİRİLERE KULAK VERMELİ
Türkiye’nin 3’ncü sınıf demokrasiye layık olmadığının altını çizen CHP Genel Başkanı, “Çağdaş ülkelerde ne varsa benim insanım da ona sahip olmalı. Eğer bu ülkenin insanı daha fazla demokrasi ve özgürlük istiyorsa, iktidar sahipleri bundan memnun olmalı. Aksi düşünülemez. İnsanları suçlamak yerine onların düşüncelerini öğrenmek, eleştirilerine kulak kabartmak iktidarın temel görevidir. Barıştan ekmeğini çıkaran turizmciler bu ülkeyle büyük hizmetler veriyorlar. Yürekten kutluyorum. Bütün sorunlara karşı aşmak için çabalıyorlar. Bu ülkede barışı yerleştirdiğiniz andan itibaren, özgürlük ve demokrasiyi daha da derinleşip kökleştirdiğiniz andan itibaren Türkiye büyük sıçramalar yapacaktır”  diye konuştu.

UMUDUMUZ YARINLARIN BÖYLE OLMAMASIDIR
Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın da turizm kelimesinin yarattığı çağrışıma barış, güleryüz, insan sevgisi ne kadar yakışıyorsa, savaş öfke nefret şiddet doğa katliamı ve bağnazlığın o derece ters düştüğünü söyledi. Akaydın, şöyle konuştu: “Bu uyumsuzluk topluma ekonomiye, turizm sektörüne, hatta henüz doğmamış çocuklarımıza yüksek bedeller ödetiyor. Sadece turizmciler değil, turizme girdi sağlayan onlarca sektör bundan zarar görüyor. Yakın geçmişimizde ‘one minute’ siyasi çıkış bile Antalya’ya yılda 300 bin İsrailli turist kaybetmiştir. Gezi parkındaki polis şiddeti görüntüleri dünya yansımakta, büyük tepkiler toplamakta ve turizm olumsuz şekilde etkilemeye devam etmektedir. Savaş çığırtkanlığı öfke nefret, şiddet ve doğa katliamının yanına ekonomik çöküşü ve sosyal patlamaları ve büyük ustanın tüm bunlara yaptığı katkıları da eklediğinizde ortaya çıkan yürekler acısı fotoğraf Türkiye’nin bugünüdür. Öyle bir fotoğraf ki tarihimizde görülmemiştir. Umudumuz yarınlarımızın böyle olmamasıdır.”

BÜYÜK KAYGI DUYUYORUZ
Başkan Akaydın, şöyle devam etti: “Tarihte Türkiye turizm sektörünün terör, iç çatışmalar ve savaş nedeniyle krize girmesinin örnekleri ile doludur. Halen milli gelirinin yüzde 12 kadarını turizmden elde eden Mısır bu kriz sürecinden dolu dizgin geçmektedir. Trajik olmakla beraber General Sisi ve İhvan hareketi, Fas, Türkiye ve Yunanistan turizmi için bir fırsat da yaratmıştır. Bizler geçici olan bu fırsatların ülkemiz için bir trajediye dönüşmesini istemiyoruz. Yurt savunması haricindeki tüm savaşları cinayet olarak görüyoruz. Bugün Türkiye’de olup bitenlerden, basınımızı, üniversitelerimizi, gençlerimizi hatta futbol takımlarımızı hedef alan şiddet manzaralarından, Suriye’ye asker göndermek için yanıp tutuşanlardan, İstanbul ve Ankara da milyonlarca ağacın kesilmesiyle doruğa çıkan doğa katliamından, kıyılarımıza göz diken rant hırsından ve ekonomimizin yokuş aşağı gidişinden ülkemiz ve turizm sektörü adına büyük kaygı duyuyoruz. Bizler barışın ve doğaya saygının egemen olduğu bir dünya ve Türkiye istiyoruz. Rant oluşmazsa ülke kalkınmaz diyen Çevre ve Şehircilik Bakanımızın bu itirafı, kentleşme çevre ve ekonomi tarihindeki ibret verici yerini almıştır. Bundan utanç duyuyoruz.”

SAVAŞ ÇIĞIRTKANLARINA ÇAĞRI
Suriye’ye askeri müdahalenin şimdilik gündemden çıkmasını barış adına umut verici bulduğunu belirten Akaydın, sözlerini şöyle tamamladı: “Ortadoğu’da savaş çığırtkanlığı yapan ve Suriye’deki iç savaşa para, silah ve askeri destek sağlamış olan kukla liderlerin ve onların kontrolündeki yandaş medyanın, bu gelişmeleri insanlığın barışa olan özleminin kanıtları olarak doğru okumaları ve gereğini yapmaları gerekir. Demokrasi, barış, özgürlük ve adalet için mücadele ettiklerini söyleyenler, diktatörlükten, topluma nefret tohumları saçmaktan, kindar bir gençlik istemekten, şiddeti kışkırtmaktan savaşın fitilini ateşlemekten ve ona katkı sağlamaktan vazgeçmelidirler. Hükümetlerin, uluslararası kuruluşların ve medyanın bu sorumluluğu duymalarını ve barışa katkı açısından bozuk olan sicillerini düzeltmelerini diliyorum. Güç sevgisi yerine insan sevgisinin gücünü koyabilmelerini diliyorum. Dünyamız ve ülkemiz ancak o zaman huzur bulacaktır. Hem barışa katkı koyan hem barış ortamında varlığını sürdürebilen turizm sektörü ancak o zaman bugünkü kaygılarından kurtulacaktır. Yurtta ve dünyada barışı sağlamış olarak kutlayacağımız Dünya Turizm Günlerinin yakın olmasını diliyorum.”

YILLIK YÜZDE 6 BÜYÜME
Dünya Turizm Günü’nü kutlayan Antalya Vali Vekili Recep Yüksel ise de Antalya turizminde yıllık ortalama yüzde 6 büyümeyi yakaladıklarını anlattı. Yüksel, “Turizmcilerin genel olarak dünya turizm pazarının hassaslıklarını bilerek, kamudan destek alarak, savaş çığlıklarına rağmen can siparane çalışmalarıyla seviyelere geldik. Hala çeşitli sıkıntılarla uğraşıyoruz.  Hepimiz turizm arkadaşların işini kolaylaştırmalı ve sağlıklı bir kılavuzluk yapmalıyız. Ayrıca parti yöneticilerine bir önerim var. Önümüzdeki yerel seçimlerde belediye meclislerine turizmci arkadaşları yazsınlar. Onların karar organlarına katılımlarını sağlasınlar” dedi.

TÜRKİYE TURİZMİ DEMEK ANTALYA DEMEK
ATSO Başkanı Çetin Osman Budak da ülke imajında turizmin önemine işaret ederek, kadın turistlerin başına gelen olayların, Gezi Parkı olaylarının turizmi olumsuz etkilediğini ancak her şeye rağmen beklentilerin üzerinde bir sezon yaşandığını kaydetti. Antalya’nın yılda 15 milyon turiste ev sahipliği yaptığını anlatan Budak “2012 yılı verilerine göre Türkiye’deki 90 milyon gecelemenin 60 milyonu Antalya’da gerçekleşmiş. Yani Türkiye turizmi demek Antalya demek” diye konuştu. Turizmin sorunlarını anlatan Budak, çözüm önerilerini anlattı.

27 Eylül 2013 Cuma

MAKİSOS THERMAL& SPA HOTEL İÇ ANADOLU'DA MİSAFİRLERİNE NEFES ALDIRACAK



Anadolu’nun en büyük termal tesisi unvanına sahip Makissos Thermal&Spa Hotel, hem termal özelliği hem de kongre turizmine uygunluğu nedeniyle özellikle İç Anadolu’da iş yoğunluğundan bunalan işadamlarına nefes aldıracak, stres atmalarını sağlayacak. Kırşehir merkezde yaklaşık 100 milyon liralık yatırımla tamamlanan ve Anadolu’nun en büyük termal tesisi unvanına sahip Makissos Thermal&Spa Hotel, hem termal özelliği, hem de kongre turizmine uygunluğu nedeniyle özellikle İç Anadolu’da iş yoğunluğundan bunalan işadamlarına nefes aldıracak, stres atmalarını sağlayacak.

Coğrafi olarak Türkiye'nin tam orta yerinde yer alan otel, Ankara’ya 2, Konya’ya 2.5, Kayseri’ye 1.5, Nevşehir’e 1 saatlik uzaklıkta bulunuyor. Makissos Thermal&Spa Hotel, convention, termal ve şehir oteli özelliklerinin bir arada olması nedeniyle de ön plana çıkıyor.İnşası sırasında tüm detayların titizlikle düşünüldüğü otellerine ulaşım kolaylığına dikkati çeken Renkyol İnşaat AŞ. Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Sungur, "Örneğin Ankaralı bir işadamının hafta içi ya da sonu iş stresinden uzaklaşmak, eşsiz termal suda terapi yapmak, fizyoterapistler eşliğinde fiziksel aktivitelerle rahatlamak için en fazla 2 saatlik yol kat etmesi yeterli olacak. İş toplantılarını otelimiz sayesinde stresten uzaklaşarak küçük tatiller olarak da değerlendirebilecek. Çünkü otelimiz aynı zamanda convention otel özelliği taşıyor. Kırşehir merkezde olmamız otelimize ayrıca kent oteli özelliği de kazandırıyor. Kırşehir'e iş yapmaya gelen iş adamları termal suya girerek bir taşla iki kuş vurabilecek. Biz bu otelimiz için sanayi ve ticaretin kalbinin attığı İç Anadolu'nun stresini alacak termal tesis yakıştırması yapıyoruz" dedi.

20. Dönem Kırşehir Milletvekili Dr. Mehmet Ali Altın’ın oğlu Oğuz Altın ve Erteks Oto Sahibi Ercan Malkoç’un girişimleriyle Kırşehir’e kazandırılan otellerinin İç  Anadolu'ya hizmet vermekle sınırlı kalmayacağını, tüm Türkiye'ye hatta yurt dışına hizmet vereceğinin altını çizen Bülent Sungur, eklem, romatizmal hastalıklar, bel ağrıları, kalsiyum eksikliği, astım, bronşit, gut, ülser, böbrek ve idrar yollarında taş oluşumu, magnezyum eksikliği gibi bir çok rahatsızlığa iyi gelen ve suyu içilebilen termal özelliklerin şimdiden İranlılar'ı otellerine çektiğini söyledi.

-“Bozkır’ın tezenesi”ne görkemli anma-
Sungur, otelin 28 Eylül Cumartesi günü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla yapılacak resmi açılış gününde Kırşehir’in yetiştirdiği ve Türkiye’de herkesin “bozkırın tezenesi” olarak bağrına bastığı Neşet Ertaş’ı da ölümünün birinci yıl dönümünde anacaklarını dile getirerek, şunları kaydetti:
“Bir Kırşehirli olarak memleketimize böyle büyük bir tesis kazandırmak bizler için gurur kaynağı. Kırşehirliler'in gururu, tüm halkın gönlüne taht kuran usta sanatçımızı anmak da, ilk açılış günümüzde bizlere nasip olacak. Açılış yapacak olmanın heyecanı, Neşet Ertaş’ı da anacak olmamızla beraber katlanıyor.”
Bülent Sungur, etkinlikler kapsamında düzenlenecek “Altın Bağlama Ödül Töreni”ne çok önemli sanatçıların katılacağını da sözlerine ekledi.

-Makissos Thermal&Spa Hotel-
Anadolu’nun en büyük termal yatırımında birbirinden konforlu 198 odanın yanında tuz odası, kneipp refleks havuzu, spor merkezi, sauna, buhar odası, açık, kapalı yüzme havuzları, termal havuzlar, kova, macera duşları, kar çeşmesi, şok havuzu, çocuk havuzları, VIP aile odaları, aqua park; Kırşehir manzarasına sahip roof restoran gibi bölümler bulunuyor.

QUASAR GAYRİMENKUL ÖDÜLLERİ’NDE 3 KATEGORİDE AVRUPA BİRİNCİSİ


Türkiye’nin ilk metalüks gayrimenkul projesi olarak İstanbul’un merkezinde lüksün ötesinde lüksü vaat eden Quasar İstanbul karma projesi, Avrupa Gayrimenkul Ödülleri’nde 3 kategoride Avrupa birincisi oldu. Viatrans A.Ş.- Meydanbey Ortak Girişimi İcra Kurulu Başkanı Haydar Özkan, “Londra’da 7 ayrı kategoride 10 ayrı ödüle layık görüldük. 3 özel kategoride Avrupa’nın en iyisi ödülünü aldık. Quasar’ın başarısı sadece Avrupa’da değil, dünya çapında nice ödüllere değer görülecek” dedi.

Viatrans A.Ş. - Meydanbey Ortak Girişimi’nin İstanbul’un merkezi Mecidiyeköy’de 2015 sonunda hayata geçecek Quasar İstanbul karma projesine, Avrupa Gayrimenkul Ödülleri 2013’te ödül yağdı. 24 Eylül 2013 tarihinde İngiltere’nin başkenti Londra’da gerçekleşen gala gecesinde Quasar İstanbul; ‘sosyal aktivite/turizm yapısı mimarisi”, “iç mimari”, “çok üniteli yapı projesi geliştirme’ kategorilerinde hem Türkiye hem de Avrupa birincisi oldu. Quasar İstanbul, “yüksek yapı mimarisi”, “sosyal aktivite alanları/turizm proje geliştirme” dallarında ise Türkiye birincisi seçildi.

Ödüllerle ilgili değerlendirmede bulunan Viatrans A.Ş. - Meydanbey Ortak Girişimi İcra Kurulu Başkanı Haydar Özkan, “Quasar İstanbul, sahip olduğu özgün vizyon ile gayrimenkul geliştirme sektörüne yepyeni bir felsefi derinlik kazandıracak. Bizler, esasen kendimizi gayrimenkul geliştiricileri olarak değil insanlara mutluluk armağan eden yaşam kalitesi zanaatkarları olarak görmekteyiz. Lüks gayrimenkul kavramı maalesef günümüzde içerisi hızla boşaltılıp ucuzlatılmaktadır. Halbuki günümüzün ötesine geçmiş bilgi ve birikimi olan aramızdaki şanslı insanlar için lüks sadece ve en yalın haliyle sevdikleriyle beraber geçirdikleri konforlu zamanlar ve anlık deneyimlenen mutluluklardan oluşuyor. Bir projeyi lüks yapan şey aslında onu oluşturan materyal dünyanın malzeme tercihleri değil, bilakis o proje içerisinde yaşanacak olan mutlu ve özel anlardır. Bunu başarmanın yolu ise insanların ruhunu besleyen kültür, sanat ve modayı projelerin tam da orta yerine ve samimi bir biçimde yerleştirebilmekten geçmektedir. Quasar İstanbul, bunu başarmak için yeni projelerle ilerlerken bugün Londra’da yedi ayrı kategoride 10 ayrı ödüle layık görüldü. Üç özel kategoride Avrupa’nın en iyisi ödülünü aldık. Tüm bunlar bizlere daha da güç kattı. Şüphesiz Türkiye, gayrimenkul geliştirme sektöründe çok büyük aşamalar kaydediyor. Bu sürece Quasar İstanbul olarak büyük bir heyecan ve derinlik katmanın mutluluğunu taşıyoruz; Quasar’ın başarısı sadece Avrupa’da değil, dünya çapında nice ödüllere değer görülecek” dedi.

ICCI 2013 ENERJİ OSCAR ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU

TURİZMİN SESİ - BORA ÖZGEN
Dereceye giren iki kategoride toplam 8 ödülü sahiplerine, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mahmut Mücahit Fındıklı, TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Erol Kaya ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Başkanı Hasan Köktaş verdi.Türkiye’de enerji sektörünün en önemli ve lider yaklaşık 50 şirketinin başvuruda bulunduğu ve tamamının değerlendirmeye alındığı Enerji Oscar’ları 24 Eylül 2013 tarihinde JW Marriott Hotel Ankara’da düzenlenen ödül töreniyle sahiplerini buldu.Türkiye’nin en büyük enerji ve çevre konferansını düzenleyen sektörünün lider kuruluşu Sektörel Fuarcılık, üçüncü kez Türkiye’nin en başarılı enerji projelerini ödüllendirdi. Ülkemizdeki enerji sektörünün başarılı proje uygulamalarının seçildiği ve enerji sektörünün en prestijli yarışması olarak bilinen ICCI Enerji Oscar Ödülleri kapsamında 2 farklı kategoride toplam 8 ödül verildi. 


Enerjiye 130 milyar dolar yatırım
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, törende yaptığı konuşmada, enerji ailesinin bir bütün olduğunu belirterek, "Bugün ister yenilenebilir enerji kaynaklarıyla alakalı olsun, isterse yerli ve ithal kaynaklarla alakalı olsun Türkiye'nin büyümesine ve arz güvenliğine katkı koyan aktörlersiniz. Kamu ve özel sektörün ortak dil tesis etmesiyle beraber 2013 yılını arz fazlasıyla kapatmış olacağız. Bu bizi hiçbir zaman için rehavete itmeyecek. Çünkü 2013 yılı hedefleri bizim hala çok fazla yatırım yapmamızı gerektirecek ve 130 milyar dolar civarında bir yatırımı öngörecek bir kurguyu planlattırıyor. Stratejilerimiz belli, politikalarımız belli, bununla alakalı denetimlerimiz belli" dedi.

Sanayide enerji verimliliği Konya’dan başlıyor
Zincirleme bir sistem kurmak istediklerini dile getiren Bakan Yıldız, sanayide enerji verimliliğini kısa bir dönem içerisinde Konya'dan başlatacaklarını bildirdi. Şu ana kadar yapılan tespitlerde çok çarpıcı rakamların olduğunu kaydeden Yıldız, ölçülebilir, tespit edilebilir ve altı çizilebilir rakamlarla çevreye rağmen değil çevreyle beraber yapılacak yatırımlarla yıllık 15 milyar TL'lik tasarruf yapma imkanının olduğunu vurguladı. 

Yıldız, "Biz bunu yapacağımıza inanıyoruz. Son 3 yıl içerisinde çıkartılan kanunların, ilgili mevzuatın, yönetmeliklerin ve uygulamayla alakalı bütün fiili işlemler bize bunun bir kısmının geri döndüğünü göstermektedir. Tabii ki yüzde 70'e yakın konutlarda yapılacak tasarrufun kamu binaları ile beraber özel sektörün yapacağı bütün tasarrufların sanayide motorların değişimi ile beraber yılda önemli bir miktar tasarruf sağlanacağını hep beraber gördük. Aranızda bunu uygulayan firmalarımız var. Bugün burada ödülü hak eden yatırımcılarımızdan yalnızca yaptığı tasarrufla bu noktaya geldiğini biliyoruz" şeklinde konuştu.    

43 milyar kilovatsaat tasarruf yapılacak
Üretim santrallerinde son 8 yıldan bu yana yapılan 720 milyon liralık bir harcamayla beraber 43 milyar kilovatsaatlik tasarrufun önünün açıldığını kaydeden Yıldız, "Önümüzdeki dönemde rehabilitasyonlara ayıracağımız 2 milyar TL'lik yatırımla beraber tasarruf miktarımız 700 milyon TL kadar daha artmış olacak. Aynı şekilde sokak aydınlatmalarında bugün Dikmen ve Muhsin Yazıcıoğlu Caddelerinde yaptığımız fiili çalışmalar ve pilot bölgeler bize minimum yüzde 41'ler civarında tasarruf miktarını göz önüne serdi. Tarımsal sulamalarda 4 yıl içerisinde kendisini amorti edecek ve 18 bin pompanın 4.3 milyar kilovatsaatlik bir elektrik tükettiğini göz önüne alırsak yine oradaki tasarruf miktarları da çok çarpıcı bir şekilde bulunmuş olacak" ifadelerini kullandı.

Elimizdeki En Yerli Kaynak Enerji Tasarrufu ve Enerji Verimliliğidir
"Elimizdeki en yerli kaynağın enerji tasarrufu ve enerji verimliliği olduğunu biliyoruz" diyen Bakan Yıldız, şu ifadeleri kullandı:"İster ithal ettiğimiz doğalgaz ve ithal kömür isterse yerli kaynaklarımızdan yerli kömür, yenilenebilir enerji kaynaklarımızdan su, rüzgar, güneş, jeotermal ve biyokütle ile alakalı bütün enerji kaynaklarının özü, süzülmüş hali artık bugün enerji tasarrufu ve enerji verimliliği olan birinci derecedeki enerji kaynağımızdır. Bizler tüketici olmaktan daha ziyade kullanıcı olacağımız bir döneme girdiğimizi bilmemiz lazım. Hele hele yüzde 72'ler civarında ithal kaynaklara dayalı enerji sektörü yapılanmasının oluşması bizleri daha dikkatli kılmaya tabii ki sevk ediyor."

En büyük zarar çevre dostlarına
TBMM Çevre Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Erol Kaya, Türkiye’nin Kyoto Protokolü’nü imzalamış olması, Avrupa Birliği Çevre Faslı’nın açılmış olması, çevreye karşı işlenen suçların Türk Ceza Kanunu’na alınmış olması Türkiye’nin ne çevreden ne de kalkınmadan taviz vermeden yoluna devam ettiğinin en önemli işareti olduğunu söyledi. Erol Kaya şöyle devam etti: Öyle bir medeniyetin mensuplarıyız ki 'kıyametin kopacağını bilseniz bile elinizdeki fidanı dikin' emri bize söylenmektedir ve hepimiz ağaç sevgisiyle büyüdük. Dün Taksim'de bugün ODTÜ'de yaşananların çevre ve ağaç sevgisiyle alakalı olup olmadığına bakmamız gerekiyor. Bu yapılanları asla kabul etmemiz mümkün değildir. Olay, çevre hassasiyetinden çıkmış ideolojik bir yapıya bürünmüştür. Bu istismarcıların en büyük zararı gerçek çevre dostlarına ve ağaç sevgisine verdiğini belirtmek isterim" ifadelerini kullandı.

Enerji sektörü hızla büyüyor
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Başkanı Hasan Köktaş, Türkiye’de enerji sektörünün boyutunun giderek arttığını, bu artışın devam etmesi için EPDK olarak gerekli uygun finansman imkanların sağlanması için kurumlarla ciddi işbirliklerine imza attıklarına ve sektörün ihtiyacı olan insan kaynağının hızlı bir şekilde artması için çalıştıklarına değindi. 

Enerji sektörü ödüllerle markalaşıyor 
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı ve ICCI Yürütme Kurulu Başkanı Dr. Selahattin Çimen Türkiye’deki enerji sektörünün son 10 yılda önemli bir reform sürecinden geçtiğine ve bu sürecin devam ettiğine dikkat çekerek, kamu kurumlarının ve özel şirketlerin bu sürece hızla adapte olduklarını aktardı.Bu gelişim sürecinde sektöre katkı sağlayan, ICCI konferans ve kongrelerin ve Enerji Oscar Ödülleri gibi etkinliklerin önemini vurgulayan Çimen, “Bu ödüllerle enerji sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin başarılı faaliyetlerini değerlendiren, ödüllendiren, sektörümüzün markalaşmasına katkı sağlayan faaliyete sahip olmuştur” dedi. 

Ödüller her yıl büyük heyecan yaratıyor
Sektörel Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Bulak ise açılış konuşmasında ICCI Enerji Oscar Ödülleri’ne katılmak için yatırımcı firmaların ilgisinin arttığını, her yıl sektörde önemli bir heyecan yarattığını söyleyerek, “Başvuran tüm santraller jüri üyelerimiz tarafından ölçülebilir kriterlere göre puanlama sistemiyle değerlendirilip her kategoride en yüksek puanı alan santrallere Enerji Oscar Ödülleri layık görülmüştür” dedi.

Şirketlerde ödül heyecanı
Ödül törenine Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı ve AK Parti Malatya Milletvekili Mahmut Mücahit Fındıklı, TBMM Çevre Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Erol Kaya ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Başkanı Hasan Köktaş ile pek çok özel ve kamu kurumunun üst düzey yöneticileri, enerji sektöründe faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri katıldı. 

Oscar kazanan santraller
Yenilenebilir Enerji Santralleri alanında Hidroelektrik Kategorisi’nde 2M Enerji Üretim A.Ş’ye ait Sıra Konaklar Regülatörü ve HES, Rüzgar Kategorisi’nde Fina Enerji’ye ait Ziyaret RES, ve Sanko Enerji San. Ve Tic. A.Ş.’ye ait Çatalca RES, Jeotermal Kategorisi’nde, Maren Maraş Elek. Ürt. San. Ve Tic. A.Ş.’ye ait Maren Germencik JES (Deniz), Biyokütle ve Atık Kategorisi’nde Mey Alkollü İçkiler A.Ş.’ye ait Nevşehir İçki Fabrikası ödül aldı. 

ICCI Enerji Öscar Ödülleri’nde Termik Santraller Atık Isı Kategorisi’nde Trakya Yenişehir Cam Sanayi A.Ş.’ye ait Bursa Trakya Cam Fabrikası, Doğalgaz Kategorisi’nde Enerjisa Enerji A.Ş.’ye ait Bandırma 1 Doğalgaz Çevrim Santrali, Kömür Kategorisi’nde ise İçdaş Çelik Enerji Tersane ve Ulaşım San. A.Ş.’ye ait Bekirli Termik Santrali ve Ciner Grubu’na ait Silopi Termik Santrali ödüle değer görüldü.

Jüri Özel Ödülü kazanan santraller
Biyokütle ve Atık Kategorisi’nde Nuh Çimento San. A.Ş.’ye ait Kocaeli Arıtma Çamuru Kurutma Tesisi, Güneş Kategorisi’nde Fina Enerji’ye ait Özyeğin Üniversitesi Fotovoltaik Enerji Santrali, Doğalgaz Kategorisi’nde ise Ak Gıda San. Ve Tic. A.Ş.’ye ait Ak Gıda Kojenerasyon Tesisi Özel Ödülü almaya hak kazandı.


ICCI Enerji Oscar Ödülleri 
Kazanan Santraller 
Yenilenebilir Enerji Santralleri
Hidroelektrik Kategorisi
• 2M Enerji Üretim A.Ş - Sıra Konaklar Regülatörü ve HES

Rüzgar Kategorisi
• Fina Enerji - Ziyaret RES
• Sanko Enerji San. Ve Tic. A.Ş. - Çatalca RES

Jeotermal Kategorisi
• Maren Maraş Elek. Ürt. San. ve Tic. A.Ş. - Maren Germencik JES (Deniz)

Biyokütle ve Atık Kategorisi
• Mey Alkollü İçkiler A.Ş. - Nevşehir İçki Fabrikası

Termik Santraller
Atık Isı Kategorisi
• Trakya Yenişehir Cam Sanayi A.Ş. - Bursa Trakya Cam Fabrikası

Doğalgaz Kategorisi
• Enerjisa Enerji A.Ş. - Bandırma 1 Doğalgaz Çevrim Santrali

Kömür Kategorisi
• İçdaş Çelik Enerji Tersane ve Ulaşım San. A.Ş. - Bekirli Termik Santrali  
• Ciner Grubu - Silopi Termik Santrali

ICCI Enerji Oscar Ödülleri 
Jüri Özel Ödülü Kazanan Santraller

Güneş Kategorisi Jüri Özel Ödülü
• Fina Enerji - Özyeğin Üniversitesi Fotovoltaik Enerji Santrali

Biyokütle ve Atık Kategorisi Jüri Özel Ödülü
• Nuh Çimento San. A.Ş. - Kocaeli Arıtma Çamuru Kurutma Tesisi

Doğalgaz Kategorisi Jüri Özel Ödülü
• Ak Gıda San. Ve Tic. A.Ş. - Ak Gıda Kojenerasyon Tesisi

26 Eylül 2013 Perşembe

G MARİN MANAGED BY DİVAN BAYRAMOĞLU’NDA


TURİZMİN SESİ -ARTİN ŞİRİNPINAR
Mar yapı ve Divan Grubu, Güneşli’de hayata geçirilen G Plus at Divan Residence’dan  sonra şimdi de Bayramoğlu’nda gerçekleştirilen G Marin projesi için yeni bir işbirliğine imza attı. Bayramoğlu’nun standartlarını yükseltecek G Marin projesi Mar Yapı tarafından hayata geçirilirken, projeden ev sahibi olanlar Divan’ın ayrıcalıklı hizmetlerinden faydalanabilecekler


Turizm sektörünün ekol markalarından Divan ile inşaat sektörünün öncü markalarından Mar Yapı Güneşli’de inşa edilen G Plus at Divan Residence’dan sonra bir işbirliğine daha imza attı. Geleceğin Kalamış’ı olarak nitelendirilen, İstanbul’un yanı başındaki cennet Bayramoğlu’nda Mar Yapı tarafından hayata geçirilen G Marin projesinin rezidans hizmetlerini Divan Grubu üstlendi. G Marin managed by Divan projesinden ev sahibi olanlar concierge, housekeeping gibi hizmetlere Divan’ın otelcilik alanındaki kalitesi ve üstün hizmet anlayışıyla sahip olacaklar.


Bayramoğlu’nun ilk markalı konut projesi
Güneşli’nin dönüşümüne önemli bir katkı sağlayan Mar Yapı, girdikleri bölgeye değer katma anlayışını Darıca’ya bağlı Bayramoğlu beldesine de taşıdı. Gebze sanayi bölgesi ve teknoloji merkezlerine yakınlığının yanı sıra Marmaray ve bölgeye yapılması planlanan marina projeleriyle gelişime açık olan bir bölge olan Bayramoğlu’nun ilk markalı konut projesi Mar Yapı ve Divan imzasıyla hayat buldu.
   

Divan’ın tercihi yine Mar Yapı
G Marin projesinin Koç Müzesi’nde gerçekleştirilen lansman toplantısında konuşan Mar Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Münir Özkök, “Arazi geliştirici bir firma olarak bölgenin potansiyeli ve gelişimi bizi cezbetti. Bayramoğlu’nda örnek olabilecek bir projeye imza atmak için kolları sıvadık. Güneşli’de hayata geçirdiğimiz Divan Residence at G Plus projesinde Divan Grubu ile yakaladığımız başarılı işbirliğini G Marin projesine de taşıdık” dedi. İnşaasını gerçekleştirdikleri G Marin projesini, Divan Grubu’nun da aynı güven ve heyecanla karşılanmasının kendileri için ayrı bir mutluluk kaynağı olduğunu söyleyen Özkök, “Divan Grubu ile yaptığımız ortaklıkla birlikte projeyi G Marin managed by Divan olarak şekillendirdik. Daire sahipleri isterlerse Divan tecrübesi ve geleneği ile zenginleşen ayrıcalıklı yönetim hizmetlerini belli bir ücret karşılığında alacaklar” diye konuştu.


“Küçük Amerika” yeniden hayat bulacak
Konuşmasında bir zamanlar İstanbulluların gözde sayfiye yeri olan, bahçe içinde 1-3 katlı villaları, sahili ve eğlence mekanlarıyla “Küçük Amerika” olarak anılan Bayramoğlu’nu öncelikli yatırım bölgesi olarak belirlediklerini ifade eden Münir Özkök, bu hedef paralelinde yaptıkları inceleme ve araştırmalar sonucunda markalı konut yatırımına başlama kararı aldıklarını açıkladı. Bu karar doğrultusunda arazi arayışlarına girdiklerini ve sonrasında yarım kalmış bir projeyi devralmayı tercih ettiklerini ifade eden Özkök, “Böylelikle hem mağdur edilmiş 96 aileyi evlerine kavuşturduk hem de çeşitli nedenlerle yarım bırakılmış inşaatların sektörde yarattığı ve yaratacağı olumsuz havayı, beraberinde getireceği güven sorununu ortadan kaldırmış olduk. Bu arada bizim projemizle Bayramoğlu yeniden hayat bulacak. Güneşli’de G Plus’la yarattığımız etkiyi burada da yaratacağız ve bölge, inşaatçılar için yatırım üssü haline gelecek” şeklinde konuştu.


İlk etap Ekim’de teslim
Bu arada lansman toplantısında söz alan Mar Yapı İş Geliştirme Müdürü Robert Varon ise projenin detayları hakkında bilgi vererek G Marin managed by Divan projesinin 35 bin metrekare arazi üzerinde inşa edildiğini açıkladı. Varon, projeye ilişkin devamla şunları söyledi:“G Marin managed by Divan projesi iki etapta toplamda 556 konuttan oluşuyor. 1+0, 1+1, 2+1, 3+1 ve dubleks konut seçeneklerinin yer aldığı projenin metrekare fiyatları 1800 ila 2500 TL arasında değişiyor. İlk etabın anahtar teslimleri Ekim 2013’te yapılacak. Projenin ikinci etabını ise 2014 yılının sonunda teslim etmeyi planlıyoruz. İki sosyal tesisin yer alacağı projede sauna, fitness salonu ve yüzme havuzları yer alıyor. G Marin’in konsepti ve nitelikli sosyal donatılarının yanı sıra Divan Grubu’nun vereceği rezidans hizmetleri bölgedeki tüm projelerden farklılaşmasını sağlıyor.”  

24 Eylül 2013 Salı

Mövenpick Hotels & Resorts’dan 40. yılına özel lezzet festivali...

Mövenpick Hotels & Resorts hayata mükemmel lezzetler katmanın 40. yılını kutluyor.

Yaklaşık 23 ülkede 78 oteli bulunan, ilk oteli 1973 yılında Zürih'te misafirleriyle buluşan İsviçre kökenli otel grubu Mövenpick Hotels & Resorts, 40. yıl dönümünü kutlamak üzere özel bir menü hazırladı.

Avrupa'daki tüm Mövenpick otellerinin yanı sıra 1-13 Ekim 2013 tarihleri arasında Mövenpick Hotel Istanbul, Mövenpick Hotel Izmir ve Mövenpick Hotel Ankara’da gerçekleştirilecek lezzet festivalinde konuklar, 40 yıl öncesine ait en popüler ve klasik lezzetleri cazip fiyatlarla tatma imkanı bulacaklar.

Mövenpick Hotels & Resorts'un seçkin mutfak tarihinin en beğenilen örneklerinin sunulduğu 40. yıl menüsündeki favoriler arasında Maori usulü tavuk, Florida salatası, "Danieli" karides, füme somon ve biftek tartar, mantar soslu dilimlenmiş dana, "Riz Casimir" ve elmalı turta gibi unutulmaz tatlar yer alıyor.

Mövenpick'in 40 yıllık gastronomi tecrübesinden derlenen, geçmişin en popüler lezzetlerini denemek için 0212 319 29 29'dan Mövenpick Hotel Istanbul'u, 0232 488 14 14'den Mövenpick Hotel Izmir'i ve 0312 258 58 58'den Mövenpick Hotel Ankara'yı arayabilirsiniz.
www.moevenpick-hotels.com

PRONTOTOUR’DAN BAYRAM GİBİ BAYRAM HEDİYESİ



Bayram tatilini Güney Amerika ya da Küba’da geçirenlere bir tatil de Prontotour’dan: İtalya AMALFİ Sahilleri. Prontotour, Kurban Bayram’ında Güney Amerika veya Küba seyahatlerini seçenlere,31 Ekim’de başlayacak 4 günlük İtalya’nın Amalfi sahilleri turunu hediye ediyor.


Yüksek sarp kayalıklarından nefes kesen manzaraları, denize hakim renkli ve sevimli köyleri, süslü bahçeleri, turkuvaz suları, yeşil dağları ile İtalya’nın en güzel kıyı şeridi Amalfi sahilleri tatil severler için sıra dışı bir deneyim imkanı sunuyor.


Renkli festivalleri ile ünlü küçük bir kültür kenti olan Amalfi sahillerinde, yapımına 9. yüzyılda başlanan ve sonraları pek çok kez onarılan St. Andrea Katedrali, Chiostro del Paradiso Manastırı ile şimdi otel olan eski Kapuçin Rahibeler Manastırı kentin önemli yapıları arasında yer alıyor.Tatil trendini belirleyen marka Prontotour, değişik kültürleri tanımak, farklı bir coğrafya görmek isteyenler için tek adres olmaya devam ediyor.Detaylı bilgi için: www.prontotour.com.tr

TÜRK HAVA YOLLARI İLE YURTİÇİ UÇUŞLAR HERŞEY DAHİL 44 TL



Hizmet ve servis alanında yaptığı yenilikçi yatırımlarla son üç yıldır “Avrupa’nın En İyi Havayolu Şirketi”* seçilen Türk Hava Yolları, yolcularına özel fırsatlar sunmaya devam ediyor. Hava Yolları, yolcularının kış dönemi seyahatlerinde biletlerini erken satın almaları halinde tüm yurtiçi uçuşlarında 44 TL’ye (internet üzerinden herşey dahil tek yön satış ücreti) uçuş imkanı sağlıyor. Sınırlı sayıda koltuk için geçerli olan indirimden yararlanmak isteyen yolcular, 24 Eylül 2013 – 29 Eylül 2013 tarihleri arasında yapacakları biletleme işlemi ile, uçuşlarını 3 Ocak 2014 – 31 Mart 2014 tarihleri arasında gerçekleştirebilirler.Kapsam dışı seyahat dönemleri ve kampanya ile ilgili ayrıntılı bilgilere www.turkishairlines.com web adresinden, 444 0 849 numaralı Çağrı Merkezi’nden veya satış ofislerinden ulaşılabilir.

YA İŞE İNTERNETİ SOKACAKSIN YA DA İŞİ BIRAKACAKSIN




e-Fatura ve e-Defter uygulamaları zirvesine, iş dünyası yoğun ilgi gösterdi
İş dünyasından yoğun katılımın gerçekleştiği “e-Fatura & e-Defter Uygulamaları Zirvesi”,
21 Eylül tarihinde, Le Meridien İstanbul Etiler Hotel’de, Bosphorus Conferences tarafından düzenlendi

Zirve sırasında, e-Fatura ve e-Defter uygulamalarına ilişkin, tüm boyutlarıyla mevzuata uyum süreci, yaşanan gelişmeler, yükümlülükler, karşılaşılabilecek sorunlar ve çözüm önerileri ile teknik, bürokratik, vergi ve hukuksal kriterleri değerlendirildi.

“Ya işe interneti katacaksın, ya da işi bırakacaksın!”
Ticarin yeni baştan düşünülmesi gerektiğine dikkat çeken e-Dönüşüm Strateji Uzmanı ve Zirve Koordinatörü olan TBD Yönetim Kurulu Üyesi Levent Karadağ, “Ya işe interneti katacaksın, ya da işi bırakacaksın!” dedi.

“e-Dönüşüm projelerinin merkezinde ‘Uyumsoft’ var”
Uyumsoft’un e-Fatura entegratörlüğünün ardından, 9 Eylül 2013 tarihi itibariyle,
“e-Fatura Saklama Hizmeti Verme İzni” alan ilk kurum olduğunu kaydeden
Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ e-Dönüşüm Kanal Yöneticisi Volkan Şahin, şunları söyledi: “e-Dönüşüm projelerinin merkezinde yer alan ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Merkezi Sicil Kayıt Sistemi (MERSİS), Esnaf Bilgi Sistemi (ESBİS), Hal Kayıt Sistemi (HKS) ve Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Ar-Ge Portalı projelerini başarıyla yürüten, %100 Türk sermayeli olan yazılım sektörünün lider firması Uyumsoft Bilgi Sistemleri A.Ş. olarak,
e-Fatura mükelleflerine Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) onaylı altyapısı ile, özel entegratörlük ve saklama hizmeti sunuyoruz. e-Dönüşüm projelerinin merkezinde yer alarak; mükellef işletmelerin e-fatura, e-defter, e-irsaliye gibi tüm süreçlerinde uzman kadromuz ile baştan sona hizmet veriyoruz” dedi.

“e-Fatura mükelleflerine, yöntem seçimi önerisi”
e-Fatura sürecinde; portal, doğrudan entegrasyon ve özel entegratör yöntemi olduğunu hatırlatan Volkan Şahin, e-Fatura mükelleflerinin, hangi yöntemi seçebileceği konusuna ilişkin şunları belirtti:  “Öncelikle firma, kendi bilgi işlem altyapısını analiz ederek, entegrasyon yöntemine karar vermelidir. Yalnız bu değerlendirmeyi yaparken, ilerleyen dönemlerde mükellef sayısının daha da artacağını düşünerek, tüm faturalaşma süreçlerini bu sistem üzerinden yapmayı hedefleyerek, BT altyapılarını gözden geçirmeleri gerekir. Mesela, doğrudan entegrasyonda GİB’in istediği standartlar doğrultusunda; proje, donanım ve arşivleme maliyetlerinin analiz edilmesi gerekiyor. Entegratör firma ile e-fatura sistemine dâhil olmak mükellefler açısından ise, daha uygun maliyetler ile sisteme dâhil olmaları sağlanabilecektir. Burada önemli olan konu; e-Fatura mükelleflerinin, ilerleyen dönemlerde, e-ödeme, e-irsaliye gibi daha birçok e-dönüşüm projesinde ekosistemin bir parçası olacağını düşünerek, gerek kamu,  gerek özel sektörde ticari iş sistemlerinin merkezinde olan köklü bilişim firmalardan hizmet almaları tavsiye ediyoruz” diye konuştu.

Zirve sırasında, Vodafone’den Vergi Kıdemli Müdürü Dr. Kerem Günay, BDO Denet’ten SMMM Deniz Turan, BDO Turkey Ortağı YMM Mehmet Yıldırım, TÜRKKEP’ten e-Fatura Özel Entegratör Yöneticisi Zeynep Beyhan, ING Bank’tan Uluslararası Nakit Yönetimi Müdürü Bülent Şaştı, İGDAŞ’tan Bilgi Sistemleri Müdürü ve TBD İstanbul Başkanı Ahmet Tosunoğlu birer sunum yaptı.

ARTINTERNATİONAL HALİÇ KONGRE MERKEZİ'NDE DÜZENLENDİ


Türkiye’nin en yeni uluslararası çağdaş sanat fuarı ArtInternational, 16-18 Eylül tarihlerinde Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlendi. İstanbul’dan New York’a, Dubai’den Viyana’ya, uluslararası alanda 60 seçkin galerinin katıldığı fuara sanat tutkunları akın etti.


İstanbul’un deniz kıyısındaki tek kongre merkezi olma özelliği taşıyan Haliç Kongre Merkezi, 16 - 18 Eylül tarihleri arasında ArtInternational fuarı ile sanatseverleri ağırladı.. Dünyanın önemli sanat fuarlarındaki ortaklıklarıyla tanınan Angus Montgomery ile Türkiye’nin önde gelen fuarcılık şirketlerinden Fiera Milano İnterteks’in işbirliğiyle gerçekleşen fuar, çağdaş sanat tutkunlarının ilgi odağı oldu.

Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen fuara Avrupa, Amerika ve Ortadoğu’yu kapsayan geniş bir bölgeden katılım oldu.. Viyana’dan Ursula Krinzinger, İstanbul’dan Leyla Tara Suyabatmaz, Dubai’den Isabelle van den Eynde ve New York’tan Leila Heller’den oluşan seçim komitesinin Avrupa, Amerika ve Ortadoğu’yu kapsayan geniş bir bölgede yaptıkları değerlendirme sonucu 60 galeri İstanbul’da sanatseverlerle buluştu. Bunlar arasında Londra’dan Pace ve Lisson Gallery, Paris’ten Yvon Lambert, Berlin’den Arndt gibi çağdaş sanat tutkunlarını heyecanlandıran galeriler de yer aldı..

Sanatın Kalbi, ArtInternational ile Haliç Kongre Merkezi’nde Attı

Haliç Kongre Merkezi Genel Müdürü Handan Boyce ise sanatla dolu günlere evsahipliği yapmaktan dolayı son derece mutlu olduklarını ifade ederken şöyle konuştu : “ 16-18 Eylül tarihleri arasındaki  çağdaş sanat fuarı ArtInternational’ın kongre merkezimizde düzenlenmesinden son derece mutlu olduk. Avrupa, Amerika ve Ortadoğu’dan gelen sanatçılar fuara büyük ilgi gösterdiler. İstanbul’dan New York’a, Dubai’den Viyana’ya kadar uluslararası alanda 60 seçkin galerinin katıldığı fuarda sanatçıları ağırlamak ve sanatseverlerle buluşmak gerçekten İstanbul ve Türkiye adına çok önemliydi. Haliç Kongre Merkezi’miz kapalı mekân, açık hava ve deniz kıyısı etkinliklerinin eş zamanlı yürütülebildiği toplantı ve kongre merkezlerinden biri olarak hizmet veriyor. 102.000 m2’lik bir alana kurulu ve 16.000 m2 açık alana sahip olan kongre merkezimiz değerli sanatçıların imzasını taşıyan duvar panoları, gravürleri ve cam süslemeleri ile ışıltı kazanan galeri ve fuayeleri; sergi alanları, banket alanları ve kayıt alanları ile ArtInternational gibi büyük etkinliklerde İstanbul’u başarıyla temsil ediyor.”

ArtInternational’ın Türkiye ayağında, İstanbul’un en önemli 10 galerisi de yer aldı. Komitenin, uluslararası sergileri ve başarılarını dikkate alarak yaptıkları seçim sonucu artSümer, Egeran Galleri, Galeri Zilberman, Galeri Manâ, Galeri Non, Galerist, Pi Artworks, Pilot Galeri, Rampa Gallery ve X-İst fuara katıldı.

Haliç Kongre Merkezi’nin ev sahipliği yaptığı bu çok önemli fuarın koordinatörlüğü Dyala Nusseibeh, artistik direktörlüğünü Stephane Ackermann yaptı. İstanbul’un en özel yerlerinden birinde konumlanan ve tarihsel bölgelerine bakan eşsiz manzarasıyla özellikle uluslararası konukları baştan çıkaran Haliç Kongre Merkezi’nin iç mekân tasarımını Erhan Patat yaptı.

Haliç Kongre Merkezi’nde fuar boyunca çok özel etkinlikler düzenlendi

David Claerbout’un ilk gösterimini ArtInternational’da yaptığı ve süregelen kamera hareketliliğiyle çektiği “Travel” (1996-2013) adlı videosu izleyenleri lokal bir parktan karanlık Avrupa ormanlarına, oradan da Amazon ormanlarına sürükleyerek banliyö arazilerinde gezdirdi. Santiago Sierra ise “NO, Global Tour” adlı filminde İngilizce NO kelimesi şeklinde olan iki büyük heykelin birçok şehirde kamyon üzerinde taşınmasının serüvenini anlattı.

Performans sanatçısı Camila Rocha’nın fuarın açılış gününde lokal bir bando ekibiyle birlikte düzenlediği “To See The Band Passing By” adlı performansı 2007’de kaybettiğimiz ünlü çağdaş sanatçı eşi Hüseyin Bahri Alptekin’in anısına sergilendi.

Müzik medyasını kullanarak yarattığı işleriyle dikkat çeken Fransız sanatçı Tal Isaac Hadad ise birbirinden farklı tarzlara sahip olan sanatçılardan seçtiği kompozisyonları birleştirerek elde ettiği ve “Piano Constraints” adını verdiği yeni performans serisini sanatseverlere sundu.

Türkiye’den çağdaş sanatın yükselen isimleri de özel performanslarla fuarda sanatseverlerin karşısına çıktı. Performans sanatçısı Gül Kozacıoğlu yeni ses enstalasyonuyla, Londra’da yaşayan Ali Kepenek İstanbul’dan esinlenerek yarattığı bir fotoğraf serisiyle, Berlin’den Yusuf Etiman da fuar kataloğunu sanatçı kitabı biçimine dönüştürdüğü eseriyle fuarın sanatsal aktivitelerine renk kattı.

Küratorlüğünü Başak Şenova’nın yaptığı “Sahnedeki Videolar - Paralel Çizgiler” çalışması ise fuar izleyicisine; siyasal, mekansal, psikolojik, ekonomik ve sosyal her tür ortamda baskı ve zihinsel işgaldeki insanlar, durumlar, kesitler ve hayaller üzerine üretilmiş olan videolardan oluşturulmuş bir deneyim yaşattı.

Hareketli görüntüler üzerinden farklı pozisyonları, bakış açılarını, baskıları ve gerçekleri bir araya getirip, tartışmayı amaçlayan bu derlemede Basim Magdy, Bouchra Khalili, Cui Xiuwen, Democracia, Juul Hondias, Larissa Landour, Persijn Broersen, Marit Lukáks, Mounir Fatmi, Zarina Bhimji ve Zeren Göktan’ın videoları gösterildi.

Heykeller Haliç’e baktı
Fuar boyunca Haliç Kongre Merkezi’nin Haliç’e bakan kıyısında By The Waterside heykel terası kuruldu.. Burada Arik Levy’nin RockGrowth RG5 (Galerist), Tony Cragg’in Black Diabas (Cortesi Contemporary), Saad Qureshi’nin Quicken (Gazelli Art House), Huseyin Bahri Alptekin’in Mattresses to Imaginary Destinations (Rampa), Richard Hudson’ın Marilyn Monroe (Leila Heller Gallery), Saddek Wasil’in Tin Man Was Not Given What He Didn’t Already Have (Athr Gallery) adlı heykelleri sergilendi.

İkna edici cazibesiyle İstanbul
Asya’nın en büyük uluslararası sanat fuarlarından Art HK’nin kurucusu ve Hindistan’da bu yıl beşincisi yapılan India Art Fair’ın ortaklarından biri olan Angus Montgomery’nin yöneticisi Sandy Angus, İstanbul’un ikna edici cazibesiyle, yeni ve yerleşmiş koleksiyonerlerin gözde şehri haline geldiğini ve böylesine büyük bir fuar için en uygun şehirlerden biri olduğunun altını çizdi.  İstanbul’un coğrafi konumu, Rusya ve Ortadoğu’yla ilişkileri ve geçişlerinin çok önemli bir avantaj olduğunu söyleyen Angus,  “Sanat topluluğu açısından heyecan verici sanatçı ve galerileri barındıran bir şehir olan İstanbul’un bu değerli ortamını daha da öne çıkaracak bir şeyler yapma ihtiyacıyla ortaya çıktık. Potansiyelimize güveniyoruz ve bu potansiyelle ArtInternational’ın genel sanat dünyasında bir etkiye sahip olduğuna inanıyoruz” dedi.


23 Eylül 2013 Pazartesi

HEYBELİADA RUHBAN OKULU’NDA YUNANİSTAN’DAN TÜRKİYE’YE KÜLTÜR YOLCULUĞU ETKİNLİĞİ DÜZENLENDİ



Heybeliada Ruhban Okulu, Yunan ve Türk sanatçıların birlikte sahne aldığı Yunanistan'dan Türkiye'ye Kültür Yolculuğu etkinlik konserine  ev sahipliği yaptı. Fener Rum Patriği Bartholomeos, Bulgaristan Patriği Neofitos ile Bursa Metropoliti ve Heybeliada Ruhban Okulu Başrahibi Elpidophoros Lambriniadis, konser öncesinde Aya Triada Manastırı Kilisesi'ne gelerek, mum yaktı ve dua etti.Heybeliada Aya Triada Manastır’ında gerçekleşen konser iki bölümden oluştu.


Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu ve Belediye Başkan Vekili ve Meclis Üyesi Raffi Hermon Araks'ın da katıldığı konseri, aralarında Yunanistan'dan gelenlerin de bulunduğu çok sayıda davetli izledi.  Çok sayıda davetli ve turistin yer aldığı organizasyonda  Patrik Barholomeos, ailesiyle Macaristan'dan Türkiye'ye turist olarak gelen küçük bir kızı severek, kolye hediye etti.İlk bölümde sanat yönetmeni Erol Deran’ın Klasik Bosphorus grubu türk sanat müziği ile izleyicileri mest ederken, ardından Güncel Bosphorus grubu Rumca ve Türkçe karışık şarkıları icra ettiler.


Heybeliada Ruhban Okulu'nun bahçesinde düzenlenen, Türk ve Yunan sanatçıların birlikte sahne aldığı konserin sunuculuğunu Fatoş Koçarslan ve Olga Papa birlikte yaptı.Konserin ikinci bölümünde “Thanasis Tsipinakis / Mızraplı Telliler Orkestrası” 17 adet hem enstrümental hem de sözlü parçalar seslendirdiler.
Ruhban okulunun güzel bahçesinde sergilenen konser izlenmeye değerdi.

FENER RUM PATRİĞİ BARTHOLOMEOS’UN KONUŞMASI;
Fener Rum Patriği Bartholomeos, konserin ardından  bir konuşma gerçekleştirdi.  Bulgaristan Patriği Neofitos'u okulda ağırlamaktan mutluluk duyduğunu  ifade ederek, sözlerine devam etti. "Demokratikleşme Paketi kapsamında, okulumuzun tekrar açılacağı yönündeki ümidimizin artığı bir dönemde, Ümit Tepesi'nde sizlerle birlikte olmayı çok anlamlı bulmaktayız. Türk-Yunan dostluğu, patriklik makamına seçildiğimiz günden itibaren üzerinde hassasiyetle durduğumuz ve teşvik ettiğimiz bir konudur. Bizler, ülkeler arası sağlıklı ilişkilerin, sadece hükümetler tarafından yukarıdan aşağıya doğru değil, aynı zamanda sanatçılar, aydınlar, bilim insanları ve basın mensupları tarafından da aşağıdan yukarıya inşa edilmesi gerektiğine inandık. İnsanların tanışmalarını ve birlikte başarılı işlere imza atmalarını arzuladık. Patrikliğin, dostluk ve barışın tesisi amacıyla yapılan her türlü girişimi desteklediğini belirten Bartholomeos, Ege'nin iki yakasını birbirine bağlayan müziğin ipek ipliklerinin, güzel bir kumaşa dönüşmesi için dua etmekteyiz. Bu noktada Türk ve Rum müzikseverlerin ortak projesi olarak, adamızı müzik alanında önemli bir merkez haline getirebilecek Heybeliada Ses Projesi'ni yakından takip ettiğimizi ve kısa sürede başarılı çalışmalarını beklediğimizi hatırlatmak isteriz. İki halk arasında her geçen gün gelişmekte olan yakınlaşmanın devamı temennisiyle, hepinizi sevgiyle kucaklarız."



HEYBELİADA RUHBAN OKULU BAŞ RAHİBİ ELPİDOPHOROS LAMBRİNİADİS’İN KONUŞMASI;
Bursa Metropoliti ve Heybeliada Ruhban Okulu Başrahibi Elpidophoros Lambriniadis ise konuşmasına, "Bugün çok mutluyuz çünkü Ruhban Okulu'nun bahçeleri seçkin sanatçılarımızın melodileriyle dolacak. Ağaçlarımız, ünlü orkestraların notalarıyla süslenecek. Türk ve Rum sanatçılar, bizleri, yani Rumlar, Türkler, Ermeniler, Bulgarlar ve diğer halkları bir araya getirdi" diyerek başladı. Bulgaristan Patriği Neofitos'un, dünyaca bilinen bir müzisyen ve muhteşem sesi ile Hristiyan dünyasını hayran bırakan bir din adamı olduğunu söyleyen Lambriniadis, Neofitos'un yeni seçilmiş bir patrik olarak ilk resmi ziyaretini Fener Rum Patrikliği'ne gerçekleştirdiğini bildirdi. Lambriniadis, "dostluk gecesi"nin gerçekleşmesi için katkıda bulunanlara teşekkür ederek, "Bir de son bir dileğimiz ve duamız var Patrik Hazretleri. İnşallah bu konser, okulumuzun tekrar açılması için bir ön kutlama olur" dedi.



MUHTEŞEM DOSTLUK KONSERİ
İlk bölümde sanat yönetmeni Erol Deran’ın Klasik Bosphorus grubu türk sanat müziği ile izleyicileri mest ederken, ardından Güncel Bosphorus grubu Rumca ve Türkçe karışık şarkıları icra ettiler.Konserin ikinci bölümünde “Thanasis Tsipinakis / Mızraplı Telliler Orkestrası” 17 adet hem enstrümental hem de sözlü parçalar seslendirdiler.Ruhban okulunun güzel bahçesinde sergilenen konser izleyenleri mutlu etti .