11 Mayıs 2016 Çarşamba

TRES ENSEMBLE

15 Mayıs Pazar 19.00’da Tres Ensemble yani Mezzosoprano Lerna Baloğlu Akbulut, gitarist Haluk Onat Akbulut ve piyanist Işıl Giray, klasik müziğin en tanınmış ve sevilen seçkilerinden oluşan repertuarlarında, ağırlıklı olarak romantik dönem bestecilerine yer veriyorlar. 


Konserde, kimi zaman romantik, kimi zaman neşeli ezgilerin yer aldığı eserler; solo, duo ve trio şeklinde yorumlanarak Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi sahnesinde izleyicilerin beğenisine sunulacak.

‘’Şairin Aşkı’’ orijinal adıyla ‘’Dichterliebe’’ adlı konser Leyla Gencer Opera sahnesinde

12 Mayıs Perşembe 20.00’de ‘’Şairin Aşkı’’ orijinal adıyla ‘’Dichterliebe’’ adlı konser Leyla Gencer Opera sahnesinde seyircisine farklı bir deneyim sunuyor.


Robert Schumann’ın 1840 senesinde yazdığı, on altı lied’den oluşan ve onun en ünlü vokal eserlerinden olan ‘’Dichterliebe’’ (Şairin Aşkı) Alman romantik müziğinin en tutkulu ve en hülyalı yapıtlarındandır. Heinrich Heine şiirleri üzerine yazılmış bu muhteşem müzik Piyanist Melin Molla ve Tenor Laçin Modiri tarafından seslendirilecektir. İkili daha sonra günümüz en sevilen Lied seçkisi ile konserine devam edecektir.

CEM ADRİAN LEYLA GENCER OPERA VE SANAT MERKEZİ’NDE

Geçtiğimiz Ocak ayının sonlarında unutulmaz türküleri yorumladığı yeni albümü “Seçkiler 2”yi çıkartan Cem Adrian; Türkiye’nin dört bir yanında ve yurtdışında konserlerine devam ediyor! Müzikte sınırları, tarzları, kuralları dışlayan, kendini sadece “özgür bir müzisyen” olarak tanımlayan Cem Adrian, 13 Mayıs Cuma akşamı 20.30’da Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi’nde sahne alıyor. 

Türkiye müzik endüstrisinin bilindik kuralları dışında, kendi çizdiği çizgilerde yürüyen sanatçı Cem Adrian; unutulmaz türkülerden oluşan 11 eserin bulunduğu “Seçkiler 2” albümünü geçtiğimiz Ocak ayının sonlarında dinleyicileriyle buluşturdu.Cem Adrian; 10 yıldır, sadece çok renkli sesi değil, çok renkli müziği ile yorumcu, besteci ve söz yazarı olarak müziğin çok farklı dallarında çok farklı eserlere imza atıyor. Başarılı müzisyen aynı zamanda, bölge ayırt etmeksizin Türkiye’nin her şehrinde, en fazla konser veren canlı performans sanatçıları arasında ön sıralarda yer alıyor.

“Ben Bu Şarkıyı Sana Yazdım” (2005), “Aşk Bu Gece Şehri Terk Etti” (2006), “Essentials / Seçkiler” (2008), “Emir” (2008), “Kayıp Çocuk Masalları” (2010), “Siyah Bir Veda Öpücüğü” (2012), “Şeker Prens ve Tuz Kral” (2013), “Cam Havli” (Umay Umay ile birlikte-2014), “Sana Bunları Hiç Bilmediğin Bir Yerden Yazıyorum” (2014) ve “Yalnızlık Senden Daha Çok Seviyor Beni” (2015) albümlerini piyasaya çıkaran Adrian’ın, kayıtları 2014’te tamamlanan “Seçkiler 2” albümü de Ocak ayının sonlarında dinleyicilerle buluştu. Sanatçı, şimdilerde ise yeni albümlerin ve bir kitabın hazırlıklarını sürdürüyor.

Mısır’ın Sokhna Dağları’nda Deniz Keyfi Yaşanacak!

Kullandığı yüksek teknolojiyle, yüzülebilir turkuaz lagünlerin inşa edilip işletilmesini sağlayan, dünyanın bu alandaki tek firması Crystal Lagoons, Mısırlı gayrimenkul şirketi TatweerMisr ile bir işbirliği gerçekleştirerek Sokhna Dağları'na masmavi sular ile cennet gibi kumsalları getirmeye hazırlanıyor. İşbirliği kapsamında toplam büyüklüğü 40.000 metrekare olacak olan altı muhteşem lagün ve üç kilometre uzunluğunda kumsal inşa edilecek.


Gayrimenkul projeleri için dev su kütlelerinin ekonomik bir şekilde inşa edilip işletilmesini sağlayan, dünyanın bu alandaki tek firması Crystal Lagoons, Sokhna Dağları’ndaki ilk yapay lagünü inşa etmek için Mısırlı gayrimenkul şirketi TatweerMisr ileel sıkıştı. IL Monte Galala-Sokhna sakinleri muhteşem dağların ve lagünlerin berrak turkuaz suların oluşturacağı enfes bir manzaranın tadını çıkartacak. Bu işbirliği kapsamında 40,000 metrekarelik alana yayılmış altı muhteşem lagün ve üç kilometre uzunluğunda kumsal inşa edilecek. 250 milyon dolar değerindeki projenin çeşitli etaplar halinde toplam 10 yıl içinde tamamlanması bekleniyor. Projenin ilk aşamasında ise 2019 yılına kadar 1600’den fazla konut inşa edilecek. 

Crystal Lagoons Ortadoğu Bölge Direktörü Carlos Salas, projenin dağlık alandaki ilk insan yapımı lagün projesi olacağına dikkat çekerek şunları söyledi: "Bu proje Crystal Lagoons’ün bir çöle, büyük bir şehrin merkezine ya da dağlık bir bölgeye yani dünyadaki herhangi bir yere cennet gibi kumsalları getirebileceğinin bir göstergesi. Crystal Lagoons’ün üstün teknolojisi sayesinde, IL Monte Galala-Sokhna sakinleri tatillerini ve boş vakitlerini keyifli bir şekilde geçirebilecekler."

TatweerMisr Yönetim Kurulu Üyesi Ahmad Shalaby ise projenin IL Monte Galala'nın Sokhna’daki en saygın projelerden biri olduğunun altını çizerek projenin benzersiz manzarası ve sağladığı geniş imkânlarla diğer projelerden çok farklı bir deneyim sunacağını söyledi.


MSC SEASIDE kendi adasına da ilk turistleri getirecek

MSC Cruises’ın Karayipler’in Bahamalar takım adalarından birini 100 yıllığına kiralayarak “Ocean Cay MSC” isimli Cruise limanı olması adına bir ada yatırımı olduğu duyurulmuştu. İşte bu adaya ilk ayak basacak gemi MSC SEASIDE, 160,000 Gross Tonluk yeni nesil bir gemi… “The ship that follows the sun” sloganı ile “Güneşin İzinde” MSC Seaside Aralık 2017’de ilk seferini, Karayipler’de yapacak ve MSC Cruises’ın kendi adasına da ilk turistleri getirecek. Her zevke uygun konaklama seçenekleri, eğlenceli, yepyeni ve en önemlisi Cruise seyahatinde fark yaratan denizle bütünleşme garantili bir seyahat vaat ediyor.


3 Futbol sahası uzunluğunda
Toplam 323 metre uzunluğunda olan MSC Seaside, 3 futbol sahası uzunluğunda olmasının yanı sıra,  41 metre en ve 72 metre yüksekliğinde olacak. Toplam 2.017 adet kabinde, yaklaşık 5.179 yolcuya hizmet verecek MSC’nin yeni nesil Cruise gemisi, 1,413 personel ile hizmet verecek. Ge-mide bol miktarda açık alanlara yer verilmiş, yaklaşık 43.500 metrekare.

Çevre uyumunda yeni standartlar 
Havayı ve denizi kirletecek, kimyasal madde çıktısını kendi içinde yok etme özelliğine sahip.Kağıtların doğrama makineleri ile işlem görüp, diğer çöplerle birlikte sıkıştırılıp, katı atık haline getirilmesi böylece doğaya daha çabuk kazandırılacak bir çözüm üretilmiş.Doğaya zararlı kimyasal gazları arıtma sistemi.Geminin pervanesi ve suya deyen kısımlarında yosun tutmaz bir malzeme kullanılarak, hem sürtünme azaltılıyor hem de yakıt tasarrufu sağlanması amaçlanıyor.Gemi içinde Led lambaların kullanılıyor olması sonucu da enerji tasarrufu, dolayısı ile yakıttan da tasarruf yapılmış olacak. Gelişmiş ısıtma sistemi ile daha öncesinde kullanılıp tüketilmiş bitkisel maddelerden faydalanılıp yolculara fayda verilmesi amaçlanmış. Daha temiz bir su kazanımı sağlanacak, çamaşır yıkanması, havuz suları ve banyoda kullanılıp, doğaya da fayda sağlanması amaçlanıyor. 

Konaklamalar her zevke uygun
MSC Seaside’da, her talebe uygun bir konaklama çözümü mutlaka bulunuyor.  İç kabin, Okyanus manzaralı dış kabin, Balkonlu Kabin, Süper Aile, Süper Alie Plus ve Suite’lerden oluşan alternatifler yolculara sunuluyor. Standart odalar 12, 14 ve 16 metrekarelerde iken,  3 Balkonu olan, 3 Yatak odalı 10 kişiye kadar konaklanabilen Super Family Plus odalara kadar pek çok alternatifi bulun-makta. Suitler ise 21 metrekareden başlayıp, balkon dahil 90 metrekareye kadar çıkıyor. Odalarda ücretsiz Wi-fi bağlantısı, her oda tipinde bulunan standart özelliklerden biri.

Ayrıcalıklı servis MSC YACHT CLUB ile
Gemi seyahatinde ayrıcalıklı bir seyahat olarak farklı bir katta konaklamak, Butler adı verilen, gün boyu özel hizmetli ile servis alınabilmektedir. MSC Yacht Club çatısında alınacak bu serviste de, konaklanılan alanlara, yemek yenen veya havuza girilen alanlara özel oda kartları ile giriş sağlana-cak. Böylelikle daha sakin, daha butik bir seyahat etmek isteyenlere uygun bir ortam yaratılması hedeflenmiş. 
Konforsa herkes için en iyi konfor
Aileler için özel bölümler, lüks suitlerde özel jakuzi ve bahçe imkanı, MSC Yacht Club özelinde de, solarium, lounge alanı, özel havuz ve özel yeme-içme alanlarına da yer veriliyor. Geminin genelinde toplam 20 değişik bar alternatifi bulunuyor. Birinde canlı müzik popüler müzik, diğerinde Jazz-Blues, bir diğerinde Hip Hop, Rock ve disco gibi pek çok zevke hitap eden müzikler planlanmış. 5 ana restaurantın yanı sıra, 4 adet de temalı restauranta yer verilmiş. Et, balık, Japon Teppanyaki ve son yılların popüler kültürü olan Füzyon restaurantı da yer almakta. 

Eğlenceyse eğlencenin kralı
Yepyeni bir eğlence anlayışı, dünyanın seçkin şov ekiplerinden oluşan gruplar ve Cirque du Soleil şovları da yeni nesil MSC Seaside gemisi için düşünülmüş. Devasa bir bowling salonu da gemi içi eğlence anlamında değerli bir detay olarak karşınıza çıkacak. 5D olarak adlandırılan, gerçeklikten ayırt edilmesi güç 5 boyutlu sinema salonu da etkileyici bir atmosfer yaratacak.

Beach Condo konsepti fark yaratacak
Gemi seyahatlerinde en çok konuşulan-tartışılan konu sudan çok yüksekte bulunmaktır. Oysa yeni nesil MSC Seaside özel konsept olan Beach Condo konsepti sayesinde, neredeyse bir nehir gemisi gibi denizle seyahatin bütünleşmesini sağlarken, mis gibi iyot kokusunun ciğerlerinizi temizlemesini, duygu ve keyif yüklü bir gemi seyahati yapmanızı garantiliyor.

Denizle bütünleşme garantili
Panoramik manzaralı asansörler, havuzlar ve yeme-içme alanlarına da ciddi yatırımlar yapılmış MSC Seaside’da… Gemi her ne kadar devasa boyutlarda olsa da, amaç seyahat boyunca, denizin her an göz önünde olup, o keyfin çıkarılmasına olanak tanınması… Interaktifliği muadilleri içinde en yüksek Aquapark’ı da bünyesinde barındıran, MSC Seaside gemisinde, her yaş için eğlence garanti. Macera parkurları, genişletilmiş devasa çocuk oyun alanları-havuzları ve eğlence merkezi, deniz üzerinde yürüyormuş hissi veren, tabanı camla kaplı yürüme alanları.

Avrupa, Güney Amerika ve Güney Afrika’nın en büyük cruise firması olan MSC Cruises, sektöre kazandırdığı ve kazandıracağı yenilikler, ilgi çekici-farklı destinasyonlarla, 2017’den itibaren suya inecek yeni nesil gemileriyle, dünya cruise turizmine olan katkısını arttırmaya devam ediyor.
Detaylı bilgi için:  MSC Cruises Türkiye / 444 672 0  -  www.msccruises.com.tr






  

Setur Ailesinin Yeni Üyesi "Select” İle Hayaller Gerçekliğin Ötesinde

SETUR, kişiye özel seyahat tasarım markası ‘’SeturSelect’’i 10 Mayıs Salı akşamı Divan Brasserie Beyoğlu’nda düzenlenen bir davetle tanıttı.Setur, 50 yıllık deneyimini turizm trendleri ve teknoloji ile birleştirerek yarattığı yeni markası “SeturSelect” ile hem iş hem de özel seyahatler için herhangi bir tarih ya da tura bağlı kalmadan, uzman tatil danışmanları tarafından her ayrıntısı istek ve zevklere göre tasarlanmış seyahat seçenekleri ile hayalleri gerçeğe dönüştürecek.


HAYALLER GERÇEKLİĞİN ÖTESİNDE
Setur, yıllardır misafirlerine sunduğu kişiye özel seyahat hizmetini SeturSelect ile markalaştırdı. “SeturSelect” in balayı, spor, gurme, kültür, aile, macera, spa ve deniz kategorilerinden oluşan temalarındaki tüm detaylar, kişisel zevkler ve beklentiler doğrultusunda kişiye özel olarak şekillendiriliyor. Otel seçenekleri, ulaşım alternatifleri, restoran önerileri, vize işlemleri, rehberlik hizmetleri, turlar ve aktiviteler dahil her şeyin en ince ayrıntısına kadar planlandığı “SeturSelect” programları ile dünyanın eşsiz coğrafyalarındaki farklı kültürler bu kez çok başka bir açıdan keşfediliyor.

SeturSelect’in öne çıkan güçlü yanlarından biri de sunulan profesyonel seyahat danışmanlığı hizmeti... Konusunda uzman ve SeturSelect portföyündeki destinasyonları birebir deneyimlemiş seyahat danışmanları, dilerseniz aklınızdaki rotaya uygun, tamamen size özel bir seyahat tasarlayabilirken, diğer yandan seyahat tasarımının ötesinde, hayalinizdeki tatil anlayışı ile örtüşecek hazır tur setlerini de size sunabiliyorlar. Güney Fransa’da modern sanatı, hem Kuzey’de Giverny bölgesinde  empresyonistleri, hem  de Doğu Amerika’da çağdaş  sanatı keşfetmeniz için düzenlenen turlar bunlardan birkaçı.

SeturSelect’in web sitesi de bir rehber niteliğinde hazırlandı. Sitedeki “Destinasyonlar” sekmesinde dünya haritası üzerinden seçeceğiniz bölge hakkında detaylı bilgiye ulaşmak sonrasında tatil programınızı seyahat danışmanlarıyla birlikte oluşturmak mümkün. Her çeşit destinasyon önerilerinin yanı sıra dünyaca ünlü Abercrombie&Kent, Virgin Limited ve Orient  Express ürünlerini de portföyünde bulunduran “SeturSelect”, ayrıca Four Seasons Preferred Partner ve Starwood Luxury Privilege üyeliğiyle misafirlerine özel avantajlar sunuyor.

10 Mayıs Salı akşamı Divan Brasserie Beyoğlu’nda, seçkin davetlilerin katılımıyla gerçekleşen “SeturSelect” lansman davetinde konuşan Setur Genel Müdürü Üstün ÖZBEY; " Setur olarak 50 yıldır turizm sektörünün her alanında değer ve fark yaratmayı amaç edindik. Biz, deneyim yaşatmanın peşindeyiz. Dünyada gidilebilecek çok fazla yer var ve görülmek istenen yerler her geçen gün artıyor. Yeni markamız “SETURSELECT” ile tamamen kişiye özel oluşturulan programlarımızdan biri mutlaka sizin de zevkinize uygun olacak, seyahatseverlere seyahatin ötesinde deneyimler yaşatmayı vaad ediyoruz” dedi.



Coral Travel-Wezyr Holidays Polonyalı basın mensuplarını ağırladı

Coral Travel-Wezyr Holidays, Polonya’nın en önemli turizm mecralarından basın mensuplarını OTI Holding’in Belek’teki oteli Xanadu Resort High Class’da ağırladı. Turystyka, Polska Press, Rynek Turystyczny, Gazeta.pl ve Mice Poland’dan editörlerin ağırlandığı dört günlük programda, erken rezervasyon Avrupa destinasyonları satışlarında %65’i aşan artış sağladığını açıklayan Coral Travel-Wezyr Holidays, Polonya’daki 1900 satış acentesi ağı ile 7 şehirden 16 ülke ve 29 destinasyona tatil seçenekleri sunuyor.

Polonya’da faaliyete başladığı 1999 yılından beri Türkiye, Mısır ve Bulgaristan pazarlarının lider tur operatörü olan Coral Travel-Wezyr Holidays, davet ettiği Polonyalı turizm basınını, 7-11 Mayıs tarihleri arasında, OTI Holding’in sahibi olduğu Belek’teki Xanadu Resort High Class’da ağırladı. Basın mensupları ile Expo 2016, Kaleiçi ve tekne gezileri yapılarak, Antalya’nın turistik ve tarihi bilgileri aktarıldı. Turystyka, Polska Press, Rynek Turystyczny, Gazeta.pl ve Mice Poland’dan editörlerin ağırlandığı dört günlük program, Coral Travel-Wezyr Holidays Genel Direktörü Kaan Ergün ve ilgili yöneticilerin katılımı ile gerçekleşti.

2015 yılında Polonya’dan Türkiye’ye charter seferleri ile giden yolcuların %31’ini gerçekleştiren Coral Travel-Wezyr Holidays, kurulduğu yıldan itibaren Polonya’da özellikle Türkiye, Mısır ve Bulgaristan destinasyonlarında lider tur operatörü markası. 2016 turizm sezonunun Polonya’dan Antalya’ya  ilk turizm kafilesini geçtiğimiz haftalarda getiren Coral Travel-Wezyr Holidays, bu sezon özellikle Yunanistan, İspanya ve Bulgaristan destinasyonlarının erken rezervasyonlarında ortalamada %65’in üzerinde artış sağladı. 

Genel Direktör Kaan Ergün, basın mensupları ile yapılan toplantıda, geçen yıla kıyasla bazı destinasyonların erken rezervasyon taleplerinde şimdilik bir azalma olmasına rağmen, gerek bu destinasyonlardaki son dakika satışları ile, gerekse diğer destinasyonlardaki artışla bu yıl da pazardaki lider oyunculardan biri olma konumlarını koruyacaklarını belirtti ; „2015 yılında tüm destinasyonlarda sağladığımız %7 artışla, 201.748 turiste hizmet verdik. Türkiye’de %8 artışla pazar lideri konumumuzu koruduk. İspanya’da Costa Brava ve Bulgaristan’da Burgaz destinasyonlarında güçlü konumumuzu devam ettirdik. Yunanistan’da ise başta Girit ve Rodos olmak üzere, Korfu ve Zante adalarında ürün çeşitliliğimizi ve yolcu kapasitemizi artırdık. 21 satış ofisimiz, 115 özel yetkili acente ve 1900 satış acentesi ağımız, 416 milyon ZL ciromuzla Polonya’nın en büyük 4. tur operatörü arasında yer alıyoruz.” dedi.2015’de Polonya’nın 7 şehrinde AVM’lerde yeni ofisler açan Coral Travel-Wezyr Holidays, 2016’da İspanya’da Mallorca ve Tenerife, Bulgaristan’da Varna’yı da destinasyonları arasına kattı.

29 destinasyonda toplam 2480 otelle çalıştıklarını belirten Kaan Ergün, 1994 yılında Rusya’da kurulan Coral Travel’ın dünyada 60 destinasyona yayılan ürün çeşitliliği ve gücünü, grubun özellikle Akdeniz ülkelerindeki gücü ile birleştirerek, Polonyalı tatilcilere yüksek kalitede bir ürün gamı sunduklarını iletti. Başta Hırvatistan olmak üzere Bulgaristan ve İspanya’da “only hotel” seçenekleri sunduklarını sözlerine ilave etti. Ergün “Geçtiğimiz yıl, web üzerinden online satış ve misafirlerimize dinamik paketleme imkanı sunan GDS satış sistemlerini hayata geçirdik. 2016 yaz sezonu için Dominik Cumhuriyeti, BAE, Tayland, Seyşeller ve Maldiv adalarında tur paket seçeneklerimizi zenginleştirdik. Planlamalarımız paralelinde, 2017 yılında, grubumuzda hali hazırda hizmet verilen İtalya, Güney Kıbrıs, Portekiz ve Gürcistan destinasyonlarını da ürünlerimiz arasına dahil edeceğiz. 2017 planlamalarımızda Coral Travel’ın tur operatörlüğü yaptığı diğer ülkelerden ; Rusya, Ukrayna, Gürcistan, Belarus’tan Polonya’ya misafir getirme çalışmaları da yer alıyor. Polonya’nın Baltık sahili, Mazury göller bölgesi ve dağ otellerine halen var olan münferit talepleri, paket ürün haline getirerek sunmayı ve kapasiteyi artırmayı planlıyoruz.2016 erken rezervasyon satışlarında Bulgaristan %110, İspanya %50, Yunanistan %45 artış yakalamış durumda. Türkiye’de ise şu anda görülen durgunluğun son dakika satışlarla canlanacağını düşünüyoruz. Türkiye otellerinin diğer ülkelere göre hizmet kalitesi yüksekliğini ve çok daha rekabetçi fiyatları olduğunu da göz önüne alırsak, özellikle bu yıl yüksek sezondaki son dakika rezervasyonlarında en hareketlilik yaşanacak ülke olacaktır. Coral Travel-Wezyr Holidays olarak bu sene Türkiye pazarındaki payımızın %45-50’lere çıkabileceğini düşünüyoruz.” dedi.

Panos’un lezzetleri Big Chefs ile şimdi Türkiye’de

Ünlü Barmen “Panos”un Muhteşem Kokteylleri İle Bıg Chefs’te Yaza Merhaba!
 Her damak tadına ve her ana dokunan Big Chefs, 2016 yazı için ünlü barmen Panos ile mevsime özel kokteyller hazırladı. Panos’un imzasını taşıyan ve yaz boyunca Big Chefs menüsünde yer alacak özel kokteyller ünlü isimlerin katıldığı harika bir partiyle tanıtıldı.

Atina ve Mykonos’un önde gelen barlarında yarattığı kokteyllerle ünlü Panos’un lezzetleri Big Chefs ile şimdi Türkiye’de… Her sezon menüsünü mevsime özel yenileyen Big Chefs, 2016 yazı için ünlü barmen Panos ile yarattığı kokteyllerini Levent Özçelik’in ev sahipliğinde gerçekleşen renkli bir partiyle tanıttı. Yunanistan’dan Türkiye’ye bu davet için gelen Panos parti boyunca barda birbirinden renkli ve lezzetli kokteyller hazırlarken, geceye de Ayşe Özyılmazel, Funda Filibeli, Mirgün Cabas, Pelin Batu, Gonca Vuslateri, Emre Karayel, Tamer Yılmaz, Levent Erden, Yelda Tiftik, Elif Dürüst ve Dilara Koçak gibi renkli isimler eşlik etti.


Yaza merhaba konsepti ile Levent Özçelik’in ev sahipliğinde gerçekleşen Big Chefs’in partisinde unutulmaz anlar yaşanırken, Panos’un kokteylleri de davetlilerden tam not aldı. Yenilenen menüde yer alan enfes kokteyller yazın tadını çıkarmak isteyen herkesi tüm Big Chefs’lerde bekliyor!





“İŞ AHLAKI BAKIMINDAN HELAL-HARAM İLİŞKİSİ ZAYIFLAMIŞTIR”

“İş Ahlakının Yaygınlaştırılmasında İş Dünyası, Üniversiteler ve Sivil Toplumun Rolü” paneli, 09 Mayıs 2016 tahinde Gaziantep, Şahinbey Belediyesi, Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Panele, İGİAD Başkanı Ayhan Karahan, Gaziantep AK Parti Milletvekili Mehmet Erdoğan,  Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu, Ziylan Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Ziylan ile davetliler katıldı. 

İGİAD Başkanı Ayhan Karahan, 13 yıl önce kurulan İGİAD’ın iktisadi girişim ve iş ahlakı konusunda iş dünyası ile STK’ları bir araya getirme gayreti içinde olduğunu dile getirdi. Ahlak çalışmaları içinde yer alan önemli konulardan birisinin iş ahlakı olduğunu ifade eden Karahan, “Günümüzde iş ahlakı bakımından helal-haram ilişkisinin zayıflaması bizi fazlasıyla endişelendirmektedir. Kazancın niteliğinden çok miktarının esas alındığı bir zamanda yaşamaktayız. Bizim için hak eksenli bir iş hayatı, helal kazanç ve adil paylaşım esastır. Yine bizim için ahlaki olmayan iş meşru değildir. Lakin gelinen bu noktada çok fazla yoldan sapmalar olmuştur. İş ahlakı alanında en önemli göstergelerden biri de borç alacak ilişkisidir. Bu ilişki karşılıklı güven, verilen sözde durma ve yapılan taahhüde uyma esası üzerine kuruludur. Bu hususta da erozyon yaşanmaktadır” dedi

Konuşmaların ardından Yıldız Teknik Üniversitesi, İİBF İşletme Bölümü, Örgütsel Davranış Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nihat Erdoğmuş’un yönetiminde gerçekleşen panelde, gerçekleşecek panelin diğer konuşmacıları, Prof. Dr. Saffet Köse (İzmir Katip Çelebi Üniversitesi, İslami İlimler Fakültesi Dekanı),  Ahmet Ziylan (Ziylan Grup Yönetim Kurulu Başkanı), Hüseyin Dinçel (İGİAD Başkan Yardımcısı, Ak Yapı Yönetim Kurulu Eş Başkanı) de iş ahlakına yönelik düşüncelerini aktardı.

Yıldız Teknik Üniversitesi, İİBF İşletme Bölümü, Örgütsel Davranış Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nihat Erdoğmuş: “İŞ AHLAKI DEYİNCE İYİ, DOĞRU VE GÜZELİ ARIYORUZ”

Özellikle iş ahlakının günümüzde gelindiği noktanın önemine vurgu yapan Erdoğmuş: “İş ahlakı deyince iyi, doğru ve güzeli arıyoruz. İş ahlakının yaygınlaşması sadece İslam toplumunun değil dünyanın çözüm aradığı bir husus. Özellikle batılı ülkelerde 30 yıl önce iş ahlakı ders olarak okutulmaya başladı, ülkemizde de yeni yeni okutulmaya başladı. Üniversiteler bu dersi okutarak teorik alanda, iş dünyası da pratikte öğretileriyle bu alana destek verecektir ümidindeyiz” dedi. 

Ziylan Gurup Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Ziylan: “ÇOK ZENGİN OLMAK İÇİN DEĞİL İNSANLARA DAHA FAYDALI OLMAK İÇİN ÇABALAMALIYIZ”

İnsanlığa faydada yarışmalıyız diyen Ziylan: “Herkes daha ileri, daha başarılı olmak için çalışması gerekmekte lakin daha çok zengin olmak için değil insanlara daha faydalı olmak için çabalamalıyız. İnsanlara hatta bütün mahlûkata faydalı olmak için elimizden ne geliyorsa yapmamız gerekmekte. Neden İslam dünyası geri kalmış, düşünmeden edemiyorum. Çünkü İslam her yerde yalan söyleme diyor, miskinlik yapmak Müslüman toplumuna yakıştıramıyorum.  İnsan çalışırken alın teriyle helalinden kazanması lazım. Peki, bunlar için neler yapılması lazım; çalışkan olması lazım ama tek başına yetmiyor, dürüst çalışkan olmamız lazım. Eğer dürüst değilsek çalışmamız boşa.” dedi.

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi, İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Saffet Köse: “AHLAKIN İÇİNDE DİN YOKSA KALICILIK OLMAYACAKTIR”

Hukuk ile ahlak arasındaki bağlantıyı işaret eden Köse:” Gerçekten ahlak önemli, iş ahlakını oluşturamamışsanız hukuk ile netice olmanız çok zor. Eğer hükümler ahlaka dayanmıyorsa bir kalıcılık yok. Modern dünyanın ürettiği seküler kavramların içinde Müslüman kalmaya çalışıyoruz. Tüketiciler üreticilerin adeta esiri haline gelmiş durumda. Helal peşinde koşanın farz üstüne farz olduğunu unutmamamız lazım. Ahlakın içinde din yoksa kalıcılık olmayacaktır. Modern dünya en çok ahlaka ihtiyaç duyarken, hayatı sekülerleştirdiği için de ahlakı imkânsız kılanda bizzat kendisi oluyor. Vicdanımızın boyutuyla ahlakı irdelememiz gerekiyor. Vicdan Allah’ın kalbimizdeki sesidir. Ama maalesef bugün dünyada vicdan kalmamış. Vicdanlı insanların dünyaya hâkim olması lazım.  Bize muhabbet ve sevgi gerekmektedir. Seküler kavramlar ile Müslümanlar mutlu olamayacağı aşikâr kanaat etmemiz lazım. Helal kazanç ve kul hakkı duyarlılığı bilinci bizim önceliğimiz olsun.” dedi. 

İGİAD Başkan Yardımcısı Hüseyin Dinçel: “BİZİ BEKLEYEN EN BÜYÜK TEHLİKE DÜNYEVİLEŞMEDİR”
Günümüzde Ahlakın toplum üzerinde belirleyici faktörü oldukça önemine vurgu yapan Dinçel: “Kapitalizmin vahşi hayatında İGİAD’ın önemi giderek artmaktadır. İnsanların fıtri özellikleri Ahlaki davranışların alt yapısı, din ise bu yapının üst yapısıdır. Maalesef günümüzde bizi bekleyen en büyük tehlike dünyevileşmedir” dedi. Günümüz sorunlarının en başının olan çoğaltma tutkusuna vurgu yapan Dinçel, “ İnsanın sahip olduğu her şeyi kendisine emanet olarak görmediği için kapitalizm gün geçtikte çoğalmaktadır. Asıl ve bize göre doğru olan ise Allah’ın bize verdiklerinin tamamıyla emanet olarak algılamasıdır. İnsanlar için değişmez değerleri vaaz etme yetkisi sadece insanı yaratandadır. ” dedi. Konuşmasının son bölümünde İGİAD’ın gayesinden, hedeflerinden ve faaliyetlerinden bahseden Dinçel, ”Bereket kavramını iyi bir şekilde anlatmak için çaba sarf ediyoruz” dedi.  Program konuşmaların ardından sunulan plaket takdimi ve toplu fotoğraf çekimi ile son buldu.  

Alaçatı’nın İçinde Ayrı Bir Dünya “La Caprıa Suıte Hotel ”

“La Capria” grubun markası “ La Capria Suite Hotel ” Alaçatı’da sizleri büyülemeye devam ediyor
La Capria Suite Hotel’e ilk adım attığınız andan itibaren rüyalarınız gerçeğe dönüşecek. Yaşamın güzelliklerinden ilham alan incelikli zevk ve tasarımı ile konaklamanın en şık halini sizlere sunan La Capria Suite Hotel’de tatiliniz hiç bitmesin isteyeceksiniz. 

Renkli camlarla kaplı pencerelerden süzülen loş ışıklar ve tütsü kokuları eşliğinde uyanıp, otantik renkli minderlerle çevrili havuz başında kahvaltı ederek güne başlamak ancak La Capria Suite Hotel'de mümkün olabilir! Romantizm sevenler için küçük bir cennet olan La Capria Suite; günün her saati farklı bir deneyim sunuyor. Yemyeşil bahçenin ve dinlendirici havuzun keyifini çıkarırken, gün boyu otelin snack menüsü ve birbirinden lezzetli kokteyllerin tadına bakmaya doyamayacaksınız. 
20 odalı bir butik otel olan La Capria Suite’te her bir detay özen ve titizlikle hazırlandı. Özel konseptlerle tasarlanan her suit size rüyalarınızın da ötesinde bir tatil sunuyor. Odalarında yarattığı özgün, canlı, sıcak atmosfer, profesyonel ekibiyle verdiği kusursuz hizmet anlayışı, günün 24 saati mükkemmeli arayan misafir için vazgeçilmez bir adres. 


Doğu Masalları Tadında
Dekorasyonuyla diğer Alaçatı otellerinden farkını ortaya koyan La Capria Suite; İpekten yapılan lambalardan, perdelere, yatak örtülerinden halılara  ve özel antikalarıyla dikkat çekiyor. İtalyan, Marakeş ve Fas’dan gelen eşsiz parçalarla hem konforu hem de doğallığı bir arada sunuyor.
La Capria Suite Hotel; sakin ve romantik bir atmosferde kaliteli tatil yapmak isteyenleri bekliyor…

İstanbulun Kaybolmaya Yüz Tutmuş Mezeleri Mezedakide

Kaybolmaya yüz tutmuş Rum ve Türk yemekleri Mezedaki’de hayat buldu
Türk ve Rum Mutfağının eşsiz lezzetlerinin keşfini süren Meri Çevik Simyonidis, kaybolmaya yüz tutmuş meze ve yemekleri Mezedaki adını verdiği Restoranla yaşatmaya çalışıyor. Bebek’te 2 masalı küçük bir dükkân ile lezzet serüvenine başlayan Mezedaki, 100’e yakın yemek ve meze çeşidiyle Maslak’taki Kültür ve Sanat Merkezi “Unique İstanbul’a taşındı. 1970’lerde İstanbul’da Rumlara ait bine yakın işletme olduğunu bugün ise pek çoğunun kapandığını anlatan Simyonidis, “İstanbul’da yaşayan binlerce Rum bu şehrin yeme içme eğlence kültürüne damgasını vurmuştu. Şu anda ise tüm lezzetler kaybolmaya yüz tutmuş durumda. 6 yıl boyunca bu lezzetlerin keşfini sürdüm. Yunanistan’a göç etmek zorunda kalan bir dönemin en meşhur yemek, meze ve tatlılarını yapan Rum lokantalarının sahipleriyle ve varisleriyle görüştüm. Tüm yemek ve mezelerin inceliklerini öğrendim. Bu lezzetleri yaşatabilmek adına Mezedaki’yi kurdum. Bu değerleri yaşatmak için çalışıyoruz” diye konuştu.


Bebekte küçük bir dükkânda İstanbul mezeleri yapan Mezedaki, kabına sığmayarak Maslak’taki Unique Kültür ve Sanat Merkezine taşındı. Sahanakiden Topike Taramadan Bakalyaro ve Galaktoburekoya Acılı denizkızından Saganaki ballıya kadar onlarca meze ve yemeği orijinal tarifleriyle yeniden üreten Mezedaki, büyük ilgi görüyor. Mekânın kurucusu aslen İstanbullu Rum bir ailenin kızı olan Meri Çevik Simyonidis,  yakın tarihe kadar sofraları süsleyen fakat artık kaybolmaya yüz tutmuş lezzetleri keşfetmek için bir kitap yazmaya karar vererek 3 yıl boyunca çalmadığı kapı, görüşmediği kişi kalamadığını vurguluyor. ‘İstanbulum, Tadım Tuzum Hayatım’ adındaki kitabında genel olarak İstanbul’un zengin yeme içme Mozaiğinde yer edinmiş efsane mekânları ele aldığını anlatan Simyonidis, “Bu mekânların İstanbullu Rum olan ilk sahiplerini bulmaya çalıştım ve röportajlar yaptım. Büyük bir araştırma, koşuşturma ve yoğun seyahatler sonunda kitabı bitirdim. Ardından ‘Bir Varmış Bir Yokmuş’ adlı kitabımı hazırladım. Burada da İstanbul’dan Atinaya göç etmiş ve yine yemek işiyle uğraşmış insanlarımızın hayat hikâyelerini anlattım. Acı tatlı anılar, başarıları, yarattıkları markaları ve birbirinden lezzetli ürünleri konu alıyor. Bu kitabım Dünya Kitap tarafından 2015 yılı gastronomi özel ödülünü kazandı. Tüm bu çalışmalar sırasında kaybolan meze kültürü ve artık yapılmayan yemekleri inceledim. Tekrar bu lezzetleri üretmek ve yeni kuşaklara miras bırakmak için bu yola çıktım. Mezedakiyi sadece yemek satan bir mekân olarak kurmadık. Rum ve Türk kardeşliğini ve etnik yemek kültürünü yaşatmak için yola çıktık. Türk, Rum, Ermeni, Çerkez, Sefarad, Arnavut gibi İstanbul mosayiğine ait geniş bir yelpazenin lezzetlerini bir araya getirdik. Bebek’te ilk yerimizi açtığımızda sadece 2 masamız vardı. Lezzetlerimiz kulaktan kulağa duyulunca artık oraya sığamaz hale geldik. Şimdi ise daha geniş imkânlarımız var. Büyük yatırımcılar Franchise alabilmek bayimiz olmak için teklif sunuyor. Kalitemizi asla bozmamak kaydıyla gelecek yıllarda şubeleşmeye izin vereceğiz" diye konuştu. 

SARIMSAKSIZ HAYDARİ MEZESİZ SOFRA OLMAZ
Rum mutfağının vazgeçilmez unsurları olarak limon, tarçın ve şeker gösteren Simyonidis, “Tüm lezzetlerde bu katkıları az ya da çok kullanırız. Meze yapmak dantel işlemek gibidir, herkes meze yapamaz. Bizim meze yapan imalathanemiz ile yemek yapan tamamen birbirinden ayrıdır. Yemek ile mezeyi ayrı tutarız. Mezedakiye gelenler acılı denizkızı, saganaki ballı, bakalyaro, midyeli lahana sarma, midye dolması, tarama, pastırmalı humus, musakka, çerkez tavuğu, bol maydanozlu beyin mezesi, paçanga böreği, karides ve midye mezelerini bize has sunumla ve lezzetle tadabilir. Kadınbudu köfte, zeytinyağlı yaprak sarması, şakşuka, çıtır muska böreği ve sahanaki gibi lezzetlerimiz tüm tadanlar tarafından tam not alıyor. Öyle ki takipçileri 2.5 milyonu bulan Mekân.com tarafından 2015 yılının en iyi meze mekanı da seçildi Mezedakimiz” diye konuştu.


Meze kültürünün yeni kuşaklar tarafından fazla bilinmediğini anlatan Simyonidis, “Restorana gelip haydari söyleyen fakat sarımsaksız olmasını isteyen var. Bu haydari değildir. Haydari sarımsaksız olmaz. Veya dolmada soğan var mı? Gibi anlamsız ve hatta komik sorularla karşılaşıyoruz.  Ama günümüz insanı çok çalışıyor ve fast food dışında yemek bilmiyor. Eskiden doğumda, ölümde, düğünde, ayrılıkta barışmada her önemli günde kalabalık yemek sofraları kurulurdu. Tüm sorunlar ve sevinçler masada paylaşılırdı. Ayrıca ailece eğlenmeye çıkılır ve müzikli eğlence yerlerine, gazinolara ve tavernalara zaman ve para ayrılabiliyordu. Eğence ve yeme içme çok daha ekonomikti.   Şimdi çok çalışan insan artık eğlenmeye muhabbete zaman bulamıyor. Yemek sofralarına harcanana paralar maalesef psikologlara veriliyor. Biz kaybolan sofra kültürünü o muhabbet ortamını yeniden kurmak isteriz” ifadelerini kullandı.Yeni bir kitap çalışması olduğu bilgisini veren Simyonidis,” ‘Tadı Damağımda Kaldı’ adlı yeni kitabımda kaybolmuş İstanbul Mutfağına ve zengin etnik yelpazesine ait lezzetleri yani İstanbul da yaşamış herkesin az çok bildiği bilmeyenlerin ise öğreneceği çok kültürlü mutfağımızı tanıtmaya çalışacağım dedi…

10 Mayıs 2016 Salı

Osmanlı Mutfağı’nın Meşhur Şerbetleri Alibaba’da

Ramazan’da Sofranızdan Eksik Etmeyin
Ali Güler, Osmanlı sofralarının vazgeçilmez içeceği şerbetlerin bir kültür mirası olduğunu düşünüyor ve bu kültürün sürmesi için elimizden geleni yapıyoruz diyor.Türkiye’de her mevsim çeşitli şerbetleri tadabileceğiniz istisna restoranlardan biridir Şerbetçi Ali Baba ve Güler Osmanlı Mutfağı.Osmanlı Mutfağı’nın kaybolmaya yüz tutan 600 yıllık şerbet kültürünü yaşatmaya çalışan ALİ Güler, Osmanlı Şerbeti’ni üç yüz atmış beş gün sunan nadir mekanlardan.

OSMANLI ŞERBETLERİ ŞİFADIR
Eski zamanlarda şu anki soğuk içeceklerin yerini şerbetler doldururmuş. Birçok hastalığa iyi gelen Osmanlı şerbetleri, özellikle Ramazan ayında sindirime yardımcı olması ve vücuttaki sıvı-şeker dengesini sağlamasıyla da önemli doğal içeceklerdendir. Osmanlı imparatorluğu zamanında ramazan aylarında yapılan meyveli özel şerbetler tadı ve sağlıklı olmaları ile çok tercih edilir, özellikle saray mutfağında, yemek yanında ve misafirlere  ikram edilen bu şerbetlerin kültürümüzde yeri çok büyüktür.

Kanuni Sultan Süleyman sıcak bir yaz günü Yeniçeri ortalarını ziyaret ve teftiş ederken, susamış. Soğuk şerbet istemiş. Ona bir kap içinde soğuk şerbet ikram etmişler. Kanuni de, şerbeti içtikten sonra o tası altınla doldurtup, geri göndermiş.Ertesi yıl yine ortaları ziyaret ve teftiş ederken, her ortanın önüne geldiğinde şerbet dolu bir tas sunmuşlar Kanuni Sultan Süleyman’a O da her tası altınla doldurtup, geri göndermiş.Bu şekilde her o mevsimde Padişah’a Yeniçeri ortalarından bir şerbet dolu tas gönderilmesi ve bunların altınla doldurulup, iade edilmesi gelenek olmuş. Savaşlarda bile cepheden bu taslar saraya gönderilir ve altınla dolu olarak geri gelmeleri beklenirmiş. 

Osmanlı’da şerbetleri özellikle ferahlamak, susuzluğu gidermek ve içersindeki yararlı maddeler sebebiyle şifa bulmak amacıyla içilmişlerdir. Geçmişi bu kadar eskiye dayanan  doğal içeceklerden olan Şerbetler yaz aylarında özellikle Ramazan aylarında iftar ve sahurda serinletici olarak içilebileceği ve ikram edilebileceği gibi iştah açıcı özelliğiyle de ramazan sofralarını zenginleştiriyor. Ramazan ayının yaza gelmesi günlerin uzaması açlıktan ziyade susuzluğun bizleri zorlamasından dolayı Osmanlı Şerbeti şifadır. Sıcaktan ve susuzluktan oluşan hararete iyi gelir. Susuzluğu giderir serinlik verir. Ramazan ayında gündüz su içemediğimiz için mide ve bağırsak sisteminin çalışması bozulur ondan dolayı Osmanlı şerbeti mideye şifadır.

OSMANLI SOFRALARININ EN SEVİLEN ŞİFA KAYNAĞI ŞERBETLERİ 
1-Sikencebin2- Demirhindi 3- Ali Baba (Diyabetik) 4- Mevlevi 5- Gül 6- Hürrem Sultan 7- Gelincik 8- Sünnet 9- Reyhan 10- Nar Çiçeği 11- Meyan Kökü 12- Ece Sultan 13- Çilekli Saray Limonatası 14- Harnup 15- Kiren (Kızılcık) 16- Somada 17- Vişne 18- Menekşe 19- Nilüfer 20- Zambak 21- Nar 22- Ayva 23- Böğürtlen 24- Sultan 25- Kayısı 26- Subye 27- Loğusa 28- Karadut 29- Saray Limonaası 30- Hurma 31- Tükenmez 32- Sumak 33- Şehzade 34- Aşk İksiri 35- Neslişah Sultan 36- Mevlevi Limonatası

NABZA GÖRE ŞERBET KARGOLUYORUZ
Tüm Türkiye'ye Otellere, Restoranlara ve Evlere İftar, Sahur Davetlerinde gerçek orijinal tarifiyle yapılan otuz beş çeşidin üstünde Osmanlı Şerbetlerini siz değerli dostlarımıza sunuyoruz.


 ŞERBETLERİN SAKLAMA KOŞULU VE DAYANMA SÜRESİ
+ 4 derecelik dolaplarda kapak açılmadan 40 gün kapak açıldıktan sonra 4 veya 5 gün içersinde tüketilmesi gerekiyor. ŞERBETLERİN İÇİNE KESİNLİKLE BUZ ATMAYIN SOĞUK SERVİS YAPIN Şerbetlerde Mısır şurubu, Gilikoz ve Ömür uzatıcı gibi hiçbir katkı maddesi yoktur % 100 gerçek doğal ve gerçek orijinal tarifiyle üretiliyor.

ŞERBETCİ ALİ BABA 
Geçmişten  Bu güne Mirasımıza Sahip Çıkıyoruz...
Adres: Hasanpaşa Kurbağalı Dere Cad No:74 – Kadıköy İstanbul - TÜRKİYE
Şerbet ve Lezzet Hattları: +90 216 348 22 45 – +90 216 336 82 76





9 Mayıs 2016 Pazartesi

Anikya İznik Çini, George Washington Üniversitesi MBA Programında tez konusu oldu

Türk Çini Sanatını yaşatmak amacıyla, 2000 yılından bu yana büyük bir özveriyle faaliyet gösteren Anikya İznik Çini, 2016 yılında Amerika’nın en önemli üniversitelerinden biri olan George Washington Üniversitesi MBA programında tez konusu oldu. Üniversitenin Consultant Abroad Programı (CAP) Türkiye bölümünde yürütülen tez çalışması Anikya İznik Çini’nin, İznik çinilerini dünya markası yapma amacına yönelik olarak ele alınıyor.

GWU İşletme Fakültesi öğretim görevlisi Profesör Abdullah Akyüz tarafından yönetilen program, “Branding” ve “Strateji” olmak üzere iki ayrı başlık altında devam ediyor ve toplam dokuz MBA öğrencisi tarafından sürdürülüyor. Mayıs ayının sonlarında sunulacak tez çalışmasının sonuçları, bir geleneksel Türk sanatı olan İznik Çinisinin dünyaya tanıtılması konusunda önemli bir rol oynayacak.

Program gereği MBA öğrencilerinin tez sunumlarını Türkiye’de yapmaları gerekirken, üniversite yönetiminin terör olayları nedeniyle Zagrep’i tercih etmesi sonucunda, Anikya İznik Çini firmasının şirket yöneticileri ile George Washington Üniversitesi MBA öğrencileri 24- 25 Mayıs 2016 tarihleri arasında Zagrep’te buluşacak. 


ICVB, Amerika’nın dernek temsilcilerini ağırladı

ICVB, Amerika Merkezli Dernekleri İstanbul’da Buluşturdu
ICVB, katılımcı sayısı 1.500 ile 10.000 arasında değişen 5 önemli kongrenin karar vericilerini 4 gün boyunca özel bir program dahilinde İstanbul’da ağırladı.İstanbul Kongre ve Ziyaretçi Bürosu (ICVB) ev sahipliğinde, Amerika’nın uluslararası 5 dernek  yetkilisi 6-10 Mayıs tarihleri arasında ilk kez İstanbul’da buluştu.

Dünyanın önemli kongre ve toplantılarını İstanbul’a getirmek için çalışmalarını sürdüren ICVB’nin yürüttüğü tanıtım çalışmaları artarak devam ediyor. ICVB, İstanbul’un uluslararası toplantı ve kongre pazarındaki iş potansiyelini artırmak ve şehri tanıtmak için bu kez, İstanbul’un en çok kongre aldığı ülke olan Amerika’nın dernek temsilcilerini ağırladı. ICVB, katılımcı sayısı 1.500 ile 10.000 arasında değişen 5 önemli kongrenin karar vericilerini, 4 gün boyunca özel bir program dahilinde Türk Hava Yolları ortaklığı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin desteği ile İstanbul’da ağırladı. 
İstanbul’un eşsiz bir destinasyon olduğuna şahit oldular

İstanbul’a ilk kez ICVB ev sahipliğinde gelen temsilciler, yapılan özel program çerçevesinde şehrin kongre olanaklarını, tarihi ve doğal güzelliklerini deneyimlediler. Sektör profesyonelleriyle de buluşan dernek temsilcilerine İstanbul’un kongre sektöründe geldiği konum, gerek yatırımlar, gerekse altyapı çalışmaları ile anlatıldı. Dernek karar vericilerinin İstanbul günlük hayatını bire bir yaşamaları ve şehrin kongre ve toplantı sektörü için eşsiz bir destinasyon olduğuna bizzat şahit olmaları sağlandı. 

Amerika pazarında artış
4 gün boyunca yapılan inceleme gezisi hakkında açıklama yapan ICVB Genel Müdürü Özgül Özkan Yavuz  “2015 yılı itibariyle çalışmaya başladığımız ICVB Amerika temsilcimiz ‘Marketing Challenges International’ aracılığıyla başarılı çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Bu süreçte şehrimiz adına yürüttüğümüz kongre adaylık çalışmalarının oranını %50 Avrupa, %50 Amerika seviyesine yükselttik. Temsilcimiz aracılığıyla adaylık çalışmalarının Amerika pazarında %39 artması ve potansiyel iş imkanı nedenleriyle daha önce İstanbul’da kongre gerçekleştirmeyen Amerika merkezli dernekler belirlendi. İstanbul’da kongre gerçekleştirme olanağı çok yüksek olan bu dernek temsilcileri, şehrimizi her yönüyle ilk kez gezerek, kongre destinasyonu olarak inceleme fırsatı buldu.” dedi.ICVB, yapılan bu çok özel çalışmayla, kongre ve toplantı sektöründe büyük paya sahip Amerika merkezli dernekleri İstanbul’da buluşturmuş oldu.

“Nikewomen Victory Tour” Istanbul Kadin Koşusu Rotasi Açiklandı

Kadınları spor yapmaya teşvik etmek için düzenlediği sıra dışı etkinlik serisiyle geçtiğimiz yıl dünya çapında 200.000’den fazla kadını harekete geçiren Nike’ın, 5 Haziran 2016 Pazar saat 9:34’te Caddebostan’da gerçekleştireceği 5K ve 10K’lık “NikeWomen Victory Tour”  koşusunda binlerce kadın Bağdat Caddesi’nde koşacak. 

Bostancı Sahili’ndeki toplanma alanında başlayıp, Bağdat Caddesi boyunca devam edecek NikeWomen Victory Tour İstanbul’da katılımcılar hedeflerine göre 5km veya 10km parkularında koşabilecek. Nike, heyecan verici bir spor deneyimi yaşatacağı “NikeWomen Victory Tour”  Istanbul kadın koşusunda kadınların en iyi performansı göstermeleri için farklı koşu ürünleri de sunuyor. Yenilikçi teknolojiler sunan bu ürünlere nike.com’dan ve Nike mağazalarından satın alınabiliyor. 

Yarışa kadarki süreçte katılımcıları hedeflerine ulaşmaları için desteklemeyi amaçlayan Nike, Nike+ Run Club hazırlık koşuları ve Nike+ Training Club egzersiz antrenmanlarının yanı sıra kadınları motive edecek eğlenceli etkinliklere de davet ediyor. nike.com/istanbul adresinden takip edilebilen bu etkinliklerin yanı sıra katılımcıların kendi egzersiz programını da oluşturmaları mümkün. Tüm bu hazırlık antrenmanları Nike’ın uzman antrenörleri ve koşu koçlarının önderliğinde ücretsiz olarak gerçekleştiriliyor. İstanbul’un yanı sıra aralarında Rio de Janeiro, Şangay and Los Angeles gibi şehirlerin de bulunduğu NikeWomen Victory Tour, dünyanın en geniş kadın etkinlik serisi olma özelliğini taşıyor.