26 Kasım 2014 Çarşamba

HATAY'IN SCHENGEN KÖYÜ

Eğitim alanındaki en anlamlı Avrupa Birliği (AB) projelerinden biri Hatay’ın İskenderun İlçesi’ne bağlı Suçıkağı (Sakıt) Köyü’nde gerçekleşti


TURİZMİN SESİ
Comenius Projesi kapsamında İskenderun’a gelen Litvanyalı öğrenciler, otelde ya da yurtta kalmak yerine köyde yaşamayı tercih etti.



YER SOFRASINDA KAHVALTI
Projenin Türkiye ayağındaki Suçıkağı Paşa Karaca Ortaokulu öğrencilerinin evlerine yerleşen Litvanyalı çocuklar, 15 gün köyde yaşadı.  Sabah ezanıyla birlikte güne başlayan sarışın, mavi gözlü çocuklar, odun sobasında ısınıp yer sofrasında kahvaltı yaptı.



Okuldan arta kalan zamanlarda bahçeye ve tarlaya giderek köy hayatına yakından tanık oldular.
Öğretmenleriyle birlikte içli köfteden, kısıra, kebaptan künefeye kadar Hatay’ın eşsiz lezzetlerini tadan Litvanyalı misafirler ile köylüler arasındaki iletişimi, program çerçevesinde Türkçe öğrenen Litvanyalı öğrencilerle Litvanca ve İngilizce öğrenen köyün öğrencileri sağladı.


Köy çocukları, Türkiye koordinatörlüğünü Suçıkağı Paşa Karaca Ortaokulu İngilizce Öğretmeni Hanefi Zobar´ın üstlendiği “Türk ve Litvanyalı Öğrenciler Kültürel Halı Dokuyor” projesi kapsamında mayıs ayında Litvanya’da misafir edilmişti.



ANNE VE BABALARI OKUYAMAMIŞTI AMA
Suçıkağı (Sakıt) Köyü’nde, bundan 30 yıl öncesine kadar erkek çocuklarının ilkokuldan sonra köyde çoban, sanayide tamirci çırağı, kız çocuklarının ise tarlada tarım işçisi olmaktan başka çaresi yoktu. Dünün kara önlüklü çocukları büyüdü çoluk çocuğa karıştı. Kıt kanaat geçinmelerine rağmen “Biz okuyamadık, çocuklarımız okusun” dedi.


İşte o çocuklar, ailelerinin yüzünü kara çıkarmadı. Bir zamanlar yolu toprak olduğu için şehre bile zor inilen köyün çocukları, sınırları aşıp taa Avrupa’ya uçtu. AB ile köyleri arasında kültür köprüsü kurdular. Suçıkağı Köyü çocukları bugünlerde yeni projeler üzerinde çalışıyor. Litvanyalı öğrenci ve öğretmenler sıradışı anılarla ülkelerine döndüler.

BAŞARILI OYUNCULUK TECRÜBESİNİ MENEJERLİK ALANINDA KULLANACAK


Oyunculuk hayatındaki başarılı çıkışlardan sonra sektördeki tecrübesini Oyuncu Menajerliği alanında da kullanmak isteyen "Nil YURTOĞLU" oyunculuk konusunda jübile yapmış değilim ancak sinema sektöründe kazanmış olduğum deneyimlerden yararlanarak genç ve yeni yeteneklere başarıya giden yol konusunda rehberlik yapmayı tercih ediyorum dedi. Bir çok projeyi değerlendirmekte olduğunu söyleyen "Nil YURTOĞLU", kendisi de zamanında oyunculuk yaptığı için sektördeki oyuncu ve ajanslar arasındaki sorunları neler olduğunu yakinen biliyorum ve takip ediyorum. Bu sorunlar yıllardır oyunculuk yapan insanların adeta kaderi, geçmişin bıraktığı bir miras gibi sanki dedi. Ancak bu algı Menajerlik sistemi ile değişecek, biz her şeyin kader olmadığını ve başarının tesadüf olmadığını sektördeki arkadaşlarımıza göstermek niyetindeyiz dedi.



 Şu an bir çok oyuncunun menajerliğini ve proje danışmanlığını yapan "Nil YURTOĞLU" portföy listesinin sır gibi saklamakta.


Yakın zamanda zaten herkes gerek "Nil YURTOĞLU 'nu" gerekse oyuncularını birer marka olarak görecek şeklinde konuştu. Sır gibi sakladığı listesinden bir kaç ismi bizimle paylaşan "Nil YURTOĞLU" çok genç ve yetenekli oyuncularının olduğunu belirtti.  Bunların arasında öyle bir isim var dı ki şoke olduk. "Kıvanç TATLITUĞ 'un" özel spor eğitmenliğini yapan ve aynı zamanda oyunculuk kimliği ile tanıdığımız sevgili "Ara KARANFİL" listenin en başındaki isimlerden biri sadece. Son dönemlerde beğeni ile takip edilen "Beyaz Karanfil" dizisinin başarılı oyuncusu "Levent İNAL".  Bu günlerde yeni yazdığı bir tiyatro oyununu sahneye koymaya hazırlanan genç ve güzel oyuncu "Bahar HACIBEKTAŞOĞLU" , "Beyaz Gelincik" dizisinin Pisikopat kimyacısı olarak tanınan, bir çok projede de rol alan "Fırat RAHATLAR"  ve şu anda "Ara KARANFİL'in" özel olarak ilgilendiği ve spor koçluğunu yaptığı yeni bir isim "Yasin KARAGÖZ" listedeki diğer isimler arasında.  Sadece bu oyuncu arkadaşlarımızın ismini veren "Nil YURTOĞLU" ilerleyen zamanlarda kendilerine ait bir birinden güzel projelerin de müjdesini verdi.


25 Kasım 2014 Salı

En Avantajlı Antalya İngilizce kursu Fiyatları :antalya-ingilizcekursu.com'da


İngilizce öğrenmenin ne kadar gerekli olduğunun artık hepimiz farkındayız. Nerde olursak olalım bu dili konuşan, bize bir şeyler soran kimselerle karşılaşma imkanımız çok büyük, niye biz de diğer dünya ulusları gibi bu dili konuşmayalım, en azından derdimizi anlatabilecek kadar da olsa. Yabancı dil bilmek medeniyet, ilerlemişlik göstergesidir, özellikle gençler bir de değil en az iki dili konuşup anlayabilmeli ve bunun için çaba göstermelidir. Okullarda verilen eğitim yetmiyor olabilir bu yüzden de uygun fiyat seçenekleri kurslar açılmaktadır. Antalya İngilizce kursu fiyatları bütçeleri yormayacak derecede düşük tutulmuştur, isteyen herkes yaş sınırlaması olmadan giderek bu kurslardan yararlanabilir.

Antalya yurdun turist bakımından en zengin olan yöresidir, doğal güzellikleri, iklimi, insanlarının sıcaklığı ve modernliği, bu ili turistler açısından çok cazip hale getirmiştir. Yani işin özü turistin bol olduğu yerlerde yerel halkın İngilizce bilmesi gerekir. Dünya uluslarının konuştuğu bu dili kendinizi anlatacak, sorulanları anlayıp cevaplayacak kadar bilmelisiniz. Açılan İngilizce kursları eski sistem eğitim vermekten uzaklaşalı çok oldu, tüm dünyanın kullandığı yeni metodlarla konuşma dili ile yabancı dil eğitimi veriliyor artık. Mesela Antalya İngilizce tanıtımı kısa yoldan öğretiliyor ve bol konuşma ile dilinizi pekiştirmeniz sağlanıyor.

Yurdun her bir yanında açılmış yabancı dil kursları var, her ihtiyacı olan, dil öğrenmek isteyen kendisine en yakın yerlerdeki kurslardan yararlanmaya çalışıyor. Antalya İngilizce kursları adresleri internetten kolayca bulacağınız kadar yakındır sizlere. Semtinize, iş yerinize en yakın adres hangisi ise onu tercih ederek fazla yorulmadan iş çıkışı bile olsa giderek İngilizce konuşmayı öğrenebilirsiniz. Uygun fiyatlar eşliğinde alacağınız dersler sizi tatmin edecek ve kısa sürede bu dili istediğiniz gibi konuşabileceksiniz.

Antalya İngilizce tanıtımında En Önemli Pay : antalya-ingilizce.com'da

Yurdumuzun en güzel ve en çok turist çeken şehirlerinden biri olan Antalya ve çevresinde oturanlar çok şanslı çünkü yabancı dillerini geliştirmelerine yarayacak olan pek çok kurs var. Bu kurslar dil bilgisinden çok okuma, yazma ve konuşma odaklı olup pratik ve teknik olarak sizi İngilizce konuşturmayı amaçlamışlardır. Şehrinize gelen bir yabancıya sorduğu bazı şeyler hakkında hiçbir şey söyleyememek, onu anlayamamak hiç hoş değil. İngilizce uluslar arası en çok konuşulan dil olma özelliğine sahiptir. Kentinizi bu dil ile gerektiği gibi anlatabilmek Antalya İngilizce tanıtımı için az da olsa bu lisana vakıf olmak lazımdır.

Size bu konuda yardımcı olmak için kurulan bir çok kaliteli eğitim veren dil kursu bulunuyor Antalyada. Yaş sınırlaması olmadan isteyen her kes bu kaliteli, eğitim yuvalarından faydalanarak İngilizcesini geliştirebilir. Antalya İngilizce kursları sayesinde bu dili öğrenen pek çok kişi rahatlıkla konuşarak yabancı dilini pekiştirmiştir. Bu kursların amacı fazla dil bilgisi ve gramere girmeden doğrudan pratik yaptırarak kişilere İngilizce öğretmektir. Sevimli bir ortamda ve küçük gruplar halinde eğlenerek dil öğrenmenin ayrıcalığını yaşamak istiyorsanız bu kurslara gitmenizi tavsiye ediyoruz.

Eğer isterseniz bire bir ders da alabilirsiniz, doğrudan sizinle ilgilenecek olan değerli öğretmenlerin bilgi ve becerileri ile istediğiniz seviyelerde İngilizce konuşabilirsinizAntalya İngilizce dil kursu alanında uzman olan akademisyen öğretmenlerle verilmektedir. Yılların deneyimi ile öğrencilerini yetiştiren öğretmenlerden öğrenilecek çok şey olduğu kesin. Doğrudan konuşmalarla yabancı dil eğitimi verilmesi pratik olarak sizi güçlendirecek ve kısa zaman dilimi içinde İngilizce öğrenmenize, olan bilgilerinizi arttırmanıza neden olacaktır. Geleneksel eğitim metodlarının rafa kaldırıldığı bir sistem ile bu dili konuşmak, kendinizi anlatmak istemez misiniz?

EISA “TRABZON’U ULUSLARARASI ARENAYA TAŞIYACAK”



Uluslararası standartlar ile yerel deneyimlerin sentezinden oluşan hizmet anlayışı ile müşterilerine özel esnek çözümler üreten EISA Danışmanlık Trabzon’lulara ve tüm Karadenize sahip oldukları insan kaynakları gücünü fark etmelerini sağlayarak hayatlarını kolaylaştırıyor.

 Organizasyonların karşılaştıkları ya da karşılaşabilecekleri problemlerin saptanması ve çözümlenmesi aşamalarında danışmanlık hizmetleri veriyor.EISA; insan Kaynakları alanındaki değişim ve gelişimde öncü rol oynayan, insan kaynakları verimliliğinin arttırılmasında etkin işleve sahip, uluslararası rekabeti ve evrensel başarı kriterlerini kendine rehber edinmiş bir firma olmak vizyonuyla hareket ediyor. Müşterilerinin farklı coğrafyalardaki farklı gereksinimlerine en hızlı ve doğru çözümü üretme konusunda kanıtlanmış bir iddiaya sahip olan EISA, ulusal projelerin gerektirdiği eşgüdüm, ofisler arası sinerji ve yakın takip yaklaşımı ile, müşterilerinin “hayatını kolaylaştırır’’.

EISA Danışmanlık Genel Müdürü Merve Genel: “Üniversitede aldığım eğitimler, iş tecrübelerim ve Trabzon’da sohbet ettiğim iş adamlarıyla yaptığım konuşmalarda; büyümeye çok açık olan bu şehrin, özellikle hizmet sektöründe bazı konularda desteğe ihtiyaçları olduğunu gördüm. Buda beni bu konuda düşünmeye sevk etti ve sonuç olarak bugün EISA Trabzon’da. Öncelikle kendi mesleğin olan Yeminli tercümanlık hizmeti veriyoruz. İngilizce, Almanca, Rusça ve diğer dillerde. Bunun yanında; kurumsal firmalara: Mesleki İngilizce, diksiyon, hitabet, liderlik eğitimi, kişisel gelişim, yaşam koçluğu, iş güvenliği ve KOSGEB projeleri hususunda danışmanlık hizmeti veriyoruz. Özellikle Almanya’da akrabası, eşi, dostu Almanya’da yaşayan bir sürü insan var ve değişen kanunlar çerçevesinde evlenip Almanya’ya yerleşecek olan kişilerin yerine getirmesi gereken yükümlülükler biraz teferruatlı. İşte bizim burada yaptığımız şey o teferruatla birebir ilgilenmek. Dil eğitiminden bürokratik işlemlere kadar profesyonel bir ekiple beraber tüm işlemleri danışanımız adına biz yürütüyoruz” açıklamasında bulundu.

HAYALİNİZDEKİ KARİYER FIRSATI ŞEHRİNİZE GELİYOR

MUTFAK KARİYERİ YAPMAK İSTEYENLER BULUŞUYOR


American Hospitality Academy International  Hotel Management Schools’un, (AHA-IHMS) Istanbul ayağı olan ve T.C Milli Eğitim Bakanlığı onaylı,  profesyonel aşçılık okulu  USLA (Uluslararası Servis ve Lezzet Akademisi) mutfak kariyeri yapmak isteyenler ile Türkiye’nin en büyük illerinde buluşmak için hazırlanıyor.



USLA tanıtım turunda, çağımızın mesleği olan aşçılık alanında kariyer yapmak isteyenler için mesleğinde uzmanlaşmış, ödüllü şefler, geleceğin şef adaylarına USLA’da  mutfak sanatları, aşçılık , pasta / ekmekçilik eğitimi’nin yanı sıra mezun olduktan sonraki iş fırsatları ve sektörel bilgilendirmelerde bulunacaktır. USLA, yeteneklerini eğitimle birleştirmek isteyen herkesi bu muhteşem, ücretsiz eğitim seminerlerine bekliyor. Ünlü bir “Chef” olma yolunda son kararınızı vermeden, kafanızdaki bütün soru işaretlerinin cevabını bulacağınız bu seminerlerde, profesyonel


USLA eğitmenleri, belirtilen yer ve zamanlarda Şef adaylarını ağırlamak için sabırsızlanıyor.
04 Aralık  ---   ANKARA  ---   Hilton Ankara / 11:00-16:00 saatleri arasında
05 Aralık ---  KAYSERİ   ---   Hilton Kayseri / 10:30-16:00 saatleri arasında
06 Aralık ---  ADANA ---  Sürmeli Otel / 12.00-16:00 saatleri arasında
08 Aralık --- ANTALYA  ---  Rixos Downtown / 11:00-17:00  saatleri arasında
12 Aralık ---   BURSA --- Hilton Bursa /  12:00-16:00 saatleri arasında
13 Aralık ---  İZMİR --- Hilton İzmir /   11:00-16:00 saatleri arasında

TÜRKİYE SİNEMASI DÜNYA AKADEMİK BULUŞMALARI



Yönetmen Kutluğ Ataman, Oyuncu Ezgi Mola, Yapımcı Zeynep Özbatur Atakan, Yapımcı Direktör Elif Dağdeviren ve İstanbul Üniversitesi ile VGIK’ Üniversitesi’nin Moskova buluşması ileriye yönelik heyecan verici projelerin habercisi oldu. İlki bu yıl Rusya’da düzenlenen “Türkiye Sineması Dünya Akademik Buluşmaları” için Moskova’ya giden İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi akademisyenleri ve Türkiye sineması temsilcileri, dünyanın ilk sinema okulu All-Russian State University of Cinematography (VGIK) Rektörü; Rusya’nın sinema alanındaki en güçlü isimlerinden; V.S. Malyshev ile bir araya geldi. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü-Kültür ve Turizm Uzmanı Gülden Yeşim İşözen ve Türkiye’nin Moskova Büyükelçiliği Kültür ve Turizm Müşaviri Alper Özkan da ekibi yalnız bırakmadı. Toplantıda iki ülke arasında kültürel ve sinema bazlı işbirliklerinin üniversite özelinde sürekli, kalıcı ve uzun vadeli olabilmesi için anlaşma imzalanmasına karar verildi.


İki Üniversite Arasında Tam İşbirliği
VKIG Üniversite’sinde yapılan toplantıya, İstanbul Üniversitesi adına Rektör Danışmanı ve İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Ergün Yolcu, İletişim Fakültesi Sinema Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ceyhan Kandemir ile yine aynı fakültede öğretim görevlisi Yrd Doç. Dr. Özgü Yolcu katıldı. Yapımcı Zeynep Özbatur Atakan, Yönetmen Kutluğ Ataman ve Akademik Buluşmalar direktörü, yapımcı Elif Dağdeviren organizasyonun uluslararası hedefleri ve bu çalışmaların iki ülke sinemasına yapacağı katkılardan söz ettiler.

“Rusya ile hem çok yakın hem çok uzağız”
Türkiye ve Rusya’nın kültür ve sinema olarak çok güçlü iki ülke olduğu, başta ekonomi ve ticaret olmak üzere çok yakın ilişkiler kurmalarına karşın kültürel işbirliğinin yeterli olmadığını anlatan Elif Dağdeviren sözlerine şöyle devam etti. “Türkiye sinemasıyla dünya sinemalarını buluşturma hedefimizdeki ilk ülkenin Moskova olmasının nedeni, hem birçok konuda çok yakın olup hem de kültürel alanda daha yakın olmayı sağlayabilmektir. Akademik olarak; yani üniversiteler arasındaki işbirliklerinin de uzun vadede her iki ülkenin ortak sinema kültürüne katkısının çok fazla olacağına inanıyorum. Bu işbirlikleri sonucunda ortak bir platform oluşturarak dünyada da merkezinin İstanbul olduğu, sinema temelli bir think thank yaratabilmeyi hayal ediyorum” dedi.

Doç. Dr. Ergün Yolcu; Türkiye’nin en köklü üniversitesi olan İstanbul Üniversitesi’nin çeşitli ülkelerle ikili anlaşmalar yaparak öğrenci ve öğretim görevlisi değişimine önem verdiğini belirtti. Türkiye Cumhuriyeti’nin Mevlana öğrenci değişim programı ile Avrupa dışındaki ülkelerde yapılan ortak çalışmaların Rusya’yla da sürekli olarak gerçekleşmesini istediklerini söyledi.

“Turizm, ekonomi,  işbirliklerimiz yanında kültürel işbirliğimizi geliştireceğiz”
VGIK Üniversitesi Rektörü V.S. Malyshev; uluslararası temaslar ve iş birliklerine açık olduklarını belirterek; “Türkiye’yle turizm, ekonomi, siyasi işbirliklerimiz ileri gidiyor ancak nedense kültür konuları geride kalıyor. Dünyada kültür, “soft power” olarak çok önemli” dedi. Kültürel işbirliklerinde insanların siyasetten daha çabuk birbirlerini anladıklarını belirten Malyshev; “İki tarafın isteği olduğu zaman işbirliğimizi çok güzel geliştirebiliriz. Bana göre ilişkilerin doğması ve gelişmesi için bu tür yüz yüze temaslar çok faydalı oluyor. Yönetmenlik okuyan bir öğrenci, başka bir ülkenin yönetmeninden ders aldığında birlikte çok güzel çalışmalar yapabilirler” diyerek sözlerine devam etti.

“İstanbul Üniversitesi’yle anlaşma yapmaya hazırız”
Farklı ülkelerde yaşayan ama aynı işi yapan insanların birbirlerini çok daha çabuk anlayabildiklerini dile getiren rektör; “Bu insani temaslar elbette daha kurumsal işbirliklerin önüne geçmemeli. Yani öğrenci ve öğretim görevlisi değişimlerinin yanı sıra, ek olarak iki üniversite arasındaki Akademik Buluşmalar’la yaptığımız gibi temaslar, etkinlikler, festivaller olmalı; süreklilik de çok önemli. Şu an uluslararası onlarca film okulu ve eğitim merkezleri ve üniversitelerle anlaşmamız var. Bunlardan birisi de bugün ilk adımını attığımız Akademik Buluşmalar’ın ardından Türkiye ile olacak. İstanbul üniversitesi ile anlaşma yapmaya ve somut olarak yapacağımız çalışmaları hayata geçirmeye hazırız. İmza attığımız zaman bu anlaşma niyetlerimizin ciddi olduğunun ve verdiğimiz sözleri tutacağımızın da vaadi olacak” diyerek sözlerini tamamladı.

“Akademik Buluşmalar’ın somut çıktıları olacak”
Toplantıda konuşan Kültür ve Turizm Müşaviri Alper Özkan, Rusça başladığı sözlerine Türkçe devam etti.  “İki ülkenin de siyasi anlamda en iyi ilişkileri yaşadığı dönemden geçiyoruz. Bu da siyasi ve ekonomik anlamda ilişkilerin sürekli gelişmesine yol açıyor. Bunun da enerji ve turizm gibi birçok sektöre önemli yansımaları oluyor. Örneğin geçen yıl 4 milyon 300 bin Rus turisti Türkiye’de ağırladık. Kültür anlamında da belirli çalışmaları arttırarak devam ettirmek istiyoruz. Bu faaliyetler bizim için de çok önemli” dedi. Özkan sözlerine; “Akademik Buluşmalar çerçevesinde sinemacılarımızla birlikte olmak, onları ve yapıtlarını izlemek çok değerli bir faaliyet ve bu faaliyetlerimizin somut çıktıları olacak”dedi.

“Sinema yapmak konusunda iki ülke de birbirinden çok şey öğrenecek”
Toplantıda son olarak söz alan Yönetmen Kutluğ Ataman; “Biz de iki değim vardır, biri her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır, ikincisi de taş yerinde ağırdır... Kurumlar arası ilişkilerin geliştirilip anlaşmalar yapılmasına inanıyorum ancak aynı şekilde sinema yapmak yolunda endüstrilerin birbirlerinden çok şey öğreneceklerini ve sinema yapmak konusunda etkileşim ve bilgi alışverişinin önemine inanıyorum” dedi.

Ataman;  değişik kültürlerin, özellikle sinema alanında artistik ve teknik konularda birbirlerinden çok şey öğrenebileceklerini, sinemanın ortak bir dil olduğunu söyledi.  “Özellikle Türkiye sinema endüstrisinin Rusya’dan, Rusya sinema endüstrisinin de Türkiye’den öğreneceği çok şey var. Türkiye’nin en önemli yönetmenlerinden Nuri Bilge Ceylan, Altın Palmiye aldığı filmi hakkında konuşurken hem Çehov’dan hem Tarkovsky’den çok etkilendiğini söyler. Türkiye sineması üzerinde çok etkisi var Rusya’nın ve bunun boşa harcanmamsı gerektiğini düşünüyorum” dedi.

Sinema sanatı aracılığıyla uluslararası bütünleştirici olma yolunda ilk adım
İki üniversite arasındaki işbirliği anlaşmasının önümüzdeki günlerde imzalanmasına karar verilirken Türkiye Sineması Dünya Akademik Buluşmaları da ilk somut meyvesini böylece vermiş oldu. Sinema sanatı aracılığıyla uluslararası bütünleştirici olmak, dünyanın köklü devlet üniversiteleriyle programlar, projeler geliştirilmek, akademik ve sektörel sinerjilerin ortaya çıkması ve buradan sinema bazlı bir Think Tank oluşturulması hedefine de bir adım daha yaklaşıldı.

İSVEÇLİ MÜSLÜMAN ŞARKICI MAHERZAİN KONSERİ 15. MÜSİAD ULUSLAR ARASI FUARI’NDA

Lübnan asıllı İsveçli Müslüman şarkıcı MaherZain İstanbul’da
Dünya ekonomisine yön veren işadamlarını bir araya getiren MÜSİAD Uluslararası Fuarı aynı zamanda dünyada büyük ün kazanan bir sanatçıyı da ağırlayacak. Müslüman ülkelerde çok sevilen ve albümleri büyük satış rakamları yakalayan şarkıcı MaherZain fuarın ilk gününde vereceği konserle fuara renk katacak.


MaherZain, iki albümünde 6 farklı dilde seslendirdiği şarkılarıyla ve mükemmele yakın Türkçesiyle söylediği 7 şarkısıyla dinleyenleri kendine hayran bırakıyor. Özellikle gençlerin büyük bir beğeni kazanan MaherZain konseri merakla bekleniyor. İstanbul’da iki yılda bir Müstakil Sanayici İşadamları Derneği (MÜSİAD) tarafından düzenlenen15’inci MÜSİAD Uluslararası Fuarı, bu yıl 500 yerli ve yabancı katılımcı firmayı, 102 ülkeden 7 bin seçkin işadamını, 200 bin yerli ziyaretçiyi ve 1.000 katılımcı firmanın stant açacağı100 bin metrekare alana yayılmış 8 salonda bir araya getirecek.
Şarkılarını 6 dilde söylüyorMÜSİAD Uluslararası Fuarı’nın ilk günü 26 Kasım 2014 tarihinde CNR Expo Salon 2önemli bir konsere ev sahipliği yapacak. Müslüman dünyasında büyük bir üne kavuşan Lübnan asıllı İsveçli R&B şarkıcısı MaherZain sahne alacak. Şarkılarını İngilizce, Fransızca, Arapça, Türkçe, Malay ve Endonezya dilleri olmak üzere tam 6 dilde seslendiren MaherZain, iki stüdyo albümü bulunuyor.


7 Türkçe şarkısı var
İlk albümü 2009 yılında ThankYou Allah (Teşekkürler Allah) ismiyle piyasaya süren MaherZain, kısa sürede uluslararası çapta bir başarı elde ederek 2012 yılında ise ikinci albümünüForgive Me (Beni Bağışla) ismiyle çıkardı.Bu iki albümde toplam 7 Türkçe şarkı söyleyen MaherZain mükemmele yakın Türkçesiyle dinleyenleri kendine hayran bırakıyor.

15’inci Uluslararası MÜSİAD Fuarı giriş davetiyesi sahibi olan kişiler 26 Kasım Çarşamba günü CNR Expo Salon 2’de konsere katılabilecek.

MaherZain Resmi YouTube Kanalı: http://goo.gl/pj9I3 /www.maherzain.com



“HİKAYESİ TADINDA YEMEKLER” KİTABINI KANYON’DA LEZZETSEVERLERE İMZALADI

 
YAĞIZ İZGÜL KANYON'DA KİTABINI İMZALADI



Yağız İzgül "Hikayesi Tadında Yemekler" kitabını Kanyon'da lezzetseverler için imzaladı.Silverline Ankastre 'nin Ünlü şef Yağız İzgül'ün moderatörlüğünde hazırladığı ve içerisinde  tariflerin yanısıra İzgül'ün hayata dair yazdığı kısa hikayelerinin de yer aldığı kitap oldukça yoğun ilgi görüyor... Silverline Ankastre'nin İstanbul Kanyon Alışveriş Merkezi'nde düzenlediği imza gününde hem Yağız İzgül hayranları  hem de kitaba ulaşmak isteyenler soğuk havaya rağmen uzun kuyruklar oluşturdu... Sıcak sohbetlerin yer aldığı etkinlikte her yaştan insan İzgül ile tanışmak için sıraya girdi...


Silverline 20. yılında kullanıcısına özel bir hediye...
Şeflerin Düellosu yarışma programında yaptığı jüri üyeliği ile tanınan ünlü şef Yağız İzgül'ün moderatörlüğünde hazırlanan "Hikayesi Tadında Yemekler" , klasik bir yemek kitabından çok öte... Birebir uygulanabilir lezzetli tariflerin yanı sıra Yağız İzgül'ün mutfağa ve hayata dair yazdığı kısa hikayeler, kitabı sıradanlıktan çıkarıyor... Kırmızı etten, balığa, tavuktan, sebze yemeğine, ekmekten, makarnaya 50 özel tarifin yer aldığı kitapta önemli ipuçları ve tüyolar da yer alıyor... Mutfakta zaman geçirmekten hoşlanan Silverline kullanıcılarının keyifle okuyacağı ve içindeki tarifleri kolaylıkla deneyimleyeceği "Hikayesi Tadında Yemekler" kitabı , Kasım ayı sonuna kadar Silverline Ankastre'nin online satış mağazası www.silverlinemagaza.com üzerinden BO6212X01 fırın modelinden satın alan herkese hediye ediliyor.

RICHMOND NUA WELLNESS-SPA,ÜLKE ÖDÜLÜNE LAYIK GÖRÜLDÜ


Dünyanın en değerli Spa platformlarından Spafinder,Spafinder Wellness Travel Awards 2014 ödüllerini açıkladı.Spafinder Wellness Seyahat Ödülleri’nde Türkiye adına Ülke Ödülü’ne layık görüldü.Dünyanın en etkili Spa otoritelerinin bir araya gelerek kurduğu ayrıcalıklı destinasyon sitesi Spafinder, her yıl olduğu gibi bu yıl da tüm dünyadaki başarılı Spa’ları bir çok kategoride değerlendirerek ödüllendirdi. Richmond Nua Wellness-Spa, Spafinder Wellness Seyahat Ödülleri’nde Türkiye adına Ülke Ödülü'nün sahibi oldu.


Richmond International Kreatif Direktörü Belgin Aksoy “Dinlenmeyi sağlık ve huzur ritüeline dönüştürmenin yanı sıra Türkiye’de “iyi yaşam” kavramının geliştiricisi olmaya devam ediyoruz. Aldığımız bu prestijli ödül Richmond Nua ailesi olarak bizleri gururlandırırken, yeni başarılara imza atmak için motive ediyor.” dedi.Richmond Nua, geçtiğimiz yıl da Spafinder ödüllerinde 2013 “Best In Turkey” (Türkiye’nin en iyi Spa oteli) ve “Best for Romance” (Dünyanın en iyi romantik otellerinden biri)ödülü ile onurlandırılmıştı.


Wellness ve Spa otoritesi olarak 25 yıldan fazla tecrübesiyle iyi yaşamla ilgili ürün ve hizmetlerle endüstriye, iş ortaklarına, tüketicilere ve çalışanlara öncülük eden Spafinder Wellness Ödülleri, endüstri içerisindeki en büyük platformdur. Ayrıca tüm dünyadaki Spa tutkunlarının, 5 farklı kıtaya ayrılmış, yüzlerce elit Spa arasından seçim yapma şansını bulabildiği bir kaynaktır.

Kimler seçiyor ? En saygın wellness ve Spa ödüllerinden Spafinder Wellness Ödülleri, son üç sene içerisinde dünya üzerindeki Spa’ları bizzat ziyaret ederek deneyimleyen takipçilerin oylarıyla seçiliyor. www.spafinder.com Türkiye’nin bol ödüllü ilk ve tek “Destinasyon Spa” oteli Richmond Nua, Sapanca Gölü’nün yemyeşil ormanla kesiştiği noktada büyülü ambiyansıyla ruhsal ve bedensel dinginlik ve huzurun adresidir.

ACQUERLLO DÜNYANIN EN İYİ 20 OTEL RESTORANINDAN BİRİ SEÇİLDİ



St. Regis Venice, San Clemente Palace’ın İddialı Restoranı Acquerello, Dünyanın En İyi 20 Otel Restoranından Biri Seçildi.Dünyanın En İyi 20 Otel Restoranı İngiliz Telegraph Gazetesi tarafından açıklandı! Listede, Uyar ailesine ait Permak Grubu’nun sahip olduğu St Regis Venice, San Clemente Palace otelinde bulunan Acquerello Restaurant da bulunuyor! Dünyanın dört bir yanından en iyi restoranların yarıştığı listeye, Venedik’ten ilk 20’ye adını yazdıran tek restoran Acquerello oldu.


Amerikan yemek enstitüsü Daily Meal’ın, önde gelen restoran eleştirmenleri, gurmeler ve gazetecilerin gerçekleştirdiği analizler sonucu oluşturduğu ve dünyanın en iyi otel restoranlarını belirlediği merakla beklenen listesi açıklandı.  Dünyanın dört bir yanından restoranların girmek için yarıştığı “Dünyanın En İyi Otel Restoranları Listesi”, unutulmaz ve eşsiz bir yemek deneyimi vaat eden restoranları içeriyor.  

‎Hizmete girdiği ilk yılında, “Dünyanın En İyi Otel Restoranları” listesinde ilk 20’ye girmeyi başaran Acquerello, St. Regis Venice, San Clemente Palace otelinin içinde yer alıyor. Deniz mahsullerine odaklanan restoranda, Chef Roberto Dal Seno tarafından özenle hazırlanan yemekler, deniz kıyısında San Marco Meydanı manzaralı görkemli bir terasta servis ediliyor. Restoran, otel müşterilerinin yanı sıra, dışarıdan sınırlı sayıda rezervasyon kabul ediyor. Acquerello aynı zamanda limitli sayıda üretilen çok özel şarapların yer aldığı bir mahzene sahip.


Permak Grubu geçtiğimiz yıl İtalya’nın en değerli gayrimenkulleri arasında gösterilen Venedik’in merkezinde yer alan San Clemente adasını satın alarak, adanın içinde  St. Regis Oteli’ni hizmete açtı. Otel, çok kısa bir sürede dünya jet set ve starlarının uğrak yeri haline geldi. Permak Grubu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Emir Uyar, Türk bayrağını İtalya’da, bu kadar önemli bir lokasyonda dalgalandırmanın gururunu yaşadıklarını belirtti.

Dünyanın En İyi Otel Restoranları Listesi'ne aşağıdaki link'ten ulaşabilirsiniz :
http://www.telegraph.co.uk/luxury/travel/51194/the-worlds-best-hotel-restaurants.html



LEZZET FESTİVALİ RENAISSANCE ISTANBUL BOSPHORUS HOTEL’DE!



Renaissance Istanbul Bosphorus Hotel Kasım ve Aralık ayları süresince devam edecek lezzet festivali ile Türkiye’nin en özel tatlarını misafirlerle buluşturuyor. Türkiye’nin 7 bölgesinden gelen birbirinden leziz tatlar, Renaissance Otel’in deneyimli şefleri tarafından yeniden yorumlanarak farklı sunumlar eşliğinde misafirlerin beğenisine sunulacak. Şalgam dolması, etli firik pilavı, kazan usulü ciğer kebabı gibi özgün lezzetlerin yanı sıra Ankara tava, Beykoz kebabı, Çökertme kebabı gibi klasikleşen lezzetlerden her damak zevkine hitap eden bir tat bulmak mümkün.


Her Hafta Bir Bölge, Yedi Farklı Lezzet
Hem unutulmaya yüz tutan yemekleri tekrar hatırlamak, hem de gizli kalmış lezzetleri keşfetmek için enfes öneriler sunan Otel’de yemekler büyüleyici Boğaz ve Tarihi Yarımada manzarasına sahip 212 Restaurant’ta servis ediliyor. Yöresel tatları yaratıcı yorumlarla misafirlere sunan Otel her hafta bir bölgeye ev sahipliği yapacak. Dört farklı başlangıç, bir ara sıcak ve bir ana yemekten oluşan bu özel menül alkolsüz meşrubat dahil kişi başı 165 TL.


Renaissance Istanbul Bosphorus’un bu özel menülerini deneyimlemek için 0212 340 70 00 numaralı telefondan rezervasyon yapılabiliyor.

24 Kasım 2014 Pazartesi

SETUR 2015 ERKEN REZERVASYONDA % 45 ‘E VARAN İNDİRİMLER SUNUYOR


Setur Turizm Müdürü Oktay TEMELLER, Erken Rezervasyon Avantajlarını Değerlendirdi.
Kaliteli hizmet anlayışı, sunduğu avantajlar ve müşteri memnuniyetiyle yıllardır fark yaratan Setur, 2015 erken rezervasyon döneminde sunduğu kampanyalarla tatilcilere eşsiz bir tatilin kapılarını aralıyor.

 Setur Turizm Müdürü Oktay TEMELLER, 24 Kasım itibariyle en seçkin yurtiçi otellerde % 45’e varan indirimlerle satışlara başladıklarını; ne kadar erken rezervasyon yapılırsa o kadar avantajlı olacağını belirtti. Hem otel hem de uçak için hızlı davranılması gerektiğini dile getirerek, seyahatseverlere dönemlere göre azalarak devam edecek indirimlerden en yüksek faydayı sağlayabilmeleri için erken karar vermelerini önerdi.

Erken rezervasyonun en büyük artısı;tatilin normal fiyatlarından çok daha uygun ücrete alınabilmesi ve taksit seçenekleri ile ödeme kolaylığı sağlanması. Ayrıca, hem bütçe hem de zaman planlamasını sağlayan fırsatlar, dilenen yer ve kategorideki oda bulma sıkıntısını da ortadan kaldırıyor.
Erken Rezervasyon Fırsatlarında Her şey Tatilciler için Düşünülmüş…

2015’de toplam bireysel yurtiçi tatil rezervasyonlarının % 40’ının erken rezervasyon döneminde gerçekleşmesini öngördüklerini dile getiren TEMELLER,Setur’un24 Kasım itibariyle en seçkin otellerde % 45’e varan indirimlerle satışlara başladığını ifade ederken;erken rezervasyon yaptıranların yer problemi yaşamayacağını vurguladı.

Setur’la erken rezervasyon döneminde yapılanyurtiçi otel rezervasyonları,ekstra % 1 gibi sembolik bir poliçe ücreti karşılığında sigortalatılabiliyor ve hiçbir mazeret bildirmeksizin konaklama gününe son 72 saat kalaya kadar iptal edilip yapılan ödeme geri alınabiliyor.

Her Geçen Yıl Erken Rezervasyona Talep Artıyor!
Yerli ve yabancı turistlerin erken rezervasyona ilgisini değerlendiren OktayTEMELLER;yerli turistlerinerken rezervasyona her geçen yıl ilgisinin arttığını ve artık Avrupalılar ile aynı koşullarda tatil yapabildiklerini belirtti. Yaz sezonu rezervasyonlarının %50’sinin erken rezervasyon döneminde gerçekleştiğini söyleyen TEMELLER; otellerin önceliğinin mümkün olduğunca erkenden oteli doldurmak ve boş kalan yerlere daha doğru aksiyonlar almak olduğunu söylerken; yerli turistler için en çok tercih edilen noktaların ise Bodrum, Belek, Kemer, Çeşme ve Marmaris olduğunu dile getirdi.
SETUR HAKKINDA

1965 yılında Koç Holding şirketlerinden biri olarak kurulmuş olan SETUR ile ilgili bilgiler:
SETUR’un turizm alanındaverdiği hizmetler; yurt içi ve yurt dışına dönük tur operatörlüğü, IATA uçak bileti satışı, kongre ve seminer organizasyonları, incoming ve outgoing ve yurt dışı eğitim alanları çatısı altında toplanmıştır.

bookinturkey.com  13 yıldır online otel, tur, uçak bileti rezervasyonları, araba kiralama, marina, gulet kiralama hizmetlerinin yanı sıra geniş içeriği ile bir turizm rehberi niteliği taşımaktadır.Geliştirdiği online ve gerçek zamanlı rezervasyon sistemiyle Türkiye'de bir ilki gerçekleştiren  bookinturkey.com, yenilenen web sitesi ve yeni karakteri BUKİ ile hizmet vermeye devam etmektedir.
2012 Temmuz ayında hayata geçen SEDVENTURE markası,  SETUR ailesinin en yeni üyesi. SEDVENTURE,  vahşi yaşam fotoğrafçısı Süha DERBENT’in danışmanlığında kişilere özel programlar ile ekolojik ve alternatif turizme ilgi duyanlara seyahat ve fotoğraf turları düzenlemektedir.

SETUR DUTY FREE tüm yurda yayılan havalimanları, kara sınır kapıları ve deniz limanlarında 15.000 m²’yi aşkın 23 lokasyonda bulunan 38 mağazası ile gümrüksüz satış mağazaları işletmeciliği SETUR yıllık cirosunun önemli bir payını oluşturmaktadır.

SETUR MARINAS, SETUR ailesinin önemli markalarından biridir. Marina işletmeciliğinde Akdeniz çanağının ve Türkiye’nin en büyük zinciri konumunda olan SETURMarinaları; Kalamış-Fenerbahçe, Yalova, Ayvalık, Çeşme, Kuşadası, Marmaris, Kaş, Finike, Antalya ve Midilli olmak üzere toplam 10 marinası ve 5 binden fazla yat bağlama kapasitesi bulunmaktadır.

1990 yılında kurulan SETAIR ise özel havacılık faaliyetlerini sürdürmektedir. SETAIR filosunda 14 yolcu kapasiteli 2 adet Falcon 900 LX tipi jet ve12 yolcu kapasiteli Challenger 605 tipi jet, 9 yolcu kapasiteli 2 adet Agusta Westland 139 tipi helikopter ve 8 yolcu kapasiteli Cessna Grand Caravan tipi deniz uçağı bulunmaktadır.


Malezya’nın Renkleri

İkinci kez geçtiğim Malezya’da;  başkent Kuala Lumpur, Kamerun bölgesi, Pening, Sabah, Sarawak, adalar ve öteki yaşam ve turistik alanlarında; Pasifik renklerinin gizemli kuytusunda, zikir eder gibi dans etmenin dayanılmaz hafifliğini yaşadım... 54 ülkeden pek çok konuğun davet edildiği, 10 günlük Malezya gezisine; Renklerin keşfi de denebilir...

Sarawak’ta bulunan UNESCO korumasındaki Semenggoh Doğal Yaşam  Merkezi’nin girişinde; “Selamat Datang!” “Hoş Geldiniz!” diye sizi güler yüzle karşılayan papağanla konuşmayı unutmayın. Ya da, akşam sofrasında hareketli görüntüler sunan Aborjinler, Kelle Avcıları, Malaylar, Hindular ve Çinliler başta olmak üzere, onlarca etnik farklılıklara ve Müslüman, Hindu, Budist ve Hıristiyan gibi dinlere inanan Malezyalılar; çok renkli ve zengin etnik farklılıklarına karşın; birlikte yaşama kültürünün barış, huzur ve sevgi içinde mucizevi örneğini sergiliyorlar... Malezya; her yıl yüz binlerce turist çeken nefes kesici deniz ve tropikal yeşilliklerle süslü orman ve deniz manzaralarına sahip ilginç bir ülke.  Özellikle büyük bir alanı Endenozya toprağı olan Borneo Adası’nda yer alan, Malezya’ya bağlı Sabah ve Sarawak Özerk Bölgesi’inde var olan ve Malezya’nın renkleri olarak algılanan yabanıl yaşam ve ilkel kabile kültürleri ise, tam bir turizm potansiyeli olarak; papağan ve orangutanlarla şarkı söyleyen, Aborjin ve Kelle avcılarıyla dans eden yeni konuklarına hizmet veriyor. UNESCO korumasında bulunan, tropikal iklimin beslediği bereketli toprakları, doğal yaşam alanı seçen pek çok endemik flora ve faunaların da korunduğu bir açık hava müzesidir bu cennet topraklar…

4 eyalet, 13 bölge ve 1007 adadan oluşan Malezya’nın kuzeyinde Tayland, Vietnam ve Filipinler, güneyinde Singapur ve Endonezya, batısında Hint Okyanusu ve doğusunda Pasifik Okyanusu bulunmaktadır. THY farkı ile 11 saat süren uçak yolculuğumuzun ardından, yeryüzü cennetine ayak basmanın huzur, güven ve mutluluğunu yaşamak bir ayrıcalık olsa gerek...

Malezya’da, ilk çağlarda oluşan ve 130 milyon yıl boyunca balta girmeyen yağmur ormanları, çok sayıda bitki ve yabanıl hayvana ev sahipliği yapıyor. Malezya yarımadasının hem doğu, hem de batı sahilleri ile Bordeo Adası’nda bulunan Sabah ve Sarawak Eyaletleri, uçsuz bucaksız kumsallara sahiptir. Tüm bunların yanı sıra, başta başkent Kuala Lumpur olmak üzere, şehirlerde modern teknolojinin izlerini ve Monoray denilen hızlı tren, ileri telekomünikasyon, bilişim sistemi ve otomotiv sanayinin gelişmişliğini her yerde görmek mümkün.

Dağlarda odun ateşi gölgesindeki ahşap evleri, derelerde balık avlayan çocukları, çay toplayan güzelleri ve yabani hayatın ortasında golf yapanları görürseniz şaşırmayın...

“Güney doğu Asya’nın yeryüzü cenneti ve Bizim hikayemiz” diye söze başlar Malezyalılar, başkent Kuala Lumpur’u anlatırken. “Çamurlu kavşak” anlamına gelen Kuala Lumpur, federal başkent olmanın yanı sıra; ülkenin ticaret, siyaset, kültür, eğlence ve uluslararası etkinlikler merkezidir. Uluslararası Kuala Lumpur Hava Limanı’ndan kent merkezine, saatte 340 Km. hız yapan Monoray adı verilen yüksek hızlı trenle gitmenin ayrıcalığını yaşadık. Kuala Lumpur’da Ulusal Müze, Ulusal Cami, İkiz Kule, Ticaret Merkezi, Golden Horses Sarayı, Sultan Abdul Samat Sarayı, Milli Bilim Merkezi, Çin Sokağı, Çilek ve Orkide Bahçesi ve Pazar Yeri mutlaka gezilmeli. Tavuk ayağı yemeği hariç, böcekli yılan çorbası dahil, Güney Asya yemek kültürünün gastronomi hazlarını tadın. Özellikle balık ve karides başta olmak üzere, deniz ürünü besinleri yemeden dönmeyin…

“Malaysia Visit 2014 Truly Asia” ve “Aer Meet Malaysia 2014” etkinlikleri kapsamında gittiğim Malezya gezim oldukça iyi geçti. Dünyanın pek çok ülkesinden gelen onlarca gazeteci, gezi yazarı, editör, belgeselci, fotoğrafçı, rehber, tur operatörü ve turizm acentacısı vardı. Tüm ekipler uyum içinde idi. Avusturalya ekibi sürekli problem çıkardı. Ama Yeni Zelanda ekibi örnekti, güzeldi. Malezya İslam Üniversitesi ve Sarawak Üniversitesi’nde okuyan Türk öğrencilerden İbrahim Karadaş ve Esat Kara rehberimizdi. Safari ve doğa fotoğrafçısı Shamsul Bin Abdullah, Turizm Bakanı Datuk Seri Hj. Ahmad Phesal Bin Hj. Talib, Turizm Bakan Yardımcısı Dato Hj. Azizan Noordin ve öteki bakanlık elemanlarına desteklerinden dolayı, Türk ekibi adına teşekkür ederim.

Tayland’ın güneyinde bulunan Perlis’te; Kelumpang Kelebek ve Çiçek Serası, Topraksız çilek üretilen seraları, Kireçtaşı Mağarası, Yılan Çiftliği ve deniz ürünleri ile meşhur yerel mutfağın yemekleri sizi büyüleyecektir. Kedah’ta ise; Zahir Cami, Dodol Tatlısı Lokantası, Kartal Meydanı, Timsah Çiftliği, 23 km. uzunluğundaki Penang Asma Köprüsünden geçip,  büyük bir tepe üzerinde kurulmuş olan ve dünyanın en büyük Budist Tapınaklarından birinde zikir eden Malezyalılara eşlik edebilirsiniz. İçeri girerken ayakkabınızı çıkarmayı unutmayın. Hamile Bakire Adası’nda turkuvaz rengi denizin ve altın kumsalların keyfini çıkarın... Bol fotoğraf çekmeyi de unutmayınız. Nem oranının çok yüksek olduğu bu coğrafyaya uygun giysi ve yeme-içme almayı da aklınızdan çıkarmayınız.

Balayınızı geçirmek ya da sevdiğinizle serüven dolu bir tatilin tadını çıkarmak istiyorsanız; yağmur ormanlarının arasında ya da bozulmamış yabanıl doğanın içinde, her türlü konforun ve güvenliğin bulunduğu çok yıldızlı oteller ve bungolog evlerde, keşfetme duygunuzu kışkırtan yitik zaman ışığı gizeminde ve uçuk pastel renklere örtünen dağların ve mavi bulutların şiir sıcaklığındaki dans sizi bekliyor...  Balta girmemiş tropikal bu ormanlarda, aktivist bir sanatçı olmanın ve ılık deniz rüzgarında, gökkubbeye tutunarak acemice ve çılgınca ıslık çalmanın ve bilmediğin dilde şarkı söylemenin ya da özgürlüğün tadını çıkarmanın tam zamanı... Büyük Türk şairi Nazım Hikmet’in şu dizeleri, sanki burası için yazılmış: “Yaşamak bir ağaç gibi / Tek ve hür / Ve bir orman gibi / Kardeşçesine...”

Tarihi bir kent olan George Town gezisinin ardından gittiğimiz Penang’da; adanın en renkli siması olan ve tapınak mumu yapan 87 yağındaki Lee Beng Chuan adındaki yaşlı yerli adam, bu adada ne yememiz gerektiğini şöyle sıraladı: Char Koay Teow, Penang Assam Laksa, Masala Vadai, Kerabu Beehoon, Kuih Pai Ti, Hainanese Chicken Pie… Bu yemeklerin tadına bakmadan dönmeyin…

Wat Chayamang Kalarom Budist Tapınağı, Kapitan Kelling Cami, Hindistan cevizleriyle ünlü Balik Pulav, Kuş Parkı, Yılan Tapınağı, dünyanın en uzun köprülerinden biri olan Panang Köprüsü’nü mutlaka görün... Eyalete ismini veren gümüş renkli kalay yataklarının bulunduğu Penank’ta; İskenderiye Sarayı, Ubudiah Cami, Çömlekçileri ve Kuş Cenneti’ni görmek gerek. Selangor’da ise; günbatımında binlerce ateş böceğinin ışık dansını izleyin. Elbette Batu Mağarası’na çıkmak için 279 basamaklı merdiveni tırmanmanız gerek. Ev sahibi maymunların size eşlik edeceği bu tırmanış sırasında, her yıl hacı olmak için buraya Thaipusain Festivali’ne gelen binlerce Hindu’nun dev Buda heykeli gölgesinde yaptıkları kan, acı ve renk gösterileri ile yapılan zikir törenleri içinizi karartacak cinsten... Negeri Sembilan’da; günbatımını izlerken Sri Menati Sarayı’nı da görmeyi unutmayın. Hıristiyan misyonerlerin etkisinin gözlendiği Malacca’da; nehir gemisi ile gezerken, size eşlik eden rengarenk kelebekleri, timsahları ve renk mozayiki papağanları ürkütmeyin...

Sultan Ebubekir Camisi, Eğlence Parkı, Kota Tinggi Şelalesi, palmiye yağı ve kahve tarlaları ile ünlü Johor’da; sualtı fotoğrafı çekmeyi unutmayın. Taman Negara Milli Parkı’nın içinde bulunan sayısız flora ve fauna türünün bulunduğu Pahang; ilkel Semelai yerlilerinin ilginç yaşam tarzları arasında inzivaya çekilmek ve dans etmek için egzotik bir bölge. Dev kaplumbağası (375 kilo ve 2.5m uzunlukta) ve ipek üretim çiftlikleri, Kelantan Kültür Gösterileri, renkli davullar, geleneksel Malay müziği, ışık ve gölgelerle yapılan kukla gösterileri, koruma sanatı olan “Silat” şovlarını görmek için Kelantan’a gidin. Kahverengi Kartal anlamına gelen Lankavi’de ayak masajı yaptırmayı unutmayın. Yarım saati: 10 $. Sarawak Kültür Köyü’nde beyaz Revaları, Güneydoğu Asya’nın en eski insan kalıntıların bulunduğu Niah ve Mulu Milli Parkı’ndaki 40 bin yıllık insan izlerini ve de ünlü kafatası avcıları Malezya Aborjinlerinin yaşadığı “Uzun Ev”leri mutlaka görün. Dünyanın en büyük mağarası Saramak Chamber’de beyaz ve karabiber üreticileriyle fotoğraf çektirmeyi unutmayın. Dünyanın en büyük çiçeği Ruffles’i görmek, orangutanlarla konuşmak, leoparlarla selamlaşmak, 31 etnik dil konuşan topluluğun yaşadığı ve manda takas yapan “Famu”ların çıplak dansının gerçekleştiği Yağmur Ormanları, Katu Belud yerlilerinin renkli açık pazarında güler yüzlü yerlilerin el yapımı ürünlerinden almak isterseniz Sabah’a gidin. Göçmen kuşların ve yabanıl doğanın içinde rafting heyecanını yaşamaya değer. Eğer keşfetme duygunuz ağır basıyorsa ya da balayına gitmek için yer arıyorsanız Pulov Papan adalarının bulunduğu Labuan bölgesi sizi konuk etmeye hazır. Gümrüksüz alış veriş cenneti olan bu ada, her türlü yerel ve ithal ürünlerle cazibe merkezidir. Batık dalışlarıyla ünlü Labuan’da zengin mercan rezervlerini keşfedebilirsiniz.  220 adet golf sahası var. Her yıl 400 bin yabancı hem golf oynamak hem de iş görüşmeleri için Malezya’ya geliyor.

2 bin metre yükseklikteki Kamerun Dağlarının eteklerini süsleyen yeşil çay bahçeleri; teleferikle yolculuk, çilek, çiçek, kelebek, yılan ve kuş seraları ile süslü bu yayla bölgesine giderken; şelaleyi geçtikten sonra, yolun kenarında otağ kurmuş Aborjinlerin ahşap evlerinde gitar çalan kızlara ve çocuklara bahşiş vermeyi unutmayın. Öte yandan, 25 yıl önce turistleri istemeyen Aborjinlerin yaşadığı ve yeşil çay üretimi ile önde gelen Lankavi Adası (dünyanın en eski kara parçalarından biri olan) halkının, bugün en büyük gelir kaynağı turizmdir. Oldukça uygun fiyata, 1.derecede her tür ürünün kopyasını pazarlarda bulabilirsiniz. Yollarda İngiliz tipi sağdan direksiyonlu Malezya malı Proton otomobiller oldukça yaygın.

Yerlilerle İngilizler arasında 25 yıl süren savaşların ardından bölgede misyoner çalışmalar başlamış. 1890 ve 1923’ten beri Kamerun Bölgesi’ne gelen ünlü coğrafyacı James Brook gibi İngiliz misyonerler, Aborjinler başta olmak üzere, pek çok etnik grubu Hıristiyanlaştırmış. Hatta, Endenozya kökenli Borneo Sultanı; bu İngiliz misyonerlere; “Bu bölgeyi ilkel kabilelerden temizlersen burayı; Sana verdim” anlamına gelen Malayca ‘SARAWAK’ adı verilmiş. Boynunda haç kolye asılı ve adının Maria olduğunu söyleyen Aborjin kadınlar, otel lobilerinde gitar ve piyano çalan erkek yerliler; İngiltere ve Amerika’nın bu bölgede sürdürdüğü küresel kültür kuşatmasının etkisiyle, kendi öz kültürlerini unutup, pazar günleri kiliseye gidiyorlar ve turizm kaynağı olarak folklorik gösteriler yapıyorlar. Festivaller ve bayramlarda en renkli ve en hareketli danslarıyla, beğeni topluyorlar...

Bu saydığım gezilip görülmesi gerekli yerlerin cenneti olan Malezya için bazı pratik bilgileri de vermek gerek... Genel olarak 13 eyaletten biri olan Sarawak 2,5 milyon, Sabah 3,5 milyon ve toplam 30 milyon nüfusu ve de 329.758 km. kare yüzölçümü olan Malezya’da; %57’si 4 eşli olan Müslüman (Şafi), Hindu, Budist, Hıristiyan ve ilkel kültüre sahip Hıristiyan Aborjinler de Malay dili resmi dil olmasına karşın; yaygın olarak İngilizce konuşuluyor. Bu topraklarda 40 bin yıl kökleri olan Malezya yerlilerinden Aborjinlerin sayısı, bu günlerde 10 bin olduğu söylenmektedir... Özellikle Sabah, güney ve kuzey bölgeleri temsilen iki vali tarafından yönetilen Sarawak Bölgesi’nde yaşayan 27 etnik kabileden Malezya Aborjinleri olarak bilinen Orang Ulu, Tumular ve Kelle Avcısı olarak ün yapmış suda yaşayan İban ve Bajau yerlilerin avcılık, dans, müzik, beslenme, barınma ve başka folklorik zenginlikler, bu gün Kültür Turizmi mirası olarak sunuluyor ve dikkat çekiyor. Malezya’da var olan farklı din, dil, renk ve kültürel zenginlikler ile keşfedilmeyi bekleyen doğal ve sosyal varlıklar yeni konuklarını bekliyor…
Malezya’da yaşayan Müslüman (%57), Budist (%21), Hindu (%11), Hıristiyan (%8) ve öteki inançlar (%3) üzerinde etkili olmak için bir dizi yolları denediler. Bunların başında da, Vaftisci Yahya’nın tarikatının çalışmaları dikkati çekmektedir. Bu tarikat mensuplarının “işaret parmağı” semboline karşı, Malay halkı da bunlara tepki olarak, Müslümanların belirgin sembolü olan “baş parmak”la anlaşmayı yeğlediler.
Tropikal iklimin sürdüğü Malezya’da; turizm, imalat sanayi, petrol, palmiye yağı, doğal kauçuk, ahşap ve Kamerun çayı başlıca gelir kaynağıdır. Malezya ile Türkiye arasında 5 saat zaman farkı bulunmaktadır. İstanbul’dan Kuala Lumpur’a uçakla 11 saat sürmekte, THY ve iç hatlarda Malezya Hava Yolları’nın güler yüzlü güzel hostesleri ve konforu farkıyla, bu uzun zamanın nasıl geçtiğini fark etmemektesiniz. 1$: 3.20 RM’dir. Kişi başına düşen milli gelir: 8 bin $’dır.

İş saatlerinde bankalardan ve postaneden her türlü işlem yapmanız olanaklı. Malezya’ya gitmek için vize gerekmemekte ve en az 6 aylık pasaport kullanım süreniz olması gerekli. İç gezilerde uçak, otobüs, taksi ve hızlı trenle yolculuk yapabilirsiniz. Her türlü bütçeye uygun otel ve lokantaların yanı sıra; alış veriş merkezleri ve pazaryerleri bulunmaktadır. Alışverişlerinizde pazarlık etmeyiniz, etiket ederi sabittir. Ziyaretlerinizde yerel gelenek ve göreneklere uyma zorunluluğu vardır. Eve, tapınak ve camilere girerken ayakkabılarınızı çıkarınız, başınızı kapatınız ve etek giyiniz. Yemekte ve alış verişte sağ elinizi kullanınız. Elektrik sistemi 220 V ve üç prizlidir. Malezya için aşı gerekmemektedir. Dengi hastalığına neden olan sivrisineklere karşı koruyucu sprey bulundurun. Soğuk-sıcak farkından kaynaklanan Lejyoner hastalığına dikkat edilmelidir. Cuma günleri ve bazı yerlerde Pazar günü hafta tatilidir.

Malezya’da yaşayan Orta Asya’dan gelen Uygur Türklerinin konuştuğu Urduca da etnik diller arasındadır. Orta Asya Türkü Karahanlılar soyundan olan ve XI. yüzyılda yaşayan Türk dil bilgini Kaşkarlı Mahmut; Araplara Türkçe öğretmek için kaleme aldığı “Divân-ı Lügati’t-Türk” adlı eseriyle ünlüdür. 1074 yılında Hindistan Seferi yapmak üzere gönderdiği ordusu, bu bölgede uzun süre kalınca, halk ordu (urdu) dilini benimsemiş ve konuşmaya başlamıştır. O zamandan beri Hindistan, Pakistan, Afganistan, Malezya ve çevre ülkelerde Urdu (Ordu) Dili konuşulmakta ve bu dili konuşan halka da Urdular denilmektedir. Aslında, Malezya’da da konuşulan Urduca; Güney Asya’da Türk Kültürünü benimseyen halkların konuştuğu Türkçe ya da Arap harfleriyle yazılan Uygur Türkçesi’nden başka bir şey değildir.

Malay dilinde, Türkçe’ye benzer bazı sözcükler bulunuyor. Örneğin: Yazıldığı gibi okunuyor, sesler ve vurgular Türkçe’ye çok benziyor. Kimi sözcüklerin kökleri Türkçe’de olduğu gibi. Türk asıllı eski Turizm Bakanı Adnan Tengku, Türklere özel ilgi gösteriyor. Bazı sözcüklerin karşılığı şöyle: Tey-Ça = Çay, Amma = Ana, Buba = Baba, Anak = Çocuk, Sayan = Sevgi ve Saygı, Ayır = Su, Bulan = Ay, Mata = Göz, Gigi = Diş, Avaş = Savaş... vb.

Coğrafi olarak uzak olmasına karşın; 1100 yılında Kaşgarlı Mahmut döneminde başlayan ve 1550’den beri de Türklerle Malaylar arasındaki ilişkiler oldukça iyidir. Malezya bayrağında; ABD bayrağının şeritleri ve sol üst köşesinde de ay yıldız bulunmaktadır. Eğer Malezya’da bir sorun yaşarsanız, başkent Kuala Lumpur’daki Türkiye Büyükelçiliği her zaman hizmetinizdedir.

İstanbul’da bulunan Malezya Turizm Ofisi, ülkesinin Türkiye ve Balkanlarda daha çok tanınması ve turistlerin gelmesi için çalışıyor. Ankara’da bulunan Malezya Büyükelçiliği’nin yanı sıra; Malezya Turizm Bakanlığı İstanbul ofisi Müdürü Mr. Baharudin Sulaiman ve Pazarlama Müdürü İbrahim Çağrı Sağlık başta olmak üzere, öteki personelin özverili çalışmaları; Türkiye-Malezya dostluğunu pekiştiriyor.

Tüm bunlardan sonra; Kuala Lumpur-İstanbul yolculuğunun ardından, tam da Himalaya Dağları üzerinde, 12 bin metre yükseklikte uçarken, kendimle sesli konuştum; “Ben, Malezya’da ‘PASİFİK RENKLERİ’ başlık bir kitap yazmalıyım ve belgesel çekmeliyim…” dedim. Yağışlı ve kurak mevsimin bereketinde, mavi bulutlarla semah dönen tan çiçeğinin güneşi ilk öptüğü yerde;  pastel renklerin dansında ve sevgide odaklanan, yalın, süssüz ve imge yüklü şiirlere esin kaynağı olan bu düşler vatanı, bir dünya cenneti Malezya beni bekliyor. Yeniden…

Kaynak: www.dursunozden.com.tr

ETIHAD HAVAYOLLARI KABİN TASARIMI SBID ÖDÜLÜNÜ KAZANDI

Etihad Havayolları’nın Airbus A380 uçaklarında yer alan ve havacılık endüstrisinde çığır açan “First Apartment” kabininin tasarımı, İngiliz ve Uluslararası Tasarım Derneği (SBID) Ödülleri’nin 2014 töreninde, en önemli ödül kabul edilen Bütünsel Tasarım Ödülü’ne layık görüldü. 


Etihad Havayolları’nın, yapılan yolcu anketlerindeki görüşler doğrultusunda “lüks bir otel deneyimi sunan ve aynı zamanda Arap modernizmini yansıtan birinci sınıf kabin” olarak tasarladığı “First Apartment” konsepti; göklerdeki en geniş, en lüks ve en özel birinci sınıf kabini olma özelliğini taşıyor. 


Geniş gövdeli bir uçakta tek koridorlu bir yerleşim kullanarak havacılık endüstrisinde bir ilke imza atan şirketin First Apartment kabinlerinde Poltrano Frau koltuk, 205 santimetre uzunluğunda ayrı bir yatak, dolap, tam boy bir gardırop, soğutuculu mini bar ve makyaj masası yer alıyor. First Apartment kabinleri 3,6 metrekarelik alanı Etihad Havayolları’nın mevcut First Class süitlerinde yüzde 74 daha fazla alan sunuyor. Etihad Havayolları’nın ilki 27 Aralık’ta Abu Dabi – Londra uçuşuyla hizmete girecek olan ve toplamda 10 adet sipariş ettiği Airbus A380 uçaklarının her birinde dokuzar “First Apartment” kabini yer alacak.