24 Kasım 2014 Pazartesi

Malezya’nın Renkleri

İkinci kez geçtiğim Malezya’da;  başkent Kuala Lumpur, Kamerun bölgesi, Pening, Sabah, Sarawak, adalar ve öteki yaşam ve turistik alanlarında; Pasifik renklerinin gizemli kuytusunda, zikir eder gibi dans etmenin dayanılmaz hafifliğini yaşadım... 54 ülkeden pek çok konuğun davet edildiği, 10 günlük Malezya gezisine; Renklerin keşfi de denebilir...

Sarawak’ta bulunan UNESCO korumasındaki Semenggoh Doğal Yaşam  Merkezi’nin girişinde; “Selamat Datang!” “Hoş Geldiniz!” diye sizi güler yüzle karşılayan papağanla konuşmayı unutmayın. Ya da, akşam sofrasında hareketli görüntüler sunan Aborjinler, Kelle Avcıları, Malaylar, Hindular ve Çinliler başta olmak üzere, onlarca etnik farklılıklara ve Müslüman, Hindu, Budist ve Hıristiyan gibi dinlere inanan Malezyalılar; çok renkli ve zengin etnik farklılıklarına karşın; birlikte yaşama kültürünün barış, huzur ve sevgi içinde mucizevi örneğini sergiliyorlar... Malezya; her yıl yüz binlerce turist çeken nefes kesici deniz ve tropikal yeşilliklerle süslü orman ve deniz manzaralarına sahip ilginç bir ülke.  Özellikle büyük bir alanı Endenozya toprağı olan Borneo Adası’nda yer alan, Malezya’ya bağlı Sabah ve Sarawak Özerk Bölgesi’inde var olan ve Malezya’nın renkleri olarak algılanan yabanıl yaşam ve ilkel kabile kültürleri ise, tam bir turizm potansiyeli olarak; papağan ve orangutanlarla şarkı söyleyen, Aborjin ve Kelle avcılarıyla dans eden yeni konuklarına hizmet veriyor. UNESCO korumasında bulunan, tropikal iklimin beslediği bereketli toprakları, doğal yaşam alanı seçen pek çok endemik flora ve faunaların da korunduğu bir açık hava müzesidir bu cennet topraklar…

4 eyalet, 13 bölge ve 1007 adadan oluşan Malezya’nın kuzeyinde Tayland, Vietnam ve Filipinler, güneyinde Singapur ve Endonezya, batısında Hint Okyanusu ve doğusunda Pasifik Okyanusu bulunmaktadır. THY farkı ile 11 saat süren uçak yolculuğumuzun ardından, yeryüzü cennetine ayak basmanın huzur, güven ve mutluluğunu yaşamak bir ayrıcalık olsa gerek...

Malezya’da, ilk çağlarda oluşan ve 130 milyon yıl boyunca balta girmeyen yağmur ormanları, çok sayıda bitki ve yabanıl hayvana ev sahipliği yapıyor. Malezya yarımadasının hem doğu, hem de batı sahilleri ile Bordeo Adası’nda bulunan Sabah ve Sarawak Eyaletleri, uçsuz bucaksız kumsallara sahiptir. Tüm bunların yanı sıra, başta başkent Kuala Lumpur olmak üzere, şehirlerde modern teknolojinin izlerini ve Monoray denilen hızlı tren, ileri telekomünikasyon, bilişim sistemi ve otomotiv sanayinin gelişmişliğini her yerde görmek mümkün.

Dağlarda odun ateşi gölgesindeki ahşap evleri, derelerde balık avlayan çocukları, çay toplayan güzelleri ve yabani hayatın ortasında golf yapanları görürseniz şaşırmayın...

“Güney doğu Asya’nın yeryüzü cenneti ve Bizim hikayemiz” diye söze başlar Malezyalılar, başkent Kuala Lumpur’u anlatırken. “Çamurlu kavşak” anlamına gelen Kuala Lumpur, federal başkent olmanın yanı sıra; ülkenin ticaret, siyaset, kültür, eğlence ve uluslararası etkinlikler merkezidir. Uluslararası Kuala Lumpur Hava Limanı’ndan kent merkezine, saatte 340 Km. hız yapan Monoray adı verilen yüksek hızlı trenle gitmenin ayrıcalığını yaşadık. Kuala Lumpur’da Ulusal Müze, Ulusal Cami, İkiz Kule, Ticaret Merkezi, Golden Horses Sarayı, Sultan Abdul Samat Sarayı, Milli Bilim Merkezi, Çin Sokağı, Çilek ve Orkide Bahçesi ve Pazar Yeri mutlaka gezilmeli. Tavuk ayağı yemeği hariç, böcekli yılan çorbası dahil, Güney Asya yemek kültürünün gastronomi hazlarını tadın. Özellikle balık ve karides başta olmak üzere, deniz ürünü besinleri yemeden dönmeyin…

“Malaysia Visit 2014 Truly Asia” ve “Aer Meet Malaysia 2014” etkinlikleri kapsamında gittiğim Malezya gezim oldukça iyi geçti. Dünyanın pek çok ülkesinden gelen onlarca gazeteci, gezi yazarı, editör, belgeselci, fotoğrafçı, rehber, tur operatörü ve turizm acentacısı vardı. Tüm ekipler uyum içinde idi. Avusturalya ekibi sürekli problem çıkardı. Ama Yeni Zelanda ekibi örnekti, güzeldi. Malezya İslam Üniversitesi ve Sarawak Üniversitesi’nde okuyan Türk öğrencilerden İbrahim Karadaş ve Esat Kara rehberimizdi. Safari ve doğa fotoğrafçısı Shamsul Bin Abdullah, Turizm Bakanı Datuk Seri Hj. Ahmad Phesal Bin Hj. Talib, Turizm Bakan Yardımcısı Dato Hj. Azizan Noordin ve öteki bakanlık elemanlarına desteklerinden dolayı, Türk ekibi adına teşekkür ederim.

Tayland’ın güneyinde bulunan Perlis’te; Kelumpang Kelebek ve Çiçek Serası, Topraksız çilek üretilen seraları, Kireçtaşı Mağarası, Yılan Çiftliği ve deniz ürünleri ile meşhur yerel mutfağın yemekleri sizi büyüleyecektir. Kedah’ta ise; Zahir Cami, Dodol Tatlısı Lokantası, Kartal Meydanı, Timsah Çiftliği, 23 km. uzunluğundaki Penang Asma Köprüsünden geçip,  büyük bir tepe üzerinde kurulmuş olan ve dünyanın en büyük Budist Tapınaklarından birinde zikir eden Malezyalılara eşlik edebilirsiniz. İçeri girerken ayakkabınızı çıkarmayı unutmayın. Hamile Bakire Adası’nda turkuvaz rengi denizin ve altın kumsalların keyfini çıkarın... Bol fotoğraf çekmeyi de unutmayınız. Nem oranının çok yüksek olduğu bu coğrafyaya uygun giysi ve yeme-içme almayı da aklınızdan çıkarmayınız.

Balayınızı geçirmek ya da sevdiğinizle serüven dolu bir tatilin tadını çıkarmak istiyorsanız; yağmur ormanlarının arasında ya da bozulmamış yabanıl doğanın içinde, her türlü konforun ve güvenliğin bulunduğu çok yıldızlı oteller ve bungolog evlerde, keşfetme duygunuzu kışkırtan yitik zaman ışığı gizeminde ve uçuk pastel renklere örtünen dağların ve mavi bulutların şiir sıcaklığındaki dans sizi bekliyor...  Balta girmemiş tropikal bu ormanlarda, aktivist bir sanatçı olmanın ve ılık deniz rüzgarında, gökkubbeye tutunarak acemice ve çılgınca ıslık çalmanın ve bilmediğin dilde şarkı söylemenin ya da özgürlüğün tadını çıkarmanın tam zamanı... Büyük Türk şairi Nazım Hikmet’in şu dizeleri, sanki burası için yazılmış: “Yaşamak bir ağaç gibi / Tek ve hür / Ve bir orman gibi / Kardeşçesine...”

Tarihi bir kent olan George Town gezisinin ardından gittiğimiz Penang’da; adanın en renkli siması olan ve tapınak mumu yapan 87 yağındaki Lee Beng Chuan adındaki yaşlı yerli adam, bu adada ne yememiz gerektiğini şöyle sıraladı: Char Koay Teow, Penang Assam Laksa, Masala Vadai, Kerabu Beehoon, Kuih Pai Ti, Hainanese Chicken Pie… Bu yemeklerin tadına bakmadan dönmeyin…

Wat Chayamang Kalarom Budist Tapınağı, Kapitan Kelling Cami, Hindistan cevizleriyle ünlü Balik Pulav, Kuş Parkı, Yılan Tapınağı, dünyanın en uzun köprülerinden biri olan Panang Köprüsü’nü mutlaka görün... Eyalete ismini veren gümüş renkli kalay yataklarının bulunduğu Penank’ta; İskenderiye Sarayı, Ubudiah Cami, Çömlekçileri ve Kuş Cenneti’ni görmek gerek. Selangor’da ise; günbatımında binlerce ateş böceğinin ışık dansını izleyin. Elbette Batu Mağarası’na çıkmak için 279 basamaklı merdiveni tırmanmanız gerek. Ev sahibi maymunların size eşlik edeceği bu tırmanış sırasında, her yıl hacı olmak için buraya Thaipusain Festivali’ne gelen binlerce Hindu’nun dev Buda heykeli gölgesinde yaptıkları kan, acı ve renk gösterileri ile yapılan zikir törenleri içinizi karartacak cinsten... Negeri Sembilan’da; günbatımını izlerken Sri Menati Sarayı’nı da görmeyi unutmayın. Hıristiyan misyonerlerin etkisinin gözlendiği Malacca’da; nehir gemisi ile gezerken, size eşlik eden rengarenk kelebekleri, timsahları ve renk mozayiki papağanları ürkütmeyin...

Sultan Ebubekir Camisi, Eğlence Parkı, Kota Tinggi Şelalesi, palmiye yağı ve kahve tarlaları ile ünlü Johor’da; sualtı fotoğrafı çekmeyi unutmayın. Taman Negara Milli Parkı’nın içinde bulunan sayısız flora ve fauna türünün bulunduğu Pahang; ilkel Semelai yerlilerinin ilginç yaşam tarzları arasında inzivaya çekilmek ve dans etmek için egzotik bir bölge. Dev kaplumbağası (375 kilo ve 2.5m uzunlukta) ve ipek üretim çiftlikleri, Kelantan Kültür Gösterileri, renkli davullar, geleneksel Malay müziği, ışık ve gölgelerle yapılan kukla gösterileri, koruma sanatı olan “Silat” şovlarını görmek için Kelantan’a gidin. Kahverengi Kartal anlamına gelen Lankavi’de ayak masajı yaptırmayı unutmayın. Yarım saati: 10 $. Sarawak Kültür Köyü’nde beyaz Revaları, Güneydoğu Asya’nın en eski insan kalıntıların bulunduğu Niah ve Mulu Milli Parkı’ndaki 40 bin yıllık insan izlerini ve de ünlü kafatası avcıları Malezya Aborjinlerinin yaşadığı “Uzun Ev”leri mutlaka görün. Dünyanın en büyük mağarası Saramak Chamber’de beyaz ve karabiber üreticileriyle fotoğraf çektirmeyi unutmayın. Dünyanın en büyük çiçeği Ruffles’i görmek, orangutanlarla konuşmak, leoparlarla selamlaşmak, 31 etnik dil konuşan topluluğun yaşadığı ve manda takas yapan “Famu”ların çıplak dansının gerçekleştiği Yağmur Ormanları, Katu Belud yerlilerinin renkli açık pazarında güler yüzlü yerlilerin el yapımı ürünlerinden almak isterseniz Sabah’a gidin. Göçmen kuşların ve yabanıl doğanın içinde rafting heyecanını yaşamaya değer. Eğer keşfetme duygunuz ağır basıyorsa ya da balayına gitmek için yer arıyorsanız Pulov Papan adalarının bulunduğu Labuan bölgesi sizi konuk etmeye hazır. Gümrüksüz alış veriş cenneti olan bu ada, her türlü yerel ve ithal ürünlerle cazibe merkezidir. Batık dalışlarıyla ünlü Labuan’da zengin mercan rezervlerini keşfedebilirsiniz.  220 adet golf sahası var. Her yıl 400 bin yabancı hem golf oynamak hem de iş görüşmeleri için Malezya’ya geliyor.

2 bin metre yükseklikteki Kamerun Dağlarının eteklerini süsleyen yeşil çay bahçeleri; teleferikle yolculuk, çilek, çiçek, kelebek, yılan ve kuş seraları ile süslü bu yayla bölgesine giderken; şelaleyi geçtikten sonra, yolun kenarında otağ kurmuş Aborjinlerin ahşap evlerinde gitar çalan kızlara ve çocuklara bahşiş vermeyi unutmayın. Öte yandan, 25 yıl önce turistleri istemeyen Aborjinlerin yaşadığı ve yeşil çay üretimi ile önde gelen Lankavi Adası (dünyanın en eski kara parçalarından biri olan) halkının, bugün en büyük gelir kaynağı turizmdir. Oldukça uygun fiyata, 1.derecede her tür ürünün kopyasını pazarlarda bulabilirsiniz. Yollarda İngiliz tipi sağdan direksiyonlu Malezya malı Proton otomobiller oldukça yaygın.

Yerlilerle İngilizler arasında 25 yıl süren savaşların ardından bölgede misyoner çalışmalar başlamış. 1890 ve 1923’ten beri Kamerun Bölgesi’ne gelen ünlü coğrafyacı James Brook gibi İngiliz misyonerler, Aborjinler başta olmak üzere, pek çok etnik grubu Hıristiyanlaştırmış. Hatta, Endenozya kökenli Borneo Sultanı; bu İngiliz misyonerlere; “Bu bölgeyi ilkel kabilelerden temizlersen burayı; Sana verdim” anlamına gelen Malayca ‘SARAWAK’ adı verilmiş. Boynunda haç kolye asılı ve adının Maria olduğunu söyleyen Aborjin kadınlar, otel lobilerinde gitar ve piyano çalan erkek yerliler; İngiltere ve Amerika’nın bu bölgede sürdürdüğü küresel kültür kuşatmasının etkisiyle, kendi öz kültürlerini unutup, pazar günleri kiliseye gidiyorlar ve turizm kaynağı olarak folklorik gösteriler yapıyorlar. Festivaller ve bayramlarda en renkli ve en hareketli danslarıyla, beğeni topluyorlar...

Bu saydığım gezilip görülmesi gerekli yerlerin cenneti olan Malezya için bazı pratik bilgileri de vermek gerek... Genel olarak 13 eyaletten biri olan Sarawak 2,5 milyon, Sabah 3,5 milyon ve toplam 30 milyon nüfusu ve de 329.758 km. kare yüzölçümü olan Malezya’da; %57’si 4 eşli olan Müslüman (Şafi), Hindu, Budist, Hıristiyan ve ilkel kültüre sahip Hıristiyan Aborjinler de Malay dili resmi dil olmasına karşın; yaygın olarak İngilizce konuşuluyor. Bu topraklarda 40 bin yıl kökleri olan Malezya yerlilerinden Aborjinlerin sayısı, bu günlerde 10 bin olduğu söylenmektedir... Özellikle Sabah, güney ve kuzey bölgeleri temsilen iki vali tarafından yönetilen Sarawak Bölgesi’nde yaşayan 27 etnik kabileden Malezya Aborjinleri olarak bilinen Orang Ulu, Tumular ve Kelle Avcısı olarak ün yapmış suda yaşayan İban ve Bajau yerlilerin avcılık, dans, müzik, beslenme, barınma ve başka folklorik zenginlikler, bu gün Kültür Turizmi mirası olarak sunuluyor ve dikkat çekiyor. Malezya’da var olan farklı din, dil, renk ve kültürel zenginlikler ile keşfedilmeyi bekleyen doğal ve sosyal varlıklar yeni konuklarını bekliyor…
Malezya’da yaşayan Müslüman (%57), Budist (%21), Hindu (%11), Hıristiyan (%8) ve öteki inançlar (%3) üzerinde etkili olmak için bir dizi yolları denediler. Bunların başında da, Vaftisci Yahya’nın tarikatının çalışmaları dikkati çekmektedir. Bu tarikat mensuplarının “işaret parmağı” semboline karşı, Malay halkı da bunlara tepki olarak, Müslümanların belirgin sembolü olan “baş parmak”la anlaşmayı yeğlediler.
Tropikal iklimin sürdüğü Malezya’da; turizm, imalat sanayi, petrol, palmiye yağı, doğal kauçuk, ahşap ve Kamerun çayı başlıca gelir kaynağıdır. Malezya ile Türkiye arasında 5 saat zaman farkı bulunmaktadır. İstanbul’dan Kuala Lumpur’a uçakla 11 saat sürmekte, THY ve iç hatlarda Malezya Hava Yolları’nın güler yüzlü güzel hostesleri ve konforu farkıyla, bu uzun zamanın nasıl geçtiğini fark etmemektesiniz. 1$: 3.20 RM’dir. Kişi başına düşen milli gelir: 8 bin $’dır.

İş saatlerinde bankalardan ve postaneden her türlü işlem yapmanız olanaklı. Malezya’ya gitmek için vize gerekmemekte ve en az 6 aylık pasaport kullanım süreniz olması gerekli. İç gezilerde uçak, otobüs, taksi ve hızlı trenle yolculuk yapabilirsiniz. Her türlü bütçeye uygun otel ve lokantaların yanı sıra; alış veriş merkezleri ve pazaryerleri bulunmaktadır. Alışverişlerinizde pazarlık etmeyiniz, etiket ederi sabittir. Ziyaretlerinizde yerel gelenek ve göreneklere uyma zorunluluğu vardır. Eve, tapınak ve camilere girerken ayakkabılarınızı çıkarınız, başınızı kapatınız ve etek giyiniz. Yemekte ve alış verişte sağ elinizi kullanınız. Elektrik sistemi 220 V ve üç prizlidir. Malezya için aşı gerekmemektedir. Dengi hastalığına neden olan sivrisineklere karşı koruyucu sprey bulundurun. Soğuk-sıcak farkından kaynaklanan Lejyoner hastalığına dikkat edilmelidir. Cuma günleri ve bazı yerlerde Pazar günü hafta tatilidir.

Malezya’da yaşayan Orta Asya’dan gelen Uygur Türklerinin konuştuğu Urduca da etnik diller arasındadır. Orta Asya Türkü Karahanlılar soyundan olan ve XI. yüzyılda yaşayan Türk dil bilgini Kaşkarlı Mahmut; Araplara Türkçe öğretmek için kaleme aldığı “Divân-ı Lügati’t-Türk” adlı eseriyle ünlüdür. 1074 yılında Hindistan Seferi yapmak üzere gönderdiği ordusu, bu bölgede uzun süre kalınca, halk ordu (urdu) dilini benimsemiş ve konuşmaya başlamıştır. O zamandan beri Hindistan, Pakistan, Afganistan, Malezya ve çevre ülkelerde Urdu (Ordu) Dili konuşulmakta ve bu dili konuşan halka da Urdular denilmektedir. Aslında, Malezya’da da konuşulan Urduca; Güney Asya’da Türk Kültürünü benimseyen halkların konuştuğu Türkçe ya da Arap harfleriyle yazılan Uygur Türkçesi’nden başka bir şey değildir.

Malay dilinde, Türkçe’ye benzer bazı sözcükler bulunuyor. Örneğin: Yazıldığı gibi okunuyor, sesler ve vurgular Türkçe’ye çok benziyor. Kimi sözcüklerin kökleri Türkçe’de olduğu gibi. Türk asıllı eski Turizm Bakanı Adnan Tengku, Türklere özel ilgi gösteriyor. Bazı sözcüklerin karşılığı şöyle: Tey-Ça = Çay, Amma = Ana, Buba = Baba, Anak = Çocuk, Sayan = Sevgi ve Saygı, Ayır = Su, Bulan = Ay, Mata = Göz, Gigi = Diş, Avaş = Savaş... vb.

Coğrafi olarak uzak olmasına karşın; 1100 yılında Kaşgarlı Mahmut döneminde başlayan ve 1550’den beri de Türklerle Malaylar arasındaki ilişkiler oldukça iyidir. Malezya bayrağında; ABD bayrağının şeritleri ve sol üst köşesinde de ay yıldız bulunmaktadır. Eğer Malezya’da bir sorun yaşarsanız, başkent Kuala Lumpur’daki Türkiye Büyükelçiliği her zaman hizmetinizdedir.

İstanbul’da bulunan Malezya Turizm Ofisi, ülkesinin Türkiye ve Balkanlarda daha çok tanınması ve turistlerin gelmesi için çalışıyor. Ankara’da bulunan Malezya Büyükelçiliği’nin yanı sıra; Malezya Turizm Bakanlığı İstanbul ofisi Müdürü Mr. Baharudin Sulaiman ve Pazarlama Müdürü İbrahim Çağrı Sağlık başta olmak üzere, öteki personelin özverili çalışmaları; Türkiye-Malezya dostluğunu pekiştiriyor.

Tüm bunlardan sonra; Kuala Lumpur-İstanbul yolculuğunun ardından, tam da Himalaya Dağları üzerinde, 12 bin metre yükseklikte uçarken, kendimle sesli konuştum; “Ben, Malezya’da ‘PASİFİK RENKLERİ’ başlık bir kitap yazmalıyım ve belgesel çekmeliyim…” dedim. Yağışlı ve kurak mevsimin bereketinde, mavi bulutlarla semah dönen tan çiçeğinin güneşi ilk öptüğü yerde;  pastel renklerin dansında ve sevgide odaklanan, yalın, süssüz ve imge yüklü şiirlere esin kaynağı olan bu düşler vatanı, bir dünya cenneti Malezya beni bekliyor. Yeniden…

Kaynak: www.dursunozden.com.tr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder