26 Haziran 2015 Cuma

Bu Yaz, Wyndham Grand İstanbul Levent’te Serinleyeceksiniz

Sıcak Yaz Günlerinde Serinlemeye Davet Ediyor
Wyndham Grand İstanbul Levent, sıcak yaz günlerinin başlamasıyla birlikte havuz sezonunu açtı. Otel açık havuzuyla, şehrin stresinden uzaklaşmak isteyenlere ayrıcalıklı bir konfor sunuyor. Wyndham Grand İstanbul Levent’in, gün boyu güneş gören bir mimari ile tasarladığı açık havuzu, sizleri sıcak yaz günlerinde serinlemeye davet ediyor. Şehrin merkezinde konumlanan Wyndham Grand İstanbul Levent,  tatil tadında yaşanacak havuz keyfi için çok özel seçenekler hazırlıyor. 


Buz gibi içeceklerle serinleyin
Wyndham Grand İstanbul Levent, açık havuzun yanı sıra aynı bölümde yer alan Pool Bar ile misafirlerine lezzetli yiyecek ve içecek keyfi yaşatıyor. Açık havuzda yüzmenin ve güneşlenirken buz gibi içecekleri tatmanın zevkini yaşamak isteyenlerin bu yaz en çok uğrayacakları yerlerden biri Wyndham Grand İstanbul Levent olacak.


Çocuk havuzu da var
Wyndham Grand İstanbul Levent, ebeveynleri ile birlikte yazın keyfini doyasıya yaşamak isteyen minik misafirlerinin güvenliğini de ön planda tutuyor. Wyndham Grand İstanbul, 40 cm derinliğindeki çocuk havuzu ile 7’den 70’e herkese unutulmaz bir yaz yaşatacak. 

*Hafta içi havuz girişi KDV dahil 95 TL 
*Hafta sonu havuz girişi KDV dahil 140 TL 
*3 aylık açık havuz ve Qualitasspa Üyeliği ( kapalı havuz, sauna, buhar odası, Türk hamamı, fitness center, stüdyo seansları )  KDV dahil 1200 TL


“Konya Gezi Rehberi” Tüm Seçkin Kitapçılarda!

KÜLTÜR ve İNANÇ TURİZMİ İÇİN BAŞUCU REHBERİ 
Antik çağlardan itibaren pek çok önemli medeniyete ev sahipliği yapan Konya, ülkemizdeki kültür ve inanç turizminin en önemli merkezlerinden biri. Mistik dokusu ve Türk-İslam kültürünü yansıtan eşsiz yapıtlarıyla her yıl yerli ve yabancı binlerce turisti ağırlayan şehir,  sanat tarihi uzmanı Kutse Altın’ın kaleme aldığı “Konya Gezi Rehberi”nde adım adım anlatılmış.İpek Yolu üzerindeki önemli merkezlerden biri olan Konya, MÖ 7000’lerden itibaren Hitit, Frig, Pers, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi pek ok önemli medeniyete kapılarını açmış. Son derece zengin bir tarihi ve kültürel mirası bünyesinde toplayan bu aziz belde, antik dönemden kalma eserleriyle olduğu kadar Anadolu’da Türk-İslam kültürüne ait en eski ve kıymetli eserlerle de adeta bir müze şehir görünümünde.

Bozkırda Serap Çeşnisi
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Bozkır’da serap çeşnisi” diye nitelediği şehir, kutsal mekanları ve mistik atmosferiyle olduğu kadar çevresini süsleyen akarsuları, gölleri, ormanlık alanları, şelaleleri ve yaylaları ile de görülmeye değer. Sanat tarihi uzmanı Kutse Altın’ın hazırladığı, Kaynak Yayınları tarafından basılan Konya Gezi Rehberi, her taşından tarih ve doğal güzellik fışkıran bu eşsiz şehri merak edenlerin, gezmek isteyenlerin ellerinden düşüremeyeceği eksiksiz bir eser. İç ve dış mekan fotoğrafları, rota önerileri, gerekli telefon ve adres bilgileriyle zenginleştirilen kitap şehir turunuz için başlı başına yeterli bir kaynak.

Kutsal Mekanlar
İlk bölümde kısaca Konya tarihine değinen eserin ikinci bölümü Konya camilerine ayrılmış. “Konya’nın Ulu Camisi” olarak anılan Alaaddin Cami, İplikçi Cami, Şerafeddin Cami, Şems-i Tebrizi Cami, Piri Mehmed Paşa Cami gibi tarihi camiler mimari özellikleri, süslemeleri, kimin inşa ettirdiği ve kimlerin ziyaret ettiği gibi bilgilerle uzun uzun anlatılmış.

Türbe ve Mescitler bölümünde, Amerika’dan İngiltere’ye, Fransa’dan Kore’ye kadar dünyanın dört bir yanından ziyaretçilerin akınına uğrayan, Kubbe-i Hadra olarak anılan Hz. Mevlana’nın dergahı ve türbesi, içinde bulunan yapılar ve hikayeleriyle birlikte detaylı bir anlatımla okuyuculara sunulmuş. Konya’nın simgesi haline gelen Hz. Mevlana Türbesi’nin yanı sıra Sinan Paşa Türbesi, Hürrem Paşa Türbesi, Tahir ile Zühre Mescidi ve Türbesi gibi diğer önemli dini mekanlar da bu bölümde anlatılmış. 

Üç Günlük Bir Gezi Programı
Hanlar ve Hamamlar, Medreseler, Müzeler, Çeşmeler ve Anıtlar bölümlerinin ardından Konya Çevresi incelemeye alınmış. Ereğli, Akşehir, Beyşehir, Seydişehir ve diğer ilçeler tarihi ve turistlik ve özellikleri ile anlatılırken ilgi çekici fotoğraflara bolca yer verilmiş. Konya’nın folklorik özelliklerini ve dillere destan mutfağını da satırlarına taşıyan Kutse Altın, titizlikle hazırladığı Konya Gezi Rehberi’nde üç günlük bir gezi için şöyle bir öneride bulunuyor: “Antik çağdan bugüne yaklaşık on bin yıllık bir toprakla mayalanmış; İbn Arabi, Sadreddin Konevi, Şems-i Tebrizi ve Hz. Mevlana gibi ariflerin feyziyle aydınlanmış Konya’nın ruhunu hakkıyla sindirip bu aziz beldenin dokusuna daha iyi nüfuz edebilmek için asgari üç günlük bir gezi programı öneriyoruz. Günübirlik geziler için Alaaddin Tepesi’nden başlayarak kent merkezindeki belli başlı tarihi mekânlarla Hz. Mevlana’nın türbesi ve dergâhı yeterli olacaktır. İki günlük bir gezi planlıyorsanız, ilk günün tamamını merkeze ayırdıktan sonra ikinci gün Aya Elena Kilisesi ve volkanik kayalara oyulmuş mağara tapınakları ile meşhur Sille’yi ziyaret edebilir, ardından da kendinizi Meram Dere’nin huzur dolu sesine bırakabilirsiniz. Şayet Konya’da üç ya da daha fazla gün geçirmeyi düşünüyorsanız, o halde dünyanın ilk yerleşim birimlerinden Çatalhöyük, Konya’nın ve Türkiye’nin nazar boncuğu Meke Gölü, Ereğli İvriz Kaya Anıtı, Gökyurt-Kilistra antik kenti, Akşehir’deki Nasreddin Hoca Türbesi veya Selçuklular’dan günümüze ulaşan yegâne saray kalıntısı olan, Beyşehir’deki Kubadabad Külliyesi’ni mutlaka görmelisiniz.”Evliya Çelebi’den Katip Çelebi’ye, Marko Polo’dan İbn-i Batuta’ya tarih boyunca pek çok seyyahı misafir eden Konya’yı ziyaret etmek isteyenler verimli bir seyahat için Kutse Altın’ın Konya Gezi Rehberi’ni muhakkak edinmeli. 

Bodrum Palmarina’ya Bu Yaz Huqqa Damgasını Vuracak

Nisan 2013’te İstanbul Boğazı’nda kapılarını açan HUQQA, Ankara’dan sonra Bodrum Palmarina’da misafirlerini ağırlamaya hazır. Sevilen lezzetleriyle yaza bomba gibi başlayan HUQQA ekibi, 3. yaşını Yalıkavak’ın göz alıcı manzarasında taçlandırmanın mutluluğunu yaşıyor.


Sanat, cemiyet, spor ve iş dünyasından birçok ismin uğrak mekanlarından biri olan HUQQA; açıldığı günden beri zengin menüsü, konumu ve dekorasyonuyla İstanbul Boğazının en çok ilgi gören mekanları arasında yer alıyor. Geçtiğimiz Nisan ayında 2. yaşını kutlayan HUQQA, bu yaz Yalıkavak’ın incisi Bodrum Palmarina’nın gözdesi olacak. 


Deneyimli şef İsmail Ercan Turan’nın koordinatörlüğünde favori lezzetlerini İstanbul’dan Bodrum’a taşıyor. Geç saatlere kadar hizmet verecek HUQQA, Bodrum Palmarina’da sayısız lezzet çeşitleri, adından sürekli söz ettiren kokteylleri ve Yalıkavak manzarasının vazgeçilmez keyfi ile yazı özel ve unutulmaz kılmaya kararlı. 


120 kişilik kapasitesiyle 15 Mayıs 2015 tarihinde hizmete açılan HUQQA Bodrum Palmarina sabah saatlerinden gece 03:00’a kadar misafirlerini ağırlıyor. Bir dünya markası olma yolunda hızla ilerleyen HUQQA’nın sıradaki durakları ise Katar ve Dubai olacak. 





Kalyon Turizm Grubu’ndan Süleyman Demirel’e Vefa

Kalyon Hotel İstanbul’da Merhum Demirel anısına bir fotoğraf sergisi açıldı.Sultanahmet Sahil Yolu’ndaki Kalyon Hotel İstanbul’un 1967 yılında açılışını yapan dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, 25 yıl sonra 1992 yılında yine dönemin Başbakanı olarak Otel’in 25. Yıl kutlamalarına katıldı. 


Kalyon Turizm Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Tecmen;  “Türk turizminde geçirdiğim 40 yılı aşkın süre boyunca kuruculuğunu ve başkanlığını üstlendiğim turizm sektör kuruluşlarının faaliyetleri ile ilgili Merhum Demirel’in teşvik, yardım ve takdirlerine mazhar olma şerefine ulaştım. 


Kalyon Ailesi olarak, 2 yıl sonra 50. Yılımızı birlikte kutlamayı dilerken aramızdan ayrılan, Büyüğümüz, Çok Kıymetli Devlet Adamı, Merhum Cumhurbaşkanımız ’a Allah’tan Rahmet diliyoruz. Kalyon Oteli’nin tarihinde çok önemli ve unutulmaz bir yere sahip olan merhum Demirel’i bu sergi ile anmak istedik.” diye belirtti.Sergi 30 Temmuz tarihine kadar Kalyon Hotel İstanbul’da gezilebilir. 








Anatolia’dan Türkçe bilimsel dil ve anlatım ile ilgili duyuru

Anatolia: Turizm Araştırmaları Dergisi editörlüğü tarafından bilimsel dil ve anlatımda yapılan Türkçe hatalarına karşı dikkatli olunması konusunda bir duyuru yapıldı. Duyuruda son yıllarda turizmle ilgili makalelerde Türkçe dil ve anlatım kurallarının hiçe sayıldığını, bunun da dilin bozulmasını hızlandırdığına dikkat çekti. Anatolia tarafından duyuru aşağıdaki gibi.

Anatolia: Turizm Araştırmaları Dergisi’nden kamuoyuna duyuru,
Son yıllarda Türkiye’de makale yazımında kuralsızlık ve/veya her makale yazarının/yazarlarının kendi kurallarını uydurması şeklinde bir eğilim söz konusu olmaya başlamıştır. Önceleri münferit bazı uygulamalar olarak gözlenen bu durum, giderek yaygınlaşmaktadır.

Akademik yükseltmelerde ulusal ve uluslararası hakem-denetimli dergilerde yayımlanan makalelere yüklenen önemin bir sonucu ortaya çıkan bu eğilime daha çok akademik kariyer basamaklarını hızla çıkmak isteyenlerin çalışmalarında rastlanmaktadır. Sıklıkla tez danışmanlığı müessesinin çok iyi çalışmamasının sonuçlarından biri olarak ortaya çıkan bu eğilim, ne yazık ki, ülkemizde akademik yaşamda bir kuralsızlığın daha yaygınlaşmasına yol açmaktadır. Söz konusu gelişimi dört başlık altında özetleyebiliriz:

1. Son yıllarda turizm alanında hazırlanan makalelerde yabancı sözcük ve kavramların ilgili dildeki orijinali ile yazma keyfiyeti yaygınlaşmaktadır.

2. Temel konularda bile Türkçe dil, yazım ve anlatım kurallarının hiçe sayıldığına tanık olunmaktadır.

3. Turizm ve dolayısıyla sosyal bilimler alanında hazırlanan kayda değer sayıdaki makalede Türkçe karşılıkları olmasına karşılık yabancı sözcük ve kavramların gereksiz ve özensiz bir şekilde kullanılmakta olduğu görülmektedir.

4. SPSS, Lisrel, AMOS, vb. istatistik paket programları yoluyla yürütülen hesaplamalarda, kullanılan test isimlerinin Türkçeleştirilmeden (hatta çoğunlukla gözlendiği gibi SPSS, Lisrel programları ile hesaplanan test değerleri ve analiz sonuç sayfalarından olduğu gibi kopya edilerek!) makale metinlerinde yer almasında gözle görülür bir artışın olduğu gözlenmektedir.
Ülkemizdeki akademisyenlerden uluslararası dergilere makale önerirken gösterdikleri özeni ve hassasiyeti, ulusal dergilere gönderirken de göstermelerini istemek kadar doğal bir beklenti olamaz!.. Daha açık bir deyimle, dili İngilizce olan bir uluslararası dergiye Türkçe kavram ve test adları yazılarak ve pek çok İngilizce dil ve anlatım hatalarını içeren makaleler nasıl ki önerilemiyorsa, aynı titizliğin ulusal dergilere makale önerirken de gösterilmemesini anlamakta güçlük çekiyoruz!.. Bu konularda ülkemizdeki akademik/bilimsel dergilerinin editörlerine önemli sorumluluklar düşmektedir.

Türkçe’nin bilimsel sözcük ve kavram zenginliğinin geliştirilmesine ve daha da önemlisi Türkçe’nin korunmasına katkıda bulunmak üzere, bundan böyle Anatolia: Turizm Araştırmaları Dergisi’ne önerilen makaleler yukarıda dört maddede özetlenen konular bağlamında incelenecek; bu konularda gerekli özenin gösterilmediği makaleler yazarlarına düzeltilmek üzere iade edilecektir. İlgili düzeltmeleri yapılmamakta ısrar edilen makaleler değerlendirme sürecine alınmayacaktır.
Saygıyla duyurulur..



Türsab Byk'dan Vali Büyük ve Turizmcilere İftar Yemeği

Türsab Adana Byk'dan İftar Yemeği
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Adana Bölgesel Yürütme Kurulu (BYK) Başkanı  Murat Şirin, Adana Valisi Mustafa Büyük ve turizmcilere iftar yemeği verdi


ADANA - Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Adana Bölgesel Yürütme Kurulu (BYK) Başkanı  Murat Şirin, Adana Valisi Mustafa Büyük ve turizmcilere iftar yemeği verdi.


TÜRSAB BYK Başkanı ve işadamı Murat Şirin’in yönetim kurulu üyesi olduğu Şirin Park Otel de gerçekleşen iftar yemeğine Vali Mustafa Büyük’ün yanı sıra İl Müftüsü Arif Gökçe, Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜMSİAD) Adana Şube Başkanı Yakup Kutluca ile kentteki turizm sektörünün temsilcileri katıldı.


Murat Şirin, yaptığı açıklamada, iftar davetlerine katılan başta Adana Valisi Mustafa Büyük olmak üzere tüm katılımcılara teşekkür ederek, mübarek Ramazan ayının ülkemize ve tüm İslam Alemine hayırlar getirmesi temennisinde bulundu. 

Yelken Kulübü Windsurf Kurslarına Başladı

Keşan Belediyesi Yelken ve Su Sporları Kulübü, Windursf Kursları Vermeye Başladı
Kulübün Erikli’de bulunan ve bir süre önce açılışı gerçekleştirilen kulüp binası önündeki sahilde gerçekleştirilen kurslara ilginin büyük olduğu belirten Kulüp Başkanı Andaç Gedik, “Kurslarla ilgili başvurularımız hala devam ediyor. 


Bizim kulüp olarak amacımız, bu kurslar sayesinde hem çocuklarımıza windsurf öğretmek hem de kulübümüze lisanslı sporcu kazandırmaktır” dedi.


Kulüp Antrenörü  Recep Kirezli tarafından verilen Windsurf Kursuna katılmak isteyenlerin Keşan Belediyesi Atatürk Spor Tesisleri’ne veya Keşan Belediyesi Yelken ve Su Sporları Kulübü’nün Erikli’de bulunan kulüp binasına giderek başvuruda bulunabilecekleri açıklandı.

23 Haziran 2015 Salı

SUYUN TEDAVİ EDİCİ VE RAHATLATICI GÜCÜ

NG Afyon’da stresten uzak, sağlıklı ve dinamik bir tatil keyfi yaşayın
NG Afyon Termal Spa merkezi, volkanik bir yerleşim alanına sahip olan Afyonkarahisar’ın şifalı suları ile sağlık vaadediyor. Açılışından itibaren kısa bir süre içerisinde 7 ayrı kalite belgesi almaya hak kazanan,yenilenme ve tazelenme deneyimi sunan NG Afyon Termal Spa Merkezi, geleneksel termal tatil anlayışının dışına çıkarak  tüm aile bireylerinin keyifli, sağlıklı bir tatil geçirmesine olanak sağlıyor.Çocuklu ailelerin rahatı için özel aile odaları, açık ve kapalı havuzlar, su kaydırakları, çocuk restoranı ve büyük bir eğlence merkezi bulunan NG Afyon’da tatil, herkese hayalinde ki huzuru sunuyor.

NG Afyon  Termal Spa merkezi, şifalı suları ile stresten uzak kalmanıza,sağlıklı tazelenmiş bir bedene kavuşmanıza yardımcı oluyor.Her yaştan bireyin gitmesi gereken termal sular, yerin altından gelen içinde mineral bulunduran şifalı sulardır. Kişiyi günlük yaşamın stresinden uzak tutarak tazenlemesini ve dinamik bir yaşama devam etmesini sağlar. NG Afyon’un Sahibi Nafi Güral hizmetleri şu şekilde anlattı; ‘’Termal jakuziler, Türk hamamı, aile hamamları, saunalar, buhar odaları, buz çeşmesi, dinlenme alanları, macera duşları, su kaydırakları, dışa açılabilen sıcak su havuzu gibi alanlarla hizmet vermekteyiz’’ dedi

Termal Tatilin, Yanlış Bilinen Gerçekleri
İlk termal uygulamalar Roma döneminde soyluların özellikle de askerlerin rahatlaması ve tedavisi için kullanılmaya başlanmış, halka yaygınlaşması ile tam bir termal kültürü oluşmuştur.Türkiye, termal su kaynakları bakımından Avrupa’da birinci, Dünya’da yedinci sırada olmasına rağmen, termal sular hep şifa arayışları olarak algılanmış ve hastalık geldiğinde hatırlanmıştır. Bu nedenle ülkemizde termal kültürü yanlış yönde gelişmiştir. Termal sular pek çok ülkede hastalık gelmeden bedeni koruyucu, tazeleyici ve düzenleyici olarak kullanılmaktadır. Hastalığın gelmeden önlenmesi hedeflenmektedir. Termal  kürlere, genç nüfus başta olmak üzere her yaştan insanın gitmesi sağlık, güzellik, tazelik, zindelik, stressiz hayat için gereklidir.  ilaç yerine düzenli termal kür, bedenimiz ve ruhumuz için vazgeçilemezdir.

Özenle tasarlanan NG Afyon, termal kültür ile genç kalmayı sağlıyor 
Özenle tasarlanan NG Afyon, Termal turizme yenilikçi bir bakış getirerek mükemmel hizmetle örnek olmayı  ve termal turizmi Türkiye’nin turizm de ana kollarından biri yapmayı amaçladığını belirtti. NG Afyon, yeni bir kavram olan ‘Lüks Termal’ anlayışını getirerek  İlk ‘lüks termal’ otel olarak hizmet vermeye başladı.

Şifalı Suyun Yararları Nelerdir ?
Nafi Güral Termal suyun yararlarını şöyle anlattı; ‘’Termal sular, yer altında kendiliğinden oluşan, içerisinde belirli miktarlarda mineraller bulunan şifalı sulardır. Sıcaklık dereceleri ve özellikleri, bulunduğu toprağın özelliğine göre değişir.

*Ağrılı romatizmal hastalıkların, kireçlenmelerin,

* Deri hastalıklarının tedavisinde,

* Böbrek ve idrar yolu hastalıklarının tedavisinde,

* Stres ve strese bağlı rahatsızlıkların iyileştirilmesinde, 

* Mide, bağırsak ve safra kesesi hastalıklarının tedavisinde, termal suların şifasının çok yararlı olduğunu vurguladı.


7 Ödüllü Tek Termal Otel 
NG Afyon İnsan Kaynakları ve Kalite konularında yaptığı yatırımlar sayesinde, açılışından itibaren kısa bir süre içerisinde 7 ayrı kalite belgesi almaya hak kazandı NG Afyon’un Sahibi Nafi Güral alınan ödülleri şöyle sıraladı; 

Tripadvisor Mükemmelik Sertifikası, Skalite- En İyi Spa Oteli, Yılın En İyi Turizm Yatırımları Ödülü, OtelPuan Ödüllerinde En İyi Termal Tesis, Türkiyenin En Başarılı Turizm Yatırımları Araştırmasında En İyi Sağlık Turizmi İşletmesi gibi pek çok farklı ödüle de layık görülmüştür.’’ dedi

22 Haziran 2015 Pazartesi

E-ticaret siteleri 2016’ya kadar E-Arşiv Fatura uygulamasına geçmek zorunda

Ekonomi alanında uzun süre gündemde kalması beklenen ve e-dönüşümün bir parçası olan E-Arşiv Fatura uygulaması; denetim, tasarruf, işlem hızlılığı ve hızlı bilgi akışını beraberinde getiriyor. Maliye Bakanlığı’nın  önemli miktarda tasarruf edilmesini öngördüğü uygulamanın özellikle internet üzerinden satış yapan şirketlerin iş yapış şekillerini değiştirmesi bekleniyor. 2014 yılı cirosu 5 milyon TL ve üzerinde olan e-ticaret siteleri, 01.01.2016 tarihine kadar e-Arşiv Fatura uygulamasına geçmek zorunda.


Devletin, özel sektörün ve bireylerin dijital hayata geçişini hızlandıran e-dönüşüm süreci, yaşam anlayışımızı da değiştiriyor. Satış, pazarlama, üretim dahil olmak üzere birçok iş akışını doğrudan etkileyen e-dönüşüm, aslında uzun zamandır ülkemizin gündeminde yer alıyor. Etkileri dünya çapında görülen e-dönüşüm uygulamaları, ülkemizde de varlığını hissettirmeye başladı. Hukuk, teknoloji ve kültürel olmak üzere üç önemli ayağı bulunan e-dönüşümle devletin vatandaşına sunduğu hizmetler yeni bir anlayışla sunulurken, işletmelerin verimlilikleri artıyor. Bireyler açısından ise daha hızlı ve etkin bilgi paylaşımı mümkün oluyor. 

Kâğıda dayalı iş yapma kültürü yerini e-ortama bırakıyor.E-dönüşüm sürecinin itici gücü olan yeni düzenlemelerle, iş yapış şekilleri, kurumsal organizasyon yapılarda ağırlığını hissettiren kâğıda dayalı iş yapma kültürü dönüşmeye başlıyor. Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) Denetim ve Uyum Yönetimi Dairesi Başkanlığı tarafından yasal düzenlemeleri yapılarak hayata geçirilen e-Arşiv Fatura hizmeti, e-dönüşümün önemli bir ayağı. E-dönüşümün öncü kurumu TÜRKKEP, Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) Denetim ve Uyum Yönetimi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen izin doğrultusunda e-Arşiv Fatura hizmeti sunmaya başlayarak e-dönüşüme katkı sağlıyor. Başvuru belgelerinin ve GİB sisteminde tutulan kayıtların uygunluğu neticesinde, “e-Arşiv Özel Entegrasyon Test Planı”nda yer alan testleri başarılı şekilde tamamlayan TÜRKKEP, servisleri arasına E-Arşiv Fatura hizmetini de eklemiş bulunuyor.

Maliye Bakanlığı, bu sistemle  önemli miktarda tasarruf öngörüyor
E-Fatura ve e-Defter ile birlikte E-Arşiv Fatura uygulamasının; denetim, tasarruf, işlem hızlılığı, verimlilik ve daha hızlı bilgi akışını beraberinde getirmesi bekleniyor. Maliye Bakanlığı’nın  önemli miktarda tasarruf edilmesini öngördüğü uygulamanın özellikle internet üzerinden satış yapan şirketlerin iş yapış şekillerini değiştirmesi bekleniyor. 2014 yılı cirosu 5 milyon TL ve üzerinde olan e-ticaret siteleri, 01.01.2016 tarihine kadar e-Arşiv Fatura uygulamasına geçmek zorunda. Bu tarihten önce e-Fatura, e-Arşiv Fatura başvurularını ve fiili geçiş hazırlıklarını tamamlamaları gerekiyor. E-Fatura mükelleflerinden gönüllü olarak e-Arşiv Fatura göndermek isteyenler ve gönüllü olarak e-Faturaya geçerek e-Arşiv Fatura düzenlemek isteyenler bu uygulamadan faydalanabiliyor. Faturaları 10 yıl boyunca fiziki ortamda saklamak zorunda olan işletmeler, GİB tarafından tebliğ edilen 433 Sıra No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile tüm faturalarını elektronik ortamda muhafaza edebiliyorlar. Kurumlar, kâğıt fatura basımı, postalanması ve arşivlenmesi gibi gider kalemlerinden kurtuluyorlar. 

Tüm işlemler e-ortama taşınıyor
Ekonomi gündeminde uzun süre kalması beklenen e-dönüşüm kapsamında şirketlerin sundukları fiziksel mal ve servis dolaşımı haricindeki tüm işlemlerin e-ortama taşınması hedefleniyor.  E-Arşiv Fatura hizmetiyle işletmeler, fatura oluşturma, saklama ve erişme konularında işgücü, zaman ve kaynak tasarrufu sağlayabiliyorlar. Milyonlarca kâğıt faturanın elektronik ortamda saklanması, faturaları fiziki olarak arşivlemekten kurtarıyor. Faturalama süreçleri doğayla dost bir şekilde düzenleniyor. 

Tüketiciler de memnun kalacak 
E-Arşiv Fatura hizmeti, tüketiciler nezdinde de önemli kolaylıklar sunuyor. Tüketiciler alışveriş yaptıklarında, faturaları cep telefonlarına veya e-posta adreslerine gönderilebiliyor. Söz konusu faturalar yasal geçerli bir belge olarak saklanabiliyor. Aynı zamanda kredi kartı satış bilgileri, e-Arşiv faturası ile eşleştirilebiliyor. E-Arşiv Fatura mükellefleri, Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numarası sahibi tüm bireylere, Kayıtlı E-Posta (KEP) ya da Standart E-Posta (SEP) üzerinden imzalı ve irsaliye yerine geçen bir belge olarak E-Arşiv Faturası gönderilebiliyor. Kâğıt fatura basma ve gönderme maliyetini tamamen ortadan kaldıran E-Arşiv Fatura hizmeti, fiziki ortamda fatura nüshalarını dosyalama işlemlerini sona erdiriyor. 

E-dönüşümün içselleştirilmesi için kültürel dönüşüm şart
Yeni düzenlemeler ve teknoloji alanındaki gelişmeler sayesinde e-dönüşüm alanında belirli bir yere gelindiğini ifade eden TÜRKKEP Genel Müdürü Yüksel Samast, ”E-dönüşüm alanında birçok ülkeden daha iyi aşama kat ettik ama e-dönüşümü zihinsel olarak içselleştirdiğimizi söyleyemeyiz. E-dönüşüm, kültürel bir dönüşümü de gerektiriyor. E-dönüşüm, kamu, özel sektör ve bireylerin ortak bir paydada birleşerek hayata geçireceği kültürel bir transformasyon gerçeklemezse ütopya olarak kalacaktır. Bu dönüşümü hızlandırmak için yasal düzenlemesi yapılmış, yapılan e-hizmetler ve çözümlere ilişkin farkındalık oluşturmak gerekiyor. Ayrıca bunların kullanımını yaygınlaştırmak için öncelikle ilgili hizmetin gerçekten faydalı olduğunun benimsenmesi, kullanımı kolay uygulamaların geliştirilmesi ve sunulması kritik öneme sahip. Faydalı uygulamalar, kaliteli çözüm ve hizmetler, uygun maliyetlerle sunulduğunda çok çabuk kabul görüp yaygın olarak kullanılıyor.” diyor.

Tatile çıkacak olanların dikkat etmesi gereken 6 şey

Tatil mevsimi deyince hepimizin içini mutluluk kaplar, tatlı bir yürek hoplaması
Hele bir de planladığımız yolculuk tarihi yaklaştıkça daha gitmeden hayaline kaptırırız kendimizi. Bu kadar tatlı bir heyecanın bir de sevimsiz tarafı vardır ki o da bavul hazırlamak…Yanımıza ne alacağımızı bilemeyiz, sanki önemli eşyalarımızı unutuyormuşuz hissine kapılır gerekli gereksiz her şeyi valizimize koyarız. Tatilde elimizin bile gitmediği birçok eşya valizde gittiği gibi geri gelir… Bu durumlara düşmemek ve mutlu bir tatili gölgelememek için size tatil öncesinde bir liste yapmanızı öneririz.




1. Karar vermekte gecikmeyin
En önemlisi çok geciktirmeden nereye gitmek istediğinizi belirleyip rezervasyonunuzu yaptırın. Ayrıca hangi tarih aralıklarında gideceğinize de karar vermelisiniz. Gidiş ve dönüş tarihinizi belirleyip uçak biletinizi geç olmadan almanızda fayda var. Uygun uçak bileti için Ucakbileti.com sitesini ziyaret edebilirsiniz. 

2. Güzel bir yapılacaklar listesi hazırlayın
Tatile gitmeden önce gideceğiniz yere dair küçük bir araştırma yapıp gezi listenizi şimdiden belirleyin. Görmek istediğiniz yerler nereler, gideceğiniz bölgenin en güzel plajı hangisi, en lezzetli yemek nerede yenir, nereden alışveriş yapmalı bunlara göre güzel bir liste yapın. Hem önceden hazırlıklı olmak tatilde size fazladan zaman kazandırır. 

3. Çanta seçimine dikkat!
Gerek otobüs yolculuğunda gerek uçakta üst üste koyulan, özensizce bırakılan çantalar biraz zarar görebiliyor. Bu durumda hem eşyalarınıza hem de çantanızın herhangi bir yerine zarar gelmemesi için kaliteli ve dayanıklı modelleri tercih etmenizde fayda var. 

4. Sağlığınızı ihmal etmeyin 
Tatile çıkarken yanınızda mutlaka bulundurmanız gereken şeylerden biri de ilaçlarınız. Düzenli kullandığınız ilaçlarınızın yanı sıra ihtiyaç duyabileceğiniz birtakım ilaçları yanınıza alın. Özellikle alerji ve astım rahatsızlığı olanların ilaçlarını mutlaka yanında bulundurması gerek. Tatildeyken başınıza aniden giren bir ağrı veya mide rahatsızlığı keyfinizi kaçırabilir. Dolayısıyla her türlü ihtimale karşı hazırlıklı olmakta fayda var.  Gideceğim yerde nasıl olsa eczane vardır diye düşünmeyin. Tatilinizi yurt dışında geçirecekseniz, kendi kullandığınız ilaçları rahatça alamayabilirsiniz. Bunun için yola çıkarken yanınıza gerekli olabilecek ilaçları almayı unutmayın.

5. Cüzdanızın boyutunu ufaltın 
Tatilde öyle koca koca çantalarla dolaşmaya hiç gerek yok. Genelde uzun askılı küçük omuz çantaları kullanım bakımından rahat oluyor. Ancak bu çantaların içine büyük cüzdanların sığması pek mümkün değil. Bu nedenle geniş cüzdanlar yerine küçük para cüzdanları veya kartlıkları kullanmanızı öneriyoruz. Bunlar hem daha hafif hem de daha pratik olacaktır.  

6. Taşınabilir şarj aletini eksik etmeyin
Günlük hayatımızda bir an olsun elimizden düşürmediğimiz telefonlarımızın şarjı günün yarısında bitiverebiliyor. Tatilde ise adım başı çekeceğiniz fotoğraflar ve 3G’nin yoğun kullanımı ile şarjın dayanıklılığı\pil ömrü daha da azalacak. Telefonunuz kapandığında tüm işleriniz yarım kaldığından sıkıntı yaşarsınız. Bu nedenle yanınıza alacağınız ilk şeylerden biri şarj aletiniz olmalı. Ancak her an her yerde priz bulma lüksünüz yok. Bu konuda size önerimiz taşınabilir şarj aleti almanız. Böylece dilediğiniz yerde telefonunuzu rahatça şarj edebilir, istediğiniz kadar fotoğraf çekebilirsiniz. 


TARİHİ HANDA, İTALYAN MUTFAĞI İLE TÜRK MUTFAĞINDAN LEZZETLER

HASAN PAŞA HANI LEZZET SEVERLERİ BEKLİYOR
Elpare Cafe & Restaurant; italyan mutfağını türk mutfağıyla sentezleyerek her milletten müşterilerini tarih kokan atmosferi içinde yaşatarak keyifli zaman geçirmelerini sağlıyor


Ordu Caddesi üzerindeki Hasanpaşa Hanı, 1745 yılında sadrazam Seyyid Hasan Paşa tarafından Mimar Mustafa Çelebi’ye yaptırılmış. 1894 depreminde ikinci katı yıkılan han’ın kuzey kanadı ise Ordu Caddesi’nin 1958’deki inşaatı sırasında ortadan kaldırılmış. 2010 yılı itibariyle restorasyona giren han 5 seneye yakın çalışma sonucu bugünkü durumuna getirilmiş  Han yeni yüzü ve eski tarihiyle her milletten insanın ziyaretine açılmıştır.


Hasan Paşa Hanı; alt katta bulunan Elpare Cafe ve Restaurant ile ikinci katta bulunan NargiliZade olmak üzere iki bölüme ayrılıyor. Elpare Cafe ve Restaurant’ta İtalyan ve Türk mutfağı lezzetleri sunuluyor. Türkiye mutfağının eşsiz lezzetlerini de bir araya getirerek müşterilerine sunan Elpare Restaurant, Laleli’nin zengin içerikli müşterisi tarafından yoğun ilgi ile karşılanıyor.


İtalyan ve Türkiye mutfağını bir arada sunmalarının nedenini şöyle açıklıyor: “Laleli çeşitli kültürlerin bir arada buluştuğu bir merkez. Aynı zamanda Türkiye’nin en prestijli üniversitelerinden biri olan İstanbul Üniversitesi’ni de içinde barındırıyor.


Bu bölgenin bu kadar yoğun turist ziyaretine uğramasına karşın, kendi öz kültürümüz olan Osmanlı ve Anadolu kültürünü yaşatan büyük bir kitle var. Tüm bunların neticesinde hem turist müşterilerimize, hem yerli müşterilerimize hem de zengin öğrenci topluluğuna aynı anda hizmet verebilmek amaçlı böyle bir sentezleme yaptık.”


Hasan Paşa Hanı’nın üst katında bulunan NargiliZade’de ise müşteriler; her çeşitte sunulan nargilelerden içme fırsatı buluyor hem de NargiliZade’nin sıcak ortamında güzel vakit geçirme şansına erişiyor. NargiliZade’nin bir başka özelliği ise; uzun koridorlar boyunca uzanan odalar şeklinde tasarlanmış olması. Farklı konsept ile hizmet veren odalar her müşterinin zevkine hitap edecek tarzda yer alıyor.

Adres: Mimar Kemallettin mah.Ordu cad.No:25/A Laleli /İSTANBUL (Ordu caddesi), 34050 İSTANBUL, Türkiye


İMMİB, 11 yılda 3 bin tasarıma ev sahipliği yaptı Gençlerin parlak fikirleri, cesur ihracatçılar ile buluştu

11 yılda üç binin üzerinde tasarımın başvurduğu yarışmada 340 dan fazla tasarım dereceye girerek ödül aldı. 27 tasarımcı genç, Ekonomi Bakanlığı desteğiyle yurtdışında ücretsiz eğitim alırken, 3 tasarımcının ürünü sektörün önde gelen firmaları tarafından  üretilerek dünya pazarlarına ihraç edildi. “Turkey Discover The Potential” markasındaki motifleri kullanarak gerçekleştirdikleri satranç setiyle Ünzüle Acar ve Esra Yıldırım, Konpept 2015 kategorisinde birinci oldular. 

İMMİB Endüstriyel Tasarım Yarışması 2015’te kazananlar belli oldu. 372 projenin başvurduğu yarışmada profesyonel ve öğrenci kategorisinde dereceye girenler ödüllerini düzenlenen törenle aldılar. İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) İstanbul Kimyevi Mamuller İhracatçıları Birliği (İKMİB) ve Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği’nin (TET), Ekonomi Bakanlığı ve TİM desteğiyle gerçekleştirdiği tasarım yarışması ödül törenine, Ekonomi Bakan Yardımcısı Adnan Yıldırım ve TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi yanı sıra ihracatçı birlik başkanları ile sektör temsilcileri katıldılar. 

Törenin açış konuşmasını yapan TİM Başkan Vekili ve Endüstriyel Tasarım Komitesi Başkanı Tahsin Öztiryaki, İMMİB’in Endüstriyel Tasarım Yarışmasını, Türkiye’nin ağırlıklı olarak yabancı markaları fason üreterek ihracat yaptığı yıllarda başlattığına dikkat çekerek, bu gün gelinen noktanın gurur verici olduğunu söyledi. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin Türkiye’nin cari açığından çok inovasyon açığı olduğunu hatırlattığı ödül töreninde Ekonomi Bakanı Yardımcısı Adnan Yıldırım, bakanlığın şirketlerin tasarım çalışmaları ve oluşturulacak tasarım ofislerine büyük destekler verdiğine dikkat çekerek, tasarımcıları bu destekleri iyi değerlendirmeleri konusunda uyardı. 

İDDMİB Yönetim Kurulu Başkanı Rıdvan Mertöz sanayinin ihtiyaç duyduğu, yaratıcı yönü gelişmiş insan kaynağı için eğitim her zaman gündemin en üst sırasında olması gerektiğini belirterek, “Bugün Ekonomi Bakanlığı desteği ile tasarım alanında yurtdışında burslu okuttuğumuz öğrenci sayısı 27’i aştı. Meslek liseleri ve üniversitelerde tasarımı, Ar-Ge’yi, inovasyonu sürekli anlatmalıyız” dedi. İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz yaptığı konuşmada, “Rekabette öne geçmenin bir numaralı yolunun tasarım ile farklılaşmak olduğunu her zaman dile getiriyoruz. İMMİB Endüstriyel Tasarım Yarışmalarının temel hedeflerinden biri de sanayicilerimiz nezdinde tasarım ve markalaşma bilincinin artmasını sağlamak” diye konuştu. 

TET Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mehmet Kavaklıoğlu ise konuşmasında “İMMİB Endüstriyel Tasarım Yarışmaları, bugün Türkiye’nin en prestijli tasarım etkinliklerinden biri haline geldi. Her yıl daha da artan ilgi, tasarımların özgünlüğü ve sanayicilerimizin katkısı, benzerlerinden farklılaştıran en önemli faktörler arasında yer alıyor. Sabırla, bir an olsun vazgeçmeden, büyük bir inançla bugünlere geldik” şeklinde konuştu.  Projeler ihracat için yarıştı Bu yıl 372 projenin başvurduğu yarışmada “Metalden Mamul Mutfak Aletleri”, “Plastikten Mamul Saklama Kapları”, “Aydınlatma Ürünleri” ve Turkey Discover The Potential temalı Hediyelik Eşya / Promosyon Tasarımını içeren “Konsept 2015” olmak üzere dört ayrı kategoride ödüller verildi. Toplam 212 bin TL para ödülünün dağıtıldığı yarışmada en fazla tasarım gönderen üniversite ise Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ÖDTÜ) oldu. Ayrıca dereceye girenler Ekonomi Bakanlığı bursu ile yurtdışında iki yıl ücretsiz eğitim görme hakkı kazanabilecekler. 

Turkey Discover The Potential motiflerinden hediyelik satranç setiMetal Mutfak Eşyası kategorisinde profesyonel dalında Ayşe Kırımlı, öğrenci dalında ise Başak Oğuzalp’in birinci olduğu yarışmada Plastik Saklama Kabı kategorisinde profesyonel dalında Ülgen Ayrancı, öğrenci dalında Ahsen Gülsen ilk sırayı aldılar. Aydınlatma Ürünleri kategorisinde de profesyonel dalında Ayça ve Muzaffer Koçer’in birinci olduğu yarışmada, öğrenci dalında da Burak Koçak ve Yücel Günal ikilisi kazandılar. Türkiye’ye has hediyelik eşya üretimini özendirmek amacıyla düzenlenen Konsept 2015 kategorisinde ise Profesyonel dalda “Turkey Discover The Potential” markasındaki motifleri kullanarak gerçekleştirdikleri satranç setiyle Ünzüle Acar ve Esra Yıldırım ipi göğüslerken, öğrenci dalında Belfuğ Şener birinci oldu. TET Başkan Yardımcısı Mehmet Kavaklıoğlu, ETMK Genel Başkanı Sertaç Ersayın, İKMİB Başkanı Murat Akyüz, Ekonomi Bakan Yardımcısı Adnan Yıldırım, İDDMİB Başkanı Rıdvan Mertöz, TİM Başkan Vekili Tahsin Öztiryaki






Genç Girişimcilerde Lider Kadın

Sevinç Atay JCI Kültür Şubesi 2016 yılı Yönetim Kurulu Başkanı olarak seçildi
Genç Liderler ve Girişimciler Derneği (JCI) Kültür Şubesi, 2015 Yılı Olağan Genel Kurulu’nu JCI Türkiye Başkanı ve yönetim kurulu üyelerininde katılımıyla 44 kişiye yakın bir katılım ile gerçekleştirdi.2014 Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Keskin , Genel Kurul’da delegelerine 2014 yılı faaliyet programını ve dönem sonu bütçesini aktardı; başarı ile ibra oldu. JCI Kültür Şubesi 2015 Dönem Başkanı Burcu Atasoy ise şubenin gerçekleştirmekte olduğu projeler ile ilgili 2015 yılı ilk 6 aylık faaliyet raporunu ve bütçesini JCI Kültür delegelerine sundu.


2016 YILI BAŞKANI SEÇİLDİ…
JCI Kültür 2015 yılı Yönetim Kurulu üyelerinden Sevinç Atay , şube delegelerinin oybirliği ile JCI Kültür Şubesi 2016 yılı Yönetim Kurulu Başkanı olarak seçildi.Seçilmiş Yönetim Kurulu Egemen Aydın . Erman Atasoy , Selin Bırık Huntürk , Açelya Ülgenay , Mehmet Dağdevirentürk ve Elif Şahin'den oluştu.2016 yılında çalışmalarına başlayacak JCI Kültür Dönem Başkanlarından oluşan Büyüme ve Gelişme Komitesi Projesinin başına Eda Bohur getirildi .Komite şubenin gelecekteki amaçlarının planlı ve sistemli bir biçimde yürütülmesine fikirleriyle destek olacak .Yeni üyelerin gelişimlerinde yol gösterici olacak .


HAYALLERİMİZ İÇİN YOLA DEVAM…
Genel Kurul sonunda 2015 yılı Şube Başkanı Burcu Atasoy ,“JCI Kültür ” markası için hedeflediğimiz kuruluşta hayal ettiğimiz tüm hedeflerimizi gerçekleştirdik. Üyelerimizin kişisel becerilerini ve liderlik vasıflarını geliştirmesini , sosyal sorumluluk ve girişimcilik ruhu kazanmasını, üyelerimiz arasındaki takım çalışmasını ve dayanışmasını ön planda tutttuk.Yaptığımız tüm projelerin etksini uluslararası alana yaydık.Toplumu pozitif etkileyecek projeler üreterek çalışmalarımıza devam edeceğiz dedi.

BACKHAUS İLE YAZ AYLARI SERİN GEÇİYOR

Dünyaca ünlü şeflerin tariflerinden yola çıkan Backhaus, ev yapımı bol lifli limonata ve yeşil ayranı ile yaz aylarının vazgeçilmezi oluyor. Günün her saati tercih edilebilen Backhaus’a özel limonata ve yeşil ayran, leziz sohbetlerin kapılarını aralıyor.Backhaus yeşil ayran, yazın sıcağın etkisiyle vücudun kaybettiği minarelleri ve suyu karşılamak için ideal. Nane ve fesleğenli Backhaus yeşil ayran ise sıcak yaz günlerine ferahlık katıyor. Özenle seçilmiş limon ve kabuklarından her gün taze yapılan limonata ise yemeklerin yanı sıra Backhaus keklerine, pastalarına, kurabiyelerine eşlik ediyor. Gerek tadı gerekse sunumu ile iştah artırıyor. Bol lifli Backhaus limonatasında yer alan limon kabuğu, bağışıklık ve sindirim sistemine yardımcı olurken kemikleri güçlendiriyor ve cildi doğal parlaklığına kavuşturuyor. 
Backhaus ürünlerinin kalitesinin, çeşitliliğinin ve eşsiz lezzetlerinin arkasında Almanya’da Backhaus’a destek veren 100’den fazla kişiden oluşan AR-GE ekibi ve dünyaca ünlü şefler bulunuyor. Türkiye’nin en yenilikçi fırını olmakla beraber aynı zamanda modern ve leziz bir pastane olarak hizmet veren Backhaus, ekmeklerden keklere, kuru pastalardan pastalara ve makaron çeşitlerine kadar birçok modern ve geniş çeşitte lezzeti bir arada sunuyor. 


Mercedes-Benz Türk, İstanbul Müzik Festivali’ni 29 yıldır destekliyor

Dünyanın en saygın virtiözlerinden Christian Tetzlaff ve “Deutsche Kammerphilharmonie Bre-men”  Mercedes-Benz Türk’ün desteğiyle Aya İrini’de Mercedes-Benz Türk, sanatseverlere kültür ve sanat çalışmalarının seçkin örneklerinin sunulmasına ve Türkiye’nin ulusal, kültürel-sanatsal değerlerinin uluslararası düzeyde tanıtılmasına destek olmak amacıyla İstanbul Müzik Festivali’ni 29 yıldır aralıksız ola-rak destekliyor. Mercedes-Benz Türk, 1986 yılından bu yana destek verdiği İstanbul Müzik Festivali kapsamında, bu yıl da Deutsche Kammerphilharmonie Bremen’I ağırlıyor. Benzersiz yorumuyla dünyanın sayılı orkestraları arasında anılan Deutsche Kammerphilharmonie Bremen’in, 24 Haziran’da Aya İrini’de şef Paavo Järvi yöneti-minde vereceği konserde solist, keman virtiözü Christian Tetzlaff olacak.

Mercedes-Benz Türk, 43. İstanbul Müzik Festivali kapsamında, klasik ve romantik repertuvarın en iyi yorumcuları olarak kabul edilen Deutsche Kammerphilharmonie Bremen Orkestrası’nı müzkseverlerle buluşturuyor. Mercedes-Benz Türk’ün desteğiyle, 24 Haziran 2015 Çarşamba günü, Aya İrini Müzesi’nde gerçekleşecek konseri,  şef Paavo Järvi yönetecek. Müzik otoritelerinin  “halihazırda şef ile orkestra birlikteliğinin en başarılı örneğini oluşturuyorlar” şeklinde tanımladığı Paavo Järvi ve Deutsche Kammerphilharmonie Bremen’e konserde Johannes Brahms’ın unutulmaz eserlerini seslen-direcek. Bu efsane orkestraya keman virtiözlerinin ustalarından sayılan Christian Tetzlaff eşlik edecek. Genes: “İstanbul Müzik Festivali’nin parçası olmaktan mutluyuz”  1967 yılından bu yana ülkemizin sadece ekonomik değil, sosyal ve kültürel gelişimine de destek ver-meyi kendine prensip edinen Mercedes-Benz Türk yıllardır sayısız ve çeşitli alanlarda etkinliğine sponsor oluyor. Aynı zamanda istikrarlı sosyal sorumluluk çalışmaları ile de ülkemizin çağdaş gelece-ğine katkıda bulunuyor. Mercedes-Benz Türk, bu vizyon doğrultusunda 29 yıldır aralıksız olarak İs-tanbul Müzik Festivali’ni destekliyor. Festivalin en uzun soluklu sponsorlarından biri olduklarını belir-ten Mercedes-Benz Türk Direktörler Kurulu Başkanı Rainer Genes, sözlerine şöyle devam etti: “İstan-bul Müzik Festivali’ne 1986 yılında başlattığımız desteğimizi en ağır ekonomik kriz dönemlerinde dahi kesintisiz sürdürdük. Bu yıl da klasik müziğin en önemli orkestralarından biri olan Deutsche Kammerphilharmonie Bremen’i müzikseverlerle buluşturmaktan ve İstanbul Müzik Festivali’nin parçası olmaktan dolayı mutluluk duyuyoruz.’ 

Deutsche Kammerphilharmonie Bremen 
Berrak, detaylı ve renkli icraları ile klasik ve romantik repertuvarın en iyi yorumcuları arasında göste-rilen Deutsche Kammerphilharmonie Bremen festivale, romantik müziğin yapıtaşları sayılan Brahms’ın eserlerine adanmış konserle konuk oluyor. Konserin solisti ise çalışındaki duygusal açıklık ve derin samimiyetle tüm dünyada dinleyicileri derinden etkileyen Alman keman virtüözü Christian Tetzlaff. Mükemmelliğinin temeli 39 üyesinin her birinin solist kalitesindeki ustalığına dayanan Deutsche Kammerphilharmonie Bremen’in “önde gelen uluslararası orkestralardan biri” (BBC, 2003) olma noktasına gelmesinde, orkestranın gelişimine önemli katkıda bulunmuş bir dizi tanınmış şefin büyük etkisi bulunuyor. 2004 yılından bu yana ise Grammy ödüllü şef Paavo Järvi’nin sanat direktörlüğü altında pek çok nişan ve ödülle süslenen bir müzikal keşif yolculuğuna çıkan orkestra, bu yolculuğun ilk kilometre taşları sayılabilecek Beethoven ve Schumann projeleri ile çığır açtı.

Christian Tetzlaff
Orkestranın uzun yıllardır işbirliği yaptığı ünlü konuk solistler arasında öne çıkan isimlerden Christian Tetzlaff müzikal tutarlılığı, teknik güveni ve zeki yorumlarıyla dünyanın belli başlı tüm orkestraları ve şefleri tarafından tercih edilen sayılı virtiözler arasında bulunuyor.  Kariyerinin en başından beri hem konserlerinde hem kayıtlarında çok geniş yelpazede bir repertuvara yer veren Christian Tetzlaff, tüm dönemlerin en tanınmış başyapıtlarından 20. yüzyıl bestecilerine ve kendisi için yazılmış eserlerin dünya prömiyerlerine kadar çok çeşitli eseri aynı ustalıkla seslendiriyor.  Bol ödüllü sanatçının Brahms Keman Konçertosu yorumu ise “açılıştaki yakıcı ifadesi, yatıştırıcı serenatlarının hafif tatlılığı ve final bölümün enerjik dansları tümüyle nefes kesici” olarak değerlendiriliyor ve eleştirmenlerce referans gösteriliyor.