15 Eylül 2013 Pazar

ADIM ADIM ANADOLU LEZZETLERİ MEMNUNİ’DE



Bakırköy’ün yanı başındaki Florya’nın yeni alışveriş merkezi Aqua Florya‘da bulunan Memnuni, Osmanlı Türk Mutfağı’nın birbirinden güzel yemeklerini en iyi sunan lezzet duraklarından biri.BVS Group bünyesinde hizmet veren Memnuni, Anadolu’nun tüm yörelerine ait kebap çeşitlerini menüsünde bulunduran son derece şık bir restaurant.


Örneğin, Adana’nın Kazancı Kebabı, Erzincan’ın Yaprak Döneri, Adana usulü Metre Kebabı, Hatay’ın Sini Kebabı, Karabük’ün Kay Kebabı, Muğla’nın Çökertme Kebabı, Uşak’a özgü Çömlek kebabı, Gaziantep İslim Kebabı, Trakya’ya özgü Beğendili Kebap, Gaziantep Mutfağı’ndan Ali Nazik Kebabı, Gaziantep yöresinden Patlıcan Kebabı, Edirne’nin Kürek Kebabı, Adana Kebabı, Urfa Kebabı, Erzincan’ın Kütük Döneri, Bursa’nın İskender Kebabı, Gaziantep usulü Fıstıklı Kebap, Yozgat’a özgü Testi kebabı, İsparta usulü Yoğurtlu Kebap, Halep işi Yüsret Kebabı, köfteler ve tavuk çeşitleri menüdeki etli lezzetlerden bazıları…


Bunların yanısıra Memnuni restoran, Anadolu’nun her yöresinden menüsüne aldığı güveç yemekleriyle de en az kebapları kadar iddialı. Örneğin Gümüşhane usulü Güveç’te Bamya yemeğini ve Aydın usülü Güveç’te yahni’yi eğer yemediyseniz Memnuni’de mutlaka denemelisiniz… İddia ediyoruz, güveçte yiyeceğiniz Adana’ya özgü Etli Dolma gibi bir lezzeti daha önce hiç tatmamışsınızdır.
Öte yandan yine Türkiye’nin her köşesinden zeytinyağlı yemekler, sulu yemekler, çorba ve salata çeşitleri, sütlü ve hamurlu tatlılar Memnuni’nin menüsündeki diğer seçenekler arasında bulunuyor.Memnuni, hem iç mekânı hem de Marmara sahiline bakan dış mekânıyla son derece şık ve doyumsuz bir manzaraya sahip.

ADRES:
Memnuni Restaurant, Aqua Florya Alışveriş ve Yaşam Merkezi- Şenlikköy Mahallesi Yeşilköy Halkalı Cad. No:93 Florya
Rezervasyon için: 0 212 663 33 33

ŞİRKETLERİN TERCİHİ EL YAPIMI ÇİKOLATALAR




Kurumsal mesajlarınızı iletmenin en tatlı yolu; Evvie Chocolate
Yaklaşık 3,1 milyar dolarlık bir ciroya ulaşan çikolata pazarı yüzde 10’luk büyüme ile Türkiye’de en önemli sektörler arasına girdi. Şirketler de artık özel günler için şeker yerine çikolatayı tercih ediyor.
Tüketimin üçte birini gerçekleştiren şirketler özel günler için en çok diğerlerinden daha kaliteli olan el yapımı, katkısız çikolataları tercih ediyor.

Üretimindeki artış ve doyumsuz tadıyla günlük alışkanlıklarımız arasına giren çikolata artık özel günlerin de vazgeçilmezi haline geldi. Yaklaşık 3,1 milyar dolarlık bir ciroya ulaşan çikolata pazarının yüzde 10’luk bir büyümeye sahne olduğunu belirten Evvie Chocolate Yönetim Kurulu Başkanı Şebnem Görgülü Ekinci, “Kurumsal şirketlerin toplu alımları ile sektörün canlanması özel günlerle bir araya gelince tüketim en üst seviyeye ulaşıyor" dedi.

Son yıllarda hızlı büyümesiyle Türkiye’de en önemli sektörleri arasına giren çikolata pazarı yaklaşık 3,1 milyar dolarlık cirosuyla göz doldurmaya devam ediyor. Özel günlerde şeker yerine çikolatayı tercih eden kurumsal şirketler tüketimin üçte birini gerçekleştirirken sektörün büyümesine de büyük katkı sağlıyor.
Şirketlerin özel günler için çikolatayı tercih etmesinin tüketimi artırdığını belirten Evvie Chocolate Yönetim Kurulu Başkanı Şebnem Görgülü Ekinci, “Türkiye’de çikolatanın sektördeki payı gün geçtikçe büyümeye devam ediyor” dedi.


Özel günlerdeki tercihlerin değiştiğini ve şirketlerin de buna uyum sağladığını söyleyen Ekinci, “Şirketler artık özel günler için şeker yerine çikolatayı tercih ediyor.

Doğal olarak şirketler alım yaparken kaliteli ve özel ürünlere yöneliyorlar” diye konuştu. Doğal malzemelerin kullanıldığı el yapımı çikolata çeşitleri ve diğer ürünleri ile sektöre hızlı bir giriş yapan Evvie Chocolate’ın Yönetim Kurulu Başkanı Şebnem Görgülü Ekinci,Türkiye'de kişi başı ortalama bir kilogramdan biraz fazla çikolata tüketildiğini söyledi. Ekinci,Türkiye’nin en değerli markalarına çikolata üreten Evvie Chocolate’ın, dünyanın en kaliteli kakao üreticisi olan Fransız Valrhona’nın orijin çikolatalarının Türkiye’deki temsilcilerinden biri olduklarını belirterek, şirketlerin alım yaparken kaliteli ve özel ürünler tercih ettiklerini söyledi.

Şirketlerin özel günler için Evvie çikolatalarını tercih ettiğine dikkat çeken Şebnem Görgülü Ekinci “En üst kalitede kullandığımız hammaddelerden ürettiğimiz el yapımı çikolatalarımızın kaliteli ve sağlıklı olması konusunda özen gösteriyoruz. Ayrıca çikolata çeşitlerimizde alternatiflerimizin çok fazla olması kurumsal şirketlerin bizleri seçmelerindeki bir diğer önemli noktadır” dedi. Ekinci, dünyanın en değerli kakaoları ile Türkiye’nin en lezzetli ve en özel el yapımı çikolatalarını üreten Evvie Chocolate’ın, özel olarak oluşturulmuş imalat tesislerinde gıda mühendislerinin onayı ile laboratuar titizliğinde üretildiğini sözlerine ekledi. www.evvie.com.tr




Her şey 1938 yılında Salih Hotiç’in atölyesinde başladı  İstanbul’da, tarihi Mercan Han’da yazıldı bizim öykümüz... Zaman akıp  giderken emek ustalıkla birleşti, kundura seslerinden melodiler, deri kokusundan mutluluklar yarattık. Ayakkabı tutkumuz çoğalarak büyüdü, tüm Türkiye’yi sardı. Heyecanlarınızda, aşkınızda, en özel ya da en sıradan günlerinizde size eşlik etti. Biliyoruz, her ayakkabınızın bir hikâyesi var ve 75 yıldır Sizin hikâyeniz, bizim hikâyemiz.

Bir İstanbul Markası
HOTİÇ, 75. yılını Mercan Han’da başlayan hikayesinin en özel tanığı İstanbul’a adıyor. Bu nedenle İstanbul gibi köklü ama modern dokunuşlarla çarpıcı fotoğraf çekimi konseptini yaratan HOTİÇ, markanın 75.yıllık serüveninde, nostaljiyle yeniyi birlikte yansıtıyor.

75 yıldan bugüne HOTİÇ
Günümüz kadın ve erkeğinin yaşam tarzına uyum sağlayan, özgün, elegan tasarımlarında moda ve trendleri günden geceye uzanan yaşam stillerine uyarlayan HOTİÇ, tamamen deri ve doğal malzemeler kullanmaktadır. Yaya by Hotiç Koleksiyonu ise dinamik tasarımlarıyla daha rahat yürümek, yürürken konforun şıklığını yaşamak isteyenlerin hayatına her sezon farklı bir heyecan katıyor.

HOTİÇ Kadını ve Erkeği ile 75 yıl
Bugün Türkiye ve yurtdışında 113 mağazası bulunan HOTİÇ, sektörün öncü firmaları arasında. Nesilden nesile, anneden kıza, babadan oğula şık bir miras bırakarak gücünü kazanan HOTİÇ, 890 kişilik ekibin düşünce ve emeği ile sizin için çalışıyor. İşte 75 yıl önce, Mercan Han’da, Salih Hotiç ile başlayan hikayemiz sizinle yazılmaya devam ediyor. Ne de olsa sizin hikayeniz bizim hikayemiz...

RICHMOND NUA, TripAdvisor “2013 Mükemmeliyet Sertifikası” İLE ÖDÜLLENDİRİLDİ




 World Luxury SPA Awards’ta üstü üste üçüncü kez Türkiye’ nin En Lüks Destinasyon Spa’sı ödülüne layık görülen Richmond Nua’ ya bir ödül de TripAdvisor’dan geldi.Avrupa’nın en donanımlı, Türkiye’nin ise ilk ve tek destinasyon Spa’sı        Richmond Nua, dünyanın en popüler seyahat sitesi TripAdvisor takipçilerinin oylarıyla, “2013 Mükemmeliyet Sertifikası”na layık görüldü.

50 milyonu aşkın ziyaretçi, 60 milyonun üzerinde yorumla dünyanın dört bir yanında gezginlerin ve seyahat tutkunlarının öneriler yaparak takip ettiği TripAdvisor, oteller, tatil köyleri, seyahat paketleri ve tatil yorumlarını okuyucularıyla paylaşıyor.TripAdvisor’da en iyi performans gösteren işletmelere verilen “Mükemmellik Sertifikası”, gezgin yorumlarının geri bildirimleri ile belirleniyor.

Bu geri bildirimler sonucu dünya çapında en iyi %10’luk dilime giren işletmeler sertifikaya hak kazanıyor.Temiz havası ve dingin atmosferi ile Sapanca Gölü’nün ormanla kesiştiği muhteşem konumunda dinlenmeyi sağlık ve huzur ile harmanlayan Richmond Nua Wellness Spa, Türkiye'de “Destinasyon Spa” kavramının öncüsüdür.

CLUB MED PALMİYE TATİL KÖYÜNDE ÇEVRE EĞİTİMLERİ HIZ KESMEDEN DEVAM EDİYOR


Kemer'in en köklü tatil köylerinden birisi olan ve Çevre Sistemleri konusunda tüm dünyada hızla yayılan Green Globe Sertifika sistemini başarı ile yürüten Club Med Palmiye Tatil Köyünde çevre eğitimleri hız kesmeden devam ediyor.


Green Globe Sertifikasyon Sitemi gereğince her şeyin yazılı olarak kayıt altına alındığı tesis çevreye olan katkısı ve önemi ile de dikkat çekmeye devam ediyor. Ayel Çevre Danışmanlık Firmasından Çevre Mühendisi Ömer Karaduman, otel personel ve birim müdürlerinin de katılımı ile gerçekleşen “Tehlikeli Atıklar ve Ambalaj Atıklarının Bertarafı” konusunda katılımcılara bir eğitim verdi. İlgi ile takip edilen eğitim yaklaşık 40 dakika sürdü. Eğitime katılan personel, eğitimin oldukça yararlı ve doyurucu olduğunu söylediler.


Çevre Mühendisi Ömer Karaduman eğitim sonrası yaptığı açıklamada, “ Club Med Palmiye Tatil Köyü’nün Çevre Danışmanı firması olarak sık sık otelimizde çevre eğitimleri vermekteyiz. Türk turizmine yıllardır hizmet veren tesislerden bir tanesi olan Palmiye tatil köyümüz çevreye olan duyarlılığı ile de her zaman adından söz ettirmekte. Özellikle tatil köyümüzde uygulanan Green Globe sertifika sisteminin uygulanışı ve geri dönüşleri örnek teşkil etmektedir” dedi.

Majesty Club Kemer Beach Gril House’da personel pikiniği düzenlendi




2013 yaz sezonunu yüksek doluluk ve  misafir memnuniyeti ile geçiren  Majesty Club Kemer Beach’te  Gril House’da personel pikiniği düzenlendi. Yoğun geçen sezonda personelimizi motive etmek için düzenlenen Personel Pikniğinde eğlence ve ödül  töreni vardı. Ağustos Ayında  seçilen AYIN PERSONELİ ödülleri  Depo’dan Fatih Orhan  Housekeeping departmanından Tayfun Sarıboğa  ve Stewarding departmanından  Hasan Erkmen belgeleri ile birlikte ödüllerini aldılar .


YÜN VE ÖRGÜ TASARIMLAR AVRUPA’DA BU SEZON ALTIN ÇAĞINI YAŞAYACAK



Avrupa’nın ünlü outlet alışveriş kasabaları Chic Outlet Shopping®, yün ve örgü tasarımların doğallıktan gelen şıklığını gözler önüne serebilmek için Ekim ayı içinde çeşitli etkinlikler düzenleyecek .Avrupa’da bulunan dokuz Value Retail outlet alışveriş kasabasından oluşan Chic Outlet Shopping®, ‘Şık Bir Dokunuş’ kampanyası kapsamında, yün ve örgü tasarımları ön plana çıkaran bir konsept hazırladı. Doğallıktan gelen şıklığı özler önüne serecek ‘Şık Bir Dokunuş’ kampanyasına katılan dünyaca ünlü markalar sadece tasarımlarıyla değil, olağanüstü işçilikleriyle de gardırobunu yenilemek isteyenlere çok özel seçenekler sunacak. Tüm kasabalarda en ünlü markalar, tavsiye edilen perakende fiyatlar üzerinden yüzde 60 indirimle satılacak.Ekim ayı sonuna kadar sürecek ‘Şık Bir Dokunuş’ kampanyası kapsamında, yünün ve örgünün doğallığına dikkat çekmek amacıyla farklı etkinlikler de yer alacak. Her kasaba, ziyaretçilerine Uniqverse Studio imzalı yün heykel çalışmaları sunacak ve etkinlik ve faaliyetlere ev sahipliği yapacak.


TOP MODEL EVA PADBERG’DEN GÖĞÜS KANSERİYLE MÜCADELEYE DESTEK
Münih’teki Ingolstadt Kasabası ve Frankfurt’taki Wertheim Kasabası da top model Eva Padberg’in desteklediği ve örgüyü yücelten bir etkinliğin de aralarında bulunduğu bir dizi etkinlikle, göğüs kanseriyle mücadele eden yardım kuruluşu Mamazone’a destek verecek. Ekim ayı uluslararası ‘Göğüs Kanseri Farkındalık Ayı’ olduğu için, bu günlerde kasaba ziyaretçileri gelirleri yardım kuruluşuna bağışlanmak üzere pembe yün çileleri satın almaya davet edilecek. Bu yünler daha sonra ziyaretçiler veya tesiste bulunan bir örgücü tarafından örülüp bir battaniye haline getirilerek bir göğüs kanseri hastasına sunulacak. Ayrıca battaniye teslim edilmeden önce dünyanın yardım amaçlı en büyük battaniyesini oluşturmak için hazırlanan battaniyeyle birleştirilecek. Alman kasabaları, ziyaretçilerine ayrıca bu projeye yönelik bir çile yünü de içeren ‘Şık Bir Dokunuş’ alışveriş paketlerini de sunacak. Wertheim Kasabası’ndaki etkinlikler 18-19 Ekim, Ingolstadt Kasabasındaki etkinlikler ise 11-12 Ekim tarihlerinde gerçekleştirilecek.


DÜNYACA ÜNLÜ YÜN UZMANLARINDAN MODA ÖĞRENCİLERİNE DERS
Barcelona’daki La Roca Kasabası’nda, 25 yıldır dünyanın en büyük yün uzmanlarından olan H Dawson Wool’dan Jo H. Dawson ve genç Amerikalı örgü tasarımcısı Lindsay Degen, bir seminer gerçekleştirerek yeni lüks trend olarak yünü tartışacak. Degen ayrıca Madrid ve Barcelona’daki moda öğrencilerine ustalık dersi verecek.Madrid’in Las Rozas Kasabası’nda  yer alan ‘Spain Makes’ konsept butiğinde ise yetenekli İspanyol zanaatkarların çalışmaları sergilenecet ve ziyaretçilere de örgü atölyelerine katılma imkanı sunulacak.


Chic Outlet Shopping®  ‘Şık Bir Dokunuş’ kampanyası etkinlikleri çerçevesinde, ‘Yün Trendleri- Wool Trends’  isimli bir filmi de gösterime soktu. Filmde, Uniqverse Studio’dan Estrella Archs sezonun en gözde yün tasarımlarına ilişkin uzman görüşlerini sunuyor.

JW MARRIOTT ANKARA ÇALIŞANLARINA ÖZEL PARTİ


ABD ve dünyanın 70 ülkesinde 3.800’ün üzerinde turizm yatırımına sahip dünyanın önde gelen konaklama zinciri JW MARRIOTT’un Türkiye’deki ilk oteli JW MARRIOTT ANKARA geçtiğimiz günlerde keyifli bir partiye ev sahipli yaptı. Bu sefer tanıdık misafirleri ağırlayan otelin davetlileri çalışanlarıydı. Her sene çalışanlar için verilen ve gelenekselleşerek devam eden JW Marriott Ankara Partisi bu yıl da barbekü partisi konseptinde gerçekleşti.



Otellerinin açılışının 2.yılını kutlamak için verilen partiye otel üst yönetiminin de tam kadro katılması dikkatlerden kaçmadı. Figen Biricik Orkestrası’nın sahne aldığı gecede eğlence dansözün sahne almasıyla doruklara ulaştı.

Gecede otel çalışanlarına özel hazırlanmış çeşitli sürprizlerin yanı sıra çekilişlerle hediyeler dağıtıldı. Gecenin geç saatlerine kadar süren partide çalışanlar gönüllerince eğlendi.

“SARAÇOĞLU” ÇALIŞMASI START ALDI



ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI, ATO VE MİMARLAR ODASI ANKARA ŞUBESİ SARAÇOĞLU BÖLGESİ’YE İLGİLİ İLK TOPLANTISINI ATO’DA YAPTI

Saraçoğlu Lojmanları’nın yer aldığı Namık Kemal Mahallesi’nin Ankara’ya yeniden kazandırılması konusunda ilk adım atıldı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ankara Ticaret Odası ve Mimarlar Odası Ankara Şubesi yetkilileri Mahalle’nin kültür ve turizm havzasına dönüştürülmesi için kolları sıvadı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “Ankara’ya güzel bir hediye verin” diyerek öncülük ettiği Saraçoğlu Lojmanları havzası için ilk toplantı dün yapıldı. Ankara Ticaret Odası’nda gerçekleşen toplantıya Ankara Ticaret Odası Başkanı Salih Bezci, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürü Vedad Gürgen, Genel Müdür Yardımcısı Tamer İnan, Daire Başkanı Zeynep Afşeören, Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Ali Hakkan, Mimarlar Odası Ankara Şubesi Sekreter Üyesi Tezcan Karakuş Candan ve Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Batuman katıldı.

Saraçoğlu Lojman Havzası’nın kültür ve turizm bölgesi olarak Ankara’ya kazandırılması konusunda üç kuruluşun uzlaşmasının ardından yapılan ilk toplantıda, lojmanların restorasyonu konusunda nasıl bir yol haritasının izleneceği konusu ele alındı.

Toplantıda, Saraçoğlu kültür ve turizm havzası konusunun bir protokole bağlanması konusunda hemfikir olunurken, protokol taslağı konusunda da çalışma başlatılması kararı alındı.

Toplantıda ayrıca, Saraçoğlu Lojmanları’nın Ankara’ya kazandırılması konusunda Bakanlık, ATO ve Mimarlar Odası Ankara Şubesi temsilcilerinden oluşan kurulun haftalık toplantılar yaparak koordineli bir şekilde çalışma yürütmeleri karara bağlantı.

HALK SAĞLIĞI İÇİN TEDBİRLER ACİL ALINMALIDIR!


Aydın’da yaşanan ve 1 kişinin ölümü ile sonuçlanan üzücü olay, gıda güvenliğinin halk sağlığı açısından önemini bir kez daha ortaya koydu. Halk sağlığı açısından gıda güvenliği irdelenirken gıda üretiminin tüm süreçleri ile ele alınması büyük önem taşımaktadır. Yaz aylarında düğünlerde yaşanan ve çoğunlukla tavuk eti kaynaklı olan zehirlenmelerin yanı sıra, restoranlarda veya kontrolsüz toplu tüketim yerlerinde yaşanan zehirlenme vakalarına hepimiz aşinayız. Ancak basına yansıyan olayların buz dağının görünen yüzü dahi olmadığını da iyi bilmekteyiz.

Sağlık kurumlarında gıda zehirlenmesinden şüphelenilen vakaların büyük bölümünün yeterince incelenmediğini ve kayıt altına alınmadığını ne yazık ki üzülerek izlemekteyiz. Gerekli kayıtlar tutulmadığı için gıda zehirlenmeleri ve gıda güvenliğinin toplum sağlığı, dolayısı ile sağlık harcamalarına etkisi konusunda da yeterli veri bulunmuyor. Gelişmiş ülkelerde Listeria, Salmonella, E.coli gibi toplum sağlığı açısından yüksek risk oluşturan, Staphylococcus sınıfı gibi en çok gıda zehirlenmesine sebep olan mikroorganizmalardan kaynaklı riskler sürekli izlenmekte ve her hangi bir olayı halinde en kısa sürede müdahale edilmektedir. Hatta durum o denli vahim ki bir çok sağlık çalışanı gıda zehirlenmesi şüphesini, hastalara kesin bulgu olarak sözlü dile getirmesine rağmen, resmi kayıtlarda bu bilgilere yer vermiyorlar.

Unlu mamuller sektöründe faaliyet gösteren birçok firma aslında yüksek riskli hammaddeler kullanmaktadır. Pastacılıkta kullanılan hammaddeler, böreklerde kullanılan et ve süt ürünler, yumurta gibi yarı mamul ve hammaddeler gıda güvenliği açısından yüksek risk taşımaktadır. Ürünlerde kullanılan hammaddeler, personelin gıda güvenliği bilgi seviyesi ve dikkati, işletme altyapısının hijyenik dizaynı, servis şartları ve koşulları gibi alanların kontrol altında tutulması gerekmektedir. Denetimlerin nitelik olarak son derece zayıf olduğu ve bu durumun çok sayıda resmi raporda kayıt altına alındığı bir sistemde, bu kontrollerin yalnız denetimler ile sağlanamayacağı görülmektedir.

Aydına yaşanan ve Türkiye’nin farklı bölgelerinde her gün yaşanan ancak kayda geçmeyen onlarca belki yüzlerce üzücü vakanın önüne geçilmesi için gıda güvenliği sisteminin ilave tedbirler ile desteklenmesi, tıpkı iş güvenliği alanında olduğu gibi reform niteliğinde bir düzenleme işe işletmelerin kontrol altına alınması gerektiğini görmekteyiz.

Konunun çözümü ile alakalı Gıda Mühendisleri Odası olarak ilgili kurumlara değişik platformlarda sunduğumuz projelerden biri olan “GIDA DANIŞMANLIĞI PROJESİ” en kısa zamanda uygulamaya geçmelidir.  Bu konuda yapılacak çalışmalar ile elde edilecek olumlu sonuçlar her ne kadar ilave bir bütçe yükü getirecek gibi görünse de; aslında uzun vadede sağlık harcamalarına ayrılan kaynakları azaltacak ve tasarruf olarak karşımıza çıkacaktır.

Sedat KURU
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası
İstanbul Şube Başkanı


YETKİLENDİRİLMİŞ GIDA DANIŞMANLIĞI SİSTEMİ ÖNERİSİ

Gerekçe
Güvenilir gıda arzında gıdanın tüketim anına kadar niteliklerini kaybetmemesi ve yeni riskler yaratmaması önemlidir. Birincil üretimi tamamlanmış taze gıdaların raf ömrünün sınırlı olması, birçoğunun var olan halleri ile nakledilmesinin gerçekçi olmaması;  bu ürünlerin mümkün olan en kısa sürede işlenmesini gerektirir. Bu işlemler gıda işletmelerinde gerçekleştirilir. Dolayısıyla, gıda işletmeleri; gıda arzında kritik bir rol üstlenmiş, güvenli ve standart kalitede üretimi gerçekleştirme yükümlülüğünde olan tesislerdir.
Ancak, gıda işletmelerinin ölçeğine bakılmaksızın güvenilirlik talebine cevap verebilmesi için modernizasyonu/adaptasyonu gerekir. 17.12.2011 tarihinde yayımlanan gıdaların hijyenine dair yönetmelik ile gıda işletmelerinin onay ve kayıt işlemlerine dair yönetmelik gereği, hayvansal kaynaklı gıda işleyen işletmelerin 31.12.2012 tarihine kadar hijyenik koşullarını bu yönetmeliğe uydurmaları, bu tarihe kadar uyum sağlayamayacak işletmelerin ise modernizasyon planlarını Bakanlığa sunmaları gerekmektedir. Kayıt belgesi alacak diğer gıda işletmeleri ise 31.12.2013 tarihine kadar bunu gerçekleştirmek durumundadırlar. Ayrıca, 5996 Sayılı Kanun ve yönetmelikleri gereği boyut kısıtı olmaksızın tüm işletmelerin HACCP sistemini kurmaları ve gereğince uygulamaları gerekmektedir. Tüm bu işlemlerin yürütülmesinde gıda konusunda eğitim almış bir uzmana ihtiyaç vardır.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın 2009 yılında gerçekleştirdiği envanter çalışmasına göre; Türkiye genelinde toplam 50 bin 853 adet gıda işletmesi bulunmaktadır ve bu rapora göre; Türkiye’deki gıda işletmelerinin %36’sını tahıl, un ve unlu mamuller, %16’sını süt ve süt ürünleri, %5,9’unu meyve-sebze, % 1,35’ini bitkisel yağ ve margarin, %6,5’ini şekerli ürünler, % 3,86’ını et mamulleri, %4,17’sini hazır yemek ve yemek fabrikaları ve % 1,28’ini alkollü ve alkolsüz içecek sanayinin oluşturduğu ortaya çıkmaktadır.
Gıda sektöründe faaliyet gösteren büyük ölçekli işletmeler, güçlü sermaye yapıları ve yüksek pazar payları ile kendi uzman kadrolarını oluşturabilen ve bu yapılarını sürdürülebilir kılabilecek güçteki işletmelerdendir. Ülkemizde gıda işletmelerinin sayıca çoğunluğunu oluşturan küçük ve orta ölçekli işletmelerde (KOBİ) ise durum farklılaşmaktadır Zayıf finansal ve hijyenik alt yapıya sahip olan birçok küçük ve orta ölçekli işletmede, gıda güvenliğini ciddi düzeyde riske edebilen sonuçlar ortaya çıkabilmektedir.

Odamızda var olan sorumlu yönetici kayıtlarının incelenmesi sonucunda, Kanun gereği istihdam zorunluluğu olmayan boyuttaki işletmelerin ülke çapındaki işletmelerin yaklaşık yüzde 75-80’ini oluşturduğu tahmin edilmektedir. Bunların çoğunun öğütülmüş tahıl ürünleri işleyen işletmelerle, ekmek, yufka ve benzeri taze fırıncılık ürünleri, bisküvi imalatı, dayanıklı pastane ürünleri imalatı yapan gıda işletmeleri olduğu bilinmektedir.
5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununda 22 nci maddenin (7) nci fıkrasına istinaden Ek-1’de yer alan çizelgede, 30 beygir motor gücü bulunan veya 10 kişiden fazla personel çalıştıran iş yerleri dışında gıda ve yem işletmelerinde konuyla ilgili lisans eğitimi almış bir personel çalıştırma zorunluluğu bulunmamaktadır. Hastalık ve bozulma riskinin yüksek olduğu süt ve süt ürünleri işleyen işyerleri de bu kapsam dahilindedir.

Gıda üretimi gibi halk sağlığını yakından ilgilendiren bir konuda üretim yapan bir işletmede söz konusu Kanunun 21 inci, 24 üncü, 29 uncu ve 30’uncu maddelerinde hükme bağlanan şekilde üretim yapılmasını temin etmek üzere, gıda üretimi konusunda eğitim almış kişilerin bulunması; güvenli gıda üretimini sağlayarak halk sağlığını korumak ve kaynak israfını önlemek açısından bir gerekliliktir. Kişisel tüketim amaçlı gıdalar dışındaki gıdaların, bir başka deyişle yaygın tüketiciye arz edilen gıdaların bir uzman varlığında üretilmesi, farkındalığın son derece düşük olduğu sektörde gıda katkı maddelerinin usulüne uygun olarak kullanımı, taklit-tağşiş gibi birçok konuda önemli sorunları olan ülkemiz açısından bir ihtiyaç olarak görülmektedir. Durumu şu şekilde vurgulamak uygun olacaktır: doktorlar nasıl reçete yazarken ilaçların kullanım şeklini ve dozunu bildiriyorlarsa, gıda işletmelerinde görev yapanlar da gıdalara katacakları girdiler ve katkı maddelerinin içeriğini ve dozunu bilmek zorundadır. Yine, işletmelerin modernizasyonu ve geliştirilmesinde, uygun üretim tekniklerinin kullanılarak, işlem sırasında ortaya çıkması muhtemel tehlikelerin bertarafının sağlanması konusunda yetişmiş uzman bakışı önemlidir. Ülkemizde 1974 yılından bu yana gıda bilimi alanında lisans düzeyinde eğitimli mühendisler yetiştirilmektedir.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yeterli, güvenilir, gıda arzının sağlanmasına yönelik projeler üretmekte ve uygulamaktadır. Bu çerçevede, Bakanlık tarafından, tarımsal üretimin iktisadi rasyonalite çerçevesinde gelişmesine yardımcı olmak ve üretimin pazar taleplerine uygun hale getirilmesi amacıyla, Tarımsal Üretimi Geliştirme-Yönlendirme Yayın Programı başlatılmış ve bu program dahilinde çalışmalar yürütülmüştür.  Program kapsamında, tarımsal üretim ve hayvan sağlığı konularında en az lisans düzeyinde eğitimli meslek dallarına mensup kişilerin sözleşmeli personel olarak Bakanlık bünyesinde istihdamı sağlanmıştır. Bu projenin bir diğer önemli hedefinin; tarım ve hayvancılık alanında yetiştirilen birincil ürünlere düzenli pazar sağlanması olmalıdır. Bu da gıda işletmelerin güçlendirilmesi ve serbest piyasa koşullarında rekabet edebilir yapıya dönüşmeleriyle mümkündür.

5996 sayılı Kanun ile getirilmiş olan yeni düzenlemelerde, her ne kadar 30 beygir gücünün üzerinde kapasiteye ve 10 adetten fazla çalışana sahip işletmeler için en az bir lisans düzeyinde personelin tam zamanlı olarak istihdamı şart koşulsa da bu koşulun düzenli takibi yapılmadıkça, özellikle sorunlu ve kurallara direnen işletmeler açısından işlevsiz kalacağını geçmiş deneyimler göstermektedir. İstihdam zorunluluğu olmayan işletmelerin risklerinin devam edeceği de ortadadır. Diğer yandan, bilindiği gibi ülkemizde kayıt dışı üretim hâlâ güncelliğini korumakta ve önemli sorun alanlarından birini oluşturduğu bilinmektedir.

Yeni Bir Sistem Önerisi
Sorumlu yöneticilik müessesesi 5996 sayılı Kanunla kaldırıldıktan sonra söz konusu işletmeler yalnızca işletme sahibi ve mesleki eğitimi bulunmayan personelin bilgisi ve alışkanlıklarıyla üretim yaparak piyasaya gıda arzı yapmaktadır. 50 bin gıda üretim yeri ve 400 bine yakın satış noktasının halk sağlığına uygunluğunun sağlanması için yapılacak kamu denetimlerinde Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığında istihdam edilen gıda konusunda en az lisans düzeyinde eğitim almış denetçi sayısının artırılması için ayrıca bir çalışma yapılmasının son derece önemli olduğu düşünülmektedir. Buna ilaveten, gıda alanında faaliyet gösteren küçük ve orta ölçekli işletmelerin, geliştirilmekte olan mevzuata uygun, sürdürülebilir üretimi sağlamasında konu uzmanı danışmanların gözetiminde üretim yapmaları ile sisteme önemli düzeyde katkı sağlanacağı da ortadadır. Bu çerçevede, yeni bir anlayışla daha önce uygulanan sorumlu yöneticiliğin eksikliklerini de ortadan kaldıracak biçimde gıda işletmelerinde, konusunda lisans düzeyinde eğitim almış kişilerin, yetkilendirilmiş gıda danışmanı olarak istihdamının sağlanması gıda kontrol sistemlerinin etkinliğinin arttırılarak halk sağlığının korunması  açısından önemli görülmektedir.

Gıda işletmelerinin birincil sorumluluğu güvenilir gıda arzının sağlanmasıdır. Bakanlık tarafından Tarım Danışmanları uygulamasında olduğu gibi, KOBİ niteliğindeki gıda işletmelerine yönelik kamudan bütçelendirilmiş danışmanlık sisteminin geliştirilerek uygulamaya konulmasıyla bu işletmelerden kaynaklanan sorunların çözümünde önemli bir katkı sağlanmış olacaktır.
Geliştirilecek bu proje ile;

30 BG ve 10 çalışan altındaki tüm gıda işletmelerinde eksiksiz bir biçimde gıda bilimi konusunda en az lisans düzeyinde eğitimli gıda danışmanı gözetiminde üretim yapılması; gıda danışmanının birden fazla işletmeye danışmanlık yapabilmesi ve çalışma saatlerinin esnek ancak haftalık belli bir süreyi kapsayacak şekilde belirlenmesi,
“Yetkilendirilmiş Gıda Danışman”larının kamu adına çalışması ve gıda güvenliği gereksinimlerinin tüm üretim sürecinde yerine getirildiğinin gözetimini gerçekleştirmesi,
Yetkilendirilmiş Gıda Danışmanlarının Bakanlığa sistematik olarak rapor sunması,
Hizmetinin karşılığı olan ücret ve sosyal güvenlik primlerinin ise Bakanlık bütçesine konulacak ödenekten karşılanması
hedeflenmiştir.
Danışmanlık hizmet bedellerine ilişkin düzenlemede;
Hizmetten faydalanacak işletmelere de belli bir payda sorumluluk yüklenmesi,
İşletmelerin kendi paylarına düşen hizmet bedelini Bakanlık hesabına yatırması.
Görevlendirilecek gıda danışmanlarının;
Bakanlıkça uygun görülen ve meslek Odalarının da sorumluluğuna giren şekilde danışmanlık eğitimi alması ve verilecek hizmette devlete karşı sorumlu olması
öngörülmektedir.  
Planlanan bu proje kapsamındaki hedeflerin gerçekleştirilmesi ile; eskiden sorumlu yöneticilerin işletme sahipleri ile yaşadığı sorunlar yaşanmadığı gibi danışmanlar gördükleri aksaklıkları daha net bir şekilde işletme sahipleriyle paylaşabilecek, uyarılarını dikkate almayanlar hakkında işlem yapılması için Bakanlığa gerekli bildirimde bulunabileceklerdir.
Bu proje kapsamında, ayrıca, danışman hizmeti vereceklerin nitelikleri ve ücretleri meslek Odaları ile istişare halinde belirlenebilecek ve bu kişiler yine Odalar aracılığıyla izlenebilecektir. İşletme bazında alınacak hizmet bedellerinin saptanmasında ise esnek bir yapı oluşturulabilecektir. Bu sistem 5996 sayılı Kanunla getirilen, gıda denetimleri karşılığı işletmelerden ücret alınması hükmüne uygun biçimde düzenlenebilecektir.
Bu projenin kademeli olarak uygulamaya geçirilmesi öngörülmektedir. Proje kapsamında ilk aşamada, büyükşehirlerdeki acil ihtiyacın giderilebilmesi amacıyla 2.500 kişinin gıda danışmanı olarak çalıştırılması hedeflenebilir. Bakanlığın 2009 yılına ait envanter çalışmasından hareketle, her bir ildeki mevcut işletme sayısı ve büyüklüğü de dikkate alınarak danışman bazında en fazla 5 işletme olacak şekilde bir düzenleme yapılabilir. Çalıştırılacak toplam gıda danışmanlarının maliyeti ile işletmelerden alınacak maliyet katkıları birbirine eşitlenecek şekilde hizmet ücretleri saptanabilir.  Görevlendirilecek gıda danışmanlarının takibini yapmak üzere Odalarla işbirliği halinde Bakanlıkta Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğünün ilgili birimin çalışması yerinde görülmektedir.


Quasar’a Avrupa’dan Ödül Yağmuru


                                 

Türkiye’nin ilk metalüks gayrimenkul projesi olarak İstanbul’un merkezinde lüksün ötesinde lüksü vaat eden Quasar İstanbul karma projesi, Avrupa Gayrimenkul Ödülleri’nde 7 ayrı dalda ödüle layık görüldü.
Avrupa ve Asya’nın en iyi sanat, kültür, moda ve yaşam merkezi olmayı hedefleyen Quasar İstanbul’un ışığı, şimdiden Türkiye’nin sınırlarını aşıyor.


Viatrans A.Ş. - Meydanbey Ortak Girişimi’nin İstanbul’un merkezi Mecidiyeköy’de 2015 sonunda hayata geçecek Quasar İstanbul karma projesine, Avrupa Gayrimenkul Ödülleri 2013’te ödül yağacak. 24 Eylül 2013 tarihinde İngiltere’nin başkenti Londra’da düzenlenecek gala gecesinde Quasar İstanbul’a; 7 ayrı dalda ödül takdim edilecek.

Ödüllerle ilgili değerlendirmede bulunan Viatrans A.Ş. - Meydanbey Ortak Girişimi İcra Kurulu Başkanı Haydar Özkan, “Yüzde yüz İsviçre sermayesiyle hayata geçecek Quasar İstanbul karma projemizle, Avrupalı yatırımcıların dünyanın sayılı ve öne çıkan projelerini ülkemizde gerçekleştirebileceğini gösterdik. Birçok ‘ilk’i İstanbullularla tanıştıran Quasar İstanbul projemizin başarısının uluslararası arenadaki en prestijli gayrimenkul ödüllerince tescillenmesi de bizi ayrıca mutlu etti. Projemizin her detayı için gösterdiğimiz özen, uluslararası bir lüks marka yaratma yönündeki çalışmalarımız ve en önemlisi İstanbul’a kazandıracağımız artı değer için duyduğumuz heyecanın uluslararası platformlarda takdir görmesi bizi daha da güçlendiriyor, hedeflerimizi büyütmemizi sağlıyor ” dedi.

Viatrans A.Ş. - Meydanbey Ortak Girişimi İcra Kurulu Başkanı Haydar Özkan, sonbaharda Quasar İstanbul’da gerçekleşecek gelişmeleri de şu sözlerle aktardı: “Mecidiyeköy’de asırlık çınar ağaçlarıyla yarışan yükseklikte heykellerin süsleyeceği bahçemizle birlikte, Avrupa ve Asya’nın en iyi sanat, kültür ve lüks yaşam merkezi 2015 sonunda ortaya çıkacak. Ancak biz, İstanbulluları o kadar bekletmek istemedik… Quasar İstanbul’un kültür, sanat ve moda ile içiçe bir yaşam geliştirme vizyonu doğrultusunda, Ekim ayı başında mevcut bahçe dokusuna zarar vermeden kuracağımız Quasar Kültür Sanat Çadırı ile şehir yaşamına ve sanat dünyamıza yeni bir renk katmaya hazırlanıyoruz.

Ev sahipliği yapacağımız kültürel ve sanatsal etkinliklerle sanatseverlerin uğrak noktası olacak Quasar İstanbul projemizin doğal mirası olan 11 bin m2’lik bahçemizin peyzajı için İtalya ve Almanya’dan getirdiğimiz 18 dev çınar ağacı sonrasında, çalışmalarımızı hızlandırdık. Bu maksatla, sanat dokusu ile bahçe tasarımında ün sahibi firmaları davet ederek uluslararası bir yarışma açtık. Farklı kıtalardan dünyaca ünlü peyzaj şirketleri, İstanbulluların günün her saatinde sanat ve doğayla iç içe olacakları, kendilerini huzurlu ve mutlu hissedecekleri sanatla doğanın yarıştığı bir bahçeyi yaratmak için yarışacaklar.”

Avrupa Gayrimenkul Ödülleri  (European Property Awards) :
Dünyanın en prestijli gayrimenkul ödüllerinden biri olan Avrupa Gayrimenkul Ödülleri (EPA), gayrimenkul endüstrisini prestij ve mükemmeliyetle buluşturmak ve bu alanda uluslararası standardın oluşmasına öncülük etmek amacıyla 1995 yılından bu yana düzenlenmektedir. Avrupa'daki ticari ve konut alanında yapılan projelere verilen EPA ödülleri, çeşitli kategorilerde en fazla puan alan projelere Uluslararası Gayrimenkul Ödülleri’ne (International Property Awards) katılma şansı sunmaktadır.

GENÇ MÜZİSYENLER “ÇİZMEYİ” AŞIYOR




TÜRKİYE GENÇLİK FİLARMONİ ORKESTRASI, İTALYA’YI FETHEDİYOR
Sabancı Vakfı’nın beş yıldır desteklediği Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası (TUGFO) 2013 müzik yolculuğuna, İtalya konserleriyle devam ediyor. Şef Cem Mansur yönetimindeki genç müzisyenler, Verdi’nin 200. doğum yılı kutlamaları kapsamında çıktıkları İtalya turnesinde ülkeyi güneyden kuzeye kat ediyor. Orkestra; Ravello, Taormina, Roma, Floransa, Faenza, Padova ve Verona olmak üzere 7 şehirde dünyanın önde gelen orkestralarıyla aynı sahneyi paylaşıyor.

2 Eylül’deki Aya İrini konserinde genç müzisyenlerle birlikte sahne alan dünyanın en ünlü keman virtüözlerinden Shlomo Mintz Ravello, Toarmina, Roma, Padova ve Verona’daki konserlere de katılıyor. Klasik müziğin en önemli bestecilerini turne repertuarına alan orkestra; Rossini, Beethoven, Kodaly, Verdi, Bellini, Haydn, Brahms ve Tüzün’den eserlerle dinleyicilere müzik ziyafeti yaşatıyor.

Sabancı Vakfı Genel Müdürü Zerrin Koyunsağan TUGFO’ya verdikleri desteğe ilişkin yaptığı açıklamada, “Sabancı Vakfı olarak sosyal, kültürel ve sanatsal etkinliklerin ülkemizde yaygınlaşmasını sağlamak ve geleneksel değerlere sahip çıkmak amacıyla 39 yıldır çeşitli festivallere ve yarışmalara destek oluyoruz. Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası da 5 yıldır desteklediğimiz, genç ve başarılı müzisyenlerin yetişmesine katkı sağlayan önemli bir proje. Orkestrayı oluşturan öğrenciler, müzik yeteneklerini geliştirmenin yanı sıra sosyal sorumluluk konusunda da bilinç kazanıyorlar. Geleceğimiz olan gençler, çok sesli düşünmeyi, birbirlerinin sesine saygı duyarak birlikte yaşamayı da öğreniyorlar” dedi.

Şef Cem Mansur yönetimindeki TUGFO’nun bir eğitim projesi olmasının yanı sıra aynı zamanda bir ülke tanıtımı projesi de olduğunun altını çizen Zerrin Koyunsağan, “Yurt dışında verdiği konserlerle ülkemizin de tanınmasına katkı sağlayan genç müzisyenler, İtalya’da katıldıkları önemli festivallerde de dinleyicilerini büyülüyor. Müziğin evrensel çatısı altında buluşan gençlerimize destek olmaktan mutluluk duyuyoruz” dedi.    

Gençler İtalya’da konserden konsere koşuyor
Orkestra, ilk konserini 7 Eylül’de, Alman besteci Richard Wagner’e ithaf edilerek 1953 yılında düzenlenmeye başlanan ve “Wagner Festivali” olarak da bilinen Ravello Festivali’nde verdi. Ravello’nun ardından Sicilya’nın incisi Taormina’daki festivale konuk olan gençler dinleyicileri adeta büyüledi. İtalya’nın en önemli konser salonlarından biri olan Roma Sala Santa Cecilia Konser Salonu’nda da konser veren TUGFO’nun turne programı Floransa, Faenza, Padova ve Verona’daki konserlerle devam edecek.

Sınavla seçilen gençlerin müzik yolculuğu
Türkiye ve yurtdışındaki 14 farklı konservatuardan 80 öğrencinin özel elemeler sonucu biraraya gelerek oluşturduğu TUGFO, İtalya turnesine Gültekin Ulutaş, Derya ve Tayfun Bozok’un eğitmenliğinde Sabancı Üniversitesi’nde girdikleri 3 haftalık yoğun bir kamp programıyla hazırlandı. Aya İrini’de verdikleri ilk konserde orkestraya, Shlomo Mintz’in yanı sıra Sabancı Vakfı Fark Yaratanlar’ından Mehmet Selim Baki’nin kurduğu Barış İçin Müzik Vakfı Çocuk Orkestrası da eşlik etti. 2007 yılından bu yana Türkiye ve Avrupa’da verdikleri konserlerle on binlerce müziksever tarafından beğeniyle izlenen TUGFO, İtalya’da da binlerce kişiye müzik ziyafeti yaşatacak.


İtalya Turne Programı
7 Eylül 2013 Ravello Festivali Konseri
9 Eylül 2013 Taormina Festivali Konseri
12 Eylül 2013 Roma Sala Santa Cecilia Konseri
13 Eylül 2013 Floransa Konseri
14 Eylül 2013 Faenza (Emilia-Romagna) Konseri
16 Eylül 2013 Padova Konseri
17 Eylül 2013 Verona Konseri



DÜNYA SUPERBİKE ŞAMPİYONASI'NI "KENAN SOFUOĞLU" KAZANDI




Uluslararası Motosiklet Federasyonu (FIM) tarafından düzenlenen Superbike ve Supersport Dünya Şampiyonalarının 11. ayak yarışları İstanbul'da koşuldu


Dünya Superbike Şampiyonası 16 turluk (85.440 Km) 11. Ayak yarışı ise 15 Eylül Pazar günü saat 12.30’da start aldı.



Intercity İstanbul Park pistinde 3 gündür süren organizasyonda, dünyanın önde gelen motosiklet takımları ve pilotları yarışdı.


Dünyanın en önemli motosiklet yarış organizasyonları arasında yer alan Dünya Superbike Şampiyonası'nda sezonun 11. ayak yarışı İstanbul'da gerçekleşti.


Milli motosikletçi Kenan Sofuoğlu’nun yarıştığı Dünya Supersport Şampiyonası'nın 11. Ayak yarışını seyretmek için motorseverler Kenan Sofuoğlu yalnız bırakmadı.


Supersport'da MAHI Racing Team India Kawasaki takımıyla mücadele eden milli motosikletçi Kenan Sofuoğlu da ilk kez Türk izleyiciler önünde yarışma fırsatı bularak haklı bir sonuç alarak 1'nci oldu.


Dünya Supersport Şampiyonası'nın 11. ayak mücadelesi Milli motosikletçi Kenan Sofuoğlu'nun oldu. Başarılı bir performansa imza atan Kenan Sofuoğlu türübünleri çoşturdu.


Mahi Racing Team India Kawasaki pilotu Kenan Sofuoğlu, Türkiye'de yarışmanın  heyecanını yaşadığını dile getirdi.Kenan Sofuoğlu, İstanbul Park'ta yarışmanın kendisi için de bir ilk olduğunu belirterek, "Pisti çok iyi bilmiyordum ama çok büyük sorun değil. Kimseyi bana karşı avantajlı görmüyordum. Tabii ki kendi evinde yarışmanın mutluluğu ve sorumluluğu bir başka .


Tek isteğim motosikletimin ayarlarının bu piste uymasıydı o da oldu ve iyi bir yarış çıkardım.


Kenan Sofuoğlu, bir ara pes edecektim ama savaştım başarıya ulaştım. Bu yarış kariyerimin en iyi yarışı oldu.Seyircilere beni destekleyenlere teşekkür ederim dedi.
http://www.turizminsesi.com/haber/zafer-kenan-sofuoglunun-oldu-14979.htm

İDO SONBAHAR -KIŞ TARİFESİNİ AÇIKLADI


İDO'NUN YENİ TARİFESİ 16 EYLÜL'DE YÜRÜRLÜĞE GİRECEK

Sadece dış hatlarda araçlar için yeni fiyat düzenlemesine giden İDO, yolcu bilet
fiyatlarını ise aynı tutma kararı aldı. İstanbul Deniz Otobüsleri İDO, Sonbahar–Kış tarifesiyle birlikte, 16 Eylül tarihinden itibaren geçerli olacak yeni fiyat düzenlemesini de gerçekleştirdi.

İDO, sadece dış hatlarda araçlar için yeni fiyat düzenlemesine giderken, yolcu bilet fiyatlarında herhangi bir değişiklik yapmadı.Sirkeci-Harem araba vapuru hattı hariç olmak üzere, hızlı feribot ve Eskihisar-Topçular araba vapuru hatlarında yeni düzenlemeye giden İDO’nun araçlar için belirlediği artış oranı ortalama yüzde 8 oldu.

Yolcu bilet fiyatlarında ise herhangi bir fiyat değişikliği yapılmadı.
İDO ayrıca, okulların açılmasıyla birlikte özel bir yoğunluğun yaşanacağı 16 Eylül 2013 tarihinde 06.00-13.00 saatleri arasında Harem-Sirkeci hattını kullanacak olan tüm yaya yolcularına ücretsiz geçiş
sağlayacak.

SİDE 13. ULUSLARARASI KÜLTÜR ve SANAT FESTİVALİ,SONA ERDİ!


Side Uluslararası Kültür ve Sanat Festivali, 13. yılında kapanışını; Antalya Devlet Opera ve Balesi’nin 14 Eylül 2013, Cumartesi akşamı Antik Tiyatro’da verdiği görkemli gala konseriyle yaptı! Bu yıl 13. yaşını kutlarken yine Türkiye’nin ve dünyanın önemli sanatçılarını sanatseverlerle buluşturan Side Uluslararası Kültür ve Sanat Festivali; kapanış konserinde ise Antalya Devlet Opera ve Balesi’ni Antik Tiyatro’da ağırladı.

Türkiye’de ve dünyada sayısız orkestra ile her sene düzenli olarak konserler veren, operaya olan tutkusunun yanı sıra geç romantik senfoniler ve modern müzik repertuarında da başarısını kanıtlayan şef Antonio Pirolli’nin yönetiminde unutulmaz bir konser veren Antalya Devlet Opera ve Balesi; gala konserinde, Verdi, Saent-Saens, Gounod, Puccini, Rossini ve Bizet’in eserlerinden seçmeleri seslendirdi. Konserde orkestraya, Elvira Fatykhova (soprano), Aylin Ateş (mezzosoprano), Leonardo Caimi (tenor) ve Tuncay Kurtoğlu (bas) eşlik etti.

2000 yılında Side Belediye Başkanı A.Kadir Uçar tarafından başlatılan, EFA (Avrupa Festivaller Birliği) üyesi Side Uluslararası Kültür ve Sanat Festivali, Türkiye’nin ve dünyanın saygın festivalleri arasında yer alıyor. 3 – 14 Eylül 2013 tarihleri arasında gerçekleşen Side 13. Uluslararası Kültür ve Sanat Festivali; dünya çapında sanatçı ve grupları, önceki yıllarda olduğu gibi yine bu yıl da Side’de ücretsiz olarak sanatseverlerle buluşturdu.