12 Kasım 2014 Çarşamba

KAPADOKYA’NIN GİZEMLİ DÜNYASI’NA AÇILAN KAPI “SACRED HOUSE “

SACRED HOUSE YENİ ÇEHRESİYLE HİZMETE GİRDİ


60 milyon yıl önce; Erciyes, Hasandağı ve Güllüdağ’ın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu yumuşak tabakaların yağmur ve rüzgâr tarafından aşındırılmasıyla ortaya çıkan eşsiz bir coğrafya...
Paleolitik döneme kadar uzanan köklü bir tarih... Pers dilinde “Güzel atlar ülkesi” anlamına gelen çok özel bir isim... Roma İmparatorluğu'nun baskısından kaçan Hıristiyanlar için devasa bir sığınak; kutsal bir merkez... Ve tarihi İpek Yolu’nun en önemli geçiş noktası: KAPADOKYA...
Dünyanın bu en özel noktasının tam kalbinde, Ürgüp’te, içinde tarihe saygıyı, kutsal işaretleri, geçmişin ihtişamını ve günümüz teknolojisinin en seçkim imkânlarını barındıran bir adres: SACRED HOUSE...


Burası hayatlarında kutsal bir aşk, tutku ya da şefkat arayanlar için çok özel bir mekân…
250 yıllık bir Rum konağında Turan Gülcüoğlu’nun hayali olarak doğan Sacred House, Türkiye’nin sektöründeki lider kuruluşu Dorak Turizm’in de ortaklığıyla ve yeni çehresiyle hizmete girdi.
Birbirinden farklı dekorasyona ve isme sahip 21 odası bulunan otel, kesme taş ustalığının kusursuz bir örneği... Her oda, içerideki taşların oluşumunu yansıtacak şekilde dekore edildi. Antika mobilyalarla, şöminelerle, antik dönemleri ve Rönesans eserlerini çağrıştıran büyüleyici heykellerle, ünlü ressamların imzasını taşıyan tablolarla süslendi.

Full Moon, Sanctuary, Bacchus, Harem, Byzantium Treasury, Old Chapel, King’s Ego, Anka’s Lair, Opium, Deep Forest, Sacred House’da yer alan 21 odadan bazılarının isimleri...
Ve odaların hepsi en az ismi kadar gizemli...Bölgenin volkanik yapısından kaynaklanan yumuşak zeminin oyulmasıyla, dünyada bir eşi daha bulunmayan görkemli, büyüleyici, hatta kelimenin tam anlamıyla şaşırtıcı bir de SPA eklendi Sacred House’a: INFERNO...Sacred House insanı kendi  içinde bir yolculuğa çıkaran kış bahçesinin huzuru, antika bir kitapla günümüzün kült eserlerini bir arada bulabileceğiniz soluklanma alanları ile sizleri tarih içinde bir serüvene davet ediyor. Yolculuğun gizemi, Sacred House’un görkemli kapısından adım attığınızda sizlere ikram edilen özel iksirle başlıyor.

Sacred House’un yaratıcısı Turan Gülcüoğlu, otelin hikâyesini şöyle anlatıyor:
“Bundan 13 yıl önce şehir hayatı ve sisteme adaptasyon sıkıntıları nedeniyle, Ürgüp’ün arka sokaklarında, virane bir evin restorasyonu ile başladı ‘Kutsal Ev’in hikâyesi. Bu yolculukta amacım, yüksek kültürün sofistike, entelektüel ve aristokrat mekânını yaratmaktı. Kendine ait benzersiz bir karakteri, enerjisi ve aurası olan, erdemler ile temalanmış kutsal bir sığınak olsun istedim. 
Aşk, tutkular ve sevgi gibi tüm güçlü duyguların içlerinde aynı zamanda kutsal bir şeyler taşıdığına inanarak isimlendirilen ‘Sacred House’, ticari nedenlerden ziyade, ruhani ve estetik kaygıların oluşturduğu, iyi ve kötü arasında taraf olan benzersiz bir kimlik, içsel bir var oluş amacı olarak doğdu.

2009 yılında gerçekleşen Dorak Holding birlikteliği ile ivme kazanan ve zaman içinde felsefe ve güzel sanatlar ile dokuduğumuz Sacred House, tamamı birbirinden farklı dönem ve kültürlerin izlerini taşıyan 21 odası, Dante’nin ‘Inferno’suna atıfta bulunan yeraltı SPA’sı, ‘Angels & the Searchers’ olarak isimlendirdiğimiz Restoran ve bir kış bahçesi içerisindeki barı ile son halini aldı. 
Tüm bu zamanlar içerisinde otelimiz, Conde Nast Johansens tarafından iki kez dünyanın en iyi otelleri yarışmasında, ‘Most excellent Hotel for design and Innovation’ ve ‘Most Excellent European Service’ dallarında birincilik ödülüne layık görüldü.

Sacred House olarak amacımız, insanları ruhu olan mekânlar ile uyarmak ve uyandırmaya çalışmak. 68 ruhunu taşıyan ve felsefi boyutta ifade edilen sistem karşıtı protestolar, heykellerde, yazıtlarda ve tablolarda insanları uyanmaya teşvik ederek, insanları “başka bir var oluş” hakkında düşünmeye zorluyor. Ayrıca, otelde bulunan Nietzsche, Sartre, Schopenhauer, Camus, Blake gibi düşünürlerin ‘First Edition’ özellikli kitapları, dünyada ender bulunan bir koleksiyona ait bir kütüphane olarak, misafirlerimize düşünsel bir yolculuk deneyimi vaat ediyor. 

Otelinin mimarisinde, öncelikle bir Rum evi olması nedeniyle, kendine özgü mimari anlayışının ayak izinden yürümeye çalışıltık. Söz konusu mimarinin kısır kaldığı noktalarda ise, palladyen ve neo klasik, detayların titizliğini ve proporsiyonlarındaki estetik oranlarını bir yaratıcılık süzgecinden geçirerek adapte edip, taklitten uzak ve zamansız bir mekân ortaya çıkarmaya gayret ettik.
Ve şimdi, dünyanın bu en özel noktasının tam kalbinde, Ürgüp’te, içinde tarihe saygıyı, kutsal işaretleri, geçmişin ihtişamını ve günümüz teknolojisinin en seçkim imkânlarını barındıran bu kaçış noktasını sizlerin beğenisine sunuyoruz.”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder